Sabah’ın pazar ekinin ilk sayfasını kaplayan bir araştırma gazetenin sürmanşetinden de anonslanmıştı: “Tesettür kemik erimesi yapıyor!”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Sağlığı merkezlerine başvuran her iki kadından birinde kemik erimesi rahatsızlığı tespit edilmiş. Nedeni ise “kapalı giyim”den kaynaklanan D vitamini eksikliğiymiş...

Araştırmanın AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir birim tarafından yapılmış olmasının Sabah tarafından ‘elverişli bir kanıt’ bağlamında değerlendirildiği açık. “Biz söylemiyoruz, onlara bağlı bir birim söylüyor” konforuna sahipler...

Ama sonuç değişmiyor. Yani, gazetenin bu araştırmayı ‘öne çıkararak’ kamuoyunun bilinçaltına yollamak istediği o geleneksel mesaj belli...

Nedir o? Kadınların başlarını açmalarında veya örtmeye niyeti olanların da örtmekten vazgeçmelerinde büyük fayda var: Çünkü, Sabah’ın dediğini yapmazsanız kemiklerinizin erime ihtimali yüksek!

Keşke, bu araştırma AİHM’nin nihai kararından önce yayınlansaydı da, “Sadece rejim açısından değil, sağlık açısından da zararlı!” diye gerekçeli kararda yer alabilseydi!

Temel hak ve özgürlüklerde gözlenen kemik erimesi AİHM için önemli değildir, bunu biliyoruz...
Sabah’ın sürmanşetten çaktığı belediye araştırmasından

‘Laik Hindistan’ın türbanlı Başbakanı Bay Singh’i de haberdar etmek zorundayız: “Hindistan’ın Ankara Büyükelçisi, bir zahmet başbakanınızın sağlığına sahip çıkınız! Kendisinde, kemik erimesi riski hayli yüksek!”

Elbette, kemik erimesi veya D vitamini eksikliği gibi bir sağlık sorunu ile alıp veremediğim yok. Bendeniz “Başlar açılacak, başka yolu yok” mesajlarının izini sürüyorum...

Bu mesajı da en iyi Hürriyet verir. Sabah gibi öyle alttan alta da değil, direk çalışır. Hürriyet’çiler başını açan kadınların öykülerine balıklama dalar...

AİHM’nin nihai kararından sadece iki gün sonra (12 Kasım’da) Hürriyet’in manşetini hatırlayalım. “-Siyasallaştı dedi, türbanını çıkardı”

Kim çıkardı? “Almanya’da Milli Görüş’ün kurucusu ve fikir babası Dr. Yusuf Zeynel Abidin’in kızı Emel Abidin Algan 30 yıl sonra türbanını çıkararak, başını tümüyle açtı!”

Hürriyet’in haberi aynen böyleydi...

Devlet Gazetesi’nin kamuoyuna söylemek istediği gayet açıktı: Bu denli dindar bir ailenin kızı dahi başını açtığına göre, üstelik siyasallaştı diyerek resmi tezimizi kabul eden bir açıklama yaptığına göre sorunun çözümü için yegane yolun başların açılması olduğunu görün, artık!

AİHM kararından sonra “İkna Odaları geldi, hanım!” kıvamında “pekiştirici” bir manşetti, bu...

Emel Abidin Algan’ın başını açma öyküsü Vatan’ın da çok hoşuna gitmiş olacak ki, onlar da pazar ekinde iki tam sayfa ayırmışlardı, konuya: “Bir müzik dinledi, bir adamla tanıştı, bir kitap okudu ve 30 yıldır taktığı türbanı çıkardı!”

Emel Hanım, Vatan’a özel hayatından fikirlerindeki değişime kadar yaşadıklarını ayrıntılı biçimde anlatmış. En başta başını açma kararı olmak üzere, kuşkusuz bütün bu değişim onun tercihi. Kendi bileceği bir iş. Başını açmasına kimse karışamaz. Karışması söz konusu dahi olamaz...

Emel Algan, söyleşinin bir yerinde “Gerçekten siyasallaştı diye mi çıkardınız, türbanı?” sorusuna bakın ne cevap veriyor: “Hayır. O başlığı gazete koydu. O düşünceyi inkar etmiyorum. Ama asıl sebep bu değil. Başımı açmamın sebebi türbanın siyasallaşması değil. Kendi gelişimimle ilgili...”

Söyleşiden öğreniyoruz ki, Algan Türkiye’deki türban yasağı uygulamasını da yanlış buluyormuş!

Sonuç: Medya doktorları, Hürriyet’in 12 Kasım’daki manşetine kemik erimesi teşhisi koydular; üstelik o manşetin başı da açık, hani!

29.11.2005 – TAMER KORKMAZ