0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SORULAR & CEVAPLAR » faiz????

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ru.uslu su an offline ru.uslu  
faiz????

36 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.04.2007
En Son On: 30.04.2011 - 14:23
Cinsiyeti: Erkek 
esselamün aleyküm;
bizler nema adı altında calışanlar olarak paralar aldık, cok şükür ki bizler 1994 tensonra buişten ana paramızı aldık cıktık, bu hükümette bu paralar dava edildi tekrar bizlere hak kaybı ve eşitlik ilkesine görede tekrar hazine müşteşarlığı tarafından 2007 yılında bazı oranlarla hesaplanarak bu paralar ödendi bunlar faiz mi? alabilirmiyiz? alınırsa ne yapmak lazım gelir?

Ekleme Tarihi: 04.07.2007 - 10:51
Bu mesajı bildir   ru.uslu üyenin diğer mesajları ru.uslu`in Profili ru.uslu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muammer su an offline Muammer  

64 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.09.2005
En Son On: 26.10.2007 - 09:41
Cinsiyeti: Erkek 
kiymetli kardesim..
bu konuda Hayreddin KARAMAN hoca su yaklasimda bulunur....

Nemalar ve Faiz

Yıllardan beri devlet tasarruf kesintisi yapıyor; yani maaş ve ücretlerin bir kısmını, daha sonra faizi ile birlikte ödemek üzere tutuyor, hak sahibine ödemiyor. Zaman zaman nemaları ödediği de oldu. Bütün bunlar bilinirken, din yönünden caiz olup olmadığı da daha önce defalarca tartışılmış ve açıklanmış iken son günlerde, başka bir "ilgi çekecek konusu kalmamış" medya meseleyi yeniden tartışma alanına çekti. İlahiyatçıların ihtilafa düştüklerini, halkın kafasının karıştığını filan yazdılar, söylediler. İlahiyatçı diye "fıkıh ilim dalı ile ilgisi olamayan, ekran meraklısı bazı cesur cahilleri" kastediyorsanız elbette farklı şeyler söyleyecek ve kafa karıştıracaklardır. Ama işin uzmanı ilim adamları arasında bir ihtilaf yoktur.
"Nemâ" kelimesi ile "kesilen maaşın faizi, geliri, getirisi" kastediliyor. Devlet, çalışanlarından ödünç aldığı paraya faiz ödeyeceğini bildirdiği için nemalara "faiz" de deniyor. Ancak devlet, banka gibi bir "faizci kuruluş" olmadığı için ve tasarruf kesintisi ile faizcilik yapmadığı, nakit ihtiyacını karşıladığı için, ödünç aldığı bu parayı geri öderken ödediği "enflasyon farkını aşmayan" rakam fazlalığına faiz demek mümkün değildir. Laik devlet bu kelimeyi kullansa da "bu rakam fazlalığı" dince faiz değildir; isim değişikliği hükmü değiştirmez. Bugün devletin ödediği nema, kestiği paraların yıllarca birikmiş enflasyon farkının çok altındadır ve dine göre borcunu ödeyen, enflasyon farkını da ödemekle yükümlüdür.
Ayrıca devlet ile memurlar arasındaki iş ilişkisi, "iki taraflı akit" değil, intisabî akittir; ücreti tek taraflı olarak devlet belirler, arttırır, eksiltir; çalışan da bu maaş/ücret karşılığında isterse çalışır, istemezse ayrılır. Buna göre devlet, "faizi ödeyeceğim" diyerek "ödünç almak" yerine, ihtiyacı bulunduğu için bir süre ücretleri azaltır, sonra da arttırarak öder ve geçmişi telafi edebilirdi; nemalara böyle bakmak da mümkündür.
Bu arada bazı ilahiyatçılar, devlete nisbetle tamamen farklı kurumlar olduğu halde bankaların aldığı, verdiği fazlalığın faiz olmadığını söylediler. Delilleri de şundan ibaretti: 1. Banka faizleri enflasyonun altındadır; veya altında olursa faiz değildir, helaldir. 2. Bankalar mevduatı yoksullardan topluyor, zenginlere kredi olarak veriyor, faizi onlardan alıp yoksula döndürüyorlar; eskiden olduğu gibi faiz yoksullara zarar vermiyor, kâr getiriyor. 3. Bugün bütün dünya faizi kullanıyor; faizsiz ekonomi olmaz, biz de bunun dışında kalamayız.
Şimdi bu delilleri kısaca çürütelim:
1. Bankaya mevduat götüren şahıs, banka ile belli faiz üzerine akit yapmaktadır. Bankadan kredi alan şahıs da yine belli faiz üzerinde akit yapmaktadır. Bu akitler yapıldığında haram işlenmiş, faiz kabul edilmiş olur; sonradan enflasyonun daha az veya çok olması bu "faizli akit günahını" ortadan kaldırmaz. Ayrıca bankalar daima enflasyonun üstünde (reel) faiz ile kredi verirler; yani mevduat reel faizle arttırırlar, bu faizin bir kısmını kendileri alır, bir kısmını da mevduat sahibine verirler; yani banka faizlerinde hemen daima reel faiz vardır.
2. Yoksulun, dar gelirlinin bankaya yatıracak parası yoktur. Mevduat sahipleri, tüketim ihtiyaçlarının üzerinde parası olanlardır. Bir üretici bankadan kredi aldığında buna ödeyeceği faizi maliyete ekler; yani faiz, zengin üretici ve müteşebbisin kasasından çıkmaz; onun ürettiği mal ve hizmeti kullanan tüketicilerin cebinden çıkar (Türkiye'de de bunların çoğu yoksuldur, açtır). Öz sermayesi veya kârda ve zararda ortaklık yoluyla sermaye bulup mesela kalem üreten bir müteşebbis, bir kalemi yüz liraya mal eder ve %25 kârla satarsa tüketici bunu 125 liraya alır. Müteşebbis %100 faizle kredi alır ve yine aynı kalemi üretirse kalemi 200 liraya mal eder, aynı oranda kâr koyarsa 250 liraya satar ve bu fazlalık (içinde kâr ve faiz vardır) tüketicinin cebinden çıkar. Yani faiz yoksula zarar verir.
3. İslam dünyasında faizsiz (ortaklık yoluyla) bankacılık denenmiş ve başarılı olacağı anlaşılmıştır. Faizci kapitalistler baltalamasalar bu kurumlar yayılacak ve ekonominin faizsiz olarak finansmanına önemli katkılar sağlayacaktır. Ayrıca hisse senedi, risk sermayesi gibi, İslam'a göre caiz olan enstrümanlar da vardır. Müslümanların vazifesi, dünyanın gittiği yanlış, çıkmaz yollara girmek, "Ne yapalım herkes bu yola giriyor, biz de gireceğiz" demek değildir; İslam, insanları irşad etmek; yani doğru yolu göstermek için gelmiştir; müslüman da dinin ışığında aklını işleterek meşru seçenekler bulacak, bunları insanlığa sunacak, İslam'ın, insanların dünya ve ahiret hayatları bakımından menfaatine olan farkını ortaya koyacaktır

Devlet memuruna maaş veriyor, ihtiyacı olduğu zaman maaşı azaltıp arttırabilir; azaltmak yerine bir kısmını daha sonra nemasıyla birlikte ödemek üzere ödünç alıyor. Zamanı gelince nemasını veya aslını ödüyor. Eğer bu devletin ödünç alması değil de ihtiyacına göre maaşı eksiltmesi ve arttırması olarak kabul edersek hiçbir problem yoktur; neması ile aslının toplamı, ödendiği zaman maaşa yapılan zam sayılır.
Eğer tasarruf kesintilerini devletin ödünç alması olarak değerlendirirsek, bu takdirde reel (enflasyonu aşan) nema (fazlalık) faiz olur ve devletten de faiz alınamaz. Devlete gönüllü olarak ödünç verseniz de, mecbur tutularak verseniz de faiz alamazsınız, ama enflasyon farkı hakkınızdır, onu alırsınız. Enflasyonu erbabına hesaplatmak mümkündür. Son yıllarda vaki olan enflasyon toplamının, ödenen nemaların çok altında kaldığı hesap edilmektedir. Böyle ise alınır ve yenir. Eğer enflasyonu aşarsa fazla kısmı yoksullara verilir.
Ekleme Tarihi: 06.07.2007 - 01:18
Bu mesajı bildir   Muammer üyenin diğer mesajları Muammer`in Profili Muammer Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1280 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.58800 saniyede açıldı