0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Osmanlı ve Türkiye üzerinde İngiliz ve ABD entrikaları ve dahili yardımcıları.

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 7 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
Osmanlı ve Türkiye üzerinde İngiliz ve ABD entrikaları ve dahili yardımcıları.

94 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 10.10.2007 - 16:56
Cinsiyeti: ----- 
Osmanlı'dan önce ağırlıklı olarak İngilizlerin ve daha sonraları ön plana çıken ABD'nin dünya ve ülkemiz üzerindeki (savaş ve barış) dönemlerinde ardı arkası kesilmeyen kirli oyunları ve içerdede bu kirli oyunlardan menfaatler sağlamaya çalışan ortakları olmuştur.
Bu süreç halen tam gaz devam etmektedir.

Bir yenilik daha ilave edilmek kaydıyla.O yenilikde ABD'nin icazetini alamayanların ve onların direktifleri dışına çıkınca aforoz olacakları ile korkutulmuşların, ülke yönetimlerine çeşitli oyun ve desteklerle (AKP ye verilen destek gibi )gelmelerini sağlamak, kendilerine biraz ters düşenleri veya problem çıkarmaları muhtemel olanları ise, (Ecevit hükümeti gibi)çeşitli ekonomik bozukluklar yaratıp erken seçime mecbur bırakmak gibi.

Artık bu külliye çirkeflere derinmi dersiniz, çukurmu, tümsekmi o sizlerin yorumuna kalıyor. Ama bir acı gerçek var ve işin aslı budur. Egemenlik kavramının en sağlam koruyucusu olan ekonomik bağımsızlık korunamazsa, siyasi bağımsızlıkda elden kayıp gider.
Siz gidipte ABD veya İngilterede onların bize yaptıklarını yapmak istesenizde yapabilirmisiniz ???

Bir ülkede birlik ve beraberlik, ekonomi sağlam temellere oturtulamazsa o ülke tıpkı bir hasta beden gibi başına musallat olacak hastalıklara düçar olur.
Memleketin istikbalini korumak isteyenlerle, birkaç haddini bilmeyen grup ve şahsı birbirine karıştırmak ancak, temiz vatan duygularını, tıpkı haçlılar gibi bilinçsizce aşağılamak ve yok etmek gibi vahim sonuçlar ortaya çıkarır.

Bir ingiliz entrikasının bu ülkeye nasıl zararlar verdiğini ve bugüne yansıyan sonuçlarını göz önüne sermek için bir yazı aktarıyorum. mevzuyu bilsenizde, Okumakta fayda var.

Musul için kürt oyunu

Sayı: 425 - 27.01.2003 | Haşim Söylemez -

İngilizler Irak topraklarında Kürtlerin kontrolünü ele geçirdikten sonra, Anadolu’daki Kürtlere de el attı. 1921’te Koçgiri ve 1924’de Beytüşşebap’taki Kürt isyanı, İngilizlerin desteğiyle gerçekleşti. Prof. Dr. Mim Kemal Öke, o tarihlerdeki Kürt isyanlarının arkasında İngilizlerin olduğunu belirtiyor. Silahlar da yine İngilizlerden sağlanmıştı.

Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Musul—Kerkük konusunda açıklamalar yaparken ‘gizli zabıt’ kokusu taşıyan birtakım önemli bilgileri de dile getiriyordu. Herkes bölgede petrol hakkımız olup olmadığı noktasına kilitlenirken, satır arasında kalmış ilginç ayrıntılar pek ilgi uyandırmadı. Oysa Demirel’in kurduğu cümlelerde Kuzey Irak, dahası Musul—Kerkük konusunu tarihi perspektif ölçüsünde şerh etmede önemli vurgular vardı. Demirel, Musul—Kerkük uğruna İngilizlerin Şeyh Said isyanını destekleyip tahrik ettiklerini söylüyordu. Eski Cumhurbaşkanı sadece Şeyh Said isyanı ile İngilizlerin ilişkisini açıklamıştı. Ancak o günün şartlarını hayal edip, basit bir kıyasa giderek farklı sonuçlara ulaşmak mümkün. Henüz deşifre edilmemiş Meclis özel zabıtları ve tarihçilerin görüşleri doğrultusunda yeni bir tarih bilgisi ortaya çıkıyor; 1927 yılına kadar olan Kürt mahreçli isyanlarda İngiliz parmağı var. Burada tek amaç, Büyük Britanya’nın Irak coğrafyasının Türkiye’ye bakan kıyısında mutlak hakimiyet kurma isteği. Bunun için de en mantıklı yol deneniyor; kendi içinde farklılık arz eden, kolay çözülen aşiretlere bölünmüş Kürtleri isyana teşvik etmek. Bütün dünyada başlayan sanayi hamlesi ile birlikte hammadde arayışı çerçevesinde doğuya açılan İngiltere, Irak hakimiyetini kavileştirmek adına işe Kürtleri yanına almak için çeşitli entrikalar çevirmeye başladı. Bununla yetinmeyen İngiltere aynı zamanda Anadolu’daki Kürt isyanlarının da bir numaralı destekçisi oldu. İngilizlerin Kürtleri kullanması ve desteklemesi Irak işgali sırasında değil, çok daha eski tarihlere dayanıyor.

İngilizler ile Kürtlerin ilişkisini anlamak için biraz geçmişe uzanmak gerekiyor. Güçlü tarafın menfaatine uygun bu dostluk yüzyıllar öncesine dayanıyor. Öyle ki, İngiltere kendisinden binlerce kilometre uzakta yaşayan Kürtleri çok iyi tanıyor ve onları destekleme adına hiçbir şeyden çekinmiyor. The IIustrated London News isimli bir İngiliz dergisi 22 Nisan 1854 tarihli nüshasında Kürt aşiret reisi Kara Fatma’ya geniş yer verecek kadar Kürtleri ve Kara Fatma’yı tanıyor, önem veriyor. Kocası ölen Fatma, Maraş’ın Andırın bölgesindeki aşiretinin başına geçmişti. Devlete karşı isyanı ve İngilizlerin onunla diyaloğu da makalede anlatılıyor.

İngilizlerin Kürtlerle olan ilişkisinin resmileştiği dönem ise 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması ile başladı. İngilizler bu tarihte Süleymaniye Belediye Başkanı Şeyh Mahmud Berzenci’yi Irak Kürdistanı genel valisi olarak atadı. Aynı dönemde İngilizlerin Kürtlerle olan ilişkisine karşı çıkan ve İngiliz mandasını reddeden Kürt grupları da vardı. Özellikle 1922’de Hoza ve Cebari aşiretleri Kerkük ve Cem Cemal sınırında İngiliz güçlerine karşı direnişe başladılar. Bu küçük aşiretlerin tepkisi dikkate alınmayacak kadar cılız olmasına rağmen İngilizleri korkutmaya yetmişti. Aynı tarihlerde İngiltere Irak hükümetleriyle ortak bir beyanname yayınlayarak Irak Kürtlerinin Irak içinde kendine ait bir Kürt devleti kurabileceklerini açıkladı. Ancak bu tam mânâsıyla hiçbir zaman gerçekleşmedi.

Anadolu’daki Kürt isyanları

İngilizler Irak topraklarındaki Kürtlerin kontrolünü ele geçirdikten sonra, Anadolu’daki Kürtlere de el attı. 1921’deki Koçgiri isyanı, 1924’te Beytüşşebap’taki Kürt isyanı İngilizlerin desteğiyle gerçekleşti. Prof. Dr. Mim Kemal Öke, o tarihlerdeki Kürt isyanlarının arkasında İngilizlerin olduğunu belirtiyor. Öke’ye göre isyanlar tamamen İngiltere’nin bölgedeki politikasıyla örtüşüyordu; “İngilizler Anadolu’daki Kürtleri aşiretler vasıtasıyla isyana teşvik etti, silah verdi. Tek bir amacı vardı: Musul—Kerkük ve Kuzey Irak bölgesini kontrolünde tutmak. Bunda da başarılı oldu. Türkiye’ye ‘Bak siz burayı istiyorsunuz ama hâlâ kendi içindeki Kürtlerle problem yaşıyorsun’ diyerek bu durumu dünya kamuoyu nezdinde desteklemek istedi. Bu isyanlar sadece bu tarihlerde değil öncesinde de vardı. 1919’da Binbaşı Noel’in desteklediği doğudaki aşiret isyanları konusunu Atatürk bile Nutuk’ta dile getirmişti.”

Bu isyanların haricinde özellikle 1926’da imzalanan Ankara Anlaşması öncesi ve o döneme denk gelen bazı isyanlar da İngiliz oyununun bir parçası olarak değerlendiriliyor. 1926 Ağrı, 1927’deki Mutki ve hatta 1930’daki Pülümür isyanının bile İngiliz bağlantılı olduğu vurgulanıyor. Tarihçi İsmet Bozdağ’a göre İngilizlerin oyunları isyanlarla perçinlenerek Türkiye daima bir kaosun içine süreklendi. Bozdağ bunları söylerken aynı zamanda Avrupa ülkelerinin Türkiye üzerindeki planlarıyla da bağlantısını kuruyor; “Avrupa Türkiye’den memnun değildir. Doğu Ermenilerin, kısmen doğu ve kuzeydoğu Kürtlerin, batı ise Yunanlılarındır tezi ileri sürülüyordu. Ancak bölgede isyan ve kışkırtmalarda etkili olan İngilizler bu işi çok iyi yaptılar. Kürt isyanlarının arkasında İngilizler vardı” diyor. Sadece Bozdağ değil onun gibi düşünen Yunus Nadi de Lawrence’i yazarken İngilizleri Ağrı isyanı ile birebir ilişkilendiriyor.

İngilizler Meclis zabıtlarımızı biliyordu

Lozan görüşmeleri sırasında bütün Avrupa ülkeleri kapitülasyonların kaldırılması fikrine karşı çıkarken, sadece İngiltere Musul’daki hakimiyeti için mücadele vermişti. Ama İngilizlerin elinde çok sağlam deliller ve buna bağlı olarak haklı bir korku sendromu bulunuyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki görüşmeler sırasında Hasan Saka, ardından Rauf Orbay, Musul ve Kerkük hakimiyetinin Türkiye’ye verilmesi için konuşmalar yaptıktan sonra aynı dilekleri için önce İsmet İnönü, ardından Mustafa Kemal söz alır. Bu hararetli tartışmalarda gerekirse savaşa girme fikri bile ortaya atılır. Hatta bazı mebuslar ‘Bağdat Türktür, Türk kalacaktır’ diyerek Bağdat’ı ele geçirme düşüncesini bile ileri sürerler. Araştırmacı—tarihçi Orhan Koloğlu’na göre, İngilizlerin bu zabıtlardan haberi vardı; bu yüzden ‘madem öyle işte böyle’ diyerek, Kürt isyanlarını desteklediler. Koloğlu o dönemde Kürtleri ayartmanın çok kolay olduğunu da vurguluyor; “İngilizler özellikle Kürtleri ayaklandırırken bölgesel olarak aşiretleri kullanıyor. Bunlar çok çabuk kanıyor ve çözülüyorlar. Ayartmak kolay oluyordu. İngiltere de bölgeyi karıştırıp menfaat sağlamak için bunu çok iyi keşfetmiş ve kullanmıştı.”

İngiliz silahları Şeyh Said isyanında çıktı

İsyanlarda kullanılan silahların bulunması da önemli bir durum. Anadolu’ya silahların girmesi için, dönemin koşulları da göz önünde bulundurulduğunda tek bir kapı açık kalıyor; Irak. İran üzerinden de silah geliyordu ancak o tarihlerde özel durumdan dolayı İran tarafından böyle bir ticaretin gerçekleşmesi mümkün değildi. Irak’ta ise İngilizler bulunuyordu. Anadolu’ya silah nakliyatı sadece Irak üzerinden İngilizlerin eliyle yapılıyordu. Zaten İngilizlere ait silahların Şeyh Said isyanında kullanıldığı da sonraki tarihlerde ortaya çıkmıştı. Ancak Şeyh Said isyanı ile İngilizlerin ilişkisi konusuna bazı uzmanlar şüphe ile yaklaşıyor. Prof. Dr. Mim Kemal Öke, Şeyh Said isyanı ile İngilizlerin ilişkisi olduğunu söylemenin zor olacağını belirtirken, İsmet Bozdağ da aynı doğrultuda şunları söylüyor: “İngilizlerin bu isyanı destekledikleri konusunda kesin bir kanı yok. Ancak genel söylenti bu konuda çok güçlü. Bu iddia hakkında bir belge bulmak da oldukça güç. Ama İngilizlerin belge yapma ve yok etme konusunda çok uzman olduklarını da unutmamak lazım.” Pek çok uzmana göre de Şeyh Said isyanının arkasında sadece ve sadece İngiltere vardı. Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ercan Çitlioğlu bu görüşe inananlardan. Orhan Koloğlu’nun yorumu isyanın İngilizler tarafından çıkarıldığı konusuna son noktayı koyar nitelikte; “Şeyh Said isyanı İngilizler tarafından çıkartıldı. Amaç Türkiye’yi o sırada yaklaşmakta olan Ankara Anlaşmasını imzalamaya zorlamak. Bunda da başarılı oldular. Zaten isyancılarda yakalanan silahların tamamı İngiliz marka tüfeklerden oluşuyordu. Bu da açıkça herşeyi ortaya koyuyor.”


AKSİYON - HAFTALIK HABER DERGİSİ - http://www.aksiyon.com.tr


Bu mesaj 2 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 30.06.2007 - 19:49 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 30.06.2007 - 19:43
Bu mesajı bildir   mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili zum Anfang der Seite
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
ABD BOP'UN NE DEMEK OLDUĞUNU HARİTALARLA ALIŞTIRA ALIŞTIRA, BAĞIRA BAĞIRA ANLATIYOR.

94 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 10.10.2007 - 16:56
Cinsiyeti: ----- 
PEKİ YA BİZİ İDARE EDENLER, BİZİM İNSANLARIMIZ BUNDAN NE MESAJ ÇIKARIYORLAR ?? BİZİ YÖNETENLER BOP'UN NE ANLAMA GELDİĞİNİ BİLİYORLARMI ??

Aşağıdaki linki izleyelim ve haritayada bir bakalım. Bunlar bize ne anlatıyor acaba??

http://www.bbpsincan.com/BOP.htm





Bu mesaj 1 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 02.07.2007 - 16:03 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 02.07.2007 - 16:00
Bu mesajı bildir   mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili zum Anfang der Seite
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
ABD'NİN DOSTMU, DÜŞMANMI OLDUĞUNU GÖRMEK İSTEYEN GÖRÜYOR...

94 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 10.10.2007 - 16:56
Cinsiyeti: ----- 
BİR ALINTI YAZIYI GERÇEKLERİ DAHA İYİ GÖREBİLMEK VE İBRET ALMAK AÇISINDAN FAYDALI BULDUĞUM İÇİN AKTARIYORUM.

ANKARA'DA YAPILAN BOMBALI SALDIRI HAKKINDA ORTAK BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI

22 Mayıs 2007 tarihinde Ankara’da yapılan terör eylemini şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Saldırıda yaşamını yitiren yurttaşlarımızın acısını paylaşıyor, ailelerine ve ulusumuza baş sağlığı yurttaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.
Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük kuşatma ve kıskacı altındadır. Ülkenin tümlüğü ulusun birlik ve bütünlüğü, ABD ve AB emperyalizminin tehdidi altındadır. Bundan daha vahim olanı ise ülke içinde iktidar erkini elinde tutanların bu emperyal projenin eşbaşkanlığı görevini üstlenmeleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün deyimi ile şahsi emellerini emperyalistlerin amaç ve emelleriyle birleştirilmiş olmalarıdır.

ABD ve AB’nin başını çektiği emperyalist odaklar Büyük Orta Doğu yada Genişletilmiş Orta Doğu Projesi adı altında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 24 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştirmek istemektedirler. Bu odakların nihai amaç ve hedefleri büyük Ermenistan ve büyük İsrail’i kurmaktır.

Irak’ın kuzeyinde ve Türkiye’de kimi unsurlar bu emperyal odaklara destek ve dayanak olmaktadırlar. Etnik kökeni ne olursa olsun Türkiye’de yaşayan tüm unsurlar bu ülkenin birinci sınıf yurttaşıdırlar. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan insanların dün biri birileriyle sorunları yoktu bugün de yok, yarın da olmayacak. Ancak kesin olarak bilinen bir olgu varsa emperyalizmin bu coğrafya üzerinde dün de planları vardı, bugün de var, yarın da var olmaya devam edecek.

Öyle olduğu içindir ki mazlum milletlere karşı haçlı savaşı yaptığını bildirenler; Anadolu Anadolu’da yaşayan insanlara bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir diyenler mazlum milletlerin ortak düşmanlarıdır. Onlar Anadolu’da yaşayan mazlum Müslüman halkları Orta Asya steplerine sürme hayali ve projesi peşindedirler. Emperyalizme payandalık yapanlar bunu böylece bilmeli, kendi bindikleri dalı kesmemeliler.

BOP ve haritası Amerikan askeri dergisinde yayınlanmış ve bu harita Türk subaylarının da İtalya’da katıldığı Nato toplantısında masaya konulmuştur. Uzun zamandan buyana Türkiye bir yandan ABD’nin öbür yandan AB’ne uyum adı altında AB ülkelerinin yani batının kuşatma ve kıskacı altındadır. Bu ülkeler Türkiye’ye ikinci Sevr’i dayatmaktadırlar. Türkiye’nin terör sorununu çözmesi batının ve ABD’nin ayrılıkçı terörün arkasında olduğu gerçeğini görmesine ve buna karşı önlem almasına bağlıdır. Bu yapılmadıkça terörle mücadelede etkin ve kalıcı çözümler üretilmesine olanak yoktur. Ankara’da gerçekleşen terörist eylemin sorumlusu Büyük Orta doğu Projesinin mimarı ve Türkiye’nin meşru müdafaa hakkına engel olmaya kalkışan ABD ve AB devletleri ile bu projenin eşbaşkanlığı görevini üstlenerek onlara destek olan yerli işbirlikçilerdir. Yıllardır bu ülkeler teröre açıkça destek olmaktadırlar. Saldırının gerçekleşmesinden sonra basın açıklaması yapan ve dehşete kapıldığını söyleyen ABD’nin Ankara Büyük Elçisinin açıklamalarıyla AB yetkililerinin açıklamaları samimi ve inandırıcı değildir. Bunlar gayri ciddi ve timsahın gözyaşları denilebilecek beyanlardan ibarettir.

Bu saldırının sorumlusu kimlerdir?

Türkiye’ye İMF ve Dünya Bankası reçeteleriyle diz çöktürenlerdir. Kıbrıs’a yapılan müdahaleden sonra yıllarca Türkiye’ye ambargo uygulayanlardır. Irak’ın kuzeyinde 12 askerimizin kafasına çuval geçirenlerdir. Irak’ı kan gölüne çevirip orada insanlık dışı vahşetin altına imza atanlardır. İncirlikte Türk subayının bileğine kelepçe vuranlardır. Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’e suikast düzenleyenlerdir. Muavenet muhribini kaza görüntüsü altında batıranlardır. Bağımsız Türkiye diyen vatan evlatlarını sürek avı yapar gibi avlayanlardır. Din adına dindarlık adına dini sömürenler, bin bir kılığa girenlerdir.

Son bir aydır dalga dalga gelen “ Ne ABD ve AB Tam bağımsız Türkiye” hedefini önüne koyan Cumhuriyet Mitinglerindeki irade çözüm yolunu göstermektedir.Bu kritik süreçte sessiz kalmak suça ortak olmaktır. Tüm Ulumusuzu ve siyasal partileri bu iradenin arkasında toplanmaya davet ediyoruz.


İzmir Tabip Odası Başkanı Dr.Suat Kaptaner

İzmir Barosu Başkan Av.Nevzat Erdemir

İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz.Tuncay Sayıklan

İzmir Diş Hekimleri Odası Başkanı Dt.Turgan Ülker

İzmir Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Serdar Aktop

Bağımsız Avukatlar Derneği Başkanı Av.Abdulkadir Özdemir
Ekleme Tarihi: 02.07.2007 - 16:23
Bu mesajı bildir   mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili zum Anfang der Seite
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
HOCANIN ANLATIMIYLA TALEBELERİNİN HALİ...

94 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 10.10.2007 - 16:56
Cinsiyeti: ----- 
LÜTFEN KLİBİ SABIR VE DİKKATLE İZLEYELİM.HOCANIN KENDİNİ VE GÖRÜŞLERİNİ METHEDEN SÖZLERİ HARİÇ AKP Yİ ANLATIMI TEK KELİMEYLE MÜKEMMEL.

ALLAH İLE ALDATMANIN TARAFLARINDAN BİRİ OLANLAR O KADAR ÇIĞIRINDAN ÇIKMIŞLAR Kİ HOCALARI DAHİ ONLARI YERDEN YERE VURUYOR, ÇOK ACİL UYARILARDA BULUNUYOR.

http://video.aol.com/video-detail/id/706156592
Ekleme Tarihi: 02.07.2007 - 16:44
Bu mesajı bildir   mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili zum Anfang der Seite
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
ABD ELBETTE TSK'DAN RAHATSIZ OLACAKTIR.

94 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 10.10.2007 - 16:56
Cinsiyeti: ----- 
ABD'DE ILIMLI İSLAM AYAKLARIYLA BOP'UN İNŞASI İÇİN HÜKÜMETE GELMELERİNE YARDIMCI OLDUKLARI AKP'DE TSK'DAN RAHATSIZ.
BUNLAR ÇOK DÜŞÜNDÜRÜCÜ DEĞİLMİ ?
KİM HANGİ DEĞERLER UĞRUNA MÜCADELE VERİYOR HALKIMIZIN BUNU ÇOK İYİ AYIRD ETMESİ GEREKİYOR.
DİN SÖMÜRÜSÜ İLE ÖRTÜLMEYE ÇALIŞILAN GÜNDEMDEN ÇIKARILMAYA ÇALIŞILAN ACİL KONULARI ÇOK İYİ TAKİP ETMEK GEREKİYOR.
VATAN KAVRAMI EKONOMİK VE SİYASİ AÇIDAN ESARET ALTINA GİREN, ÜLKELERDE İBADETLERDE SAKAT OLUR.
ÇÜNKÜ ALLAH KATINDA VATAN ÖZELDİR.

PKK'ya silah iması ABD'yi rahatsız etti

ABD Dışişleri, Org. Büyükanıt’ın Eğirdir’de verdiği mesajları yanıtladı. ‘Müttefiklerimiz PKK’ya silah veriyor’ sözlerine ‘Bizde böyle bir bilgi yok’ dedi

GENELKURMAY Başkanı Büyükanıt’ın, ‘Kuzey Irak’a operasyon yararlı olur’ çıkışına ABD bir kez daha tepki gösterdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü McCormack, “Bu kimseye fayda getirmez. Çözüm, Türkiye’nin Irak’la birlikte çalışması” dedi.

SÖZCÜ, Büyükanıt’ın, isim vermeden bazı müttefiklerin PKK’ya silah ve maddi yardım sağladığı iddiasına ise şu cevabı verdi: PKK’nın nereden yardım ve silah aldığını şu an söyleyemem. Böyle bir bilgi bize ulaşırsa paylaşmaktan mutlu olurum.



Sınır ötesi çözüm değil

GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın sınır ötesi harekat konusundaki görüşlerine Washington’dan yanıt geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack, sınır ötesi operasyonun kısa ve uzun vadede bir çözüm getirmeyeceğini söyledi. ABD Dışişleri Sözcüsü, PKK’nın nerelerden destek aldığını bir anda söyleyemeyeceğini ifade etti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack’ın günlük olağan basın toplantısında gündem yine Türkiye’ydi. McCormack, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın Kuzey Irak’a operasyon yapılması gerektiğine ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine, “Tepkimiz, geçen haftalarda bu konu gündeme geldiğinde verdiğimiz tepkilerle aynı” dedi.

Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesinin duruma yardımcı olmayacağını ifade eden McCormack, “Burada çözüm Türk Hükümeti’nin Irak Hükümeti’nin tehdide karşı birlikte çalışması” dedi. Irak Hükümeti’nin, bir terör örgütünün topraklarında faaliyet göstermesini istemediğini kaydeden McCormack, Irak’ın bu konuda mücadelesini sürdürdüğünü belirtti.

SİLAHI AÇIKLAMADI

Sean McCormack, Büyükanıt’ın “müttefiklerimiz PKK’ya silah sağlıyor” imasıyla ilgili olarak PKK’nın başka ülkelerden yardım alıp almadığı, sorusu üzerine de PKK’nın nereden silah ve para aldığını bir anda söyleyemeyeceğini ifade etti. (ANKA)
Ekleme Tarihi: 03.07.2007 - 08:50
Bu mesajı bildir   mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili zum Anfang der Seite
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
Osmanlı'yı perişan eden Duyunu Umumiye ile İMF arasındaki benzerlikler...

94 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 10.10.2007 - 16:56
Cinsiyeti: ----- 
ALINTI BİR YAZI. BİRAZ UZUNCA AMA SABIRLA OKUYABİLİRSENİZ, BUGÜN ÜLKEMİZİN GELDİĞİ NOKTAYI DEĞERLENDİRMEK İÇİN ÇOK FAYDALI BİLGİLER EDİNMİŞ OLURSUNUZ.


Çalışmadan öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler, Evvela HAYSİYETLERİNİ sonra HÜRRİYETLERİNİ ve daha sonra da İSTİKBALLERİNİ kaybetmeye mahkumdurlar”

Mustafa Kemal ATATÜRK


1838
BALTALİMANI ANTLAŞMASI

Dr. Merih HANHAN


* İngiltere, 1800’lü yılların başında dünyanın süper gücüydü. Sanayi devrimini tamamlamış, ticaretini artırmak amacıyla dünya pazarlarını birer birer ele geçirme çabasına girmişti. Sömürgeleri ile sınırları o kadar genişti ki, “topraklarında güneşin batmadığı ülke” denilirdi.

* Oysa, aynı tarihlerde Fransa, Almanya, Avusturya ve Amerika henüz sanayi devriminin başındaydılar. Bu ülkeler, sanayileşebilmek için ulusal pazarlarını İngiliz mallarına karşı korumak zorundaydılar. Bu nedenle, ulusalcı politikalar uygulayarak, yüksek gümrük vergileri koyup İngiliz mallarının ülkelerine girmesini engellediler.

* Avrupa ve Amerika pazarlarına giremeyen İngiliz ticaret ve sermayesi, Latin Amerika’dan Çin’e kadar pek çok ülke ile serbest ticaret anlaşmaları imzalamış sıra, Osmanlı Devleti’ne gelmişti.

* Osmanlı tahtında Padişah II Mahmut (1808-1839) oturmaktaydı. Sadrazam ise İngilizlerle iyi ilişkiler içerisinde olan Mustafa Reşit Paşa idi.

* Mustafa Reşit Paşa, Osmanlı Devleti’nin kurtuluşunu, Avrupalılaşmakta görüyor, başta İngiltere olmak üzere Avrupa devletleriyle serbest ticaret öneriyor ve söyle diyordu:

“ Ülke, Serbest ticaret sayesinde büyük bir hızla sanayileşecektir.”

( Ne kadar tanıdık bir slogan değil mi )

* O dönemde Batıda sıkı bir gümrük politikası uygulanmaktayken, Osmanlı Devleti’nde gümrük vergisi %3 civarındaydı.

* Ancak Osmanlı hükümeti de 1826’dan itibaren, esnafın işsiz kalmasını önlemek maksadıyla yabancıların iç dağıtım şebekelerine girmesinin mümkün olmadığı bir nevi himaye sistemi olan yed-i vahid (tekel) usulüne (bazı malların üretim ve dağıtımı bütünüyle devlete yahut yerli tüccara ait olduğu) uygulamaya koymuştu.

* Yed-i vahid uygulaması özellikle İngiliz tüccarlarını son derece rahatsız ediyordu. Çünkü İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ni gönlünce sömürmesini engellemekteydi.

* Bu durumda İngiliz diplomasisi, Osmanlı bürokrasisinin zayıf ve bunalımlı bir devresin kollamaya başladı ve bu fırsat 1838’de İngilizlerin karşısına çıktı.

* Mısır’da Mehmet Ali Paşa isyanı çıkmıştı. Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa komutasındaki Mısır ordusu Kütahya’ya kadar gelmişti.

* Zayıf bir Osmanlı Devletinin varlığını sürdürmesini çıkarlarına uygun gören İngiltere araya girerek isyanın bastırılmasına yardım etti ve Osmanlı Devleti ile hanedanın bir süre için dahi olsa yaşamasına izin verdi.

* Ama bu lütfun bir bedeli olmalıydı; Osmanlı Devletinden istenen gümrük duvarlarının indirilerek, Sanayileşmiş Batı’nın ürünlerine kapıların açılmasıydı.

* Çok gizli tutulan pazarlıklar sonucunda, 16 Ağustos 1838’de Osmanlı-İngiliz ticaret antlaşması Baltalimanı’nda Mustafa Reşit Paşa tarafından imzalandı.

* Antlaşma, 8 Ekim 1838’de Kraliçe Victoria, bir ay sonra da Sultan Mahmud tarafından tasdik olundu.

* Geçmişte gynaikon limen “kadınlar limanı” olarak bilinen, Fatih Sultan Mehmet’in kaptan-ı deryası Baltaoğlu Süleyman Bey’den adını alan bu koy, Rumeli Hisarı ile Emirgan arasında, kaynağı Levent Çiftliği’nde olan bir derenin ağzındadır.

* 19. yüzyılda İstanbul zenginlerinin rağbet ettiği bir yer olduğundan, kıyı boyunda bir çok büyük yalılar vardı ve bunlardan biri de Mustafa Reşid Paşa’ya aitti.

* Günümüzde Kemik Hastanesi bulunmaktadır.

Osmanlı Devleti’nin çöküşünü başlatan bu antlaşmanın en önemli maddeleri şunlardı:

1. İngiliz tüccarlar, hiçbir kısıtlama olmadan, her tür malı tüm osmanlı topraklarında hem iç hem dış ticaret amacıyla alıp satabilecekler (Anlaşmadan önce İngilizler ticaret mallarını limana kadar getirebiliyor ve bu malın dağılımını yerli tüccarlar yapıyorlardı. Bu maddeden sonra yabancılar iç piyasamıza hakim oldular.)
2. İngilizlerden mal alım ve nakli için belge istenilmeyecek,
3. İngiliz tüccarlar, iç ticarette yerli tüccarlardan fazla vergi ödemeyecek,
4. Yabancı mallar Boğazlardan serbestçe geçecek,
5. Osmanlıya tanınan tekel haklar iptal edilecek,
6. Antlaşma “sonsuza dek” yürürlükte ve geçerli olacak (Nasıl antlaşmaysa bütün Osmanlı nesillerini ipotek altına alıyor!!),
7. Anlaşma tüm Avrupa devletleri içinde geçerli olacak idi.

* Fransa, menfaatlerine ters düşeceğini düşünerek bu antlaşma hükümlerine önce şiddetle karşı çıktığı halde, çok geçmeden 25 Kasım 1838’de son maddeye istinaden aynı hükümleri ihtiva eden bir antlaşma imzaladı.
* Bunu Avrupa’nın diğer devletleri takip etmekte gecikmediler.

*31 Ocak 1840’ta İsveç ve Norveç

*2 Mart 1840’ta İspanya

*14 Mart 1840’ta Hollanda,

* 30 Nisan 1840’ta Belçika

*1 Mayıs 1841’de Danimarka ve

*20 Mart 1843’te Portekiz ile antlaşmalar imzalandı.



* Antlaşma imzalanınca, İngiliz dışişleri bakanı Lord Palmerstone bu antlaşmanın “İngiltere için bir şaheser” olduğu ifadesini kullanırken Avusturya başbakanı ise “ İşte Osmanlı şimdi bitti! ” diyerek, Osmanlı’ya büyük bir darbenin vurulduğunu daha işin başında söylemekten kendini alamamıştır.

* Aradan yirmi yıl geçtikten sonra, 1858’de antlaşmanın tesirlerini anlatan İngiliz Edward Michelson ise; “ Yabancı ülkelerde büyük ünü olan Türk sanayiinin bir çok kolları, şimdi tamamen yok olmuştur. Bunlar arasında pamuk sanayii başta gelir ki bunlar artık tamamıyla İngiliz sanayii tarafından sağlanmaktadır. Şam’ın çelik bıçakları, Kıbrıs’ın şekeri, İznik’in çinisi hep yok olmuştur. Bütün bu sanayi kollarının, bugün, Türk topraklarında artık izi bile kalmamıştır ” derken, Türk sanayiinin düştüğü acı durumu dile getirmiştir.



Anlaşmanın sonuçları

* Osmanlı iç pazarı, Batının sanayi ürünlerine açıldı, dış ticaret dengesi bozuldu. Tüketim açgözlülüğü depreşti.

* Sınırlı, hatta “yok” bütçe tükendi. Gösterişçi tüketime giden para, ordunun ve bürokrasinin modernleşmesine yetmiyordu.

* 1854 Kırım Savaşı’nı kaybettik. Bütçeyi rahatlamak için ilk dış borçları aldık (İngilizlerden yüzde 6 faizle 3 milyon 300 bin Osmanlı altını borç aldık) ilk devlet tahvillerini çıkarttık.

* 1875 Ramazan Kararnamesi geçici imdadımıza yetişti, vadesi gelen borçların sadece yarısının ödeneceği açıklandı.

* 1876’da parasızlık yüzünden ödemeler durduruldu.

* 1879’da durum büsbütün vahimleşmişti. Rüsum-ı Sidde İdaresi kuruldu. Faiz ve anapara karşılığı olarak, damga, içki, balık avı, tuz ve tütün gelirlerine el konuldu.

* Para yine yetmedi. Eylül 1881’de Muharrem Kararnamesi çıktı. 1858-1874 borçlarını kapatmak için, devlet hazinesi,Alman, Avusturya, Fransız ve İtalyan alacaklılarla, Osmanlı Bankası ve Galata bankerlerini temsilen, sekiz kişiden oluşan Düyun’u Umumiye-i Osmanlı İdaresi Meclisi’ne bırakıldı.

Tuz, balık avı, tütün, alkol ve damga pulu vergilerini o toplamaya başladı.

* En bereketli gelir kaynağı tarımdı. Yabancı sermaye işbirliği yaptı. 1884 yılında Reji idaresi doğdu.

* 1886-1903 arasında dokuz, 1903-1908 arasında beş borç daha alındı.

* Derken, Trablusgarp (1911-12 ve Balkan (1912-13) savaşları arasında, yine “hazine tahvilleri” imdadımıza yetişti. Bütün paralar dışarıya gitti, memur maaşları ve müteahhit alacakları ertelendi.

* Birinci Dünya Savaşı çıkınca İngiliz ve Fransızlar Türkiye’den kaçtı. Düyun’u Umumiye, Alman-Avusturya-Macaristan takımına kaldı.

* Mustafa Kemal Atatürk çıktı. Ankara Hükümeti güçlenince, yabancıların denetlediği gelir miktarı düştü.

Lozan Antlaşması hem uzlaşma sağladı, hem gelir kaynaklarımızı bize iade etti.

* Düyun-u Umumiye, Türkiye sınırları dışına çıkartıldı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ödediği taksitleri alacaklılara ulaştıran bir aracı kurum durumuna getirildi.

* “Devletçilik” ilkesi benimsendi ve devlet işletmeciliği yaratıldı.

* Vakitlice ödenmemiş borçlarımızdan doğan faizler için 22 Nisan 1933’te sözde alacaklılar ile pazarlık masasına oturtulduk ve Osmanlı borçlarından payımıza düşenin son taksidini 25 Mayıs 1954’te ödedik...

* Ocak 1978’de bugünün temeli Dünya Bankası’nca hazırlanan raporla atıldı. Hükümetler bu rapora uymayı kabullenmezken, 1980 darbesiyle uygulamaya konulan bu raporla, Türkiye’nin 1978’e kadar başarıyla süren kalkınmacı, bireysel sermaye birikimlerine dayalı yapısı, büyük ölçekli çok uluslu sermaye ilişkilerinin kontrolünde serbestleşmeyi savunan bir dinamiğe dönüştü.

* 1980 sonrası “Yok” denecek kadar az olan borç stokumuz, her yıl bütçemizin yüzde 40-50’sini vermemize rağmen 300 milyar doları dayandı...

* Osmanlı Devleti’nin çöküşünü başlatan Balta Limanı Antlaşması’nın bir benzeri, hatta daha da ağırı Kasım 1995’de imzalanıp 1 Ocak 1996’da yürürlüğe girdi. Bu kez anlaşmanın adı Gümrük Birliği Anlaşması idi.

* Avrupa Birliği (AB)’ne girme pahasına, Koalisyon Hükümeti tarafından imzalanan bu anlaşma ile Türkiye, AB’nin 15 üyesi ülkeye karşı tüm gümrük duvarlarını indirdi. Avrupa Birliği’ne tam üye olmadan Gümrük Birliği’ne girmiş tek bir ülke yoktu. Gümrük Birliği Anlaşmasını imzalayan Başbakan Yardımcısı ve Dış İşleri Bakanı söyle diyordu:

“ Türkiye’yi güçlü ve önder bir ülke yapacağız, Avrupa Birliği’ne taşıyacağız...”



* Türkiye’nin sekiz yılda 85 milyar dolar kaybına neden olan Gümrük Birliği Anlaşması, TBMM’nin onayına sunulmamış, Yüce Meclis’ten geçirilmeden uygulamaya konulmuştu.

* Türk Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi’nin yaptığı bir araştırmada ;

“ Gümrük Birliği’ne girmemiz, ülkemizi daha büyük bir Pazar haline getirmekten başka bir sonuç doğurmamıştır. Buna göstermektedir ki, Gümrük Birliği dış ticaret hacmini artırsa da bu artışın ülkemiz ekonomisine olumlu yansıdığını söylemek mümkün değildir. Aksine 1987-1995 yılları arasında her yıl ekonomiden dış ticaret açığına gider ortalama 7.6 milyar dolar, Birliğe girişimizden sonra (1996-2004) yıllık ortalama 19.7 milyar dolara yükselmiştir. Bu açıdan bakıldığında Gümrük Birliği Anlaşması’nın yürürlüğe girdiği 9 yıldan beri yıllık ortalama 12 milyar dolar fazladan dış ticaret açığı verilmekte, Yani Gümrük Birliği ülkemize yıllık 12 Milyar dolar dış ticaret açığına mal olmaktadır ” Görüşüne yer verildi.

* Balta Limanı Antlaşması’ndan bin beter Gümrük Birliği Anlaşması’nın Türkiye’ye zararı 85 milyar dolarla sınırlı kalmadı o. Sadece bir başlangıçtı, gerisi çorap söküğü gibi geldi:

* IMF, Ankara’ya demir attı. Peşi peşine Niyet Mektupları ( Teslim Mektupları !! ) imzalandı.

* Özelleştirme adı altında, Türkiye’nin ekonomik kaleleri olan Petkim, Tekel, Tüpraş, Seka, Telekom, Sümerbank, Şekerbank birer birer Türklerin elinden alındı.

* Washington ve Bürüksel’de hazırlanmış olan Tahkim, Uyum Yasaları, İkiz Yasalar gibi Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü ve egemenliğini tehdit eden yasalar, TBMM’den ‘15 günde 15 yasa’ hızıyla getirildi.

* Sömürgeciler, Türkiye’de şeker pancarı, tütün, pamuk üretimlerini kısıtladılar, Türk tarım ve hayvancılığını öldürdüler.

* Türk tarım arazileri de Yunanlılara, İsraillilere, Almanlara, İngilizlere Amerikalılara satılmaya başlandı.

* Kıbrıs, Rumlara teslim edildi.

* Aslında bir tarım ülkesi olan Türkiye; buğdayı, unu, şekeri, soyayı, tütünü, ayçiçeğini, pamuğu, eti ithal eder duruma düştü.

* ABD ve İngiltere, Irak’ı işgallerinde Türkleri ‘tetikçi’ olarak kullanmak istediler, direniş görünce de Türk askerinin kafasına çuval geçirdiler.

* Türkiye’nin iç pazarları, ticareti de yabancıların eline geçti. Tekstili, sütü, yoğurdu, ayranı, şekerlemeleri de artık yabancılar üretip satmaya başladı.

* Türk halkının yarısı açlık sınırına dayandı, çoğu gençlerden oluşan ve üniversite mezunlarını da kapsayan işsizler ordusu 10 milyonu geçti.

TARİH YİNE TEKERRÜR MÜ EDİYOR?

* Dün 1838 Balta limanı Ticaret Antlaşması, bugün 1995 Gümrük Birliği;
* Dün Düyun-u Umumiye, bugün IMF;
* Dün Çariçe II Katerine’nin Grek Projesi, bugün Fener-Bizans Ortodoks Devleti;
* Dün Girit, bugün Kıbrıs;
* Dün mandacılar, bugün ABci ve ABDciler;
* Dün mütareke dönemi İstanbul basını ve bunların tipik sembolü Ali Kemal, bugün işbirlikçi basın ve nereye baksan başka Ali Kemaller;
* Dün Mustafa Kemal’i hilafet ve saltanat düşmanı olarak görüp hıyanetle suçlayanlar, bugün vatanseverlere ‘marjinaller’ diyenler.




O zaman tarihten başka örnekler size:

* Malazgirt ve Miryakefalon zaferleri ile Anadolu’nun Türk yurdu oluşu, Sakarya ve Büyük Zaferle bunun kanıtlanması...

* Üzerinde güneş batmayan imparatorluk İngiltere ve Düvel-i Muazzama’nın diğer devletlerinin Çanakkale’de yenilmesi ve İngiltere’nin süper güç apoletlerinin Çanakkale’de yakasından sökülüp atılması,

* Düvel-i Muazzama’nın Türke biçtiği kefenin ulusal kurtuluş savaşıyla yırtılıp atılması



EĞER TARİH TEKERRÜRSE BUNLARI DA EKLEYİN!!

1838 Balta Limanı Antlaşması ile başlayan Osmanlı devletinin çöküşünde ortaya Mustafa Kemal çıkmıştı. Ama öyle gözüküyor ki, bu kez çöküş, Türkiye’nin tamamen teslim alınmasına kadar sürecektir.

EĞER MİLLİYETÇİLERİMİZ ÜMMETÇİLİĞİ BIRAKMAZLARSA

SOLCULARIMIZ BİLDİKLERİ TEK ŞEY OLAN BÖLÜNMEYİ BIRAKIP

BİRLEŞMEYİ BECEREMEZLERSE

AKP GİBİ YÖNETİMLERLE

Türkleri kendi topraklarında kiracı olma ve uşaklık beklemektedir.



Bu mesaj 1 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 12.07.2007 - 17:27 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.07.2007 - 16:00
Bu mesajı bildir   mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Forumda eski tarihlerde görebileceğimiz güzel, anlamlı yazıları arada birde olsa hatırlamamız gerekir diye düşünüyorum. Bu anlamda Osmanlı üzerinde oynanan oyunları çok iyi etüd etmemiz gerektiği düşüncesindeyim.

Hele hele içinde bulunduğumuz bı kritik süreçte.....

Ekleme Tarihi: 03.07.2010 - 11:25
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1303 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.71186 saniyede açıldı