0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Tecavüz kurbanı Iraklı kadınların çığlığı:

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
umut_yolcusu su an offline umut_yolcusu  
Tecavüz kurbanı Iraklı kadınların çığlığı:

118 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.10.2006
En Son On: 06.07.2007 - 15:55
Cinsiyeti: Bayan 

Halkıma, Ramadi'nin, Halidiye'nin ve Felluce'nin insanlarına; erdem ve onurlarını kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara...

Bu size, Amerikan-siyonist hapishanesi Ebu Garib'ten kardeşiniz Nur'un mektubudur.

İnanın buradaki aşağılanmayı, sefaleti ve haysiyetsizliği size nasıl anlatacağımı, kelimelere nasıl dökeceğimi bilemiyorum.

Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup sevdiklerinizle bir arada otururken bizim maruz kaldığımız aşağılanma ve çektiğimiz açlığı, sizler su içerken çektiğimiz susuzluğu, sizler derin uykuda iken Amerikalılar'ın bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim...

Ey kardeşlerim; kamyonlarınızı ve arabalarınızı Amerikan malları taşırken gördüğümüzde kalbimiz sıkışıyor. Çünkü o araçlar benim halkıma ve ülkeme ait.

Yüreğim kan ağlayarak şöyle diyorum: Allahım! Benim insanlarım, haysiyetlerini ve şereflerini bir avuç Amerikan Doları'na satmış. Yaşadıklarımızı ve kirletilen onurumuzu düşündükçe gözlerimden yaşlar boşanıyor.

Ey kardeşlerim;

Amerikalılar'ın elinde ne ızdıraplar çektiğimizi, neler acılar yaşadığımızı, Allah aşkına, nasıl anlatıp nasıl kelimelere dökeyim.

Kardeşlerim;

Allah'a yemin ederim ki, yaşadıklarımızı dile getirmekten acizim. Bundan ar ediyorum. Ama yine de kelimelere sığınarak size olanları anlatacağım. Amerikalılar'ın bizlere yaptığı haysiyetsizlikleri, çektirdiği eziyeti, işkenceyi ve aşağılanmaları elimden geldiğince anlatacağım...

Hayvani zevklerinin aracı olmadığımızda, kendimizi şehvetlerine teslim etmediğimizde bizi nasıl öldüresiye dövdüklerini ifade etmeme izin verin...

Siz ey bizim dini liderlerimiz olarak ortalarda tozup gezenler!

Amerikalılar'ın bize reva gördüğü bu cinsel ve hayvani eziyetler karşısında hâlâ nasıl oluyor da açık alınla ortalarda görünebiliyorsunuz?

Peygamber Efendimiz'in en değerli hazineniz buyurduğu haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz.

Bizi ve kendinizi birkaç dolar kırıntısı karşılığında pazarlardaki köleler gibi Amerikalılar'a ve Siyonistler'e mi sattınız? Haysiyet ve şerefinizi ne çabuk kaybettiniz?

Allah'ın bizi sizlere bir emanet olarak verdiğini ne çabuk unuttunuz?

Hani bizleri koruyacak, besleyecek ve namusumuzu asla çiğnetmeyecektiniz? Ne oldu size, verdiğiniz söze?

Amerikalılar, Ebu Garib'te namusunuzu her gün ayaklar altına alıyor. Mektubumu okuyanları, Allah adına, Ebu Garib Hapishanesi'ndeki vahşiliklere dur demeye çağırıyorum. Buradaki insanlığa sığmayan işkenceleri durdurmak için sesinizi yükseltmeye davet ediyorum. Burada yapılanlar, Siyonistler'in hapishanelerde Filistinli gençlere ve kadınlara yaptıklarından daha berbat.

Orada fiziki işkence yapıyorlardı. Oysa burada her gün ırzımıza geçiyorlar. Vahşi, kana susamış hayvanlar gibi bedenlerimize saldırıyorlar. Avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıyoruz ama kimsenin bizi duyduğu yok!

Eğer kalbinizde, ruhunuzda bir zerre insanlık, haysiyet, onur ve şeref varsa, birleşin ve bu hapishaneye saldırın. Gelin ve kurtarın bizi!

Elinize geçen bütün silahlarla bu hapishaneye saldırın! Hem onları hem de bizleri öldürün!!!

Biz çoktan ölüme razıyız. Burayı yerle bir edin!

Hepimizin karnında onların piçleri var! Çoğumuz hamileyiz! Biz dünden ölüme razıyız!

Size yalvarıyoruz; gelin ve kurtarın bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün! Size yalvarıyorum; Allah için bizleri, Amerikalılar'ı ve onların piçlerini öldürün!
Allah rızası için! Size yalvarıyoruz....
Bacınız Nur. (10 Nisan 2004)

Katliam, işkence ve toplu mezarlar


Cenk Kalesi'nde ve Kunduz-Şibirgan Cezaevi ekseninde binlerce esiri de onlar kurşuna dizmişti. Esirlerin bazıları açlıktan, susuzluktan ve havasızlıktan öldü. Ölmemek için birbirlerinin terini içti. Konteynerlardaki kurşun deliklerinden kan sızıyordu. Kunduz'da 8 bin kişi esir alındı. 500 kişi Cenk Kalesi'ne, 7 bin 500 kişi Şibirgan Cezaevi'ne nakledildi. Ancak cezaevine 3 bin 15 kişi geldi. Geri kalanlara ne oldu?

Katledilen esirler, şimdi Mezar'ı Şerif'in çevresinde açılan toplu mezarlarda. Görgü tanıkları, "ABD askerlerin esirlerin boyunlarını kırarak öldürdüğünü, üzerlerine asit döktüğünü, yüzlerce esirin çöle götürülüp ıssız bir yerde kurşuna dizildiğini, infaz emrinin bölgedeki ABD birliklerinin komutanı tarafından verildiğini" söyledi. Dünya sustu. BM bile soruşturma açamadı.

Guantanamo'da aynısını yaptılar. Ellerine parmaksız eldiven giydirilmiş, kelepçelenmiş, ayakları zincirli, ağızları, burunları ve kulakları kapalı, gözleri bağlı, görme, işitme, koklama ve dokunma güdüleri yok edilmiş esirler gördük. Suçları, vatandaşlıkları, kimlikleri ve gelecekleri olmayan... Her eylemin ulusal veya uluslararası hukukta bir karşılığı var. Hayvanların bile yasal hakları var. Bunlar ne?

Bu mektuptan sonra ne yazılabilir? Hangi söz, hangi cümle bir anlam ifade edebilir? Dünya, ABD ve İngiliz basınında birkaç resim yayınlanınca Irak'ta yaşananları dikkate aldı. Oysa yüzlerce resim, yüzlerce işkence, yüzlerce tecavüz, yüzlerce trajedi var. Bu resimler yeni değil. Ama kimse bunları yayınlamaya cesaret edemedi. Tecavüzlerle ilgili haberlere yoğun baskı uygulandı. Diplomatik misyonlar harekete geçirildi. İşkence ve tecavüz haberlerini okuyunca kaleme sarılıp böyle bir şey olmadığını kanıtlamaya çalışanlar: Hadi şimdi bir şeyler yazın! Irakta yaşananlarla ilgili Ebu Garip'ten yükselen çığlıktan daha net kanıt olabilir mi? Biz bu resimleri aylar önce gördük. Daha yüzlercesi var


Ekleme Tarihi: 19.02.2007 - 17:07
Bu mesajı bildir   umut_yolcusu üyenin diğer mesajları umut_yolcusu`in Profili umut_yolcusu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
mehmet125 su an offline mehmet125  

193 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.06.2006
En Son On: 28.03.2009 - 17:03
Cinsiyeti: ----- 

İşgal başladığında aklıma gelen ilk korku, amerikan conilerinin kadınlara saldırmasıydı. Maalesef korktuğumuz başımıza geldi. Çok üzüldük. Çok ağırımıza gitti.

Irakta yaşanan vahşetin belkide ancak binde birini görüyoruz veya duyuyoruz. Çok acıdır ki vahşetin olduğunu bildiğimiz halde hiçbir şey yapamıyoruz. İşkence evinden yazılan mektubu okuyunca amerikaya olan kinim bir kat daha arttı. Sadece kinlendik, buğzettik. Başka gücümüz yok çünkü.

Allah'ım!... Bizler senin aciz kullarınız. Zayıf kaldık, çaresiz kaldık. Zulme boyun eğdik. Bizi affet. O mazlum kullarına da yardım et. Senden başka yardımcımız yok, velimiz yok

.
Ekleme Tarihi: 20.02.2007 - 06:27
Bu mesajı bildir   mehmet125 üyenin diğer mesajları mehmet125`in Profili mehmet125 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2248 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ustam54 (64), hacabdey (65), ahmet38 (39), selam olsun (45), cilali61 (51), Gülü Sevin (43), miraç51 (45), MaviPIRLANTA83 (41), raul (34), Yarali-BosnaM (49), Rahmetullah (42), ismail hakk&yac.. (36), minikkusum (35), tuna_boyu (39), sumeyya66 (58), Yasemin_88 (36), yaratilmis (45), sada (43), NETZERO (39), ademyorulmaz (39), tasarý (49), asude82 (42), crane (43), sead26 (44), sniper7754 (47), aydýn28 (61), m.tayfun (35), ReisBey (54), merveofset (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.33170 saniyede açıldı