stromectol ivermektine kamagra ivermektine colchicine epanutin epilantine epivir ercolax eriacta escodarone escoprim escozem esidrex estrace etimonis etopophos euglucon eulexin euthyrox evista exelon exitop extra super avana extra super p force ezetrol famvir farlutal felden feldene felodil female cialis female viagra femara finasterax flagyl flamon flomax flox ex floxal floxin floxyfral flucazol flucinome flucoderm fluconax
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Atatürk'ü anlamak ve anlatmak...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
severmisin su an offline severmisin  
Atatürk'ü anlamak ve anlatmak...

41 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.12.2005
En Son On: 27.12.2005 - 11:03
Cinsiyeti: Erkek 
Çevreme yeniden bir baktım. Etkilenme dışı kalmanın mümkün olmadığı bu çevrede Atatürk nasıl algılanıyor...?

YEKTA Güngör Özden'e göre bu konuda doğru düşünmenin ayıracı Atatürk'tür. Metot hazırdır:

"Atatürk yaşasaydı günümüzün iç ve dış koşullarına göre, ortama göre, olanaklara göre neler yapabilirdi, diye düşünmek..." gerekir...(Radikal 19 Mayıs 2002)

Fakat Kara Kuvvetleri Komutanı Sayın Org. Büyükanıt'a göre, Atatürk yaşasaydı Türkiye'nin AB üyesi olması için çalışırdı. Halbuki Attilâ İlhan'a göre, Atatürk yaşasaydı AB'ye karşı Asya-Afrika ülkelerinin yanında yer alırdı!

Birçok 'Atatürkçü'ye göre özelleştirme "Atatürk devletçiliğine" ihanettir!

Ama bir başkası da Atatürk döneminde devlet işletmelerinin "özel sektöre devredilmek amacıyla" kurulduğunu hatırlatarak Atatürkçülük adına özelleştirmeyi savunabilir!


Sonuç olarak Zeki Kentel de, "Atatürk yaşasaydı şöyle düşünürdü..." şeklinde bir "doğru düşünme metodu" olacağını kabul etmiyorum...


Yaşasaydı, hayatında karşılaşmadığı bambaşka olaylar ve değişmiş bir dünyada nasıl düşüneceğini kimsenin bilme ve sezinleme yapması mümkün değildir...

Fakat işin gerçeği şu ki, "Atatürk yaşasaydı..." diyerek kendi düşüncelerimizi söyleriz ve onun değişik koşullarda söylediği binlerce cümlesinden işimize geleni seçerek kanıtladığımızı sanırız.

ATATÜRK elbette bu milletin ve ülkenin kurtuluşunda ve yeniden kurulmasında askerî ve siyasi dehaya sahip kurucu bir liderdi.

Benzer tip liderlerin birçoğundan farklı olarak, bir imparatorluğun çöküşü, Dünya Savaşı, Milli Mücadele, yeni bir devlet kurmak ve devrimler gibi olağanüstü deneyimlere sahipti.

Çok farklı devirler yaşadığı için çok farklı görüşler savunmuştur.

1920'lerde İngiltere'ye karşı İslam dünyasının ve Sovyetler'in desteğini almaya çalışırken, "mazlum milletler" davası güttüğünü söyler.

Din, diplomasi, emperyalizm, hilâfet, kültür gibi konulardaki sözleri, bu siyasetin ürünüdür.

Atatürk’ün bir ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ vardır. Attilâ İlhan bunu, öncelikle Atatürk’ün daha 1920’de kendisine gelen Araplara, “Hele siz bir özgürlüğünüzü elde edin, sonra belki bir konfederasyon kurarız” sözlerine bağlıyor. Burada sözü edilen Araplar, Suriyelilerdir.

Gerçekten de, Maraş’ın ve Antep’in kahramanca direnişini gören Suriyeliler, İngilizlerin Irak’ı da kapsayan Büyük Suriye’yi bölmeleri üzerine Sivas Kongresi sırasında Mustafa Kemal’e başvurmuşlardır.

Atatürk ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ni asla terk etmemiştir. Bunun kanıtlarından biri de Musul meselesini hiç terk etmemiş olmasıdır. Zaten eski Osmanlı toprakları üzerinde hem Balkan Paktı’nı hem de Sadabad Paktı’nı kurmuştur. Ortadoğu’yu kontrol edemezsek başımızın derde gireceğini Atatürk bilmektedir.

Madem öyleydi, neden hem Balkan hem de Sadabad Paktı’nı kuran Atatürk, bir Ortadoğu Paktı kurmamıştır?

Aslında bu sorunun yanıtını vermek çok zor değil. Bugün ABD’nin oynadığı rolü, o zaman İngiltere oynamaktadır. Atatürk, İngiltere’ye karşı Don Kişot rolüne düşmeyecektir. Bir düşünceyi kafasından geçirmek başka, onu hayata geçirmek için adımlar atmak başkadır. Atatürkçüler bu dizeyi dikkatli okuyunuz... O bu adımları atmamıştır, çünkü o gerçekçi bir düşünüşün sahibidir.

1920’de Atatürk’ün kapısını aşındıranlar kimdi? Afgan Kralı, Atatürk’ü desteklemedi mi? Şehinşah Rıza Pehlevi Ankara'da değil miydi?

İngilizler, Fransızlar sefarethanelerini Ankara’ya taşımamakta direnirken, Ankara’yı tanıyan ilk ülkeler hangileriydi?

Lozan bir dönüm noktasıdır. Hele 1926'dan sonra diplomasisinde ağırlık noktası, Batı ile yakınlaşmaktır.

1930'larda radikal bir lâiklik ve pozitivizm vurgusu ön plandadır. Dilde aşırıya gider, hata yaptığını görünce geri döner...

1920'lerdeki sözlerinden bir Atatürk'ü, 1930'lardaki sözlerinden başka bir Atatürk'ü savunmak mümkündür.

Bu onun zaafı değil, siyasi deha yapısının yansımasıdır.

Hele Atatürk'ten iktisadi doktrin çıkarmaya çalışmak sadece bilimin yadsınması olur.

ATATÜRK, İkinci Dünya Savaşı yaklaşırken, hasta yatağında çok endişelidir. Ali Fuat Paşa'ya bu endişesini söyler:


- Bu İkinci Umumi Harp, beni yatakta kımıldatamayacak halde yakalayacak olursa, memleketin hali ne olacaktır? Ben devlet işlerine mutlaka müdahale edecek hale gelmeliyim.

Halbuki, İnönü'nün İkinci Dünya Savaşı'nda çok başarılı bir diplomasi ile Türkiye'yi harbin dışında tuttuğunu biliyoruz. İnönü'den sonra da Türkiye gelişmesine devam etmiştir; hatta ekonomik gelişme 1950'den sonra dinamizm kazanmıştır.


Bugünkü Türkiye, Atatürk'ün öngördüğü ilk hedefler gerçeğinde her geçen gün, geçirdiği her dönemden daha gelişmiş, daha demokratik ve daha özgür bir sürece girmektedir ve bu yolda devam edecektir.

Atatürk metafizik ve insanüstü bir kavram değildir. "Atatürk'ü anlamak" da gizemli, esrarengiz, mistik, tabiatüstü bir şifreyi çözer gibi "sırra vâsıl olmak" sorunu değildir.

Onu tarihi gelişim içinde yer alan ve onun da yer aldığı dönemlerin koşullarını iyi görerek, unutmadan incelemektir... Pratikliğini, pragmatikliğini görmektir... Kalıcı iki yüksek değere sahip çıkmaktır; "vatanseverlik" ve "İlerleme ve yenilenme"...

Ezilen ve sömürülen uluslara en gerçekçi mesajı veren Mustafa Kemal'i bunu nereye kadar ve ne kadar götürdüğünü iyi görmeliyiz...!

Avrasya’nın bütün Türk dilli ülkelerinin, İslâm dünyasının, dünün sömürgelerinin bugün de gözlerini Ankara’ya diktiklerini iyi görmeliyiz...!

Dün ve bugün bizim bu dünyadan ne kadar soyut olduğumuzu, bu dünyanın bizi neden ve ne kadar dışlamış olduğunu iyi görmeliyiz


Zeki KENTEL




Farkım ne yaptığım işte, ne de becerilerimde. Ben de herkes gibi kendime hasım. Fark burada...
Ekleme Tarihi: 18.12.2005 - 16:35
Bu mesajı bildir   severmisin üyenin diğer mesajları severmisin`in Profili severmisin Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları gizle
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 Atatürk'ü anlamak ve anlatmak...
severmisin 18.12.2005 - 16:35
 Atatürk'ü anlamak ve anlatmak...
erdemak 18.12.2005 - 19:49
 mümkündür
severmisin 19.12.2005 - 10:40
 BAKINIZ ATATÜRK KONUSU DERİN MEVZU GIDIKLAMAYALIM
NurBahcesi 20.12.2005 - 14:15

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 325 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaDeCe_BeN (42), BaLiM (38), Kemaloglu (46), ziþan (46), kaan67 (56), vuslathasretiC (41), yasin24021986 (40), ali_celiker (43), karakartal69 (55), fatihoz (56), htdayi (47), SABIR74Köln (50), nur47 (56), arzuasu (37), yesil_sevda (41), Salman_Raduyew (43), hesna (36), gülbahçem (45), hakancem75 (48), kuzguncuk (44), a-rahmanonay (39), nefretim-var (42), 89_Komando (35), sarýgazi.. (47), Ömer36 (33), irfan özkan (57), zelihaaa (42), vuslat hasreti (41), Andalusia (42), yalcinkarakilic (49), polat505 (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.49582 saniyede açıldı