0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » HÜKMEDEMEDİĞİMİZ SERVET; ZAMAN

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
HÜKMEDEMEDİĞİMİZ SERVET; ZAMAN

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 

HÜKMEDEMEDİĞİMİZ SERVET; ZAMAN
harcamak zamanı iyi değerlendirmek zamanın kıymetini bilmek
Vaktini ne ile geçiriyorsan, sen o’sun
Zaman, insanoğlunun en az sahip olduğu fakat en çok ihtiyaç duyduğu bir kavramdır. Bir servet kadar değerli olan zaman, aynı zamanda kum tanelerinin avucumuzdan kaydığı gibi gözlerimizin önünde iz bırakarak kayan bir gerçekliktir. Zamanın izlerini insan, hayatının her anında ve bedeninde görebilir. Zaman, üzerinden gelip geçilecek bir yol değil, farkındalıkla değerlendirilmesi gereken bir sermayedir.
Üstat Necip Fazıl zamanı dizelerine şöyle aktarmıştır:
Nedir zaman, nedir; bir su mu, bir kuş mu?
Nedir zaman, nedir; iniş mi, yokuş mu?
Kuran-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde de bir inceleme yapıldığında en çok geçen kelimelerin zaman manasına gelen ‘vakit, miad, ecel, saat’ gibi kelimeler olduğu görülür. Dünya, ahiret, ömür, yaşam, kıyamet, gün, gece, ay, sene gibi kelimeler de zaman ile ilgilidir.
Zaman kavramı ve anlayışı hakkında özellikle sûfiler, dikkate değecek önemli değer ve görüşler ortaya koymuşlardır. Sûfi düşüncesi şöyledir: “Geçmişin düşünülmesi, geçmişle uğraşılması, insanın zarar etmesinden başka bir işe yaramaz. Geleceğin düşünülmesinde de sonuç aynıdır. Çünkü düşünülen gelecek ve yıllar gelmeyebilir ve yaşanmayabilir. O halde insan, yaşanmaması muhtemel olan bir zaman üzerinde düşünerek, kaygılanarak ya da umutlanarak zihnini bulandırmamalıdır. Eğer bir insan, içinde bulunduğu hali en iyi şekilde değerlendirir ve faydalı bir biçimde geçirirse, geçmiş zaten iyi değerlendirilmiş olur. Bu durum gelecek için de bir hazırlık demektir.”

Zamanı anlayıp, yorumlayamadığımız sürece hayatın anlamı eksik kalacaktır. Ebu Ali Dekkâk (ks) şöyle demiş: “Vakit, içinde bulunduğun andır. Yani zihnin ve gönlün neyle meşgulse senin vaktin işte odur. Eğer gönlün dünya ile meşgulse senin vaktin işte odur. Eğer gönlün dünya ile ise vaktin dünyadır, ahiret ile ise vaktin ahirettir. Eğer gönlünde neşe varsa vaktin neşe, hüzün varsa vaktin hüzündür. Yani sende hangi hâl galip ise vaktin odur.”

Bir seneden bir saniyeye zamanın kıymeti

İnsanlar arasındaki tek fark, sahip oldukları zaman değildir. Çünkü herkesin 24 saati vardır. Fark, bu zamanın nasıl kullanıldığındadır. Zaman, biriktirilemez, geri döndürülemez ve ödünç alınıp verilemez. Her ne kadar zaman soyut bir kavram olsa da, hayat akışımızda yaptıklarımız tarafından ölçülebilir; fakat her zaman etkili değerlendirip en iyi faydayı sağlayamadığımız bir nimettir.

“Farz edin ki, her sabah hesabınıza 86.400 TL karşılıksız kredi veren bir bankanız var ama bir günden diğerine hiç bakiye devretmiyor. Tutarı ne olursa olsun, kullanmadığınız bakiye miktarı her akşam iptal ediliyor. Böyle bir durumda ne yapardınız? Tabi ki son kuruşuna kadar çekerdiniz.

Aslında hepimizin böyle bir bankası var. Adı ZAMAN. Her sabah, hesabınıza 86.400 saniye kredi veriyor. Her akşam ise iyi şeylere yatırım yapamadığınız kısmını silip, hesabınıza zarar kaydediyor. Hiç devretmiyor. Kredi miktarından bir kuruş fazla kullandırmıyor. Her gün size yeni bir hesap açıyor. Her akşam günün bakiyesini yakıyor. Eğer günlük depozitolarınızı kullanmadıysanız, bu zarar sizindir. Geriye dönüş yok. Yarından avans çekmek yok. Bugünü, bugünkü depozitonuzla yaşamalısınız. Ona yatırım yapın ki, size sağlık, mutluluk ve başarı olarak geri dönsün. Zaman akıp gidiyor, gününüzü iyi değerlendirin.

BİR SENE'nin kıymetini anlayabilmek için sınıfta kalan bir öğrenciye sorun.
BİR AY'ın kıymetini anlayabilmek için prematüre bir bebeği dünyaya getiren anneye sorun.
BİR HAFTA'nın kıymetini anlayabilmek için haftalık bir derginin editörüne sorun.
BİR DAKİKA'nın kıymetini anlayabilmek için treni henüz kaçırmış bir kişiye sorun.
BİR SANİYE'nin kıymetini anlayabilmek için bir kazayı kıl payı atlatmış bir kişiye sorun.

Sahip olduğunuz her anı değerlendirin. Daha fazla değer verin.


“Şunu unutmayın ki zaman kimseyi beklemez. Dün artık mazi oldu. Yarın ise muamma, bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır.” (Newsweek Dergisi)

Zamanı yorumlamak

Hayatın anlamını kavramak, insanın zaman köprüsünde ilerleyişini ve yaratılış gayesini anlamak için zamanı anlayıp yorumlayabilmesi gerekir. Bu yapılamadığında ise eksik bir parça kalacaktır insanda.

İnsan, sonsuz bir zamanın akışında ilerlemek için doğar. Ölçülebilir dünya zamanını, kendisine verilen süre içinde tamamlar ve sonsuz zaman dilimine geçerek hayata devam eder.

İnsan, zamanı beş ortamda yaşar:
•Hâl’de: Hâl, içinde yaşanılan durumu belirler.
•Durumda: İçinde bulunulan durumu belirler. Hal ve durumun uyumlu olması, kişinin ruhsal durumuna olumlu etkiler yaparak huzurlu bir zaman dilimi yaşamasına yardımcı olur.
•Sosyal çevrede: Hal ve durumu çevreleyen zaman dilimini belirler. Çoğuldur, paylaşımcı ve sosyaldir.
•Dünyada: Sosyal alanı çevreler ve bağ kurar.
•Ahirette: Diğer dört zaman ortamında her ne yapıldıysa sadece yapılanların günah ve sevaplarının değerlendirmesi sonucu ile beraber sonsuz bir hayatı kapsayarak gerçekleşen sonsuz zamanı ifade eder.

Kuran-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde zaman

İslam, zamanı sonsuzluk olarak anlar ve ifade eder. Kuran ayetleriyle ve hadislerle insanın yaşadığı hayatın her anından hesaba çekileceği, kendisine verilen zamanı, hayat sermayesini nasıl harcadığından sorguya çekileceği, zamanını boşa harcayan ve değerlendiremeyen insanın pişman olacağı belirtilmiştir. İlk pişmanlık ölüm halinde, ikincisi ise ahirette olacaktır.

“De ki: 'Allah'ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiçbir şeye) malik değilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler.” (Yunus Suresi, 49)

“Küfredenlere gelince, onlara cehennem ateşi vardır. Hüküm verilmez ki ölsünler, kendilerinden biraz azabı da hafifletilmez, işte Biz, her nankörü böyle cezalandırırız. Ve onlar orada şöyle feryat ederler: ‘Ey Rabbimiz, bizleri çıkar da yaptıklarımızdan başka yararlı bir iş yapalım.’ (Onlara): ‘Ya size orada düşünecek olanın düşüneceği kadar ömür vermedik mi ki? Hem size Peygamber de geldi. O halde tadın; çünkü zalimleri kurtaracak yoktur!’” (Fatır Suresi, 36–37)

Zaman kavramının önemini ve değerini, insana verilmiş nimetlerin en büyüğü olduğunu Allah’ın (cc), Kuran-ı Kerim’in bazı ayetlerinde zamana yemin etmesinden de anlıyoruz. Asr Suresi’nde Allah, zamana yemin eder.

Hadis-i şeriflere göre; Hz. Muhammed (sav), insanın dört şeyden hesap vermeden Allah’ın huzurundan ayrılamayacağını ifade etmiştir. Ebu Berse (ra)’ın anlattığı bu hadise göre şöyle buyrulmuştur: “Kıyamet günü, dört şeyden sual edilmedikçe, kulun ayakları (Rabbinin huzurundan) ayrılamaz: ‘Ömrünü nerede harcadığından, ne amelde bulunduğundan, malını nerede kazandığından ve nereye harcadığından, vücudunu nerede çürüttüğünden.” (Tirmizî, Kıyamet: 1)
Bu Hadis-i Şerifte, insanın zamanını iyi değerlendirmesine, bu değerli nimetin boşa harcanmaması gerektiğine dikkat çekilerek insana bir nasihat ve uyarı vardır.
Başka bir Hadis-i Şerifte de şöyle buyrulmuştur: “Beş şeyden evvel beş şeyin kıymetini bil; İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin, hasta olmadan önce sıhhatin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin ve ölmeden önce hayatın.” (Buhârî ve Müslim)
Zamanın kıymetini bilmek
Birçok insan bilinçsizce zamanını boşa harcamaktadır. Bunun baş sebebi ise insanın zaman konusundaki bilgisizliğidir. Zamanın kullanım düzeni kişinin kendi denetimindedir ve bu da zamanın verimliliğini etkiler. İnsanın yarına bir garantisi olmadığını düşünürsek, sahip olunan en az şeyin zaman olduğunu anlayabiliriz.
İnsan, boşa harcadığı zamanları bir araya getirse, hayretler içerisinde zamanını nasıl boşa harcadığını anlar. Zaman konusunda insanın bilinçsizliğini İmam Şafii şöyle dile getirir: “Zamana kusur buluruz, oysa zaman konuşacak olsa utanırız.” Zamanı değerlendirmek ve kazanmak, meşgul görünmek değil; hedef ve amaçlarımızı, var oluş amacımız doğrultusunda gerçekleştirmek için zamanı kullanmaktır.
İnsan, zamanını boş yere ve anlamsız eğlence, kurgu ve dedikodular üzerine kurulu TV programlarıyla boşa harcamamalıdır.
Kuran-ı Kerim’de boş ve faydasız olan her şeyden uzak durulması gerektiği şöyle anlatılır: “Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.” (Mü’minun Suresi, 3)
Birçok insan, ömrün kısalığından şikâyet eder. Ömür üzerine şiirler dahi yazılmıştır. Ömrün kısalığından şikâyet ederek ömrünü boşa harcayan birçok insan, dünyada hiçbir varlık gösteremeden daha iyi günlerin özlemiyle, şikâyet ederek göçüp gitmiştir. Şikâyetleri, onların kısa olduğunu düşündükleri ömürlerini boşa geçirmelerine sebep olmuştur.
Zamanın kısalığından şikâyet edenler, yakınanlar, bu düşüncelerinde hapsolurken; zamanı değerlendiren, kullanıldıkça genişlediğini kavrayan insanlar bu ilahi hediyeyi değerlendirebilirler.
Kuran-ı Kerim’de hiçbir şeyin zamana karşı koyamayacağına dikkat çekilmiştir: “Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ot, ziraatçıların hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.” (Hadid Suresi, 20)
Zaman üzerine söylenmiş ve her biri bir hayat anahtarı olan, asla ‘kulak ardı’ etmememiz gereken şu sözleri daima hatırlamalıyız: “İnsanlar, babalarının şöhretinden çok, zamanların siretine (hayat tarzına) benzerler.” Hz. Ali (ra) “Zamana kusur buluruz. Oysa zaman konuşacak olsa utanırız.” İmam Şafii (r.aleyh) “Medeniyetin sürate verdiği kıymet, vakte verdiği ehemmiyeti ifade eder.” Peyami Safa “Zaman insanı değil, armutları olgunlaştırır.” Necip Fazıl Kısakürek (r.aleyh)
NİYAZİ F. ERES
72. Sayı - Gulistan Dergisi

Ekleme Tarihi: 14.12.2009 - 16:57
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2115 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.18638 saniyede açıldı