0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v)'den insanlığa ders

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v)'den insanlığa ders

575 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.01.2007
En Son On: 05.02.2010 - 15:42
Cinsiyeti: Erkek 
İNSANLIK ALÇAKLIĞI YAŞIYOR...

İnsanların gün geçtikçe sekülarizmin pençesine biraz daha düşerek başkalaştığı, cehalet ve dünya sarhoşluğuna kapıldığı ve kuru kalabalıklara rağmen yalnızlığı yaşadığı açıkça görülmektedir. İnsanlığın durumu bu olunca, çağımızda Müslümanı çok önemli görevler beklemektedir. Zira coğrafi hudutların sembolden ibaret olduğu ve adeta büyük bir köy haline gelen yaşlı yer kürenin diğer ucundaki herhangi bir insanla temas, her iki taraf için de elzem olmuştur.
Hele birkaç asırdır Müslümanın ortak malı olan tekniğin çok ötesinde batılı bir hayat tarzının model alındığı düşünüldüğü zaman, tebliğci olacak Müslümanın işinin ne denli zor olduğu ortaya çıkacaktır. Bu bakımdan dünyaya ticarî faaliyetlerle durmadan açılırken, huzur, saadet ve selamet kaynağı olan İslâm'ın pak ve nezih havasından ve ruhları mest eden ikliminden diğer kardeşlerimize de taşımak zorunda olduğumuzu unutmayacağız. Bunun da yolu, bilindiği üzere her türlü güçlük ve sıkıntılara rağmen insanlarla sıkı ilişki kurmaktan geçiyor.
Bir zamanlar şehzadenin atının üzengisini öpmek için sıraya giren Batının elçileri bugün bizi hafife alıyor, gizli hesaplar taşıyor ve irtibatı kesiyorsa, elbetteki bizim açımızdan birtakım sebepleri vardır. Devletlerarası teması ilgililere bırakarak, fert ve toplum açısından bu yaklaşım darboğazında nerede, ne zaman ve hangi hatalarda bulunduğumuzun muhasebesini derinlemesine yapmalıyız.
Hayali hikâyelerde geçtiği üzere Robenson gibi tek başına ıssız bir adada yaşamanın imkânsızlığı karşısında insanların birbirine muhtaç olarak bir toplum bünyesinde bulunması, sağlam vücuttaki organların temasına benzer şekilde irtibatın kaçınılmazlığını ortaya koymaktadır. Bu temasın kötü neticeler vermemesi, çeşitli hile ve entrikalara karşı vakur duruşumuzun korunması için hangi metot ve stratejileri takip etmemizin iyi olacağına bir an önce karar vermemiz gerekiyor. Bu vadide rehber edineceğimiz en güzel örnek kimdir ve O'nun prensiplerini nasıl hayatımıza sokabiliriz?


HER İŞTE KENDİNİ MUHATABIN YERİNE KOYARDI...

Gönlünü yüce Mevla'ya bağlayan Resulü Zişan Efendimiz her yönden en güzel örnektir. Bu bakımdan Kur'an dili ile Üsve–i Hasene(en güzel örnek) olan Peygamberimizin insanlara yaklaşım metodu karşısında en acımasız, en gaddar ve en zalimler bile pes diyor ve teslim oluyorlardı. Peygamberimizin özellikle yüz ifadesi iletişimde sevimli ve güler yüz, bedeninin duruşu ise davasına inanan vakur bir hal sergilerdi. Muhatabını tanır, haletini ruhiyesini bilerek nefsi için değil, onu davaya kazandırmak için en uygun şekilde hareket ederdi. Tatlı bir ses tonu ile ve tane tane konuşmaya başlardı. Konuştuğu zaman bütün vücudu ile ona döner ve karşıdaki elini çekmeden ellerini çekmezdi. Çevresine karşı duyarlıydı ve İslama bir hakaret olmadığı müddetçe tebliğ yaparken şahsına yapılan kötülüklerden etkilenip öfkeye kapılmaz, en mükemmel şekilde davranırdı.
Bir savaş sonrası mescitte ganimet dağıtılırken genç bir bedevi yaklaşıp boynundaki atkıyı hemen O'nun boynuna dolayarak sıkmaya başlar. Sahabeler müdahale ile işini bitirmek isterler ama O engel olur. İsteğini sorup, ganimetten pay verir. Bir müddet sonra bedevi aynı hareketi tekrar edince, yine öfkeye kapılarak başına toplanır sahabe. Fakat Peygamberimiz dokunmamalarını işaret eder. Mübarek boynunu inciten ve halkın içinde rencide eden gence sadece şöyle der:
"Acaba ben senin yerinde olsaydım, ne yapardın?" İşte bu kısa ve tatlı hitap, vahşi ve nizam bilmeyen bedeviyi ipek gibi yapmaya yetmiştir. Ellerine kapanır, kelime–i şehadet getirerek affını diler.
İletişimin temel aracı dil olduğundan Resulü Alişan Efendimiz onu çok iyi kullanır, hatta zaman zaman muhatabının lehçe ve şivesi üzerinden konuşurdu. Nitekim Sa'd bin Bekir heyeti ile birlikte gelen Muhammed bin Atiye, Resulullahın kendi lehçeleri ile hitap ettiğini belirterek sevincini izhar etmiştir.
Muhterem Peygamberimiz konuşmalarında örnekler verirken aynen Kur'anî metodu kullanırdı. Zaten Hazreti Aişe validemizin ifade ettiği gibi onun ahlâkı Kur'an'dan ibaretti. Örneklerini, karşıdaki insanın çok iyi bildiği ve ilgisini çektiği konulardan seçerdi. Böylece can kulağı ile dinlenirdi. Bizim gibi tanımadıkları bir âlem ve kavranmayan bir mesele sergilemezdi. Muhatabının gönlünü kazanarak İslam'a çekmeyi hedeflerdi.
Kayınpederi olup İslam'dan önce çeşitli badireler çıkaran Ebu Süfyan Mekke'nin fethinde işkencelerle ölümünü beklerken, "Ebu Süfyan'ın evine giren emniyettedir. Kim içeri girip kapısını kapatırsa, emniyettedir." buyurarak gönül fetihlerini Mekke'nin fethi ile tamamlıyordu.


ZENGİN FAKİR,ZAYIF GÜÇLÜ AYIRDETMEZDİ...

Bugün çoğumuz çevremizle çatışma halindeyiz. Zira güzel ahlak ve davranışlarımızı arttırarak üstünlük hareketlerimizi bu istikamette çekip çevirmeye ve kendimizi değiştirmeye gayret göstereceğimize, her yerde insanları değiştirme ve kendimizin üstünlüğünü benimsetmeye çalışırız. İşte Allah'ın Yüce Resulü vahiy terbiyesi ile yoğrulduğu için nefis terbiyesini emretmiş, gelmiş geçmiş bütün günahları affedildiği halde günde yüz kere istiğfara devam etmiştir. Konuşurken, karar verirken hiçbir zaman nefsi istek ve arzuları ön plana sürmeyerek, menfi tutum ve davranışları tevazu havuzunda eritir, Hakk'ın emirlerini ortaya koyardı. Fakirleri, komşuları, hastaları ayırmaksızın ziyaret eder ve kendisine ziyarete gelip gelmediklerine bakmazdı. Şimdi ise, ayrım yapılarak ün ve mevki sahibi kimselerle akraba ve iş arkadaşları dışında kimse kimseyi tanımadığı gibi, sorup aramıyor. Hâlbuki sağlıklı iletişim, öncelikle tutum ve davranışlarla ortaya konularak insanlara değer vermekle pekişmelidir. Sehl bin Hanif, Hazreti Peygamberin insanlarla ilgilenmesini şöyle anlatır:
"O Müslümanların zayıflarının yanına gelir, onları ziyaret eder ve cenazelerinde bulunurdu." Yolculukta en geride seyrederken, zayıf olanların hayvanlarını sürer ve yola devam edemeyenleri terkine alırdı.
Peygamberimiz zor, şiddet ve güçlük insanı değildi. Her amel ve davranışında, söz ve hareketlerinde kolaylığı emrederdi. Sünnet–i seniyyenin kendisi de sevdirme ve kolaylaştırma çizgisinde İslam'ın uygulanma sanatı değil midir? Hazreti Aişe Efendimiz için şöyle buyurur:
"Ashabına emrettiği zaman, daima kolaylıkla üstesinden gelebilecekleri amelleri emrederdi." Eksik bırakmadan namazı en hafif kılandı. Bu sebepledir ki etrafında yığın yığın insan toplanır, yaptığı ve konuştuklarına hayran kalırlardı. O'nun sîreti ve sünneti evrensel boyutta olup, bütün insanlığı kucaklayan çeşitlilik, pratiklik, bütünlük ve ahenk timsalidir.


ONUN YANINA GELEN BİR DAHA ONDAN AYRILMAZDI...

İnsanlara olan yaklaşımda şefkat ve merhamet can damarıdır. Efendimiz sadece acizlere, fakir ve çocuklara değil, herkese hatta Müslüman olmayanlara karşı bile son derece acır ve şefkat gösterirdi. Bir hadis–i şeriflerinde Efendimizin "Kimin bir çocuğu varsa, onunla çocuklaşsın." diye buyurması ne kadar cezbedici ve ibret vericidir. Bilindiği gibi köle olarak kendisine takdim edilen Zeyd'i babası götürmeye geldiği zaman, Zeyd gitmemekte direndi. Fahri Kâinat Efendimiz Zeyd'i tamamen serbest bırakarak sormuştu:
–Beni mi istiyorsun babanı mı?
Zeyd'in verdiği cevap ne kadar manidardır:
–Ben bu zatta öyle şeyler gördüm ki bırakıp gidemem."
Enes bin Malik Peygamberimiz için "Ben ev halkından ondan daha şefkatli bir kimse görmedim" buyurur.
İnsanlara hediye ve yardımlaşma vesilesi ile yaklaşmayı çoğu kez unutuyoruz. Peygamber Efendimizin iki mübarek elinin arası adeta bir nehirdi. Bir yandan gelir, öte yandan derhal sabahlamadan hepsi biterdi. Hatta bir keresinde yanında bulunan koyunları gören bir yabancı "Ne güzel koyunlar" deyince, sürülerle koyunu göstererek, "al götür." buyurur. Müslüman olan yabancı, ailesine dönünce avazı çıktığı kadar bağırır:
–Koşun, koşun' Muhammed müslüman olana sürüler bağışlıyor, koşun sizler de alın!
Resulü Ekrem Efendimiz söz söylerken ve insanlara yaklaşırken zamana ve mekâna itina gösterirlerdi. İnsanların en uygun vakitlerini araştırır, yorgun, sinirli, meşgul anlarında yanaşmazdı. Aksi olursa bıkkınlık, muhalefet ve hatta zıtlaşma meydana gelerek bütün emekler tabiatıyla boşa gidecektir. Ebu Zer Müslüman olduğu zaman ne yapılmasını emrettiğini sorunca, dinini gizli tutup İslam'ın açıkça ilan edildiğini duyduğu zaman gelmesini istedi.
Efendimizi anlatmada dil ve kalem aciz kalır. Selatü selam tahiyyatü ikram O'na ve âli ashabına olsun, âmin!...


EsSelam Aleykum...
Ekleme Tarihi: 19.03.2007 - 14:56
Bu mesajı bildir   Ukab üyenin diğer mesajları Ukab`in Profili Ukab Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
~HiLaLaY~ su an offline ~HiLaLaY~  

2765 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.02.2006
En Son On: 04.12.2007 - 10:08
Cinsiyeti: Bayan 
Ve Aleykümüs Selam Rahmetullahi ve Berekatuhu

paylaşım için teşekkürler


Allah Razı Olsun


Sonsuz Salat ve Selam Sana Ya Resul...


Seni sevmek ya Resul, yolunda yürümektir

Senden habersiz olmak, yaşarken çürümektir

Muhtacız Peygamberim, muhtacız Himmetine..



ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED

ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED

ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED



Rabbim bizleri Efendimiz (s.a.v) ahlakıyla ahlaklandırsın
sünneti seniyesinden ayırmasın inşaAllah...



Sevgi Selam ve DUA ile...
Ekleme Tarihi: 20.03.2007 - 11:11
Bu mesajı bildir   ~HiLaLaY~ üyenin diğer mesajları ~HiLaLaY~`in Profili ~HiLaLaY~ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  
RE:

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 21.01.2023 - 23:33
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijınalı ~MeRYeM~

Ve Aleykümüs Selam Rahmetullahi ve Berekatuhu

paylaşım için teşekkürler


Allah Razı Olsun


Sonsuz Salat ve Selam Sana Ya Resul...


Seni sevmek ya Resul, yolunda yürümektir

Senden habersiz olmak, yaşarken çürümektir

Muhtacız Peygamberim, muhtacız Himmetine..



ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED

ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED

ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED



Rabbim bizleri Efendimiz (s.a.v) ahlakıyla ahlaklandırsın
sünneti seniyesinden ayırmasın inşaAllah...



Sevgi Selam ve DUA ile...


Ekleme Tarihi: 20.03.2007 - 13:12
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2023 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.33419 saniyede açıldı