0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » ÜYELER PANOSU » ÜYE HİZMETLERİ » Bir New York Rüyası..

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 9 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
vehbi70 su an offline vehbi70  
Bir New York Rüyası..

919 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.01.2006
En Son On: 04.01.2015 - 19:05
Cinsiyeti: ----- 
Milletimizin sevgili hocalarından Prof. Oktay Sinanoğlu nun, bir gün Amerika nın da, bizim gibi taklitçilik illetine düşerse, başına neler gelebileceğini, hayalî bir tarzda anlattığı "Bir New York Rüyası" adlı hikâyesi. Acıklı ama, dilini kaybeden bir milletin karşılaşacağı faciayı ve felaketi kavramamıza ve dilimize sahip çıkmamıza yardımcı olacağını umuyorum.


Bir New York Rüyası
Bir yaz günü uyuyakalmışım. Kendimi, rüyamda, önceleri epey vakit geçirmiş olduğum New York şehrinde buldum. Aradan uzun yıllar geçmiş, 2050 li yıllara gelmişiz. Broadway den aşağı yürüyüp meşhur "Times Meydanı"na vardım. Gözlerim aşina olduğum koskoca Amerikan sigarası, Amerikan arabası reklamlarını arıyordu. Evet, gene o kocaman, dev bina büyüklüğünde reklamlar vardı. Fakat hayret, gözlerime inanamayıp bir daha baktım. Bir ulu binanın tüm yüzünü kaplamış dev levhada Türkçe olarak (!) "Nefis Rize Çayı. İşte Hakiki Çay" yazıyor, yazının yanında lâle biçimli, ince belli cam bardakta tavşan kanı bir çay resmediliyordu. Sadece en dipte küçücük harflerle İngilizce olarak "Drink-Real Tea" eklenmişti.

Caddede sağıma soluma bakınarak biraz daha ilerledim. Dükkanların isimleri dikkatimi çekti. "Rahat Shoes", "Dilber Giyim Fashions", "Sultan Ahmet Leather", "World Gezim" gibi yarısı Türkçe, yarısı İngilizce isimler çoğunluktaydı. Bir de Türkçe "Merkez" lâfı, iyiden iyiye İngilizce "Center" sözcüğünün yerini almış görünüyordu. Büyük, görkemli bir binanın üstünde yanıp sönen ışıklarla Türkçe olarak "Alışveriş Merkezi" yazılıydı. "Car Merkezi", "Flower Merkezi", "Furniture Merkezi", "Hair Merkezi", merkezi de merkezi, her yanda almış gidiyordu.

Az ötede bir gazete, dergi bayiine rastladım. Amerikan basın hayatında acaba nasıl gelişmeler olmuş diye bir göz attım. Hatırladığım Amerikan dergileri yerine yepyenileri çıkmıştı. Kağıtları daha da parlak, renkleri daha da canlı idiler, ama garip, galiba hepsi Türk dergileri idiler, çünkü adları Güncel, Hareket, Vurgu, Hanım Kız, Görüntü gibi Türkçe adlardı. Birkaç tanesini karıştırdım. Yooo, bunlar, Amerikan, İngiliz dergileriydi. Ancak içlerinde kullanılan dil çok tuhaftı. Mesela, İngilizce güzelim media lafı dururken pek sık basın-yayın sözü geçiyordu. Bir de Türkçe seçenek lafına anlamlı anlamsız ne çok rastlanıyordu öyle. Pek açık seçik, keskin bir sözcük olmamakla beraber, İngilizce alternative'e ne olmuş sanki. "Anlaşılan Amerika da Türkçe sözcükler kullanmak moda olmuş" diye düşündüm. Acaba niye? Yoksa kullananlara Anglo-Sakson oldukları için bir aşağılık duygusu mu gelmişti? Nasıl olur? Daha yüz yıl önce büyük bir devlet olan Amerika ya, onun da kökeninde olan eski imparatorluk İngiltere sine nasıl aşağılık duygusu gelirdi? Belli ki bu Türkçe sözcüklerle bazı yazarlar kendilerine bir üstünlük havası vermeye çalışıyor, bazıları da pek iyi kavramadıkları konularda, halklarının anlamadığı yabancı Türkçe sözcükler arkasına saklanıyorlardı.

Böyle düşüncelerle dolaşıp dururken yorulmuşum. Üstünde "Jimmy s Kahvehanesi" yazılı, şemsiyeli masaları sokağa taşmış sakin bir yer gördüm. Girip bir masaya oturdum. Gelen görevli Türk olduğumu öğrenince arsız arsız sırıttı, bir iki kelime Türkçe bildiğini gösterme çabasına girişti. Kola yokmuş, ithal malı soğuk bir Susurluk marka ayran getirdi.

Ayranımı içip dinlenirken yandaki masalar dolmaya başladı. Pek yer kalmamıştı. Tam o sıra, genç, iyi giyinmiş, efendi görünüşlü, belli ki onurunu yitirmemiş biri masama yaklaştı. "Affedersiniz, yer kalmamış, buraya oturabilir miyim?" dedi. "Hay hay, buyurun" dedim. Oturdu. Kahvesi gelirken havadan sudan konuşmaya başladık. İrlanda asıllıymış, anası babası; kendisi okul çağındayken Amerika ya göç etmişler, okuyup doktor olmuş. Bilimden, tıptan sonra da edebiyattan epey sohbet ettik.

En sevdiği yazar 1970 lerde güzel sahne oyunları yazmış olan İrlandalı Brian Friel miş. Onun "Tercümeler" adlı bir oyunundan bahsetti. İngilizlerin İrlanda yı işgal ettikleri zaman yaptıklarını temsil ediyormuş. Özellikle İrlandalıların kendi köklü, İngilizce den çok daha eski, zengin dilleri Gaelik i yokedip yerine İngilizce yi koymakla, İngilizlerin nasıl İrlanda yı sonsuza dek boyundurukları altında tutmak istediklerini anlatıyormuş.

O ara lafa karıştım. "Özür dilerim ama birşey soracağım. Buraların yabancısıyım. Gelince dikkatimi çekti. Dükkân levhaları, dergi adları falan hep Türkçe olmuş, Amerikan dilinde birçok Türkçe sözcük kullanılıyor. Kırk yıl önce gene gelmiştim, o zaman hiç böyle birşey yoktu. Bu nasıl oldu? Amerika ya ne olmuş böyle?" dedim.

Biraz durdu, yüzünü hüzünlü bir ifade kapladı. "Ah sorma" dedi, "İrlanda nın yüzelli yıl önce başına gelen şimdi de Amerika nın başına gelmeye başladı. Şu farkla ki bu sefer Türkler (Türk olduğumu farketmemişti anlaşılan) aynı işi yaptırıyor. Biliyorsunuz, yirmi birinci yüzyılın başlarında Bağımsız Türk Devletleri Topluluğu dünyada büyük bir iktisadi güç oluşturdular. Kendi zengin hammadde ve neftyağı kaynaklarına sahip çıktılar. Yetiştirdikleri çalışkan ve atılgan gençlik kendi dil, tarih ve derin Asya kültürüne sarılıp ondan aldıkları manevi güçle bilim ve teknikte de çok ileri gittiler. Çeşitli Asya, Orta-Doğu ve Güney Amerika ülkeleri ile sıkı sınai, ticari ilişkiler, yeni gümrük birlikleri kurdular. Onlar zenginleştikçe Avrupa ve Amerika gerilemeye devam etti. Biliyorsunuz, zaten daha yirminci yüzyılın sonlarına doğru bu Batı ülkeleri iyice bunalıma girmişti. Toplum hayatları, aile ve iş ahlakları, insan ilişkileri kalmamıştı. Zaten hep başkalarının hammadde kaynakları ve tüketim pazarları ile ayakta duruyorlardı."

"Evet" dedim, "eğitim düzenleri ve gençlikleri de çok bozulmuştu." Devam etti: "Türk Elleri zenginleştikçe, haysiyetlerine sahip çıktıkça, dünyadaki itibarları arttı. Her ülkede bol bol Türk TV dizileri, Türk filmleri seyredilmeye, her yanda avaz avaz Türk müziği duyulmaya başlandı. Türkler Batı dan öğrencilere burs vermeye, kendi evrenkentlerinde okutmaya başladılar. Bunu yaparken öğrencilerin Türkçe öğrenmesini şart koşuyorlardı." "Evet" dedim, "daha önce Japonlar da böyle yapmıştı."

Yeni İrlandalı dostum, (adı Collin miş) önündeki Türk kahvesinden bir yudum içti. Bir süre sustuk. "Buraya kadar iyi" dedi, "bundan sonrası acıklı. İrlanda nın başına gelen bu sefer Amerika nın başına gelmeye başladı." "Nasıl olur?" dedim, "Türkler Amerika yı işgal etmedi ki." "Aa" dedi, "İşte onun için daha da tehlikelisi oldu." Merakla yüzüne baktım. Görevliden bir su istedikten sonra anlatmaya devam etti. "Türkler önce Amerika da azınlıklar için bütün derslerin Türkçe olarak öğretildiği Türk okulları açtılar. Fakat az sonra Amerikalı veliler de çocuklarını bu okullara göndermeye özendiler. Bu pahalı Türk okullarına gidenler âdetâ ayrı bir kültüre sahip, kendilerini imtiyazlı gören bir sınıf oluşturdular. O ara dünyada Japonca, Çince, Türkçe gibi dillerin önemi gittikçe artmaktaydı. Alışılagelmiş Amerikan okullarında (lise olsun, evrenkent olsun) eğitim dili İngilizce olmaya devam ediyordu. Yabancı diller de ayrıca yabancı dil derslerinde, özel yaz kurslarında yeterince öğretilebiliyordu. O günlerde eğitim düzeni başarılı olmaya başlamıştı. Gene de yabancı Türk okullarına rağbet artıyor, özenti körükleniyordu. Derken, tam kırk yıl önce en iyi bir özel Amerikan okuluna, mali durumu tam bozulmuşken, aniden on-on beş Türk, Kazak, Kırgız öğretmen geldi. Okulun o mâlî sıkıntısı arasında nasıl döviz bulduğunu bir-iki kişiden başka kimse merak etmedi. Ertesi yıl okulun eğitim dili (tüm dersler) Türkçe ye değiştirildi. O zaman için bu çok çarpıcı bir olaydı. İlk kez bir milli Amerikan okulu, bir yabancı Türk misyoner okuluna benzetiliyordu.

Burada, Collin in sözünü kestim. "Ne olacak? Amerikan çocukları Türkçe yi böylece daha iyi öğrenmiş olur." Nerdeyse öfkelendi. "Öyle şey olur mu? Yabancı dil öğretmenin böyle bir yöntemi yoktur. Çocuk aynı anda zaten zor olan fiziği mi öğrensin, Türkçe yi mi? İkisini de öğrenemez, sadece ezberci olur. Kendi dilinde düşünemeyen, her an dolaylı da olsa kendi dil ve kültürünün değersiz olduğu kendisine telkin edilen çocukta kimlik, benlik, haysiyet duyguları nasıl gelişebilir?" "Doğru diyorsunuz" dedim, "zaten birkaç sömürge hariç böyle bir eğitim düzeni, ya da yabancı dil öğretme yöntemi hiçbir aklı başında ülkede yoktur. Ama, öyle birkaç acayip okuldan ne çıkar? Daha pekçok olağan Amerikan okulları var ya."

Collin âdetâ, ne kadar anlayışsız bu adam der gibi sabırsız bir havaya bürünmeye başlıyordu. Gene de bir nefes alıp açıklamaya çalıştı. Anlaşılan bu konu, İrlandalı geçmişi ile de bağlantılı olarak onu derinden tedirgin ediyordu. "İş o kadarla kalmadı" dedi, "Amerikan Eğitim Bakanlığı birkaç yıl içinde, sessiz sedasız, eğitim dili Türkçe olan yüzlerce okul açtı. Arkasından birkaç da böyle evrenkent." "Türkler bu ayrıcalıklı evrenkentlere özellikle yardımlar yaptılar. Sonunda gerçek Amerikan okulları ikinci sınıf durumuna düştüler. Bu sefer onlar da, ‘bizim de eğitim dilimiz Türkçe olsun demeye başladılar. İşin kötüsü bu haince kültürel soykırım oyunu Amerika ya oynanırken, kimseden ses çıkmıyor, herkes Amerika da baş gösteren iç karışıklıklardan, kısa vadeli maddi çıkarlardan başka birşey düşünemiyordu."

"Tabii" dedim, "Bu yabancı eğitim hastalığı hızla arttıkça Amerika daki bilim, teknik, edebiyat seviyesi çok düşmüştür. En kötüsü de, kendine ve kendi toplumuna güveni olmayan, herşeyi Türklere yalvarmaktan bekleyen, temel soruları sormasını, çözüm getirmesini bilmeyen nesillerin yetiştirilmesi olmuştur. Değil mi?"

Collin, hüznü artarak (belli ki ülkesine bağlı, yanılmamışım, onurlu bir insandı) "Evet" dedi, "Sonuç olarak Amerika nın üretkenliği, üreticiliği, tabii sonra da dünyadaki itibarı kalmadı. Yabancı, Türkçe eğitim dilli okullardan yetişenler genellikle ya gezimcilik rehberi, ya Türk şirketlerine acente oldular. Ufak tefek iş yerleri açanlar da, başlıca marifetleri yüzeysel bir Türkçe bilmekten ibaret olduğu için, o marifetlerini gösterme iştiyakiyle, iş yerlerine yarı Türkçe levhalar astılar."

"Yazık" dedim, "Amerika bilime, tekniğe, tıbba büyük katkıları bulunmuş bir ülkeydi. Bu hallere mi düşecekti?" Verdiği izahat için kendisine teşekkür ettim. Sonra da biraz olsun, maneviyatını tazelemek için "üzülmeyin" dedim, "sizin gibi bilinçli, ülkesinin, insanlarının geleceğini, haysiyetini düşünen fertleri oldukça, bir toplum yeniden yeşerir. Yılmayın, doğru bildiğiniz yolda devam edin." Bana insancıl gözlerle baktı.

Vakit epeyi gecikmişti. Kalktım, el sıkışıp ayrıldık. Dışarı çıktığımda sokaklar işlerinden çıkanlarla iyice dolmuştu. Caddeler, kavşaklar beş dakikada ancak bir iki metre ilerleyebilen arabalar, simsiyah dumanlar çıkaran kırık dökük otobüslerle tıkanmıştı. Tozdan, dumandan göz gözü görmüyordu. Boğulacak gibi oluyor, pis havadan nefes alamıyordum. Hatırladığım eski New York ta da kalabalık olur, ama bu derece düzensizlik olmazdı.

Aklıma yeraltı treni geldi. Bu durumda ancak onunla bir yere gidebilirdim. Yedinci cadde ile otuz dördüncü sokaktaki girişi aradım. Yoktu. Eskiden olduğu köşeye yeni bir araba parkı daha yapılmıştı. Köşede, arabaların arasından karşıya geçme fırsatı bekleyen bir genç gördüm. Bir evrenkent öğrencisine benziyordu. Kızgın bir hali vardı. Yanaşıp yeraltı trenini sordum. "Ne treni be" dedi, "onlar tam kırk yıl önce sökülmüş. Haberiniz yok mu?" "Buralarda yoktum" diye mırıldandım, "yeraltından rahatlıkla gidilir gelinirdi. Niye sökmüşler ki?" "Niye olacak" dedi, "Şu Türklerin danışmanları trenin modası geçti. Araba demokrasidir deyip söktürtmüşler. Tabii kendi arabaları burada daha çok satılsın diye! Şimdi işte gördüğünüz gibi arabası olan da perişan, olmayan da." Ve yanımdan bir hışımla uzaklaştı.

Gördüklerim, işittiklerim beni iyiden iyiye şaşırtmış, bir hayli de üzmüştü. Kendi kendime "Allah Allah" dedim. "Bizim millet böyle fena değildi. Tarihi boyunca gittiği yerlerde insanlık öğretmiş, kimsenin diline, dinine, kültürüne dokunmamış, hep birbirinin gırtlağında olan değişik kavimler arasında bile barışı sağlamıştı. Acaba ne oldu? Törelerinde hangi etkilerle böyle köklü değişikler meydana geldi?" diye düşünürken çırpınarak, ter içinde uyandım. "Aa, iyi ki rüya imiş" dedim.

sinan hocanın bay bay türkce adlı eserini okumanızı tavsiye edrim...
sevgi saygı ve duaile
Ekleme Tarihi: 13.03.2006 - 15:01
Bu mesajı bildir   vehbi70 üyenin diğer mesajları vehbi70`in Profili vehbi70 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
akarsu su an offline akarsu  

895 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.02.2006
En Son On: 22.04.2007 - 18:06
Cinsiyeti: Bayan 
Her sey ancak ruyalarda goruruz Insallah bir gun gerceklesir ama tabiki trenlerin modasi gecti diye kaldirmasinlar ortadan.Ama herseyden once ilk once vatanimiza sahip cikalim temelini saglam yapalimki sonra atilalim.
Selam ve dua ile...
Ekleme Tarihi: 13.03.2006 - 15:45
Bu mesajı bildir   akarsu üyenin diğer mesajları akarsu`in Profili akarsu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
.~Sniper~. su an offline .~Sniper~.  
selamun aleykum vehbi.

1230 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 29.01.2006
En Son On: 04.04.2007 - 22:42
Cinsiyeti: ----- 
güzel bir yazı daha eklemişsin. bunlar günümüzde herkesin farkında olduğpu fakat umursamadığı öemli problemler.
ben oktay snanoğlunun byebye türkçe adlı kitabını da okumuştum . aslında bütün kitaplarını bi gözden geçirdim.
buraya taşıdığın için ellerine sağlık .
selametle kal
ve selamun aleykum..
Ekleme Tarihi: 13.03.2006 - 15:54
Bu mesajı bildir   .~Sniper~. üyenin diğer mesajları .~Sniper~.`in Profili .~Sniper~. Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
vehbi70 su an offline vehbi70  
ve aleykümselam sniper kardeşim...

919 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.01.2006
En Son On: 04.01.2015 - 19:05
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijınalı SniPeR

güzel bir yazı daha eklemişsin. bunlar günümüzde herkesin farkında olduğpu fakat umursamadığı öemli problemler.
ben oktay snanoğlunun byebye türkçe adlı kitabını da okumuştum . aslında bütün kitaplarını bi gözden geçirdim.
buraya taşıdığın için ellerine sağlık .
selametle kal
ve selamun aleykum..



sniper kardeşim bu yasısının hangi kitabında geçiyor bilmiyorum sinan hocayı seven bir gurup arkadaş hocanın adına bir site kurmuşlar tesadüf siteye girmiş tim yazıyı okuyunca hoşuma gitmişti ve arşivime almıştım arşivimden aldım sitenin adresini hatırlamıyorum hatırlasam sitenin adresini verirdim...
sevgi saygı ve dua ile
Ekleme Tarihi: 13.03.2006 - 16:27
Bu mesajı bildir   vehbi70 üyenin diğer mesajları vehbi70`in Profili vehbi70 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
.~Sniper~. su an offline .~Sniper~.  
hayıurlı sabahlar..

1230 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 29.01.2006
En Son On: 04.04.2007 - 22:42
Cinsiyeti: ----- 
vehbi kardeşim yanlış hatırlamıyorsam bye-bye türkçe de olacakltı . Allah tan kitapevindeyim. şimdi bakarım nerde olduğunasevinçli...
vesselam.
Ekleme Tarihi: 16.03.2006 - 07:59
Bu mesajı bildir   .~Sniper~. üyenin diğer mesajları .~Sniper~.`in Profili .~Sniper~. Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
vehbi70 su an offline vehbi70  
RE: hayıurlı sabahlar..

919 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.01.2006
En Son On: 04.01.2015 - 19:05
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijinali SniPeR

vehbi kardeşim yanlış hatırlamıyorsam bye-bye türkçe de olacakltı . Allah tan kitapevindeyim. şimdi bakarım nerde olduğunasevinçli...
vesselam.



sniper kardeşim bay bay türk ceyi(bye bye türkce) başladım bitiremedim bilmiyorum olması büyük cünkü konu kitabın başlığıyla çağrışıyor.

sevgi saygı ve dua ilegül
Ekleme Tarihi: 16.03.2006 - 08:05
Bu mesajı bildir   vehbi70 üyenin diğer mesajları vehbi70`in Profili vehbi70 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
.~Sniper~. su an offline .~Sniper~.  
:))

1230 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 29.01.2006
En Son On: 04.04.2007 - 22:42
Cinsiyeti: ----- 
ben baktım abi kitaba hemen
. kitabu,ın adı bile i
bir nev york rüyası
bye bye türkçe
sevinçli))

ilk 17 sayfası ona ait..sevinçli
bu arada başka bir kitabı dikkatimi çekti oktay sinan ın ..
inşallah onada bi başlayayım . onuda anlatırız burda..
vesselam.
Ekleme Tarihi: 16.03.2006 - 12:05
Bu mesajı bildir   .~Sniper~. üyenin diğer mesajları .~Sniper~.`in Profili .~Sniper~. Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
vehbi70 su an offline vehbi70  
SNİPER KARDEŞİME....

919 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.01.2006
En Son On: 04.01.2015 - 19:05
Cinsiyeti: ----- 
sniper kardeşim bay bay türkceyi (bye bye türkce)ben bir yıl önce elime aldım biraz okudum fakat bitiremedim bitiremediğim hiç bir kitabın içeriğini hatılıyamıyorum (bitiremediğimin sebebide beyaz türkler oldu ona başladım lakin onuda yarım bırakıp söner yalcının diğer kitabı bay pipoyu bitirdim ve bay pipoda söyle bir not var beyaz türklerin devamı diye onun için beyaz türk leride okumadım)

arşivimi karıştırırken oktay hocanın yazısını görüncede ravdada paylaşmak isdedim şu andada mesneviden hikayeler diye küçük bir kitap okuyorum vede zaman buldukca M A ERSOYUN SAFAHATİNİ OKUYORUM 4 CİLT İBİTİRMEK ÜZEREYİM...

SEVGİ SAYGI VE DUA İLE
Ekleme Tarihi: 16.03.2006 - 12:45
Bu mesajı bildir   vehbi70 üyenin diğer mesajları vehbi70`in Profili vehbi70 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
.~Sniper~. su an offline .~Sniper~.  
sen iyisin yav..

1230 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 29.01.2006
En Son On: 04.04.2007 - 22:42
Cinsiyeti: ----- 
ben kitap okumayalı o kadar zaman olduki hangi kitabı okudğumu bile bilmiyorum sevinçli
aslında yine okudumda şöyle dişe dokunur doğru dürüst bir kitap okumadım ya eski okuduklarıma baktım yada bir iki dandik oman okudum . şöyle üzerinde düşünemey değer bir kitap okuyamadım henüz. taki şu oktay sinan ın ne yapmalıyım adlı kitabını görene kadar . ilk bakışta bi ilgimi çekti. hadi hayırlısı bu hevesle okudum okudum yoksa bu da son zamanlardaki
kitağplarla aynı kaderi paylacşacak . yarım kalacak .
gerçi oktay sinan insanı meraklandırmıyor değil. neyse . bitirmek dileğimle . ..

yav şimdi kitaepevinde bi düzenleme yapılıyorda . o kadar çok kitap dikkatimi çekti ki yine hangisini okuyacağımı şaşırıyorum ama karalıyım bunu okuyacam . sonra onumu okusam bunu mu okusam diyor insan . ben her okusam dediğime başlıyorum sonunu getiremiyporum . 50 sayfalık cep kitapları bile karman çorman neresi okunmuş belli dğeil. kjafama göresevinçli
neyse inşallah bunu okuyalımda bakalım ne demiş. ilgimi çeken başlıkları..
Baş örtüsü için mi avrupa birliğine??
batının yobazlar..
:Sinsi fetih..
Mopskovada batu hayranlığı
ve dışarda unututğıumuz tirkler..
son olarakda uyanış hareketi..
delikanlıysa uyandırsın bakalım...
vesselam.
Ekleme Tarihi: 16.03.2006 - 12:55
Bu mesajı bildir   .~Sniper~. üyenin diğer mesajları .~Sniper~.`in Profili .~Sniper~. Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2108 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.82063 saniyede açıldı