0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » acabalar yığını ve gözyaşını vacib kılan birkaç örnek ...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
SuskunSuvari su an offline SuskunSuvari  
acabalar yığını ve gözyaşını vacib kılan birkaç örnek ...

42 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.01.2007
En Son On: 23.11.2007 - 18:58
Cinsiyeti: ----- 
Hz.Muhammed (sav) ve O'nun ashabı(Ridvanallahu teala ecmain) ikliminde kendimizi bulmak İslam'ı en güzel şekilde kavramak ve yaşamak..Bu gün bu misyona ne kadar muhtaç olduğumuz bilbedahe ortada...Siyer yazari Seyyid Suleyman Nedvi bu konuda o kadar güzel bir yazida bulunmuştu ki okullarda duvarlara asılan gençliğe hitabe yerine bu yazi konmalı diye uzun uzun düşünmüştüm.Yaziyi tekrar bulursam inşaallah sizle paylaşırım.ve bende ona dayanarak bir kaç kelam'da bulunmak istiyorum.Hayatımızın her anını efendimiz ve ashab-ı guzinin hayatı ile mukayase etmek..Bu mukayeseden öyle dehşetli sonuçlar çıkıyor ki bilmiyorum kardeşlerim anlatırken bile ürperiyorum utaniyorum..


Bir kaç örnek sıralamak gerekirse:
Açlık çekiyorsak Efendiler efendisini düşünelim ki bir gün hazreti fatıma'nın kapısını çalıp ''kızım yiyecek birşey var mı'' diye sormuş hz.fatıma ''canım sana feda olsun ey babam bende 3 gündür açım'' ve efendiler efendisinin cevabi da ''VALLAHİ KIZIM BABAN DA DÖRT GÜNDEN BERİ AÇ''.Bir başka hadise de hendek savaşı sırasında ashab o kadar açlık çekiyor ki açlıktan karınlarına taş bağlıyorlar.Efendimiz de onlarla birlikte çalışmakta.Mola verince ashab karınlarını gösterip taşları efendimize gösteriyor çektikleri sıkıntıyı duyurmak istiyorlar fakat hazreti resul-i kibriya kendi karnını gösterince ashab utaniyor çünkü O'nun karnında iki tane taşın bağlı olduğunu goruyorlar.Son bir örnek bir gün efendimiz namaz kılarken yanına bir sahabe gelir (İsmini hatırlamiyorum okuyup da bulan arkadas olursa allah ondan razi olsun) efendimiz oturarak namaz kılıyor soruyor sahabi ''Ya rasulallah hastamısın neden oturarak namaz kılıyorsun'' ve cevap verir sultan-ı zişan ''Hasta değilim AÇIM AÇ ''Dikkat buyurun din kardeşlerim acaba biz nimete şukrumuzu yeterince ifa ediyormuyuz her gün yiyip içiyoruz efendiler efendisi bu hali çekmişken biz ah..! bilmiyorum düşündükçe boğazım düğüm düğüm...

Bir gün Hz.Ömer efendimizin odasına girer bakar ki resulullah bir hasır üzerine uzanmış yatiyor.Üzerinde kısa bir örtü var bedenin çoğu açık ve hasır mubarek bedeninde iz yapmış.Hz.Faruk-u Azam dayanamiyor ağlamaya başlıyor ve efendimiz onun hıçkırıklarına uyanıyor ve soruyor ''ne oldu ya ömer'' hz.ömer'' ya rasulllah iran kisrası,bizans hükümdarlari saraylarında'' derken efendimiz sözünü keser mesele anlaşılmıştır ve hz peygamber''İstemezmisin ya ömer dünya onlarin ahiret bizim olsun...''
Hz.Aişe'den rivayet ediliyor;''Allah resulu o kadar kiyam da dururdu ki ayakları şişerdi'' biz namazlarımızı ne derece eda ediyoruz acaba dostlar çoğu zaman acele ile çoğu zaman huşu'dan uzak sizin yerinize karar veriyor değilim varalim bir düşünelim..

Tövbe konusunda bir hadiste;''Bolca tövbe ediniz zira ben günde yüz kere tövbe ediyorum'' buyuruyor efendimiz.Dikkat buyurun bütün günahlari bağışlanmış ismet sıfatının sahibi bize kulluğun en güzelini en meşakatlisini nasil öğretiyor.

Bu gün çoğumuz anne babamızın ailemizin yanındayiz veyahut onlar hayatta birlikte yaşıyoruz en kötü ihtimalle gurbetteyiz..Bunun dışında onları kaybeden kardeşlerimiz de vardir mutlak Allah onları hayırla mukafatlandırsın onlar bize göre şanslılar aslında hz.peygamber ki yetim di öksüz dü anne sevgisini çoçukken kaybetmişti zaten baba sevgisi de ki o zaman ki arap toplumunda bir çok şeyden değerli olan baba sevgisiydi efendimiz bundan mahrum kalmıştı.Bir sefer dönüşü ebva'dan geçerken annesinin mezarına gelip ağlamış ashab da onunla birlikte ağlamaya başlamış niçin ağladığı sorulduğu zaman da ''Annemin bana olan şefkatini hatirladim'' demiştir.Ah dostlar bu hali hayal edin bir kendinizi O'nun yerine koyun ortaya nasıl bir tablo çıkıyor size birakiyorum bunu.ve bu sahnelerden daha acı olan bir sahne ki Efendimizin çoçukları küçük yaşlarda vefat edince Ebu cehil gibi muşrikler onun soyu kesik diye dalga geciyor efendimizi üzüyorlardi ki hem o günkü arap toplumunda da baba olmak çok mühim bir mesele idi araplar erkek çoçukları ile övünürlerdi.Bu durumda efendimiz o kadar mutessir olmuştu ki Rabbimiz habibinin üzüntüsünü gidermek için cebrail'i kevser süresi ile gönderiyordu ve ''Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir'' ayeti celilesi teselli nişanesi oluyordu.Şimdi belki evli abilerimiz ablalarımız vardır o çok sevdiğiniz cancağızlarınızı acaba hiç böyle düşündünüz mü dostlar ızdırabın ne derece olduğunu daha nasıl anlatabilirim ki Bir gün efendimiz hz.Aişe validemize dönüyor ve ''Kavmim bana çok çektirdi Ya Aişe '' diyor dert yakiniyor.Musibetin büyükleri peygamberlere gelmiştir diyor ve ta asırlar öncesinden nefislerimize sesleniyor...

Hulasa bu konu o kadar derin ve geniş ki uzun olmasindan dolayi okunmamasından çekiniyorum mutlaka okuyan kardeşlerimiz olur ama amacım gözü ilişen herkesin dikkatle okumasi tefekkur ederek okumasi hayal ederek okumasi ki o zaman maksata hasıl oluruz inşaallah burda anlatılacak çok nükte var inşaallah paylaşmak nasip olur Rabbim cümlemizi sünnet-i seniyyeden ayırmasın..Selam ve selamet hidayete tabii olanlarin üzerine olsun...


Suskun'un not defterinden
Ekleme Tarihi: 21.02.2007 - 20:25
Bu mesajı bildir   SuskunSuvari üyenin diğer mesajları SuskunSuvari`in Profili zum Anfang der Seite
SuskunSuvari su an offline SuskunSuvari  

42 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.01.2007
En Son On: 23.11.2007 - 18:58
Cinsiyeti: ----- 
Misallerle tefekkur edilince ortaya çıkan tablo'ya devam edersek:
Hz.Ammar (ra) gözlerinin önünde anne babasını şehit vermiş ki günümüzdeki psikoloji ile düşünürsek hz.Ammar'ın buna nasıl dayandığını hele o uzun ömründe (Rivayetlerde 93 yaşında sifffin muharebesin'de şehit olduğu geçer) anne babasının hasretini nasil çekmiştir o acıya nasıl dayanmıştır bilinmez.Hele bir de muşriklerin yaptığı işkenceler ortaya daha acı bir tablo çıkariyor.Hz.ömer devrinde hz.habbab ve hz.Ammar'ın yaralarının ashab bakmak isteyince dehşete kapılıyorlar.Zira Habbab'ın sırtı öyle bir hale gelmişti ki yaralardan dolayı sırtında delikler oluşmuştu ve ammar o ki bütün vucudu yara bere içinde kalmış ve bir ömür boyu bunların izini bir çok sahabi gibi taşımak zorunda kalmıştı.


Hz.Fatima validemiz o cennet kadinlarin efendisi efenmizin canı ciğeri birtanecik kızı,Fatma benim canımdan bir parçadır dediği masumların masumu...Asr-i saadet'de hayat şartları zor her gün kuyuya gidip su taşıyor o guzide kadin o meleklerin kıskandığı seyyide kadın ve öyle ki mubarek ellerinde mubarek omuzunda yaralar oluşuyor ve o yaralardan o kadar acı çekiyor ki babasından dua istiyor... Bu gün biz evimizde rahat rahat çeşmemizi acıp suya kanarken her ihtiyacımızı en kolay şekilde giderirken acaba kaç derece şukrediyoruz muhakemeyi size bırakıyorum....

Yine hz.Fatima'nın evidir.Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin aç mahzun bakışlarla yiyecek bekliyorlar. Hz.Ali ki islamın aslanı ilim ve faziletin en yüksek portresi evine yiyecek götürmek için henuz musluman olmamış birinin kuyusundan hurma karşılığı su çekmeğe pazarlık yapiyor.Kuyudan su çekiyor bi sure sonra elindeki kova kopup kuyuya dusunce adam hz.Ali'ye tokat atıyor.Hz.Ali'de kolunu uzatıp kuyudan kovayı çıkariyor üzgün bir şekilde ordan ayriliyor.Adam şaşırıyor derince kuyudan o kova nasıl çıkar ? Tovbe diyor ''O'nun peygamberi hak peygamberdir inaniyorum'' diyor.Pişman oluyor ve eline indirdiği kılıç darbesiyle elini kesiyor ve onu alarak hz.Peygamberi aramaya koyuluyor.Kerimesinin evine gitmiştir diyor ashab'dan birkaç kişi o da oraya yöneliyor.Bundan sonrasini varalım birlikte dinleyelim :
O sirada Peygamber efendimiz, torunları hazret-i Hasan ve hazret-i Hüseyin'i mübarek dizlerine oturtmuş getirdiği hurmaları yediriyordu.
Köylü, yaptığı hatanın büyüklüğünü düşündükçe çıldıracak gibi oluyor, gözlerinden çeşme gibi yaşlar döküyordu.

Bu hal üzere hazret-i Fatıma'nın evine geldi ve kapıyı çaldı. İçerden Alemlerin Efendisi nur saçarak bir güneş gibi dışarı çıktılar. Köylü, Efendimizi görür görmez, "İnandım, sen Allah'ın Resulüsün! Yaptığıma pişman oldum, beni affet ya Resulallah!" diyerek yalvardı.

Sevgili Peygamberimiz; "Elini niçin kestin?" diye sorunca; "Sana inanmış mübarek yüze vuran bu eli taşımaktan haya ettiğim için!.. Canım sana feda olsun ya Resulallah!" dedi.
Merhamet deryası sevgili Peygamberimiz, köylünün elinden, kopuk eli alıp "Bismillahirrahmanirrahim " diyerek, kanlar akan bileğine bitiştirdi. El, Allahü teâlânın izniyle, Peygamber efendimizin bir mucizesi olarak eski haline geldi. Allahü teâlâ herşeye kadirdir, herşeye gücü yeter. (Amenna)

ve bir başka efsane ki Saadet asrının altin sayfası saadet asrının en parlak güneşlerinden İslamın sancaktarı Gençliğin medar-ı iftihari evet o efsane Musab bin Umeyr (ra)...Hz.Musab'ın hayat tablosu öyle bir ibret yığınıdır ki herşeye bedel...
Mekke'nin en güzel yakışıklı en iyi giyinen en zengin gencidir O...Bunu kimse soylemiyor bunu söyleyen bizzat Efendiler efendisinin kendisi...
Musab ;Daru'l Erkam'da tanışınca efendimizle herşeyi geride birakiyor.. İrşad ve tebliğ de en önde giden musab medine'yi tek başın gül bahçesine çeviren gül Musab, efendimize en çok benzeyen musab ve uhud'da kollarini, başını efendiler efendisine siper eden şehitler şehidi musab...
O zenginliğiyle meşhur musab gömüleceği zaman bir kefen dahi bulamiyor bir kefen dahi...Ashab efendimize geliyor ve üzgün bir şekilde ''Ya rasulallah ne yapalım vucudu kapanmiyor'' üstündeki eski püskü elbise musab'a kucuk geliyor yetmiyordu.Baş kapanınca ayak açık kaliyor ayak kapanınca baş açık kaliyordu.Hz.Hatem-ul enbiya'nın gözleri doluyor ve ''Örtebildiğiniz kadarını örtün açık kalan yerleri otlarla kapatın diyordu''
Dikkat buyurun kardeşlerim İslam'ı yüceltmek için yapılan fedakarlıklara daha nice örnek var ki bunlarin en keskini hz.Musab'dir...Tefekkuru size bırakıyorum..

Daha niceleri,niceleri bu gün islami yaşantı'nın tökezlediği zamanlar oluyorsa bu bilgisizlikten cehaletten kendinin bilmemekten geliyor.Her gün kim bilir kaçımız dünyevi sıkıntılara sabredeceğine isyan ediyor lanetler ediyor bütün belalar beni mi bulur diyor.Acaba böyle diyenler hz.Bilal'in çölde kızgın kumlar içinde çektiklerini,hz.Habbab'in ateşe atılarak çiğnendiğini,Başta habib-i kibriya efendimiz olmak üzere ashab'ın çektiği sıkıntıları ,acıları biliyorlar mi ? Bilseler.... ah bir Bilseler.... Ah..! bilseler.......
Ekleme Tarihi: 23.02.2007 - 13:52
Bu mesajı bildir   SuskunSuvari üyenin diğer mesajları SuskunSuvari`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1854 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
burcunur (42), jihad soldat (43), alpakman (34), kerbela_34 (41), SpedeR (47), eminilhan (47), Glkc (36), mujdatciftci (35), aklima gelmedi (34), meraladem (39), heval yunus (34), muhammet ali (38), sosyolog983 (41), agus (44), müslüman cocuk (37), nakirev (42), enime (42), furkan_^^ (49), guller (44), sahdamar (41), metin uzun (42), abdulsamet (55), negative (39), homurhomur (51), snibsirm (44), husamaygor (37), estor (63), caykarali61 (43), aLi_osman (36), Avci_55 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.30869 saniyede açıldı