0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » PKK'nın arkasındaki laik elitler!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Evrensel su an offline Evrensel  
PKK'nın arkasındaki laik elitler!

237 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.04.2004
En Son On: 23.06.2008 - 15:29
Cinsiyeti: ----- 
PKK Derin Devletin Hesabına Vuruyor



PKK, neden “derin devletin” böylesine işine yarayacak bir politika izliyor?" zor soruya polemik çıkartacak bir yanıt. Ahmet Altan yazıyor...


Kürtler ve PKK

Kürt siyasetçiler hep aynı açmazla sıkıştırılır:

“PKK’nın terörist olduğunu söyle.”

Bir Kürt siyasetçi kolay kolay bunu söyleyemez.

Neden söyleyemeyeceğini anlamak için bu örgütün ortaya çıktığı dönemi iyi hatırlamak gerekir.

1980’li yıllarda askeri bir cuntanın gölgesi Türkiye’nin üzerindeyken, Kürtçe konuşmak, Kürtçe şarkı söylemek, Kürt çocuklarına Kürtçe isimler koymak yasaklanmışken, Diyarbakır Hapishane’sinde Kürtler tarihte eşine az rastlanır bir zulmün hedefiyken ve seslerini duyurmanın hiçbir yasal yolu yokken çıktı PKK ile Öcalan sahneye.

Televizyonda konuşmasını bizzat dinlediğim, istihbarat dünyasını yakından izlediği anlaşılan bir akademisyen, “12 Eylül cuntasının, Amerika’nın önerisiyle Kürtleri dağa çıkmaya zorlamak için böyle bir baskı yöntemini bilinçli bir şekilde seçmiş olduğunu” söylemişti. Onun söylediğine göre Amerika, “dağa çıkanları rahatça yakalarsınız” demişti. Bunun için baskılar, işkenceler artırılmıştı. Kürtler çaresiz bırakılmıştı.

Bir daha da kimseden bu iddianın yalanlandığını duymadım.

Bu şartlarda doğdu PKK.

Kürt çocukları bu şartlarda dağa çıktı.

O günlerde durumun ne olduğunu anlarsanız, Kürtlerin büyük çoğunluğu için “Öcalan ve PKK” kavramlarının da ne anlama geldiğini de anlarsınız.

Kürtlerin geçmişinde Öcalan ve PKK kutsal değerler olarak vardır.

Ama soru şudur:

Kürtlerin geleceğinde Öcalan ve PKK var mıdır?

Bugün şartlar çok değişti çünkü.

Türkiye, Avrupa Birliği üyeliği yolunda zar zor da olsa yürüyor.

Ülkenin üstündeki baskıların önemli kısmı kalktı.

Sadece Kürtlerin değil bütün Türkiye’nin özgür ve zengin olabileceği bir hedefe doğru yavaş da olsa ilerleniyor.

PKK ise şartlar hiç değişmemiş gibi davranıyor.

Anlamını kimsenin çözemediği eylemler yapıyor.

Yollara mayınlar döşeyip askerleri öldürüyor, minibüsleri tarıyor.


Öcalan, askerlerin koruduğu bir adada mahkumiyetini çekerken “gerginliğin sürdürülmesi” için emirler veriyor.

Mayınlarla askerleri öldürmenin, minibüsleri taramanın, Kürtlere özgürlük ve zenginlik getireceğine inanan kimse var mı bu ülkede?



Kürtler, gerginliğin hem kendileri hem de ülke için mutluluk yaratacağına inanıyorlar mı?

Buna inananlarının çok fazla olduğunu sanmıyorum.

Yollara mayın döşemek, pusu kurmak, gerginlik yaratmak, iktidarını sürdürmek isteyen “derin devlete” yarıyor sadece.


PKK, neden “derin devletin” böylesine işine yarayacak bir politika izliyor?

Hem Kürt gençleri hem de Türk gençleri ne için ve kim için ölüyor?


Eğer “derin devletin” iktidarı bu gerginliğin yardımıyla sürerse, Türkiye AB’den ve demokrasiden uzaklaşırsa, Türk ve Kürt aydınları yeniden hapishanelere doldurulursa, işkenceler başlarsa, bu gelişme, Kürt ve Türk gençleri için çok olumlu bir sonuç mu verecek?

Kürtler çok acı çekti, çok eziyet gördü, çok haksızlığa uğradı.

O günleri yeniden geri getirmeye çalışmanın kime ne yararı olacak?

Eğer hesap, “bir darbe ortamı yaratılır, bir cunta iktidara gelir, baskılar, eziyetler artar, dağa çıkan çocukların sayısı yeniden çoğalır ve biz eski gücümüze kavuşuruz” hesabıysa, bu çok gaddarca bir hesap.

Üstelik de tutmaz.

Kendi zalimine yardım ederek mutluluğa ulaşmış bir halk yok tarihte.

Bundan sonra da olmayacak.

Şu gerçeği herkes kabul etmek zorunda: Şartlar değişti.

O çok bilinen ifadeyle söylersek, “aynı suda iki defa yıkanılmaz.”

Yıkanılmasın da… İçinde yıkandığımız su, su değil kandı çünkü.

Kendi çocuklarımızın kanı.

Kürtlerin de Türklerin de geçmişinde kimlerin olduğunu biliyoruz.

Geleceğinde kimlerin olacağını ise…

Bu kanı durduracaklar belirleyecek.

Kanı durdurmanın imkanı var çünkü artık, tarih bize bu şansı bağışladı.

Çocuklarımızı kurtarma şansını verdi bize.

Bu şansı yok etmeye çalışanlar, mazlumluktan zalimliğe geçerler.

Ve zalimlere yer vermez gelecek.

http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=134817


Ahmet ALTAN
Ekleme Tarihi: 04.10.2007 - 23:37
Bu mesajı bildir   Evrensel üyenin diğer mesajları Evrensel`in Profili Evrensel Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
ABD VE AB'NİN BÜTÜN HESAPLARI BÖLÜNMÜŞ BİR TÜRKİYE ÜZERİNE...

94 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 10.10.2007 - 16:56
Cinsiyeti: ----- 
Aslında cevap yazmayacaktım ama hala ABD ve AB yi bizim için hırlı rüya gören ülkeler olarak kabul eden yazılar düşünceler gördüğümde işin doğrusu çok üzülüyorum.

Ahmet Altan'ın hangi gezegende ve hangi hayaller içinde yazdığı belli olmayan hezeyanlarını bırakıp gerçek yaşam ve ondan yansıyanlara ve bu güzel ülkenin nereye götürülmeye çalışıldığını anlamaya çalışalım lütfen.

Bu ülkenin içinde sayısız yanlışlar var. Birileri bunları bahane edip etnik bölünme kavramını körüklemek için her türlü çirkin oyunu ortaya koyarken bunları göremeyip laik elit ,pkk v.s saçmalıklarını ortaya sürmenin ne anlamı var.

Kan dökmek PKKnın iğrenç işidir. Hangi hak vardır ki bebekleri dahi öldürerek alınmaya çalışılır.
O bölge insanı ta Osmanlıdan bu yana haçlılar tarafından provoke edilip devlete isyan ettirilmek için kullanılmıştır.
Bu yanlışlara kapılanlar çok olmamakla birlikte isyanları maalesef bugüne kadar zararları devam eden kaoslara sebep olmuştur.
Musul Ve Kerkük haçlı (ingiliz) tezgahı isyanlar nedeniyle maalesef sınırlarımız dışında kalmıştır.
Yine bugün o bölge kan revan.
İngiliz cetveli ile belirlenen sınır ve harita ancak bu sonuçları getirir.

PKK denilen cinayet şebekesinin varlığının ve ayakta kalmasının ana nedeni ABD ve AB desteklerini devamlı arkalarında bulmalarıdır.

Ahmet Altan'ın bir sözü şu anlamda doğru kabul edilebilir. Türkiyeyi bölmek isteyenler maksatlarına ulaştıklarında artık PKK ya kesinlikle ihtiyaçları olmayacaktır.
Artık hedefe ulaşılmıştır çünkü, terör örgütüne ne gerek var ?

ABD nin BOP haritasını hiç incelemiyormusunuz ? ABD ve AB gelecek hesaplarını bu haritaya göre yapıyorlar.
Malum harita ortalıkta cirit atıyor. Bu haritayı görmeyenler, bizim hükümet, maalesef ona körü körüne inanan vatandaşlarımız ve AB yanlısı mandacı zihniyet.

Başımızı kuma gömmek hangi tehlikeyi ve yanlışı ortadan kaldırır, yada hangi tehlikeyi ve yanlışı doğru kılar ?

Ne yapacaktı TSK her gün şehitler verirken teröristlere gülmü dağıtacaktı ? Gelin ülkeyi birlikte paramparça yapalımmı diyecekti ?
Yoksa aman din bezirganları rahatsız olur deyip ellerini kollarını bağlayıp oturacaklarmıydı ?

Bir ülkenin silahlı kuvvetleri onun bütünlüğünü korumaya yaramıyorsa neye yarar ?

Terör ve teröristin var olma nedeni kan ve şiddettir. Neden onlarda akılcı olmayı , mantıklı olmayı kabul edip bu ülkenin insanlarına akıl dışı yorumlarla pislik atılmaya çalışılır anlaşılır gibi değil.

Ülke ekonomik ve siyasi bütünlük açısından uyuştura uyuştura bir uçuruma ve parçalanmaya doğru dolu dizgin gidiyor. Bunları bugün göremeyeceksek Allah'ın dayağı vaki olduğunda mutlak göreceğiz demektir.

Aşağıda ABD nin ve AB nin maksatlarını içeren ibret bir alıntı yazı aktarıyorum.

Senatör Joe Biden’in sunduğu, “Irak’ın üçe bölünmesini” öngören tasarı ABD Senatosu’nda “ezici bir çoğunlukla” kabul edildi de, ne AB’den, ne BM’den, “Sen kim oluyorsun da kendinden binlerce kilometre uzaklıktaki bir ülkeyi bölecek kararları parlamentondan geçirebiliyorsun!” diye bir ses yükselmedi.
Onlar kendilerinde bu hakkı görüyorlar.
BOP bunun kanıtı değil mi!
Biz, Birinci Körfez Harbi sonrasında yani neredeyse 15 yıl önce, “Yarın öbür gün Barzani ile Talabani yan yana oturur, iki yanlarında da Irak’ı’işgal etmiş bir İngiliz bir Amerikalı general bulunur ve derlerse ki, ’Biz burada bağımsız bir Kürdistan kurduk’ o zaman ne yapacaksınız? Çekiç Güç’ü, Irak’ın kuzeyindeki her geçen gün biraz daha tehlikeli hale gelen bu yeni oluşuma sağladığınız katkıyı millete nasıl izah edeceksiniz?” dediğimizde, nasıl kızıyor, bizi nasıl suçluyordunuz, hatırladınız mı!
Diyordunuz ki:
“- Türkiye ABD ile birlikte hareket ediyor, Özal’la Bush sarmaş dolaş. Koskoca ABD, NATO’dan müttefiki ve Körfez Savaşı’nda en büyük destekçisi Türkiye’yi bırakıp da iki aşireti mi destekleyecek; bu kadar paranoyak olmanın âlemi var mı?”
Bu konuyu geçelim..
Çünkü ABD’nin Irak’ı bölmekten çok öte geçtiğini, sıranın Türkiye’nin bölünmesine geldiğini, bunu da tâ birinci Körfez Savaşı sırasında Amerikalı generallerin Güneri Civaoğlu’na itiraf ettiğini, Civaoğlu’nun şahitliği ile yetinmeyenlerin, Pentagon’da çizilen ve NATO toplantılarında Türk subayların önüne konulan “Bölünmüş Türkiye haritalarını” gözüne sokacağımızı hatırlattıktan sonra, Avrupa Birliği’nin de Irak’ın ve Türkiye’nin bölünmesine giden yola kırmızı halılar serdiğini, Alman Birlik 90 Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth’un Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt’a, hem de Ankara’nın göbeğinde sarf ettiği hakaretler vesilesiyle, evet bir kez daha ve ısrarla uyarıyoruz:
“- AB’nin ajandasındaki Türkiye, ‘Bölünmüş Türkiye’dir!”
Ne demişti Büyükanıt:
“- Ankara’da teröriste ‘Kardeşim’ Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ‘bölücü’ diyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu kişilerden biri, ‘Biz PKK’ya terör örgütü diyemeyiz’ diyor.”
Bunlar yalan mı?
Gelse bir El Kaide mensubu Roth’un ülkesinde Alman devletine “katil” , Alman güvenlik güçlerine “bölücü” diye hakaret etse ve “Kim El Kaide’ye terör örgütüdür diyorsa aslında terörist olan odur, her el Kaideli benim kardeşimdir” dese, Almanya ve Avrupa buna tahammül edebilir mi?
Ama tehlikedeki ülke Türkiye, kanı dökülen insanlar Kürdüyle Türküyle bu toprağın insanı olunca, Roth Hanım bakınız neler yumurtluyor:
“- Türkiye’de barışçıl bir prespektifi teşvik etmeyen biri varsa, o da Sayın Büyükanıt’tır.”
Ve tabii PKK için de bir şeyler söylemeyince olmaz diyor, amma Büyükanıt’a takındığı ’şahin’ tavrı terör örgütü PKK için ‘incitici’ bulduğundan olacak, biraz daha müşfik ve fakat içinde çok tehlikeli bir ’arka plân’ taşıyan bir ifadeyi tercih ediyor:
“- PKK bir an önce silahı bırakmalı!”
Ve devam ederek, “Şecaat arz ederken sirkatin” söylüyor:
“- Kürt bölgesinde barışçıl bir ortamın yaratılmasına hizmet etmelidir!”
Demek Roth ve Rothlar Türkiye’yi “Türk bölgesi” ve “Kürt bölgesi” diye çoktan ikiye bölmüşler.
Senato’sunda Irak’ı üçe bölen bir karar alan ABD de işe böyle başlamamış mıydı? Siz bizim bu ifadelerimize “vehim” deyiniz, biz artık, “Ne pahasına olursa olsun AB” diyen ve “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmayı” din ve mensubu olduğu millete lâyık görebilenlere bir şey anlatamayacağımızı biliyoruz, amma ısrarla tekrarlıyoruz, AB de tıpkı ABD gibi PKK’nın yanındadır ve onların Türkiye’si, “Bölünmüş bir Türkiye” dir.
Bu konuda AB kurumlarının onlarca kararı zâten kayda geçmiş, Türkiye’ye de iletilmiştir.
Biz yer darlığı sebebiyle bir tanesini, meselâ 20.06.1996 tarihli olanını hatırlatalım:
“ Avrupa Parlamentosu (..) ülkenin güneydoğusundaki askeri operasyonları durdurması ve tüm Kürt örgütlerle görüşmelere başlaması için Türk hükümetine çağrıda bulunur!”
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’yi ikiye bölen bu kararı ile Amerikan Parlamentosu’nun Irak’ı üçe bölen o kararı arasında ne fark var?
Roth da “Kürt Bölgesi” derken aslında AP’nin bu tür ‘onlarca kararına’ atıfta bulunmuş olmuyor mu?
Ama biliniz ki ne Irak bölünecek ne Türkiye!
Roth’lar ve Bush’lar..
“Geldikleri gibi gidecekler!” İNŞALLAH.
alıntı/



Bu mesaj 2 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 05.10.2007 - 16:21 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 05.10.2007 - 12:02
Bu mesajı bildir   mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1082 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
(a.yasir) (57), alihaydar02 (48), cantanem (51), burakburak (52), FiLiZ-NL (48), sonsuzluk38 (54), zümrüdüanka (49), Rumeysa1980 (44), ruhneraz (51), EREN12 (60), cihat25 (67), sidika (49), bir dost (51), serdar81 (59), Gayemiz : ALLAH (36), ebu-abdurrahman (49), basrikaya (49), sahaf (51), [melike] (34), Eibo (), Sonofgavs (44), Fuat Özgürlük (58), Cueneyt88 (36), hüzünlü (45), burak_22 (40), alperen_66 (46), aliosmanpolat (44), islam_2005 (34), TuRkMeNkIzI__Mi.. (34), gunesm (54), moslem (34), mustafa karaba&.. (56), sivasli58 (42), yusuf_islam (34)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.59128 saniyede açıldı