0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » sizce tarikat nedir???

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Süheda89 su an offline Süheda89  
sizce tarikat nedir???

49 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.03.2007
En Son On: 10.05.2007 - 14:54
Cinsiyeti: Bayan 
ben tarikatın hak ve gerçek olduğunu iddia ediyorum ayetlede sabitlerim sizce nedir tarikat??
Ekleme Tarihi: 19.03.2007 - 13:10
Bu mesajı bildir   Süheda89 üyenin diğer mesajları Süheda89`in Profili Süheda89 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
tarikat mi ravda hep tarikattir
degisik yollar vardir ama kim bilir hangisi gercek
biz gercegiz
ama ehli sünnnet yolunda isek...tarikat bol ola..



Bu mesaj 1 kez ve en son NurBahcesi tarafından 19.03.2007 - 13:24 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 19.03.2007 - 13:24
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  

273 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.10.2006
En Son On: 04.10.2009 - 00:52
Cinsiyeti: Erkek 
Tasavvuf; özü itibariyle, gönül âlemimizin selim bir hale gelip marifetullah ve muhabbetullahtan hisse alacak bir seviye ye ulaşabilmesi ve bu sayede de ilahi vuslata medar olabilecek bir kıvama gelmesidir.

Tasavvufun onlarca tarifi yapılmıştır. Tasavvuf daha ziyade hal ilmidir. Gönül alemimize muhatap olur. Daha çok, yaşamayla idrak edilebilen bir durumdur..

Allah dostları bu yolla yetişmişler,bu yolu, vuslat yolu olarak göstermişler ve gene bu yol vasıtasıyla gönüllerde taht kurmuşlardır..

Tasavvufu yaşayanlar, yaşadıkları kendi gönül âlemlerini tarif etmişler ve yine, kendilerinde hâsıl olan muhabbeti dile getirmişlerdir. Tasavvuf bir yönüyle, ”Allah aşkı ve muhabbetiyle coşan kalbin, gözlerden akan yaşlarla zirveye ulaşmasıdır.” diyede tarif edilebilir.

Dünya hayatının, tasavvuf ehlince kıymeti ve değeri çok yüksektir.”dünyada dönmeyen dil ahrette neylesin” demişler ve gönül dilini ahret muhabbetine hazırlamaya çalışmışlardır..

Kazanılacak şeyin değeri ne kadar kıymetliyse; o’na verilen değer nispetinde, gayret gösterilmesi gerektiği düşünülür. İşte o zaman; tasavvufun ve tarikat yolunun Allah’a vasıl olmada ne kadar mühim bir icraat yolu olduğu görülür.

Hak yolunda olanlar; Tasavvuf ve tarikatın, Allah tarafından kendilerine verilmiş ne büyük bir ni’met olduğunun idraki içerisindedirler.
Bu yolda söz ve kelama ihtiyaç yoktur. Bu yolun sermayesi temiz ahlak ve teslimiyettir. Şeriatsız bir tarikat düşünmek mümkün değildir.


Sebepler âleminde eserden müessire doğru bir idrak çizgizisinde ilerleyen akıl, kişiyi gerçeklere ulaştırmada tek başına yeterli değildir. Bu nedenle; Kalbi görüş ve duyulara da zaruret derecesinde ihtiyaç duyulur. Hakikati Muhammedi’ yeye yaklaşabilmek akıldan ziyade gönül ve teslimiyet işidir.

Tasavvuf ehli; yapmakla yükümlü olduğu farzların dışında, Allah’a ve Resulüne yakın olabilme amacıyla, nafile ibadetlere daha çok önem verirler. Teheccüt namazlarını kılarlar. Diğer nafile namazlarını, evvabin, duha, kuşluk namazlarını ihmal etmezler. Her gün bir tertip üzerine tesbihatlarını çekerler. İstiğfarlarını yaparlar..Salavatı şerif ve selatü selamlarını,tevhitlerini çokça okurlar. Ölümü tefekkür ederler.

Tarikat ehli sohbetlerle yetişir.

Sohbet meclislerinde; zikir, fikir, şükür, ilim, edep, hizmet, himmet ve tevfik vardır.
Bilgilerini artırmak, İslam ahlakını öğrenmek, birbirleriyle kardeşlik kurmak, Allah için sevmek ve sevilmek onların bir araya gelmelerinin ana sebeplerindendir.

Ehli tasavvuf, Allah ve Resulüne yakın olabilmeleri amacıyla, merkezi noktada imanları olmak üzere; yapmış olduğu farzları, vacipleri, sünnetle ve nafilelerini ve kalplerini korumaya çalışırlar.
Tasavvuf ehli; kaderden emindir. Kederden de mahzun olamamaya çalışırlar. Gülü koklamak için dikenin batabileceğini nazari itibara alırlar. Vatanını ve Bayrağını severler.Bütün inananların kendi kardeşleri olduğunu hiçbir zaman akıldan çıkartmazlar.
Günü birlik kazançlar onların amaçları değildir. Ahireti düşünürler. Sadık müminlerle beraber olmayı prensip edinmişlerdir.Zaruretin dışında gaflet ehli ile birlikte olmayı iyi görmezler.Yalan onlar için en büyük günahlardandır.Verdikleri sözde dururlar.Kul haklarına riayet ederler…….

İslam’ın emirlerini bütün incelikleriyle ve titizlikleriyle yaşayabilmek örnek insan olabilmek ehli tasavvufun ana hedefleridir.

Bütün bunlarla birlikte:
İnsanın kurtuluşa ermesi; nefsindeki kötü sıfatlardan arınmasına, bu vesileyle de; amellerinin ameli salihe, ilmininde şahsiyet kazanmasına yani irfana dönüşmesine bağlıdır.
İşte; Tasavvuf, bunu temin edebilecek adap ve erkânın kavranıp yaşanmasını gaye edinir.
Bu gayeyi gerçekleştiren Cenabı Hakkın kendisine dost edindiği, kamalat noktasında zirveye ulaşmış Allah dostları, Evliya ve veliler, bu müstesna insanlar, bu yoldaki diğer insanlara rehberlik ederler, yol gösterirler. İşte bu yol, ehli tarikin seyrüsülük yoludur.

Tasavvuf ehlinin yapmakta olduğu tesbihatın âlimlerce de bilinmesine rağmen her ne hikmetse intisaplarının olmadığı bir süreçte düzenli yapabilmeleri mümkün olamamaktadır. Kaldı ki bu yolda aranılan ve istenilen yalnızca tesbihatın düzenli yapılması da değildir.Bu bir yerde; gönül işi, sevgi ve teslimiyet işidir.

Tasavvufta geçen kavram ve şahsiyetlerin; Allah ile kulun arasına girdiğini düşünmek ancak ilmi seviyesi güdük kalmış zanların ve fikirlerin ürünüdür.

Şeriat ve Tarikat, birbirini tamamlayan bir bütünün parçaları gibidir.

İşin özünde marifetullah vardır. Arifi billâh olmak vardır. Şeriat hakikati yaşanmadan tasavvufun derinliklerine inmek asla mümkün değildir.Bunu idda’a Zındıklıktır.

Şeriatın hakikatlerine ulaşabilmek ancak, seyri sülükle mümkün olabilmektedir.
Şeriat, zahiri hükümlere göre fetva verir. Tarikat işin manevi boyutuyla ilgilenir. Allah Kur’an-ı Keriminde, birçok ayetinde “Allah hüküm ve Hikmet sahibidir.”der. Hüküm, mukadderatın görünen yünüdür. Hikmet ise, Allah’ın muradıdır. Buda ancak, ehlince bilinir.

Bu yola gönül verenler, hayatlarındaki her çizgiye dikkat etmek zorundadırlar. Şeriatın af edebileceği bir konu, marifetullah yolunda engel oluşturabilir.

Helal lokma, seyri sülük yolunda olanların manevi iksiridir. Füyüzat ve zuhurat helal lokmanın alınışıyla kendisini belli eder.

Seyrüsülük ehli bir mürit, birçok yükümlülüğüde üzerine almış demektir.
Her gün en az 100 kere istiğfar edecek. Bu miktarları aşan bir sayıda Resulallaha (s.a.v ) efendilerimize selatü selam okuyacak. Tevhitle gönlünü coşturacak, okuyacağı hiziple, Resulullah efendilerimizden başlayan bir tertiple O’nun; Ehli Beytini, Ashabını, Bütün peygamberlerini anarak ruhlarını şad edecektir..

Allah’ı ve Resulünü sevme yolunda en ince bir noktayı ihmal etmemek onun prensibi olacaktır. Helal lokmanın gerçekte ne olduğunun idrakiyle, her ni’mete ihtiyatla yaklaşacak, her hareketi ve her davranışını gönül süzgecinden geçirerek, kendisine tevdi edilen bu görevin ne anlama geldiğini çok iyi bilecektir.

Bütün mahlûkata şefkat ve merhamet edecek ve bir emanet gözüyle bakacaktır.
Eserden müessire giden yolda, firasetini çok iyi tartacak. İncitmeyecek, incinmemeye de özen gösterecek, Okuyacak, dinleyecek, yaşayacaktır.
.İlim, amel edildikçe artar, özenildikçe değer kazanır.
Bilginin şahsileşip,selim bir idrakin derinliklerine kök salmasına “irfan “denir. Arif ise,sahip olduğu bilgilerin derunundaki sır,hikmet ve ilahi tecellilere vakıf olmuş,yani irfan sahibi kimse demektir…. Bu olgunluğa erişememiş ilim sahibleri hakkında ; “Alimdir fakat Arif değildir” denilir.
Böyle kimselerin bilgileri,kitaplardaki gibi sabit ve mahfuzdur.Bu durum tıpkı ambardaki tohuma benzer. O tohum, ancak toprağa kavuştuğunda neşv ü nema imkanı bularak inkişaf eder ve çoğalır. Aksi halde böyle bilgiler; fikir imal etmeye ve zihinden kalbe inerek duyguları derinleştirmeye muvaffak olamaz. Bundan dolayıda,böyle bilgilere kitabi bilgi denir.Kitabi bilgiler,ruha ve amele yönelmedikçe de o kimse irfan ehli olamaz,ilmi ledünden mahrum kalır.Bunun yegane çaresi, manevi bir irşat dır.

Hakikaten manevi terbiye neticesinde kazanılan kalbi olgunluk, insan idrakini zahiri ilmin üstünde bir ufka taşır ki buna “marifet” denir. Bu ise ancak bazı tasavvufi temrinler sayesinde elde edilebilir. İnsan, bu görüş ufkuna ulaştığı zaman ne kadar büyük bir alimde olsa ,acziyetini idrak ederek ilmine mağrur olma hastalığından kurtulur.

Bu dünyada bizlere, bir kere yaşama fırsatı verilmiştir. Ömürlerin takdiri Allah’ın mukadderatında mahfuzdur. Mü’mi içim en büyük sermaye; inanmış, teslim olmuş bir kalptir. Dünyada birçok şeyin telafisi mümkün olabilmektedir ancak, tamamlanmış bir ömür bunun dışındadır.

Bu fani vücud gemisi ölüm girdabında çırpınırken, yani dünyaya büyük veda anı olan ecel yaklaşınca; asıl ihtiyaca cevap vermeyen, yaşanmayan, irfana dönüşmeyen, ruhsuz kuru ve sırf nefsin rahatına hitap eden bilgiler fayda vermeyecektir.

Öyleyse ecel gelmeden önce bütün bilgileri Allah’ın rızasını kazanmaya medar olabilecek bir vasfa dönüştürmek icab eder.Çünkü, vücud gemisi ölüm ile çatırdarken, sırf toprağa terk edilecek bedenin rahatına yarayan ilimlerden bir medet umulamaz.İşte o anda” Kalbi Selim” e ihtiyaç vardır.Kalbin ise ecel gelmeden önce, nefs engelini bertaraf etme neticesinde bu vasfı kazanması gerekir.Bu merhaleye ulaşamayanlar, açıldıkları bu engin deryada hüsran ve helak olmaktan kurtulamazlar.
İlim, “ İdrak” etmektir. İdrak gerçekleşmeden ilim tahakkuk etmez. Bu idrakin müntehası ise marifetullahtır. Bu yönüyle marifetullah bütün ilimlerin özüdür. İlimler bu ilme yakınlığı derecesinde değer kazanırlar.
Hiçbir insan, sırf aklıyla hakikate ulaşamaz. Zira kâinat, akılla tahlil edildiğinde sayısız muamma ile karşılaşır. Akıl, dünya işlerini görmekte faydalıdır ama ilahi vahiyden feyizlenmediği takdirde hakikat yolunda kifayetsizdir. Hakikate ulaşmak, akla ilaveten bir iman ve aşk işidir. Vahiyle terbiye edilmiş selim bir muhakeme, hakikat arayışında kulu bir noktaya ulaştırabilir. Onun ötesindeki sır ve hikmetlerin idrakinde ise ancak gönül kanatları ile mesafe alınabilir.

Tasavvufu satırlarla anlatmak, bir takım ölçülere vurmak imkânsızdır. Zira tasavvuf, gönül ufkuna ait bir hadise olup temel harcı Aşk ve Muhabbettir.

Tasavvuf ve tarikatta, asıl olan feyiz ve kalbi neş’e dir.
Feyiz; zihnimizin Allah’ın açtığı kaynaklardan başka hiçbir yerden alamayacağı, hiçbir vasıta ile bulamayacağı bir takım hakikatleri elde etmektir. Feyz manevi lezzettir, saadettir. Ulûhiyete dair azamet ve sıfatların kalpte zuhur ve tecelli etmesidir… Velhasıl, Allah’ın kuluna bahşettiği marifet hissi ve dini heyecandır.

İnsanın ahseni takvim oluşu, kalbinin ihyasına bağlıdır. Feyiz ve ilahi lezzet, şeyhin kemalatı nispetinde gelmez. Bilakis müridin teslimiyeti, muhabbeti, ihlâsı ve yakini üzerine gelir.
Bir başka ifadeyle de; Hak Tela’nın feyzi avamada havasa da devamlı olarak gelir. Onun değişik olması ancak kulun istidatlı olup olmamasına bağlıdır. Bu sebeple müridin iyi yetişmesi, kemalat ehli olmaya gayret göstermesi icap eder.

Binlerce irfan ehli önemli şahsiyetler hep tasavvuf yoluyla yetişmişlerdir. İmamı Gazali, İmamı Rabbani. Kuşeyri, Muhiddin Arabi, Beyazidi Bistami, Halük Gücdüvani, Akşemseddin, Hacı Bayram Veli, Üftade, Mevlana Celaleddini Rumi, Yunus Emre, i, Bahaddin Nakşibend, Ahmed Yesevi ve isimlerini burada zikretmediğimiz sayısız irfan ehlinin yetişmesi hep tasavvuf ve tarikat yoluyla olmuştur.
Bu yolun mizacına uymayan, helal lokmadan bihaber ilmiyle mağrur olan kibirli insanlar, İlahi Muhabbet ve Vuslattan mahrum edilmişlerdir.

Tasavvuf yolu,önce insanı arkadaşıyla hemhal eder, (fenafil ihvan) sonra sırasıyla; fenafil şeyh, fenafilresul ve nihayetinde Fenafillah makamına ulaştırır.Artık arada vasıta yoktur Kul her an ,RABBİSİYLE manen BERABERDİR.

Ebedi olmayan şu geçici dünya hayatının daha onurlu yaşanabilmesi ve geçiminin sağlanabilmesi uğrunda sarf edilen üstün çaba ve gayretler bilinmektedir.Hal böyleyken, ,sonsuz bir hayat olan Ahret hayatına elbette daha çok gayret gösterilmesi icap etmektedir.

Ey Rabbimiz! Bizleri daima ilm-i nafi ile mızıklandırmanı niyaz eyler, faydası olmayan olmayan her türlü ilimden sana sığınırız.Bizleri ilmiyle amel edenlerden kıl.! İlmini irfan haline getirip marifetullah semalarına yükselen ve böylece miracına vasıl olan bahtiyarlardan eyle.
Amin !..
Ekleme Tarihi: 19.03.2007 - 13:33
Bu mesajı bildir   Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
RE:

273 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.10.2006
En Son On: 04.10.2009 - 00:52
Cinsiyeti: Erkek 
Ben hep şu kanaati besledim ve gördümki hedef gaye Eşrefi Mahluk olan İnsanın özünün imar edilmesi üstün hakikatlerinin farkına varmasıdır.
Buda Marifetullah ve Muhabbetullah hakikatlerini bilme ve yaşamadan geçer.

Bunuda bilmenin ve yaşamanın tek yolu Mürşid-i Kamillerin ( o yolu tamamlamış ve o yolda izin almış rehberlerin ) kontrolunde ve gözetiminde bu ilimlerin kalbe yerleştirilmesi ve tüm varlıga sindirilmesiyledir.

Hz Mevlana'nın dediği gibi Rehbersiz yolu çıkma yol uzun , karanlık ve nice nice tuzaklar var.



Bu mesaj 1 kez ve en son M.MasuM tarafından 19.03.2007 - 13:47 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 19.03.2007 - 13:44
Bu mesajı bildir   Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1407 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.44912 saniyede açıldı