0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » EY HUSEYN CANEM-3

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Rabbanice su an offline Rabbanice  
EY HUSEYN CANEM-3

92 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.02.2007
En Son On: 16.11.2008 - 17:20
Cinsiyeti: Erkek 
Hz. Hüseyn geride bıraktığı ailesi, çocukları ve şehidlerin yetimleri ile son vedasını yaptıktan sonra artık meydana yönelir; Ceddi Resulüllah’ın dini aziz İslam’ı savunmak için çıktığı kıyam yolculuğunda Resulüllah ile buluşmaya yaklaşmıştır artık..

Aşura’nın ikindi vakti tarih Hüseyn’in kıyamına tanıklık ederken, tarih yine devran edip insanlığın ve ümmetin karşısına Hüseyn’leri, Abbas’ları, Ekber’leri, Zeyneb’leri Rukeyye’leri bir kez daha çıkaracaktır!

“Bismillah lillah ve millet-i alâ Resulillah” (Allah’ın adıyla, Allah için ve Resulüllah’ın dini üzere) diyerek dünya hayatına veda eden Hüseyn’in bıraktığı tek bir mesaj vardır:

Zulüm ve zilletin var olduğu yerde tek başınıza da kalsanız, zorbalara boyun eğmeyin! Ölüm korkusu ve dünya sevgisiyle şirkin ve batılın karşısında bükülmeyin! En sevdiklerinizi kurban etme pahasına da olsa hakkın savunulması uğruna direniş, fedakarlık ve şehadet yoluna girin! Mukaddesatınızı korumak, mazlum ve mahrumlara sığınak olmak için göğsünüzü düşmanların ok ve mızraklarına siper edinin! İslam’ı yaşatmak için ölümü, zulmü öldürmek için kıyamı seçin!

Hz. Hüseyn meydana bunlar için çıkmıştı. Keskin ve parıldayan kılıçlar bedeni üzerine inip kalkarken, ok ve mızraklar peş peşe göğsüne saplanırken, kızgın Kerbela çölüne dökülen Hüseyin’in kanında bu mesaj yazıyordu…

Hüseyn’i anlamak ve kavramak, onun dostu ve ensarı olmak böylesi bir ruhu taşımakla olur ancak..

Hüseyn meydana çıkıp etrafını saran azgın askerlerle uzunca bir zaman vuruştuktan sonra, aldığı kılıç, ok ve mızrak yaralarıyla yaralanıp yere düştü.. Hüseyn dizleri üste durabilirdi ancak, ama o yine de kılıcı elinden bırakmadı, ömrünün bu son anlarında Ruhunu Rabbine teslim edeceği ana kadar savaştı..

“Hüseyn’i öldürdük!” şeklinde sevinç naraları atanların içlerinde ganimet sevdası vardı; onlar “düşman” olarak savaştıkları “Hz. Peygamber’in Ehl-i Beyti”nden alacakları ganimetlerin hesabını yapıyorlardı; Hüseyn’in vedalaşarak geride bıraktığı Zeyneb’ten, ailesinden ve diğer şehidlerin hanım ve çocuklarından elde edecekleri ganimetin arzusuyla çadırlara doğru atlarını sürmeye başladılar..

Susuzluktan ayakta duracak mecalleri kalmayan mazlum çocuklar üzerlerine atların koştuğunu görünce akıllarına ilk gelen Hüseyn’in de şehid düştüğü olmuştu kuşkusuz. Hüseyn varken üzerlerine nasıl atları sürebilirler ve çadırları yakabilirlerdi?

Hışımla çadırlara varan Yezid askerlerinin çadırları ateşe vermesiyle kadınlar ve çocuklar çığlık ve feryad içinde etrafa kaçmaya başladılar. Kadınların ziynetlerini almak için birbiriyle yarışan azgın düşman askeri karşılarına dikilen Zeyneb’i gördüklerinde ilk yaptıkları onu kırbaçlamak ve tekmelemek oldu…

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun..

Zeyneb bedeninde şaklayan kırbaçlardan, sırtına, beline aldığı tekme darbelerinden değil, üzerinden örtüsü alındığında yıkıldı… Babasının, annesinin ağabeylerinin yokluğunda duyduğu ızdıraptan daha büyük ızdıraptı bu… İki oğlunu meydana gönderip de kanlı bedenleri önüne geldiğinde “ben oğullarımı Allah yolunda kurban verdim!” diyerek metanetini korurken, üzerinden hicabı alındığında ellerini başına vurarak “Yâ Muhmmedâ!” diye haykırmaya başlamıştı…

“Ey Ceddim, Ya Resulüllah! Gör ne büyük bir zulümle karşılaştık! Senin Ehl-i beytin kılıçlarla doğrandıktan sonra, şimdi de iffetine de saldırdılar; hicabımızı üzerimizden çekip aldılar..! Bu zulme nasıl dayanalım, yâ Muhammedâ..!”

Hz. Hüseyn’in kardeşi Ebul Fazl Abbas’ın İmam Hüseyn’in dizi üste son sözleri de buydu zaten: “Ey Hüseyn! Biliyorum ki benden sonra sen de şehid olacaksın, Senden sonra Zeyneb’in başına neler gelecek? Bunları düşündükçe içim yanıyor, ey Haseyn!”

Çocukların çığlıkları, Hz. Zeyneb’in “Yâ Muhammedâ!” feryadları Kerbela çölünde yankılanıyordu…

Düşmanlar “Hüseyn’i öldürdük!” diye sevinç naraları atarak çadırlara doğru hücuma geçmişlerdi ama Hüseyn henüz son nefesini vermemişti.. Bacısı Zeyneb’in feryadıydı bu, kendi çocuklarının, yetimlerin, sahipsiz ve yardımcısız kalan gariplerin çığlıklarıydı kulaklarında yankılananlar.. Ve Hüseyn hala yaşıyordu…

Bedeninden kanlar süzülen Hz. Hüseyn eline aldığı kılıca yaslanarak diz üste doğrulmaya çalıştı ve gücü yettiğince son sözlerini haykırdı:

“Durun ey zalimler, ben daha ölmedim!”

“Durun ey zalimler! Ben daha ölmedikçe kadınlarımıza el uzatamazsınız! Ben daha ölmedikçe hicablarını üzerlerinden alamazsınız! Ben daha ölmedikçe iffetimize saldıramazsınız! Ben daha ölmedikçe, mukaddesatımızı ayaklarınız altına alamazsınız..!”

“Durun ey zalimler! Ben daha ölmedim…!”

Hüseyn’in feryadını işiten azgın Yezid ordusundan Şimr adlı bir cani gözlerini İmam Hüseyn’in üzerine dikerek ona yöneldi…

Bir kılıç darbesi daha mı vuracaktı Hüseyn’in kanlı bedenine? Bir ok daha mı atacıktı delik deşik olmuş sinesine? Şimr hışımla belinden hançerini çıkararak İmam Hüseyn’in yanına geldi ve ani bir hamle yapıp İmam Hüseyn’in başını bedeninden ayırdı…

İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciun..!

Çölün bir tarafında başı bedeninden ayrılmış Hüseyn’in bedeni yatarken diğer tarafında hicabı üzerinden alınmış Zeyneb’in elleri bağlanıyordu.. Hüseyn’in şehareti, Zeyneb’in esareti..! Hüseyn sabırsızlıkla beklediğine kavuşmuştu artık! “Biz bu yolu Kâlu Belâ’da seçtik” diyen Hüseyn ceddi Resulüllah’ın yanındaydı şimdi… “Kanım dökülmeden ayakta durmayacaksa ceddim Muhammed’in dini! Ey kılıçlar haydin gelin alın beni, parçalayın, parça parça edin bedenimi!” diyen Hüseyn’in başı bedeninde ayrıydı şimdi…

Hüseyn sadıklardandı; o ahdine sadakat gösterdi ve adağını yerine getirdi.. O kendi nefsini kurban vererek, oğullarını kurban vererek, kardeşini, dostlarını kurban vererek adağını yerine getirdi…

Hüseyn tüm bunlardan önce ceddi İbrahim Halilullah’ın adağını yerine getirdi; çünkü İbrahim, oğlu İsmail’i kurban sunmuştu Allah’a.. Allah da İbrahim’in sınavını başarıyla vermesinden dolayı ona “zibh-i azîm”i vermişti; yani “büyük kurban!”

Neydi büyük kurban, koç mu deve mi?

“Zibh-i azim” Hüseyn’di..! İbrahim gibi kurban sunan, İsmail gibi kurban olandı Hüseyn! Tevekkül ve sadakat, teslimiyet ve rızâ…! Hüseyn’in adı buydu, manası ve davası…
Ekleme Tarihi: 15.02.2007 - 23:08
Bu mesajı bildir   Rabbanice üyenin diğer mesajları Rabbanice`in Profili Rabbanice Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
cevdet17 su an offline cevdet17  
HAK İLMİ CİHETİNDE ALİMLER, PEYGAMBERLER VE VELİLERDİR.....

4 Mesaj

Kayıt Tarihi: 15.02.2007
En Son On: 16.02.2007 - 13:53
Cinsiyeti: ----- 
Alimler peygamberler ve velilerdir. Bunların haricindekilere bu anlamda alim demek Kuran'ı kesinlikle bilmemek ve anlamamak demektir.

Fatiha suresindeki duada kulları Allah'a "beni nimet verdiklerinin yoluna ilet azmış sapmışlarınkine değil" diye dua ederler. Allah'ın nimet verdikleri peygamberler ve velilerdir.
Siz tutar başka uydurma alimleri yani bu sıfatlara sahip olmayan insanlarıda bu kapsama katarsanız, Emevi ve Abbasi hezeyanlarının içine bolca karıştığı ve Allah'ın reddettiği bir din anlayışına, yada anlayışlarına saplanırsınız.
Ben "Ümmetim benden sonra yetmişiki fırkaya ayrılır bir teki hariç mütebakisi cehennemliktir" hadisini ve o hadisin işaret ettği ayetleri verirken, bu feci durumu anlatmaya çalıştım. Tabi anlayanlara, anlayabilenlere.
Kuran'da alemlerin rabbı Kuran'ı bütünüyle anlamanın her insan için mümkün olmadığını açıkça belirtir. Sizlerin anlayacağı anlamda bunu anlatmaya çalışayım.
Onda öyle ayetler vardır ki, herkes anlayabilir.
Onda öyle ayetler vardır ki, ancak kalbi temiz olanlar anlayabilir.
Onda öyle ayetler vardır ki, ancak peygamber ve veli sıfatında olanlar anlayabilir.
Onda öyle ayetler vardır ki, sırdır hiç bir yaratılmış onu bilmez.

Birde peygambere ve velilere çok yakin olan ve Allah'ın derece verdiği kullar vardır ki Allah onlarada nebi ve velilerin nimetlerinden derecelerine göre lütuflarda bulunur.
Bunun haricinde uydurma alimler, Yunus'un da nefeslerinde belirttiği gibi "üçbuçuk okuyanlar" ın peşine takılmak, işte bu sonu gelmeyen tartışmaların asıl sebeplerindendir. Gerçek olan doğru olan yol birdir.
Bunun haricindeki yol sapmış olan yetmişiki fırkanın yoludur.

Yalan hadisler konusunda Efendimizin, Hz. Ali'nin cümle evliyanın sayısız uyarıları vardır. Ama şu bir gerçektir ki bu yalan hadisler mevzusu aynı zamanda bir arz ve talep mevzusudur. İnsanların çoğu nefslerine hoş gelen ama yalan olan bu hadislerin üzerine Hak diye balıklama atlamaktadırlar. Sonuçta bu yanlışların İslam haritasını bu feci hale getirdiği gözler önündedir.

Müslümanlar şu soruları cevaplamaya çalışmalı ve hatanların kaynaklarını tespit cihetine gitmeleri zorunludur. Yoksa bu devran aynen devamlı döner.

Mademki ortalıkta olan bilgiler Kuran'a uygun neden İslam haritası ve özellikle çoğunluğun zihniyetine uygun bölgelerde akan kan dinmiyor ???

Neden İslam haritası üzerine hiç aralık vermeden haçlı pisliği yağıyor ??

Neden İslam haritasında şiddet, huzursuzluk, iç karmaşa son bulmuyor ??

Neden Dünya'nın gelişmiş ülkeleri arasında bir tek İslam ülkesi yok ??

Bu allah'ın, dini Kuran dışılıkla, safsatalarla doldurup mahvedenlere kahırlı cezalar silsilesi değilde nedir ??
Başörtüsünün değil kadında erkeklerde bile o ölçüde olmasa bile nasıl arap örfünün put edinildiğini yaşamsal bir örnekle vereyim.

Benim çok yakın bir tanıdığım yaşıda yetmişin üzerinde. Birkaç kez evinde ziyaret ettiğimde başına beyaz bir sarık takıp öylece namaz kıldığını gördüm. Bir gün dayanamayıp sordum. Neden özellikle namaz kılarken bu sarığı takıyorsun, başka zaman bu sarığı başında hiç görmedim diye.
Cevap şu cami hocası söylemiş bir hadiste yazıyormuş.
"Bu sarığı takıp namaz kılarsan yetmiş şehit sevabına nail olursun." demiş. Yani ikibuçuk metre beze gitti yetmiş şehit sevabı. Bunca şehit boşa emek sarfetmiş..
Bu şekilde sayısız yaşamsal örnek var.
Başörtüleştirilmek istenen örtüler yazımıda bu anlamda yazmıştım.
O yazımı tekrar vereceğim.

Diğer konularda HAK DOSTLARINDAN, HAK SÖZLER başlığı altında aktardığım güze yazılar var. Okumanızı tavsiye ederim.
Bu sayede bu satırları yazan insanın ilim ve bilgi olarak belki durumunuda anlayabilirsiniz.

Birde verdiğim şu başlıklarda gerçek bilgilere sahip olmayanlar, Gerçek İslamı ve gerçek İslam tarihini bildiğini hiç söylemesin. Ben bunları bilahare tek tek açıklık getirip anlatacağım.


---Efendimizin veda haccı süresince verdiği hutbelerden, GADİR HUM denilen yerde Hz. Ali için yaptığı tebliğin ne olduğunu biliyormusunuz ??
---"Kırtas olayı" nedir ?? Efendimizden sonraki İslam tarihine etkileri nelerdir ??
---Ehlibeyt kimlerden oluşur. Allah kelamında ve Efendimizin hadislerinde hukuku nedir ??
---Allah'ın resulü Hak'ka yürüdükten hemen sonra, beni sakifede halife seçimi için toplanan ashabın bir bölümü neden Ehlibeyti beklememiş, onların rızası alınmadan seçim yapmıştır ??
---Sıffin savaşının anlamı mesajları nelerdir ?? Ki Efendimiz benim velilerimle savaş edenler benimle savaş etmiş olurlar" dediği halde Muaviye'yi mazur görüp yanında savaşanlar neyin müslümanıdırlar ??
Bu zalim soyun peygamber katili evlatlarına halife (peygamber vekili) demek ne anlama geliyor ??
---Muaviye'yi kim vali yapmıştır ve saltanat içinde olduğu halde onu görevden almamıştır ??
---Hz. Hasan neden on ay gibi kısa bir süre hilafette kaldıktan sonra Muaviye ile istemediği bir anlaşma yapmaya mecbur kalmıştır ??
---Kerbela nedir ?? Kerbelanın kıyamete kadar sürecek derin mesajları nelerdir ?? Bunu bir kazadır diyenlerin vay haline.
---"Harra çocukları" meselesi nedir ?? Kimin zamanında olmuştur biliyormusunuz ??
---Cemel Vakkas nedir. Hz. Ayşeyi ölümden kurtaran Hz. Ali onu ne şekilde uyarmıştırda Hz. Ayşe bir daha ölene kadar hiç ortalıkta görünmemiştir ??
---Herbiri veli olan ilim merkezi peygamber evladının Emevi ve Abbasi zalimlerince kesilip zehirlenerek yaşam haklarının ellerinden alınmasının nedenleri nelerdir ??
---Dörtyüz küsur yıl idareyi elinde tutan Emevi ve Abbasi zalimlerinin bu dine soktukları sokturdukları saçmalığın pisliğin boyutlarını tahmin edebiliyormusunuz ???
---Dört halife zamanında olmayan mezhepler neden Abbasiler zamanında hortlamıştır?? Ki bu mezheplerin imamlarının yokluğunda tarftarlarının para vermeleri karşılığında bu mezhepler ilan edilmiştir ?? Ehlibeyt'in imamları zehirlenip öldürülürken, ilim merkezleri ortadan kaldırılırken aynı zamanda böyle bir yola başvurulmasının nedenleri nelerdir ???
---Bu sorular ışığında nasıl her önünüze koyulana hadis diye anlamadan Kuran'a danışmadan inanabiliyorsunuz ??

Bir hususu tekrar belirteyim. Bana alevi yaftası yapıştırmaya çalışan vatandaşlarımıza bilgi olsun diye söylüyorum. Ben sunni, hanefi mezhebinden bir ailenin evladıyım. 26- 28 yaşlarında gerçek İslam tarihini öğrendikten sonra mezhepleri reddettim.
Alemlerin Rab'bi "hep birlikte Allah'ın ipine tutunun bölük bölük olmayın" buyuruyor. Efendimiz nasıl getirmişse din yaşantım bu haldedir. Yaşımda elli.

Hiç bir uğraş Allah yolunda verilmiş uğraşın yanında değer olarak söz konusu bile olamaz.
Ekleme Tarihi: 15.02.2007 - 23:25
Bu mesajı bildir   cevdet17 üyenin diğer mesajları cevdet17`in Profili zum Anfang der Seite
Rabbanice su an offline Rabbanice  

92 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.02.2007
En Son On: 16.11.2008 - 17:20
Cinsiyeti: Erkek 
Ben sunni, hanefi mezhebinden bir ailenin evladıyım. 26- 28 yaşlarında gerçek İslam tarihini öğrendikten sonra mezhepleri reddettim.
Mademki mezhebleri reddettiğini soyluyorsun,peki namazı orucu abdesti vs vs ibadetleri nasıl ve ne sekilde yapacagını nerden ogrendin kardes.elbetteki tefrikaya dusmememizi emreden ALLAh peygamberler vasıtasıyla bizlere bildirmiştir dini ve dine gore yasamayı.onların nasıl namaz kıldıklarını nasıl oruc tuttuklarını nasıl ibadet ettiklerini nerden ogrenecez.sanırım alimlerden..peki alimler peygamberin varisleri degillermi.amacım tartısma konusus acmak degil asla.ve mezhebleride gundem konusu yapmıyorum.ben sadece mezhebleri neden reddettiğini merak ediyorum.
vesselam
Ekleme Tarihi: 16.02.2007 - 00:40
Bu mesajı bildir   Rabbanice üyenin diğer mesajları Rabbanice`in Profili Rabbanice Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
cevdet17 su an offline cevdet17  
İSLAM TEVHİD (BİRLİK) DİNİDİR.

4 Mesaj

Kayıt Tarihi: 15.02.2007
En Son On: 16.02.2007 - 13:53
Cinsiyeti: ----- 
RABBANİCE mezhepleri ilan eden Abbasi zalimleri dine bu ayrılık tohumlarını ekinceye kadar müslümanlar senin söylemene göre ne namaz ne oruç ne hac hiç bir şeyi bilmiyorlardı.

Yani Allah'ın Resul'ü, ashab, dört halife döneminin insanları, hatta Emevi zalimleri zamanında yaşayan müslümanlar bile farzları öğrenemeden bu dünyayı terk ettiler öylemi ??
Yani Efendimiz, ashab dört halife ve Abbasiler bu mezhep ilanının yapana kadar yaşayanların tümü büyük bir mahrumiyet yaşamış oluyorlar bu duruma göre.

Oysa bu olay bir tek şeyin işaretidir. Geçen zaman içinde din o kadar aslından çıkarılmıştır ki birilerinin tevili ihtiyacı ortaya çıkmıştır. İşte bu İslam'ın aslından çıkarılmış olmasının asıl tespit noktalarından biridir.

Peki mezhepler bu berbat durumu önleyebilmişmidir ??
Asla veli sıfatı olmayan bu insanların her birinin nefsine göre dinin tevili bu uçurumu dahada arttırmıştır. Zaten TEVHİD'e uymayan bütün bidatler hüsrana uğramaya mahkümdur.

Ne buyuruyor alemlerin Rab'bı "bölük bölük olmayın hep birlikte Allah'ın ipine sarılın."

Yazdığım yazıları dikkatlice okusanız bu yazdıklarım o satırlarda anlam olarak var.

Allah'ın Resul'ünün Hak'ka göçüşü ile mezheplerin ortaya atılış tarihleri arasındaki zaman farkı tahmini yanılmıyorsam 120-140 yıl kadardır.

Bu zaman zarfında insanlar başta Efendimiz dinin gereklerini bilmiyorlarmıydı ?? Öğretemiyorlarmıydı ??

Neden birdenbire mezhep ayrılığı ihtiyacı hasıl oldu dersiniz ??
Peygamber soyundan gelen on bir kuşak zatın (her biri velidir) Emevi ve Abbasi zalimlerince neden kesilip kesilip zehirlendiğini biliyormusun ??
Ki Allah'ın Resulü onlar için "Benim soyumdan gelecek oniki zat zuhur eder. İslam onlarla sağlam temeller üzerinde kalır"der.
Emevi ve Abbasi zalimlerinin onları yok etmedeki amaçları nelerdir ??

Alim diye takp ettikleriniz bu konuda size ne diyorlar ??
Allah'ın velileri kıyamete kadar var olacaklardır. İslamın bekası Kuran ve Veli diye adlandırdığımız yaşayan Kuran'lar ile olcaktır.
Yunus Emre'nin "şimdi üç buçuk okuyan derin danışman olur" dediği hoca, müftü, dini lider v.s kişiler ile değil.

İslamın bugün düştüğü facia halin en büyük icraatçıları bu ruhban taifesidir.

Ayet: Uydurdukları ruhbaniyeti onlara biz emretmedik.
Ayet: Onlar ruhbanlarınıda rabler edindiler.

Bu gerçek anlaşılmadığı müddetçe İslam'ın gerçeklerinide anlamak mümkün değildir.

YİNE TEKRAR EDEREK SÖYLÜYORUM. ALLAH YOLUNDA GERÇEK ALİMLER PEYGAMBER VE VELİLERDİR.

Beni anlayabilmeniz için bütün yazılarımı okuyabilirseniz daha iyi olur.


Bu mesaj 2 kez ve en son cevdet17 tarafından 16.02.2007 - 13:36 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 16.02.2007 - 13:25
Bu mesajı bildir   cevdet17 üyenin diğer mesajları cevdet17`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1667 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
Gönülbagi (36), zekiyem (40), sofican2006 (42), gülsena (47), gül_ (50), ~~nur~~ (40), yunus07 (37), zaza_kral (45), Fenerli_1907 (32), semedani (46), farukk (46), talebe- (61), miluji (37), m_celik (31), tamer038 (51), dadas recep (45), alain (40), olgunol (52), efkanaksoy (57), Hasannn (43), Sedat IÞI.. (39), m.salih fidan (37), fuheyre (44)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.45096 saniyede açıldı