0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Allah için Sevmek Allah için buğzetmek

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Allah için Sevmek Allah için buğzetmek

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
ALLAH İÇİN SEVMEK ALLAH İÇİN BUĞZETMEK
Allah için sevip Allah için buğzetmek, Rasûl-i Ekrem (sav) Efendimiz ‘in biz ümmetine bizzat yaşayarak göstermiş olduğu Peygamberî ahlâkın içerisinde çok önemli bir yer teşkil eder İnanan insanlar olarak her hususta ona tabi olması gereken bizlerin yakınlarımıza ve diğer insanlara göstereceği sevgi ve buğz bu esasa dayanmalı, nefsânî olmamalıdır. Bir kimsenin kendi nefsini, çocuğunu, eşini, akrabasını ve diğer insanları sevmesi doğal bir sevgidir Ancak kâmil bir mü’minin bunlara karşı duyduğu sevgi her şeyi yaratan Allah (cc)’nün rızası içindir. Rasûlullah (sav) Efendimiz, bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar:
“Üç huy vardır ki, bunlar kimde bulunursa imanın tadını alır:
1 Allah ve Rasûlü’nü bu ikisi dışında kalan herkesten ve her şeyden fazla sevmek,
2 Bir kulu sırf Allah rızası için sevmek,
3 Allah, imansızlıktan kurtarıp İslâm'ı nasib ettikten sonra tekrar küfre, inançsızlığa düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak"aglaBuhârî, İman 9)

Bir gün Efdalüddin hazretlerini öven ve sevdiğini söyleyen bir kimseye onun şöyle cevap verdiği nakledilir:

“Allah aşkına git!” Bu sözüne karşılık o zat; “Allah’a yemin ederim ki seni kalben sevmekteyim Kıyamet günü mahşer yerinde seninle birlikte bulunmayı Allah’tan niyaz ederim” dedi

Efdalüddin hazretleri bu zata; “Peki, şayet beni mahşer günü ateşe atsalar ne yaparsın?” diye sorunca o kimse; “O vakit seni bırakır giderim” dedi Bunun üzerine Efdalüddin hazretleri; “Kardeşlik sevgisi şudur ki; ben ateşten çıkmayınca sen de Cennet’e girmemelisin Beni bekleyip birlikte Cennet’e girmeye çalışmalısın İşte kardeş sevgisi budur Yoksa ateşi görünce beni bırakıp kaçman değildir” demiştir

Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah (sav)’den şöyle rivayet ediyor: “Adamın biri, bir başka köydeki (din) kardeşini ziyaret etmek için yola çıktı Allah Teâlâ, adamı gözetlemek için onun yolu üzerinde bir meleği görevlendirdi Adam meleğin yanına gelince, melek, ‘Nereye gidiyorsun?’ dedi Adam, ‘Şu (ileriki) köyde bir din kardeşim var, onu ziyarete gidiyorum’ cevabını verdi Melek, ‘O adamdan elde etmek istediğin bir menfaatin mi var?’ dedi Adam, ‘Yok hayır, ben onu sırf Allah rızası için severim, onun için ziyaretine gidiyorum’ dedi Bunun üzerine melek, ‘Sen onu nasıl seviyorsan Allah da seni öylece seviyor Ben, bu müjdeyi vermek için Allah Teâlâ’nın sana gönderdiği elçisiyim’ dedi ”(Müslim, Birr 38)

Sevgi iflas edince kin ve nefret fahiş şekilde kâr eder Kin ve nefret kâr edince toplumdaki birlik yok olur Birlik yok olunca toplum dağılır Bugün özellikle toplumumuzda bir çözülmüşlük, bir sevgisizlik haddi aşmış durumdadır Esas sevgisizlik Allah (cc)’yu sevmemekten ileri gelir Her şey Allah için sevilebilir, ancak hiçbir şey O’nun sevgisine eş tutulamaz

Peygamberimiz (sav)’in Sahâbe’ye, Sahâbe’nin birbirine ve Tabiî’ne bıraktığı sevgi, kardeşlik duygularını tekrar kazanmak, hadîs-i şerifte buyrulduğu üzere imanın tadını alabilmek hepimiz için şarttır Allah için her mü’min sevilmelidir Mü’min, imanın güzelliğini tatmış olan kişidir Mü’minler, her biri rengi ve kokusu ayrı, muhtelif gül bahçelerine ait güllerdir Mü’minler, birbirini tamamlayan bir ailenin üyeleri gibidirler

Ebû Hureyre (ra)’dan rivayetle Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuşlardır:
“Allah’ın kullarından öyle üstün kimseler vardı ki, peygamber değildirler Fakat peygamberler ve şehitler onlara imrenecekler” Bunu dinleyen Ashâb; “Yâ Rasûlallah, onlar kimlerdir? Belki tanışır onlarla muhabbet eder, dualarını alırız” dediler Rasûl-i Ekrem (sav); “Onlar bir sülaleden akraba olmadıkları halde sırf Allah için birbirlerini severler Âhirette nurdan minberlerin üzerinde, yüzleri ay gibi parlayacak Herkesin korkudan hüzün ve kedere boğulduğu o günde ne korkacaklar ve ne de üzüleceklerdir” dedikten sonra şu âyeti okudu: “Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiç bir korku yoktur Onlar üzülmeyeceklerdir de”(Yûnus, 10/62)

Hasan-ı Basrî (ks) diyor ki: “Bizim dost ve kardeşimiz bize aile efradımızdan daha sevimlidir Zira bizim aile efradımız, bizi dünyada anar; ama dostlarımız mahşer yerinde anarlar”

İmam Gazâlî (ks) şöyle demiştir:
“Sevginin en üstün derecesi Allah için ve Allah rızası için sevmektir Çok ince, derin ve kapalı olan bu kabil sevgi hususunda meşhur hadis âlimlerinden Bakıyye bin Velîd şöyle demiştir: ‘Mü’min, sevdiği mü’minin köpeğini de sever’ Bu kabil sevgi ile evini, mahallesini ve komşularını da sever Nitekim Mecnun şöyle diyor: ‘Leyla’nın bulunduğu memleketleri dolaşır onların taşını toprağını öperim

Aslında gönlümü yakan o memleketler değil, Leyla’nın sevgisidir’ İşte Allah sevgisi de böyledir Kalbi kapladığı ve artık onu gizlemekten çıkıp aldırış etmeyeceği bir hale geldiği zaman bu sevgi Allah’tan başka bütün varlıklara da sirayet eder Çünkü bütün mevcûdat O’nun kudretinin eseridir Bunun için Rasûl-i Ekrem (sav)’e meyvelerin turfandası takdim edildiğinde, onu sever, yüzüne gözüne sürer ve ‘Rabbimin yeni bir yaratığıdır’ derdi”

Cenâb-ı Hak (cc), Kur’ân-ı Hakîm’inde şöyle buyurmaktadır: “İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfünden onlara daha da fazlasını verecektir”(en-Nisâ, 4/173)

Bu âyetin tefsirinde şöyle denilir: Allah Teâlâ (cc), bir kuluna mağfiret ettiği zaman onu kardeşlerine de şefaatçi kılar Nitekim bir hadîs-i şerifte Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır:

“Mizanda, o günahların ve sevapların tartıldığı anda günah kefesi ağır gelen birisine yakınlarından iyilik ve sevap alma izni verilir O kişi, en yakın şefkatine güvendiği annesine ilk önce gider, der ki anacığına; ‘Anneciğim günahım sevabımı aştı, yardım et bana, sevaplarından bir kısmını bağışla’ Annesi cevaben; ‘Heyhat! Oğlum ben kendimi kurtarabileceğime dahi emin değilim, sana nasıl bağışlarım?’ Bunu duyunca adam yıkılır Daha sonra babasına gider, fakat ondan da aynı cevabı alır Sonra sırayla diğer en yakınlarına gider, fakat onlardan da bir hayır bulamaz Umutsuz, üzgün mizana geri döner Tabi günah kefesi ağır geldiği için

Cehennem’e atılmak üzere götürülür Götürülürken bir kişi meleklere şöyle seslenir; ‘Durun! Bu kardeşimi nereye götürüyorsunuz?’ Melekler ise; ‘Cehennem’e Günahı sevabına galebe çaldı’ derler O kişi şöyle nidâ eder: ‘Yâ Rabbi! Eğer bu kardeşim Cehennemlikse ben Cennet’i istemem Kardeşim Cehennem’de azap görürken, ben Cennet’e gitmem’ deyince Yüce Hak Celle ve Alâ şöyle buyurur: “Kulumun bu fedakârlığına karşılık her ikisini de affettim İkisini de Cennet’e götürün ve sayısız nimetlerimle donatın”

Cenâb-ı Hakk’ın kardeşliğe verdiği önem, bu misalde gözler önüne serilmektedir

Hz Ali (ra) şöyle buyurmuşlardır: “Gerçek kardeşin, daima yanında bulunan ve sana yararlı olmak için zarara katlanan, zamanın musibet ve felaketleri ile karşılaştığın zaman ne pahasına olursa olsun, yanında koşandır”

Kardeşlik, iki mü’min arasındaki sevgi bağıdır Bu bağ, beraberinde bazı hakları getirir Bu haklardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

Birinci hak, maldadır Hicret sonrası Medine’deki Müslümanların, mallarını ikiye bölüp muhacir kardeşlerine infak etmeleri bu kabildendir

İkinci hak, fiilen yardıma muhtaç olduğunu görünce onun istemesine mahal bırakmaksızın yardımına koşmak ve kendi işini sonraya bırakmaktır Rasûl-i Ekrem (sav)’in meclisinde Abdullah bin Ömer (ra) sağa sola bakıp duruyordu Rasûl-i Ekrem (sav) niçin bakındığını sordu O’da; “Sevdiğim bir adam vardı onu arıyorum” deyince Rasûl-i Ekrem (sav); “Bir adamı sevdiğin zaman adını, babasının adını, dedesinin ve akrabalarının adını sor, öğren Hasta olduğu zaman ziyaretine, işi olduğu zaman yardımına gidersin” buyurdu

Üçüncü hak, dildedir Bazen susması bazen konuşması lazımdır Susması, huzurunda ve gıyabında kusurlarını bilmezlikten gelmesi ve onlardan bahsetmemesidir Rasûl-i Ekrem (sav), “Gördüğü iyilikleri gizleyip, gördüğü kötülükleri teşhir eden kötü komşudan Allah’a sığının” buyurmuşlardır

İbn-i Mu’tez şöyle diyor: “Açıklanması istenmeyen, bana emanet edilen bir sırrı göğsüme yerleştiririm de göğsüm ona mezar olur”

Bir başka Allah dostu da şöyle der:
“Sır benim göğsümde mezarda bekleyen gibi de değildir, çünkü mezarda olanlar dirilip açığa çıkmayı bekler Ben bana emanet edilen sırrı öyle unuturum ki, mümkün olsaydı, onu gizleyip yok ettiğimden sırrın bile haberi olmazdı”

Dördüncü hak, bazı sürçme ve hatalarını bağışlamaktır

Beşinci hak, hayatında ve ölümünde onun sevdiği ve kendisi için arzu ettiği şekilde kendisi ve çoluk-çocuğu içir hayır duada bulunmaktır

Rasûl-i Ekrem (sav); “Bir kimse, kardeşine dua ettiği zaman bir melek; ‘Allah sana da o dua ettiğin gibi versin!’ der”, “Kişinin, kardeşi hakkında gıyâben yaptığı dua reddolunmaz” buyurmuşlardır

Altıncı hak, dostuna yük olmamak ve lüzumsuz tekliflerde bulunmamaktır

Yedinci hak ise, vefa ve ihlâstır Vefa demek; kendisiyle ölünceye kadar ve öldükten sonra da aile efradı ile muhabbeti devam ettirmektir İmam Şafiî hazretleri Bağdat’ta bir kardeş edindi Sonra bu kardeşi Irak’ta Sîbeyn valiliklerine tayin edildi ve Şafiî hazretlerine olan davranışı değişti Bu vefasızlık üzerine Şafiî hazretleri kendisine şu beyitleri yazdı: “Git, ebedi olarak senin sevgini gönlümden boşadım Şayet kusurundan vazgeçer ve düzelirsen bu bir talâktır, diğer iki talâk ile sözümüz devam eder Yok, tutumunda ısrar ediyorsan sana bir talâk daha veririm ve iki hayızda iki talâk olmuş olur Üçüncü talâkı da verirsem, artık seni Sîbeyn valiliği de kurtaramaz”

Allah sevgisi, kuvvet bulduğu zaman ilim ve amel bakımından Allah’a hakkiyle kulluk eden herkese karşı gönülde sevgi uyandırır Böylesine bir sevgi, aradaki mesafelerin uzaklığına rağmen aynı şekilde hissedilir İşte bu sevgi Allah için ve Allah rızası için hiçbir menfaat gözetmeden hâsıl olan sevgidir Çünkü bu mü’minin, o âlim ve âbidi sevmesi Allah Teâlâ onu sevdiği, Allah rızasına uyduğu ve Allah Teâlâ’yı sevdiği içindir

Ve selâmun ale’l-murselîn Ve’l-hamdu lillâhi Rabbi’l-Âlemîn

Faydalanılan Eserler:
1 İmam Şa’rânî, el-Uhudü’l-Kübrâ
2 İmam Gazâlî, İhyâ Ulûmi’d-Dîn
3 Hafız el-Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb
4 Ermişlerden Osman, Dürretü’l-Vâizîn

Ekleme Tarihi: 28.09.2010 - 21:55
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
keskinmetal su an offline keskinmetal  

655 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.06.2008
En Son On: 10.10.2014 - 14:55
Cinsiyeti: ----- 


Elinize Saglik

Te$ekkürler

kardeşim

selam ve saygılar
Ekleme Tarihi: 08.10.2010 - 21:50
Bu mesajı bildir   keskinmetal üyenin diğer mesajları keskinmetal`in Profili keskinmetal Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1936 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
burcunur (42), jihad soldat (43), alpakman (34), kerbela_34 (41), SpedeR (47), eminilhan (47), Glkc (36), mujdatciftci (35), aklima gelmedi (34), meraladem (39), heval yunus (34), muhammet ali (38), sosyolog983 (41), agus (44), müslüman cocuk (37), nakirev (42), enime (42), furkan_^^ (49), guller (44), sahdamar (41), metin uzun (42), abdulsamet (55), negative (39), homurhomur (51), snibsirm (44), husamaygor (37), estor (63), caykarali61 (43), aLi_osman (36), Avci_55 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.86478 saniyede açıldı