0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » D U A L A R » En Güzele Doğru

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ffatmazehra su an offline ffatmazehra  
En Güzele Doğru

7 Mesaj

Kayıt Tarihi: 09.03.2006
En Son On: 14.03.2006 - 14:42
Cinsiyeti: ----- 
Bilindiği gibi insan, varlıklar içinde en şerefli ve en üstün bir biçimde yaratılmıştır. Yüce Allah, insana; akıl, düşünce, hayal, konuşma, hafıza gibi eşsiz nimetler vermiş, buna karşılık O'na kulluk sorumluluğunu yüklemiştir.
Kulluk; Yaratıcımızın emir ve yasaklarına uymak, Müslüman'a yakışan bir biçimde yaşamaktır. Bizlere verilen nimetleri en güzel bir biçimde kullanmaktır.
Allah'ın bizlere emanet olarak verdiği değerleri neye göre, nasıl kullanacağız? Bu emanetlere nasıl ihanet etmeyeceğiz?
Kutsal kitabımız, insanın nasıl yaşaması gerektiğini, emir, yasak ve öğütleriyle anlatan bir kılavuz, bir yol göstericidir. Onun bu kılavuzluğunu, Sevgili Peygamberimizin kutlu sözlerinden de öğreniyoruz.
Sevgili Peygamberimiz, yolumuzu aydınlatan güzel sözleriyle bizlere ebedî mutluluğun işaret taşlarını da göstermiştir.
İnsan, hayatını İslâm'ın ışıklarıyla aydınlatmalı, hayatını anlamlandırmalı, böylece ebedî mutluluğu tatmalıdır.
Sevgili Peygamberimizin, "Allah güzeldir, güzel işleri sever" sözü de, insanın mutluluğu yakalaması şartlarını oluşturan işaret taşlarından biridir.
İnsan, işini en güzel bir biçimde yapmalı ve tamamlamalıdır. İnsana yakışan budur. Çünkü insan, yaratılmışların en değerlisidir.
Çevremizde şahit olduğumuz işlere bu açıdan bir bakalım. İşleri en güzel bir biçimde gerçekleştirdiğimizi söyleyebilir miyiz?
Üzülerek söylemek gerekirse, pek çok iş, baştan savma, alelacele ortaya konulmakta. Bu yarım yamalaklık ise pek çok problemi de birlikte getirebilmektedir.
Bize verilen işi yaparken nasıl bir davranış sergiliyoruz? İşe sarılıyor muyuz? Onu en güzel, en mükemmel bir biçimde tamamlama konusunda hangi noktadayız? Gerçekten işin hakkını mı veriyoruz, yoksa yasak savma kabilinden işi iğreti mi tutuyoruz? Bilinen bir gerçektir ki; bugün hayranlık duyulan her iş, her sanat eseri, "en güzeli, en mükemmeli" bulmayı ilke edinen bir tavrın sonucu ortaya çıkmıştır.
Sinan'ın Selimiye'si, Yunus'un yedi yüzyıldır söylenilen ilâhileri, hat, tezhip sanatımızın eşsiz örnekleri, en güzeli yakalayabilmenin, estetiğe ulaşabilmek anlayışının alın teri ve göz nurunu yansıtmaktadır.
En güzel bir biçimde yaratılan insanın, sözleri, davranışları, işleri "en güzel" olmalı değil mi?
"Sizden biriniz kendisi için arzu ettiğini, kardeşi için de arzu etmedikçe iman etmiş olamaz."
KARDEŞLİĞİN GEREĞİ
İnsan, toplum halinde yaşayan bir varlıktır. Toplum halinde yaşama ona bazı görev ve sorumlulukları da yükler.
Kendimize, ailemize, insanlara ve yaratılmış tüm varlıklara karşı görevlerimizi yerine getirmek, bizi toplumsal bir varlık kılar. Bu görevleri, bizi yaratan Allah'ın emirleri doğrultusunda yerine getiririz.
Yüce Allah "Muhakkak ki müminler birbirinin kardeşidirler" buyuruyor Kur'an-ı Kerim'de.
Kardeşler, birbirine nasıl davranırlar? Daha doğrusu nasıl davranmalıdırlar?
Kardeşlerimizi severiz. Bir ailenin çocukları olmak, bizleri birbirimize daha yakın kılar. Kardeşlerimiz için yeri geldiğince fedakârlıkta bulunuruz. Onun hastalığı bizi üzer. Sevinciyle mutlu oluruz. Onunla her şeyimizi paylaşırız. Çünkü onlarla kardeşizdir.
Peygamberimiz: "Sizden biriniz kendisi için arzu ettiğini, kardeşi için de arzu etmedikçe iman etmiş olamaz" buyurarak kardeşliğin önemine dikkatimizi çeker.
Neyi arzu ediyoruz? Onu kardeşimiz için istememiz şart. Başarılı, sağlıklı, mutlu bir çocuk muyuz? Geleceğimizin nasıl şekillenmesini istiyoruz?
Zengin olmayı mı diliyoruz, toplumun saygıdeğer insanları arasında sayılmayı mı? Mesleğinde başarılı bir iş adamı mı? Sınıfımızı takdirle geçmeyi, dilediğimiz bir yüksek okulda okumayı mı istiyoruz? Kısacası, ne istiyoruz, neyi kendimize layık görüyoruz, neden mutlu oluyoruz? Hepsini ama hepsini, neyi arzu ediyorsak onu mümin kardeşlerimiz için de arzu etmek zorundayız.
Ne için? Gerçek bir mümin olmak için, Yüce Allah'ın rızasını kazanmak için. Yalnızca kendini düşünen bir bencil insan gibi değil, bütün güzel ve hayırlı şeyleri başkalarına da lâyık gören, kendisi için arzu ettiğini diğer müminler için de düşünen insanlardan meydana gelen bir toplumu hayal edebiliyor muyuz?
Allah için birbirini seven insanların oluşturduğu, temel taşları; huzur, mutluluk, başarı, sevgi, saygı ve hoşgörü olan bir toplumda yaşamak ne güzel olur değil mi?

Rıfkı Kaymaz

genç istikbal
Ekleme Tarihi: 14.03.2006 - 14:02
Bu mesajı bildir   ffatmazehra üyenin diğer mesajları ffatmazehra`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1863 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
burcunur (42), jihad soldat (43), alpakman (34), kerbela_34 (41), SpedeR (47), eminilhan (47), Glkc (36), mujdatciftci (35), aklima gelmedi (34), meraladem (39), heval yunus (34), muhammet ali (38), sosyolog983 (41), agus (44), müslüman cocuk (37), nakirev (42), enime (42), furkan_^^ (49), guller (44), sahdamar (41), metin uzun (42), abdulsamet (55), negative (39), homurhomur (51), snibsirm (44), husamaygor (37), estor (63), caykarali61 (43), aLi_osman (36), Avci_55 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.98987 saniyede açıldı