0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » DİĞER KONULAR » İNSANDAKİ FABRİKALAR--MEHMED KIRKINCI "   Cevap ekle

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
asanyakan su an offline asanyakan  
İNSANDAKİ FABRİKALAR--MEHMED KIRKINCI " Alıntı yaparak cevapla

401 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.11.2003
En Son On: 16.05.2004 - 01:20
Cinsiyeti: ----- 
İNSANDAKİ FABRİKALAR--MEHMED KIRKINCI "
İnsanın içinde çalışan mânevi fabrikalar, dışındaki maddi fabrikadan, yani beden fabrikasından çok daha gariptir. İnsan ruhunun mahiyetini ancak Hâlik-ı Zülkemâl bilir. Biz sadece ruhumuzun bazı faaliyetlerine teşbih ve temsil dürbünüyle uzaktan uzağa bakmaya çalışacağız:
Cenab-ı Hak, mefküreyi acib bir fabrika olarak yaratmıştır. Bu fabrikaya zahiri ve batıni duygularla, ham madde mesâbesinde mânâlar ve malümatlar gelmekte, akıl bunları ilim haline getirip hafızada biriktirmektedir. Mefküreyi bir mensucat fabrikasına teşbih edersek. Bu fabrikanın kulak dediğimiz kanalından giren yünler akılda kumaşa inkilâ. Etmekte ve hafızada depolanmaktadır. İstediğimizde bu kumaşlar depodan alınmakta ve fabrikanın ağız denilen kanalından dışarıya ihraç edilmektedir. Burada işaret etmemiz gereken çok mühim bir husus da, depodaki kumaşların ağızdan çıkmasına rağmen, kumaşlarda hiçbir eksilme olmamasıdır Bu fabrikanın diğer harika bir tarafı da fabrikanın giriş ve çıkış kanallarının muhtelif oluşudur Şöyle ki: "
Yukarıdaki misâlde giriş kanalı kulak,, çıkış kanalı ise ağız olarak izah edilmiştir. Bunun yanında, fabrikaya göz kanallarından da yünler girebilmekte ve akılda kumaşa inkilâb ettikten sonra hafızada saklanmakta ve istenildiğinde elden yazı suretiyle veya yine ağızdan söz suretiyle dışarı dökülebilmektedir. Böyle bir fabrika yapmak beşer takatının çok fevkinde olduğu gibi bu faaliyetlerin mahiyetini anlamamız da mümkün değildir. Akla malümat getiren diğer bir âlet de dildir. Yediğimiz bir elmanın vitamini bedenimizde yerini alırken, tadı dil kanalıyla akla ve oradan da hafızaya geçip kendine mahsus makamında oturmaktadır
Mefküre fabrikası göz penceresiyle de, seyrettiği şeylerin suretlerini, okuduğu şeylerin mânâlarını alıyor ve hafızaya havale ediyor. Daha önce okuyup hafızamıza yerleştirdiğimiz bir vecizeyi yazmamız söylense, yine tahmin ve tasvir edemeyeceğimiz harika bir faaliyetle o vecize hafızadan alınıyor ve el vasıtasıyla kalemimizin ucundan dökülüyor. Aynı vecizeyi söylemek istediğimizde ise, bu defa ses olarak dilimizden akmaya başlıyor. Bu misâlde fabrikaya yün misâli giren vecize, hafızada oraya mahsus bir halde saklandıktan sonra, istediğinizde yine yün olarak yani bizzat kendisi hiçbir değişikliğe uğramadan dışarı çıkmış oluyor. Hâyal ise, şeker fabrikasına çok uzak mesafelerden şeker pancarı getiren vagonlar gibi, yüklendiği tahayyülâtı aklın eline teslim ediyor. Akıl bunlar içerisindeki mânâları süzüp, lüzumsuz şeyleri dışarı atıyor. Diğer âliet ve cihâzatımızı bunları kıyas edebilirsiniz.
Akıl böyle çeşitli kanallarda aldığı malümatı ve mânâları ilim haline getirdikten sonra, ancak marifgetullah ve muhabbetullah ile mutamin olan kalb fabrikası bu ilimlerden marifetini ve muhabbetini ziyadeleştirecek olanları almakta ve Cenâb-ı Hakkın lütfuyla yine tavr-ı aklın haricinde bir faaliyetle feyze inkilâb ettirmektedir. Bu kadar harika fabrikalarla dolu olan insan, bu dünyaya elbette ki şu kısacık dünya hayatını kazanmak için gönderilmemiştir. Ebedi saadet fabrikaları olan bu cihâzatımızı âhirete ait olmayan hangi işte sarf etsek zarar etmiş oluruz, Dünyada kazandığımız cüz’i servet, makam, şöhret gibi şeyler bu fabrikaların gayesi ve neticesi olamaz. Bir insanın elinde altından yapılmış antika bir çekiç bulunsa, o insan bu çekice taş yontup para kazandığı takdirde kâr ettiğini idda edemez. Zira, çekici taşa her vuruşunda beş kuruş kazanmaya bedel belki beş yüz lira zarar etmektedir. Bizler da herhangi bir dünyevi menfaat ilde ettiğimiz zaman sevinirken, neyi kaybettiğimizi ve hangi âletleri yıprattığımızı bilemiyoruz. Bu harika ve cihanbaha aletlerle techiz edilen insan, sarf ettiği ömür neticesinde Hâlik-ı Ezel ve Ebedin rızası ve dolayısıyla da ebedi saadetten başka neyi kazansa zarar, hattâ iflâs etmiş demektir. .
Özkan Yılmaz
Ekleme Tarihi: 06.12.2003 - 04:26
Bu mesajı bildir   asanyakan üyenin diğer mesajları asanyakan`in Profili asanyakan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
asanyakan su an offline asanyakan  
re Alıntı yaparak cevapla

401 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.11.2003
En Son On: 16.05.2004 - 01:20
Cinsiyeti: ----- 
sevinçli sevinçli sevinçli
Ekleme Tarihi: 07.01.2004 - 21:44
Bu mesajı bildir   asanyakan üyenin diğer mesajları asanyakan`in Profili asanyakan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

  Cevap ekle Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1113 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
zec (53), yesil07 (39), volkansav52 (40), bebecik1974 (50), mcamlica (38), serdar414 (47), musoylemez (56), KalpYapalim (32), gurbat (62), yasen (47), yilmaz (63), kenzularsh (40), srknsrt (51), puma (54), mazpolat (67), pskofb (38), akaasa (49), oguzy (74), arkadasim (51), Mecnun2000 (55), sarenge (44), SarCopTeS (43), halil40 (36), belan08 (47), halil_10 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62689 saniyede açıldı