0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » TÜRKiYE ÜZERiNDE OYNANAN OYUNLAR

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 12 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Dai su an offline Dai  
TÜRKiYE ÜZERiNDE OYNANAN OYUNLAR

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
MISYONERLIK FAALIYETLERI

Misyonerligin tarihi çok eskilere dayanmaktadir.
ABD Osmanli zamanindan beri ülkemiz üzerinde misyonerlik faaliyetlerini desteklemekte ve organize etmektedir.
ABD misyonerlik faaliyetlerimi, daha çok sanat, kültür ve spor faaliyetleri ile süsleyerek görüntüde masum, arka planda farkli bir sunumla icra etmektedir.

ABD ülkemizde açtigi okullarla, spor faaliyetleri ile özellikle basketbol ve voleybol dallarini kullanarak, hem sporun gelismesi hem de misyonerligin amacina yönelik faaliyetler yapilmistir.
Bu sporlari YMCA (genç Hiristiyan erkekler cemiyeti) ve YWCA (Genç Türkiye'de "Kisisel gelisim" son zamanlarin en popüler konusu oldu.
Bu önemli bir ayrinti!..
Kisisel gelisim organizatörlerinin bir kismi yurt disinda misyonerlerle çalisiyor.
Adam görünürde kisisel gelisim uzmani, ayni zamanda bir misyoner.
Bunlarin en önemlilerinden bir tanesini, ülkemizde çok meshurdur.
"Etkili Adamlarin 7 Aliskanligi" adli bir kitabi olan Covey.
Türkiye'ye sik sik gelip gider.
Bu adam mormon misyonerdir.
Daha da önemlisi Baskan Bush'un danismani idi.
Kisisel gelisim organizasyonlari düzenler.
Elbette burada misyonerlik yapmayan kisisel gelisimcileri kasdetmiyorum ama bu alan misyonerler açisindan çok elverisli oldugu için kullanilmaktadir.

...
Ekleme Tarihi: 07.09.2009 - 02:37
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
ALEVILER KULLANILIYOR

Türkiye'de nispi olarak bir hassasiyet var..
Ama burada halka yansimayan bir boyut da var, çok daha yukarilarda dönen dolaplar var.
Misyonerler Alevi ve Kürtler üzerine oynuyorlar.
Örnegin Almanya'da bir Alevi federasyonu baskani su açiklamayi yapiyor: "Alevilik Islam disidir."
Bunun yanina bir baska beyanati ekleyelim, misyonerler ne diyor?

"Hiristiyanlikta teslis yani üçleme vardir, Alevilikte Allah, Muhammed, Ali üçlemesi var.
Hiristiyanlikta on iki havari var, Alevilikte on iki imam var."
Hatta biraz daha deseliyorlar ve "Aleviligin içi Hiristiyanlik, disi Islam'dir. Öyleyse Alevilik aslina, yani Hiristiyanliga dönmelidir."
Bunlar yasanan olaylardir.

Alevi federasyonu baskaninin "Alevilik Islam disidir" sözünün arka planinda Alman Orient Enstitüsü'nün basindaki Udo Stenbach var.
Stenbach Alman gizli servisi BND ile de baglantilidir.
Bu enstitüler, birçok Alevi dernegine sartli destek veriyor.. Ama destegin kosullari var..
O da su: "Siz Aleviligin baglarini Islam'la ne kadar koparirsaniz o kadar destek görürsünüz."
Peki Islam ile baglari zayiflatilirken ne yapiliyor ?..
Hiristiyanlikla baglar olusturuluyor. .
Böylece Almanya, dernek ve federasyonlar araciligiyla Aleviligin külliyen Islam'dan koparilip Hiristiyanliga eklenmesi için ugras veriyor.
Burada politikacilarin, sivil toplum kuruluslarinin, arastirmacilarin ve mürekkep yalamis insanlarimizin uyanik ve duyarli olmasi gerekiyor.

...

Ekleme Tarihi: 07.09.2009 - 02:38
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
KÜRTLER KULLANILIYOR

Amerikali Protestan Misyoner'in bir kitabi var.
Bu kitap 'Douglas Layton' tarafindan kaleme alinmis, Amerika'da Ingilizce ve Kürtçe olarak yayinlanan "Kitap–i Mukaddes"tir.
Bu kitaptaki(1) Kürtlerle ilgili bahiste söyle bir açiklama var:
"Siz Kürtler aslen Med kavmindensiniz."

ABD ve bati Kürtleri su noktaya getirme gayreti içindedir.. Med kavminin ismi Kitap–i Mukaddes'te geçmektedir..
"Med'ler Hiristiyan'di.
Yahudiler Avrupa'da katliama ugradi, baslarina gelemeyen kalmadi.
Sonra ne oldu ?
Yahudiler asil vatanlarina kavustu, onlarin vatanlarina kavusmasi için Amerika ve Bati seferber oldu.
Sonuçta vatanlarina geri döndüler.
Siz de asil kimliginiz olan, Med–Hiristiyan kimligine dönerseniz, ABD ve Avrupa sizi antik bir halk kabul eder ve mücadeleniz sonuna kadar destekler."
Meselenin özü budur ve bu oyun yillardir oynanmaktadir.

PKK yanlisi bir televizyonun adinin MED TV olmasi bir rastlanti degildir.
PKK yanlisi yayin yapan medya araçlarinda bir tarama yaptiginiz zaman inanilmaz derecede Hiristiyan misyoner örgütlere ve Incil propagandasi yapan yazilara rastlarsiniz.
Bunlar hiçte tesadüf degildir.
Terör örgütü elebasisi Abdullah Öcalan yandasi bir yayin organinda(2) 11 Eylül 2004 tarihinde yayinlanan bir yazida "Öyküm Hazreti Isa'nin öyküsüdür" diyor.
Yazinin devaminda kendisini Mesih olarak tanimliyor.
Bu açikça PKK yanlisi Kürtleri toptan Hiristiyanliga dogru yönlendirme, bir Hiristiyanlik asisidir.

Misyonerlik arastirmalariyla taninan Gazeteci–Yazar Ugur Yildirim, Türk milletinin inanlarinin ates altinda oldugunu ve milletin batili merkezler tarafindan Hiristiyanlastirildigini söyledi.
Yildirim, Israil'e bagli bazi merkezlerin propaganda araci olarak "Hz. Ibrahim'de Kürttü" safsatasini kullandiklarini açikladi.

Yazar Yildirim önemli tespit ve uyarilarda bulunuyor.
"Bati, ülkemizin etnik farkliliklarini aleyhimize kullaniyor.
Kullanilanlarin basinda da Kürt vatandaslarimiz gelmektedir, Kürtlerin bu oyuna gemlemesi lazim.
Bati amacina ulasmak için ruha ve irka dayali bir dizi çalisma yapiyor. Örnegin, "Kürtler Aryen Irktir" tezini yeniden isitip piyasaya sürdüler.
Amaç, irken, ruhen ve dini açidan bölgedeki vatandaslarimizi Batiya baglamak.
Çünkü Islam sadece inanç sistemi degil, ayni zamanda kültürümüzün temelindeki çok önemli bir yapitasi, daha açik bir ifade ile çimentodur.

Kürtler üzerine oynana oyunlarin bir versiyonu da Yahudilerle bag kurulmaya çalisilmasidir.
ABD, AB ve Israil el altindan Kürt kökenli insanlarin aslinda Yahudi olduklarini yayma faaliyetleri bosa degil.

Bölgedeki vatandaslarimizi kalben Israil'e, Uluslar arasi Yahudi Lobisi'ne, kisaca bugün bütün dünyanin basina musallat olan evanjelist çeteye baglamaya çalisiyorlar.
Israil'e bagli bazi merkezler propaganda araci olarak yeniden "Ibrahim'de Kürttü" safsatasini yayiyor.

Ülkemiz üzerine oynana Hiristiyanlastirma oyunun, toplum içinde çürümeye sebebiyet vermektedir.
Bunun yaninda Batililasmanin sonuçlari da Türk insani üzerinde son derece yikici olmaktadir.
Türkiye'nin insan malzemesi çürümektedir. Iktisadi açidan IMF talimatlari dogrultusunda mahvedildi, üniversite mezunlari issizler ordusu kahvehaneleri doldurdu.
Egitim sisteminin "Millilik" vasfi tartisilir hale geldi.

Medya her alanda düzeyi düsüren ve insani maymunlastiran bazi batili basin organlarinin kopyasi haline geldi.
Escinsellik moda oldu.
Uyusturucu kullanimi ilkögretim seviyesine indi.
Askerden kaçmak olagan hale geldi ve hizla yayginlasiyor.
Bütün degerlerimiz altüst oldu.

...

Ekleme Tarihi: 07.09.2009 - 02:39
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
ÜST KIMLIGIMIZ ISLAM KARDESLIGIDIR

Allah Celle Celaluhu "Hiç süphe yoktur ki, bütün mü'minler kardestir"agla3) buyurmustur.
Bu kardesligi Allah tesis etmistir.
Allah bütün mü'minleri kardes kilmis ve onlari Ümmet–i Muhammed denilen kudsi bir semsiye altinda toplamistir.
Irk, renk, cografi, dil farkliliklari Ümmet birligini bozamaz.
Din ve iman kardesligi Allah'in kurdugu bir kardesliktir, kimse o bagi çözemez.. Bu kardeslik öyle bir manevi nikâhtir ki, onun asla talaki yoktur.
Bir Müslüman, Allah korusun irtidat etmedikçe, yani dinden çikmadikça, herhangi bir bahane ve sebep ile kardeslikten atilamaz.
Müslümanlar arasinda fikir, mesrep, görüs ayriliklari olabilir, müspet veya menfi ihtilaflar (çesitlilikler) ve farkliliklar olabilir.
Bunlarin hiçbiri kardesligi bozmaz.
Bir Müslüman agir bir suç islese ve idam edilse, yine kardesimizdir ve bizler onun cenazesini yikamakla, kefenlemekle, namazini kilip kabre koymakla vazifeliyiz.

O benim tarikatimdan degil, su benim gibi düsünmüyor, bunun metodu benimkine uymuyor diye mü'min kardesini dislayan, inkâr eden, ona cephe olan, ona düsmanlik eden kisi büyük bir günah, suç, cinayet islemis olur.
Müslümanlar aralarinda ki iman kardesligini zedeler ve sarsarlarsa iste bugünkü gibi zillete ve esarete düçar olurlar, kefere–i fecerenin maskarasi olurlar.
Önemli olan imandir, dindir. Mesreb, tarikat, tercih, hizip, firka, cemaat farkliliklari kardeslik hukukunu ve bagini zedelememelidir.

...

Ekleme Tarihi: 07.09.2009 - 02:40
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
MÜMINLERIN ÖZELLIKLERI

"Mümin erkeklerle mümin kadinlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiligi emreder, kötülükten alikorlar, namazi dosdogru kilarlar, zekâti verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. Iste onlara Allah rahmet edecektir. Süphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir."agla4)

Bu ayeti kerimede ifade ediliyor ki: Mü'min erkeklerle mümin kadinlar birbirlerinin dostlaridirlar. Yani mü'minin dostu mü'mindir.
'Kâfirden dost, domuzdan post olmaz' demis atalarimiz.
Yani kâfirden dost olmaz sözü, ayet–i kerimelerden özetlenerek alinmis bir cümledir.
Domuzdan post olmaz sözü de Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin hadisi seriflerinden alinmis bir sözdür.
Ayet ve hadisler dikkate alinarak, atasözü haline getirilen bir cümledir.
Mü'minler de iyiligi emrederler, kötülükten alikoyarlar ve namazi dosdogru kilarlar ve zekâtlarini da verirler.
Allah ve Resulüne itaat ederler. Burada Mü'minleri alti vasfi sayiliyor.

1–Mü'minler birbirlerinin dostudur.
2–Iyiligi emrederler.
3–Kötülükten alikoyarlar.
4–Namazi dosdogru kilarlar.
5–Zekâtlarini verirler.
6–Allah ve Resulüne itaat ederler.

...

Ekleme Tarihi: 07.09.2009 - 02:41
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
ISLAM SAVAS DINI DEGIL BARIS DINIDIR

Konusurken yan yana getirilemeyecek çok kelime vardir, bunlardan biri de "Islamî Terör" kelimeleridir.
Islam kelime olarak "baris" anlamina gelmektedir.
Islam, bütün insanliga gönderilmis son ilahi dindir.
Insana, dünya ve ahiret saadetinin yollarini göstermektedir.
Insanin fitratina uygundur.
Tabii bir özellik tasimaktadir.

Islam ile insanin ihtiyaçlarinin çözümü arasinda tam bir uyum vardir.
Islam dini huzuru ve barisi hedefler.
Karincayi bile incitmekten korkan insanlar yetistirir.
Kan dökmeyi en büyük günahlar arasinda sayar.
Kan dökme hususunda Allah–u Teala Kur'an–i Kerim'de söyle buyurur:

"Iste bu yüzdendir ki Israilogullari'na söyle yazmistik:
Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çikarmaya karsilik olmaksizin (haksiz yere) bir cana kiyarsa bütün insanlari öldürmüs gibi olur.
Her kim bir cani kurtarirsa bütün insanlari kurtarmis gibi olur.
Peygamberlerimiz onlara apaçik deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çogu yine yeryüzünde asiri gitmektedirler."agla5)
Ebu Hureyre Radiyallahu Anh'dan rivayete göre Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz:
–Helak edici su yedi seyden kaçinin, buyurdu. Sahabe:
–Onlar nedir ya Rasûlallah! dediler. Bunun üzerine Rasûlallah Efendimiz söyle buyurdu:
–Allah'a sirk kosmak, sihir–büyü yapmak, haksiz yere adam öldürmek, faiz yemek, yetim mali yemek, savastan kaçmak, iffetli mü'mine hanimlara iftirada bulunmak."agla6)

Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in savaslarina bakiniz.
Hepsi müsriklerin can, mal ve vatana yaptiklari saldirilara karsi bir savunma özelligi tasimaktadir.
Müslümanlikta asil arzulanan "baris" tir.
Hazreti Peygamber (sav) Efendimizin "Hudeybiye Barisi" bunun en güzel örnegidir.
Görünüste Müslümanlarin aleyhine sartlar tasimasina ragmen, Allah'in sanli elçisi "baris adina" bu anlasmayi yapmistir.


DIPNOTLAR:
1. Kurds In The Bible-Kurd Dinaf
Tevrat-i ve Incil-i Day
2. Özgür Politika
3. Fussilet Suresi: 10
4. Tevbe Suresi:71
5. Maide Suresi: 32
6. Buhari, Vasaya: 23, No:2615, 5431, 6465; Müslim, Iman: 145, 1/92

(Mehmet Tâlu)
Ekleme Tarihi: 07.09.2009 - 02:42
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
keskinmetal su an offline keskinmetal  

655 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.06.2008
En Son On: 10.10.2014 - 14:55
Cinsiyeti: ----- 
dai kardeş kalemine yüreğine sağlık
malesef bilinmeyen çok bu oyunlar hep vardı ve var olacak
önemli olan bu oyunlar bazmaktır oda bir birmize kenetlenerek olur inşaallah bizler sağlam ve dik durduğumuz sürece onların oyunları hep geri tepecektir osmanlıyı da içden yıkmadılarmı
eğer bizler içimizdeki bu hayinleri saf dışı edemiyorsak
ve hala bazı şeyleri tartışıyorsak işte o zaman onlar kazanır amaaaa bizler allahın ipine ve resulün s.a.v.sünnetine sarılırsak işte o zaman biz kazanırız hem islam düşmanları mağlup olur hemde iki cihandada bizler galip oluruz inşaallah
ama üzüntüyle seyrediyoruzki içimizde aydın geçinen bazı karanlıklar var ve medyayı istedikleri gibi yönlediriyorlar
işte bizler o aydın karanlıkların karanlığını bizler bir şekilde fikir ve görüşlerini çürütmenin yolarını bulmalıyız
buda bir araya gelip birey olmaktan çıkmakla olur zannediyorum
ama bizim yaptıklarımıza bir bakarmısın sanal alemde yalnızca konuşuyor ve tartışıyoruz hep vurguluyorum ama nafile hani icraat nerede işte orda herşey duruyor birde adamlara bak
ta amarikalardan gelip burada faliyetlerini sürdürebiliyor
acaba türkiyeden amarikaya gidip aynı faliyeti bir müslüman yapsa ne olur yer yerinden oynar ama malesef bu olaylar bilindiği halde burada bir taş bile yerinden oynamıyor işte bizim zaaflarımız ama allahc.c. nurunu tamamlayacaktır
kafirler istemese bile
selam ve saygılar
Ekleme Tarihi: 10.09.2009 - 21:06
Bu mesajı bildir   keskinmetal üyenin diğer mesajları keskinmetal`in Profili keskinmetal Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Elinize Saglik kardes


Türkiye Üzerinde Oynanan Yahudi Oyunları 1/2/


Bölüm 1

Ülkemizde artık dış destekli yerli iç düşmanların en büyük çapta olanının adı sanı, kim veya kimler olduğu, ne yiyip içtikleri, nerde yaşadıkları ve ne yaptıkları gibi her hareketleri net bir şekilde belli olmuştur. Pkk ilk silahlı eylemlerine başladığı dönemlerde örgüt hakkında fazla doneler yoktu. Zamanla gerekli istihbari bilgilerin toparlanması ile 2007 yılı itibariyle örgütün yönetim kadrosundan tutun pkk kamplarının krokilerine, ellerindeki silah-diğer malzeme stok envanter sonuçlarına kadar birçok bilgi hazır hale gelmiştir. Günümüzde Pkk’nın siyasi kanadının Dtp olduğunu kundaktaki bebek dahi bilmektedir. Bu nasıl bir adalet ve yargı sistemidir ki net delil ve belgeler dahilinde pkk partisi olduğu açık seçik ortada olan bir siyasi parti onlarca şehit haberinin gelmesi halinde dahi varlığını bu ülkede sürdürüyor. Üstelik bu parti ve mensupları Devlet’ten yüklü paralar almaktadır. Yani bölmeye çalıştıkları bu ülkenin parasını alarak birde! Demokrasi şemsiyesi altına siyasi bir parti olarak girip, özlerinde vatan hainlikleri bilinerek Türkiye Büyük Millet Meclisinde faaliyetlerine devam etmektedirler. Ha Kandil’de ha Mecliste! Hangi vicdan ve akla sığar bunlar anlamak çok güç! Aklın mantığın artık işleyemez hale geldiği bir durumdur bu!Normal bir vatandaş olarak “Pkk denilince çağrışım yapan sıfatlar” soruldu varsayalım? Cevap verelim;

Terör örgütü.
Türkiye düşmanı.
Katiller topluluğu.
Bebek katilleri.
Vatan hainleri.
Şerefsizler.
Yuva yıkan ocak söndüren namussuzlar.
Satılık maşalar.(Dış güçlerin)



Gibi sıfatlar sıralanıp gitmektedir. İşte Dtp bu sıfatları taşıyan bir örgütün siyasi temsilcisi konumundadır!

Şimdi saydığım bu sıfatları ve daha fazlasını taşıyan bir örgütün partisi olan Dtp’nin gerek perde arkasında gerekse aleni bir şekilde dış güçlerden aldığı destek ortadadır. Bazı Avrupa ülkelerinin parlamenterlerinden bazıları özellikle doğu illerindeki geçmişteki adıyla Hadep yöneticilerini ve şimdiki adıyla Dtp yöneticilerini ziyaretlerini gazete ve televizyonlardan izliyoruz. Yabancı ziyaretçilerinin genelde mason olduğunu ve değişik tarikatlarla da bağlantılarını göz önüne alırsak dönen kirlik çarkları tahmin edebilirsiniz. Bu noktada size kendi çizdiğim Siyonizm şemasını incelemenizi tavsiye ediyorum!





Ayrıca bu şema Lions, Rotary gibi kuruluşlardan ödül, hediye v.s alanlara ve gazetelerinin sayfalarında bu derneklerin haberini yapanlara ithaf olunur..

Siyonizm’in nasıl bir tehlike olduğunu iyi anlamak lazımdır. Tamamen hümanist felsefeye dayalı bir inanca bağlı olan bu zehirli karışımlı sistem her geçen gün tehlike dişlerini daha keskin hale getirmektedir. Kendi alt derneklerinin bir çoğunu insani yardımlaşma dernekleri v.s gibi tanıtıp birçok gizli kararlar alarak, ülkeler üzerindeki yaptırım güçleriyle dünya düzeni için tehlike olan bu sistemin baş aktör ülkesi İsrail’dir. Ne komik dimi toprak yüz ölçümü bizim Konya ilimizin yarısı kadar dahi olmayan bir ülke dünya genelinde söz sahibi olsun. Gelmiş geçmiş bütün ABD başkanlarının da mason olduğunu düşünürsek İsrail’in gücünü anlayabiliriz. “ABD Yahudilerin elinde!” tezi çok aşikar bir gerçektir. Amerikan dolarında dahi bir çok figürde Yahudi etkisini görebilirsiniz. Örnek vereyim; Yahudiler için manevi değer taşıyan yedi başlıklı şamdanı dolarda görebilirisiniz!! Bu arada ABD’nin Katolik ve Mason olmayan ilk başkanı olma ünvanını taşıyan John F. Kennedy’den bahsetmeden geçemeyeceğim.

ABD Başkanı John F. Kennedy, 1963 yılında, Dallas’ta uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmişti. ABD halkının en sevdiği başkanlardan biri olan Kennedy’nin öldürülmesiyle ilgili olarak binlerce sayfadan oluşan raporlar hazırlandı, ancak suikasta ilişkin sır perdesi hiçbir zaman kalkmadı. “ABD’nin Katolik ve Mason olmayan ilk başkanı” Kennedy, 43 yaşındayken (1960’da) Eisenhower’ın ardından başkanlık görevini devraldı. Barışçı politika anlayışını savunuyordu. Başkan John F. Kennedy, 22 Kasım 1963’te seçim kampanyası sırasında eşi Jacqulin Kennedy ile geldiği Dallas’ta üstü açık bir otomobille halkı selamlarken vurularak hayatını kaybetmiş, suikast zanlısı Lee Harvey Oswald da yakalandıktan sonra birkaç gün içinde vurularak öldürülmüştü.

Ne gariptir ki Kennedy suikastçısı olarak yakalanan Oswald suikastten 2 gün sonra mahkemeye çıkarılırken yüzlerce FBI ajanı arasında yahudi bir bar işletmecisi olan Jack Ruby tarafından öldürülmüştür..Jack Ruby ise 1967 yılında aniden kansere yakalanıp `hapiste kendisine kanser yapıcı ilaçlar verildiğini` söyler ve ölür... Sonuç olarak Kennedy’nin öldürülmesini şöyle açıklayabiliriz;

İsrail ve MOSSAD: Başkan Kennedy İsrail`e `nükleer programına son vermesi` için ultimatom vermiştir..Ancak çok kısa sürede ortadoğuda süper güç olmak isteyen İsrail buna kulak asmamıştır...Ancak Kennedy ısrar edince İsrail başkanı Ben Gurıon istifa etmiştir..Kennedy ile bu işin yürümeyeceğini ve başkan yardımcısı Lyndon Johnsson`ın başkanlık için ideal olduğunu anlayan İsrail gizli servisi MOSSAD suikast kararı alır..Fransız Suikast çetesiyle bağlantıya geçen MOSSAD çetenin suikasti astronomik bir meblağ karşılığında üstlenmesini sağlar.. Fransız suikast çetesi başkanı öldürür ve ortadan kaybolur.. MOSSAD`a ise Amerikan derin devletindeki bağlantılarını,CIA ve FBI`daki üst düzey dostlarını ve kurmaylarını ve kendi adamı olan yahudi mafya babası Meyer Lansky`i kullanarak suikast sonrası arda kalan delilleri ve görgü tanıklarını yok etmek kalır ve başarılı olurlar!!


Bu mesaj 1 kez ve en son Muhtazaf tarafından 11.09.2009 - 00:57 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 11.09.2009 - 00:51
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Bölüm 2

Amerika, kurulduğu günden itibaren Yahudilerin ve masonların etkisinde kalmıştır. Nitekim Chicago’daki Amerika’yı kuranlar anıtında da bu açıkça görülmektedir. Bu dev anıtta; ortada ABD’nin ilk devlet başkanı Washington, solunda Yahudi banker Robert Morris ve sağında başka bir Yahudi Haym Salomon vardır. Amerika Başkanlarının çoğunun mason olduğu zaten aşikar: Bush, Clinton, Benjamin Franklin, Abraham Lincoln, Andrew Johnson ve Rutherford Hayes en çok bilinen isimlerdir.

Gördüğünüz gibi dünyanın süper gücü olarak bilinen ABD dahi kimlerin kontrolünde sanırım anlamışsınızdır. Amerikan emperyalizmi karşıtlığı peşinde koşan birçok dernek ve vakıf neden hiç İsrail emperyalizmi adı altında bir tez ortaya koymuyor. ABD hedef şaşırtmak içinde kullanılan bir unsur olabilir mi? nasıl olsa süper bir güç kimse bir şeyde yapamaz! Bilmem anlatabildim mi?

İsrail önüne çıkan her engeli ne pahasına olursa olsun kolayca aşmaktadır. İsrail’in Yahudi ırkının menfaatleri için yapamayacakları yoktur. Bu yüzden bir çok kesim tarafından katil terörist bir ülke olarak bilinmektedir. Lübnan ve Filistin’de yaptığı katliamlar, katlettiği altı aylık Vaad bebekler, yüzlerce Müslüman insanımıza nasıl kıydıkları hala belleğimizden kazınmış değildir. Özellikle Dünyanın en önemli gizli servislerinden biri olan Mossad aracılığı ile dünya ülkelerinde çok önemli bir kontrgerilla yaptırım gücü ve diğer Yahudi örgütleri-Masonizm sistemi ile de siyasi, ekonomik, medya ve ticari gibi bir çok alanda yaptırım güçlerine sahiptirler.

Bir nevi Yahudi ideali olan Siyonizm’in doğasında olan İslamiyet düşmanlığını bütün Yahudi halkında ve yaşamlarında çok rahat görebilirsiniz. Yahudiler asırlarca, Allah’ın gönderdiği dinleri, peygamberleri yok etmeye uğraştılar. Dinleri yok etmek için masonluğu kurdular. 1918`de biten Birinci Cihân Harbi`nden sonra, din düşmanı olan komünist devletler kurdular. Bir yandan da, önce İstanbul, sonra Mısır hahambaşısı olan Hayım Naum, dünyanın biricik İslâm devleti Osmanlı imparatorluğunu yıkmak için, kapitalist ve emperyalist devletler arasında Masonlar ve Yahudiler eşliğinde fırıldaklar çevirdi. Neticede, İslâm âleminin liderliğini yapan koca imparatorluk içeriden parçalandı. Müslümanlara gerici etiketi yapıştırıldı. İslâmiyet kuvvetsiz kaldı, yok olmaya yüz tuttu. Yıl 2008 ve halen planlar devam etmektedir. Özellikle beynelmilel ilişkileri kuvvetli olan birçok medya holding ve şirketleri sayesinde ülke üzerinde istenilen psikolojik etki yaratılmaktadır. Masonik çevrelerle ilişkileri kuvvetli olan Doğan, Koç ve Eczacıbaşı gruplarının ülkemizdeki ekonomik etkilerini konuşmaya gerek yok(!?)

Siyon protokollerinin 15. maddesinde, dünya Yahûdî krallığı kuruluncaya kadar, bütün memleketlerde temâyüz etmiş kişiler elde edilerek, Siyonizm hizmet için kullanılmalıdır deniliyor.

Yahûdîler, bukalemun gibi, bulundukları yerin rengini alırlar. Rusya`da bolşevik bir ihtilâlci, Amerika`da zengin bir bankerdir. Türkiye’de ülkücüsünden, devrimci solcusuna ve dini tarikat üyesine kadar; diğer memleketlerde kapitalistinden komünistine kadar her renge girerler.

Siyonistler, dünyayı, iktisadi, ticârî ablûkaya almak, ihracat ve ithalâtı elinde tutmak için çalışırlar. Siyonistler, ideallerini gerçekleştirebilmek için protokoller hazırlamışlardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

1- Gençleri ahlâksızlığa teşvik etmek, ( Televole kültürü tarzı batı kültürünü ülkemize empoze edip, ağaç yaş iken eğilir misali gerek yazılı ve görsel yayın yapan dış odaklı kurumlarında vasıtasıyla ülke gençliği üzerinde büyük bir oranda ahlaksızlık varlık göstermektedir. Popstar, BBG yarışmaları ve diğer aşk, lüks, popüler hayatı özendirici birçok dizi ile gençliğin bilinçaltına yerleştirilen imandan uzak düşünce olguları sayesinde imansız ve ahlaksız bir gençliğin yetişmesine neden olunuyor. Bknz: Televole Kültürü başlıklı makalem)

2- Âile kudsiyetini yıkmak, ( Televizyon kanalları vasıtasıyla aileler üzerinde oluşturulan aile kudsiyetinin tahribatını bir çok televizyon programında çok rahat görülebilmektedir. Bu noktada beynelmilel ilişkileri kuvvetli olan televizyon kanalları üzerlerine düşen görevlerini son derece titiz ve sinsice yerine getirmektedir.)

3- San`at anlayışını düşürmek, müstehcen kalıba dökmek, ( Eskiye nazaran şarkılardaki cinsel kelimeleri içeren cümlelerin artması ve kliplerdeki müstehcen görüntülerin bir hayli çoğalması bu maddeye verilecek en güzel örneklerden bir kaçıdır. Bu bağlamda Ankara’dan Çıkan Ses başlıklı yazımı okursanız daha da fazla bilgi sahibi olabilirsiniz.)

4- Mukaddesâta olan hürmeti tahrip etmek, ( Yazılı ve görsel basında İslamiyet üzerinde anlamsız ve yalan yanlış ortaya atılan görüşler ve bu görüşlere, beyanlara inanan insanlarımız bu maddenin amacına alet olan insanlardır. Başörtüsü olayını da bu maddeye verilecek bir örnek olarak algılayabiliriz. Çünkü manevi değeri çok büyük olan başörtüsünün sinsi planlar ve maşalar dahilinde ülkemizde yasaklanması bu maddeye verilecek çok güzel bir örnektir.)

5- Lüks ve zararlı modayı teşvik etmek, ( Müslüman bir ülke olarak bir yaz mevsiminde Ankara Karanfil Sokak’ta gezmiş ve İstanbul Taksim’de gezmiş olup gördüğünüz görüntüler dahilinde düşünmüş olsanız bu maddeyi anlamış olursunuz. Ayrıca televizyonlarda özellikle bayan kesiminde ki hal ve görüntülere Müslümanlık çerçevesinde baktığınızda Yaradan’ın emirleriyle nasıl zıt görüntüler olduğunu çok kolay anlayabilirsiniz!)

6- İnsanları, fâidesiz eğlence ve oyunlar ile oyalamak, ( Televizyonlardaki sabah programları ve magazin programları tarzı faydasız yayınlarla insanımız oyalanmakta, bu sayede izlenmelerden doğan reyting tepkisi ile Siyonizm’e bilerek veya bilmeyerek alet olan televizyon kanallarına destek olunmaktadır. )

7- Sapık nazariyeler(öğretiler) ileri sürerek İslâmiyet’i yok etmeye çalışmak, ( Başörtüsüne yönelik yürütülen karalama kampanyaları, bir üniversite öğretim üyesinin “Ezan Türkçe okunmalı diyerek açıklama yapması” gibi örnekler bu maddeye verilecek en güzel örneklerdir. Daha da açıklamalı olması açısından Manşetlerdeki Dinsizlik ve Masonik Ruhlar Yine Dine Saldırdı! Başlıklı yazılarımı okuyabilirsiniz. )

8- Cemiyeti sınıflara ayırmak ve aralarına husûmet sokmak, ( Ülkemizde oluşturulan ayrımcılık ve ırkçılıklar bu madde için verilecek örneklerdir. Örn: Kürt sorunu, alevi sorunu )

9- Grev ve lokavtları körüklemek, ( TUSİAD ve birçok kamu, sendika kuruluşlarının girdiği ilişkiler ve ülke gündemine olan açıklamalarını yazılı ve görsel medyadan takip edebiliyoruz. )

10- Mâli istikrarı bozmak, ( Bu maddeye örneği Anadolu’da halen günlüğü 2 Ytl’ye çalışan veya benim memleketimde tuğla ocaklarında haftalık 30-40 Ytl’ye sigortasız çalışan insanlarımızı örnek vermiş olsak ülkemizin mali istikrarını çok küçük bir pencereden bakarak özetlemiş olabiliriz. )

Müstehcen neşriyat(yayın) yapan yayınlar, bilerek veya bilmeyerek Siyonizm’e âlet oluyorlar.

Yukarıdaki maddelere bakıp, ülkemizdeki geçerlilik dereceleri ile kıyaslama yaptığınızda alacağınız sonuçların %90’nın altında olmadığını görmeniz sürpriz olmamalı. Maddelerin daha açıklamalı olması açısından maddelerden sonra, açıklama yapmaya çalıştım.

RIFAT ERDEMİR
Ekleme Tarihi: 11.09.2009 - 00:53
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Büyük Ortadoğu Projesi , resmi adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi.

Büyük Ortadoğu Projesi, ABD'nin batıda Fas, Moritanya, doğuda Orta Asya veMoğolistan, kuzeyde Kafkasya ve Türkiye, güneyde Arap Dünyası'ndan Somali'ye kadar uzanan bir coğrafyada yer alan ülkelere yönelik siyasi, hukuki, bilgi/eğitim, ekonomi, sosyal ve güvenlik boyutlarını içeren kapsamlı bir "islam coğrafyası" dönüşüm stratejisi olup, bu alanlarda uzun vadeli bir değişimi hedeflemektedir.

ABD’nin Donald Rumsfeld, Dick Cheney, Paul Wolfowitz,Richard Perle ve William Kristol öncülüğünde, 1997'de oluşturduğu 'Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi'nin (PNAC) bir alt unsurudur.

ABD Kongresinin 1957’de kabul ettiği Ortadoğu’da Barış ve İstikrarı Koruma başlığını taşıyan ve Eisenhower Doktrini olarak anılan kararı bugünkü BOP'tan farklı değildir.

BOP’a ilişkin bütün değerlendirmeler, NNSS 02 olarak kodlanan Ortadoğuda ABD’nin Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi: Bir 11 Eylül Sonrası Analizi, (New National Security Strategy of The USA in the Middle East Apost September 11 Analysis) adlı belgeye dayandırılmaktadır.

ABD Hükümeti bu politikasını farklı yollarla açığa çıkarmaya başlamış ve önümüzdeki 10 yılda ABD- Orta Doğu Serbest Ticaret Alanı önerisi ve Aralık 2002’deki Orta Doğu Ortaklık Girişimi bünyesinde destek programları bunlardan birkaçını oluşturmuştur.

Ulusal Demokrasi Desteği’nin (National Endowment for Democracy) 20. yılında ABD Başkanı tarafından geliştirilen ve 2004’teki State of Union konuşmasında daha da genişletilen, en son olarak da, G-8 Zirvesi için hazırlanan ve Al-Hayat Gazetesinde 13 Şubat 2004’te yayınlanan çalışma kağıdı Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2002 ve 2003 Arap İnsani Kalkınma Raporları’nda belirtilen ‘eksikliklere’ dayandırılmıştır.

ABD Büyük Orta Doğu Projesini, desteğini almak istediği G-8’i oluşturan Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Kanada, İngiltere ve Rusya’ya iletmiştir. Bu ülkelerde mercek altına alınan proje, Haziran 2004’te Amerika’da, G-8 zirvesinde ele alınmıştır.
Ekleme Tarihi: 11.09.2009 - 00:55
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
TÜRKİYE ÜZERİNDE OYNANAN ULUSLARARASI OYUN
Ruslar İngilizleri ülkesinden kovuyor
Bir çok yabancı devlet kendi ülkelerinde yurtdışından başka eğitim kuruluşlarının faaliyet göstermesine izin vermiyor. Türkiye’de ise hükümet yetkilileri, yabancı ülkelerin üniversite kurmalarına yardımcı oluyor İngiliz eğitim kuruluşu British Council’in Rusya bürolarındaki faaliyetleri durduruldu. Rusya ayrıca, İngiliz Kültür Derneği’nin çalışanlarına yönelik vize kısıtlaması kararı aldı.Yabancı devletlerin çoğu, hemen her alanda kendileri için tehlike oluşturabilecek dış kaynaklı yatırımlara ülkelerinde kolay kolay izin vermiyorlar. Genç nüfusu yoğun olan ülkemizde ise, gençleri bir yatırım aracı olarak gören uyanık yabancılar, yükseköğretim sektörüne de el attılar. Bir çok yabancı devlet, ülkelerinde yurtdışından faaliyet gösteren eğitim kuruluşlarının çalışmalarını durdururken, Türkiye’de YÖK ve hükümet yetkilileri yabancıların üniversitelerimize göz dikmelerine hiç ses çıkarmıyor.

Çalışanlar sorgulandı
Geçen haftalarda İngiliz eğitim kuruluşu British Council’ın Rusya bürolarında faaliyetleri durdurulmuş, büro çalışanları ise sorgulanmıştı. İngiliz kültür kuruluşu British Council’ın, Rusya’nın St. Petersburg ve Yekaterinburg şehirlerindeki şubelerinin faaliyetlerini askıya aldığını açıklaması ardından Rusya, İngiliz Kültür Derneği’nin çalışanlarına yönelik vize kısıtlamaları uygulama kararı da almıştı. Rusya, İngiliz kültür heyetinin St. Petersburg ve Yekaterinburg şubelerinin yasa dışı çalıştığını belirterek, kurumdan faaliyetlerini bu yılbaşından itibaren durdurmasını istemiş, ayrıca iç istihbarat servisi FSB kurum çalışanlarını sorgulamıştı. Kuruluşun St. Petersburg’daki İngiliz müdürü de kısa süre gözaltına alınmıştı.

En etkili yöntem beyin işgali
Alpaslan Işıklı: Yabancı üniversiteler ile tüm bilim dallarında sömürgeleşmeye hazır insan tipi yetiştirmeye ortam hazırlanacak.Prof. Dr. Işıklı, üniversiteler “Eğitim, ticari faaliyet alanına indirgenerek öğrenci müşteri konumuna sokulmak isteniyor” dedi.

Türkiye üniversiteleri üzerindeki en büyük tehlikenin iki başlı olduğunu ve bu tehlikelerin birbirini bütünlediğini söyleyen Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMOD) Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, “Tehlikelerden birincisi gayri millileştirme yani ulusalcı bir eğitim politikasından uzaklaştırmadır. İkincisi de piyasalara endeksleme, ticari faaliyet alanına indirgeyerek öğrenciyi müşteri konumuna sokmaktır. Yabancı üniversitelerin ülkemizde üniversite kurma girişimleri bu iki sakıncayı taşıyan niteliktedir. Ulusalcılık dünyaya kapanmak, uluslararası sermayeye teslim olmak değil, dünyaya açılmaktır. İşgal yöntemlerinin en etkilisi ise kafaların işgal edilmesidir. Bunu sağlamanın yollarından biri, uluslararası sermayenin öncelikle üniversite eğitimine egemen olmasıdır” dedi. Bu tehlikenin beyin işgali sürecine geri dönülmez bir katkı getireceğini ifade eden Prof. Dr. Işıklı, “Bu amaca ulaşıldığında, Kurtuluş savaşını Anadolu’nun Türkler tarafından yeni işgali olarak gören ve bu şekilde öğreten hocalar, artık bazı üniversitelerde değil, tüm üniversite yaşamında egemen olan konuma erişeceklerdir. Bu tehlike yalnızca tarih, ekonomi gibi alanlar için söz konusu değildir. Teknik, fen gibi alanlar ve tüm bilim dalları açısından böylesine bir sömürgeleşmeye hazır insan tipi yetiştirmeye ortam hazırlanmış olacaktır ” diye konuştu.

Küresel egemenler
Işıklı sözlerine şöyle devam etti: “Dünyaya egemen olan güçler, teknik, tıp, fen gibi alanlardaki ulaştıkları birikimi yaygınlaştırmamaya büyük bir önem göstermekte ve bu konulardaki üstünlüklerini kıskançlıkla korumaktadırlar. Bunun yanı sıra başka ülkelerde bağımsız bir bilgi birikimi oluşumunu baltalamak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Üniversitelere yönelik tahbirat, Teletaş gibi kurumları ortadan kaldırma yönündeki girişimlerle bütünleşmiş olarak sürdürülmüş ve sürdürülmektedir. Bu gelişim bu sürece yeni bir ivme kazandıracaktır. Bir taraftan da yetişmiş yetenekli insan gücünün Türkiye’nin değil, küresel egemenlerin hizmetine kaydırılması yolları oluşturulacaktır. Öbür taraftan sömürgeleşmeye hazır beyinlerin yetiştirilmesine aracı olunacaktır. Tekrar ediyorum; Ulusalcılık, eşitlik ve dayanışma temelinde uluslararası işbirliğine karşı olmak demek değil, küresel güçlerin sömürgesine karşı olmak yani anti emperyalist olmak demektir.”

İşbirlikçilerini yetiştirmek istiyorlar
Yabancılar tarafından ülkemizde kurulacak üniversite ve yüksekokulların Türk yükseköğretimi için kara bir leke olacağını belirten İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, “Osmanlı İmparatorluğu’nun batılılaşma dönemi içersinde Kapitülasyonlara ek olarak sözde azınlıkların eğitimini hızlandırabilmek ve kolaylaştırabilmek için Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Avusturya ve Amerika tarafından özel ortaokul ve lise açılarak, gerçekte misyonerlik faaliyetleri başlatılmıştır. Bu okulların birçoğu Lozan antlaşmasında yer alarak, durumlarını bugüne kadar korumuştur. Avrupa Birliği yolculuğunun boş hayal olduğunu bilen bu ülkelerin yöneticileri, şimdiden üniversitelerini ülkemizde kurarak işbirlikçilerini hızla yetiştirmek istemektedir. Bu yöneticiler gerekçe olarak, belki de ilerde kendi öğrencilerinin de bu üniversitelere gelebileceğini belirtebilirler. Bütün söyledikleri yalandır, çünkü şu an Galatasaray Üniversitesi’nde Fransız öğrenci yoktur” dedi.


Yasada yeri yok
Prof. Dr. Alemdaroğlu, “Yabancı ülkelerin ülkemizde üniversite açmalarını bağımsızlığımıza karşı bir durum olarak görüyorum. Yabancılar ülkemizde üniversite açarlarsa ulusal eğitim sisteminden, hatta ”Eğitim Birliği“ yasasından söz etmek asla mümkün olmayacaktır. Ulusal bilinç kaybolur, Türk ruhu kaybolabilir ve birçok işbirlikçi ortaya çıkarak yeni manda ve himayeciler türer. Yabancı ülkelerin ülkemizde üniversite açmaları Türk yükseköğretiminin gelişimini, gençlerimizi ve öğrencilerimizi olumsuz yönde etkiler ” diye konuştu.

Sosyal devlet yapısına uymaz
Emperyalist güçlerin yeni adıyla küresel güçlerin eğitim alanında da egemen olmaları için, öncelikle eğitim piyasasına girmeleri gerektiğini söyleyen Kocaeli Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Atıf Ural, “Böylece Ulus Devlet yapısını yıkmaları, Milli Eğitimi ortadan kaldırmaları çok kolaylaşacaktır. Öncelikle halkının haklarını ve gereklerini yerine getiren sosyal devlet yapısı bozulacak, onun yerine yalnızca paranın söz konusu olduğu liberal, anti ulusal düzen gelecektir. Yükseköğretim paralı olunca; var olan üniversitelerin belki de bazıları özelleştirilerek satılacaktır, yeni kurulmakta olanlarını yabancıların kurmasına izin verilecektir. Bazı yabancı üniversitelerin ülkemizde şube açmalarının önü açılacak belki de misyonerci bir yapıya gidilecektir ” dedi. YÖK Başkanı’nın yükseköğretimin paralı olması yönündeki açıklamalarına da değinen Ural, “Vakıf üniversitelerinde istenen para öğrenci başına 10-20 miyar TL’dir. Paralı yapılması istenen devlet üniversitelerinde bu miktarı aileler nasıl ödeyeceklerdir?” diye konuştu.
Eğitim zaten paralı
Ural, sözlerine şöyle devam etti: “Hükümet -YÖK Başkanı söylemine göre, yüksek öğretimi, herhalde daha sonra orta ve ilköğretimi de paralı yapmayı düşüneceğine, öncelikle gerçek vergi reformu yapıp, vergi kaçıranları bulsa, daha iyi olmaz mı? Bütün bunların bu düzende gerçekleşmesi imkânsızdır, çünkü kudretli bugün için ellerinde tutanlar, uluslararası büyük oyunun, büyük çetenin birer piyonu değil midirler? Bu sorunların çözümü ancak, yeniden Atatürk’e dönmek, bilimi rehber edinmek ve kendi gücüne inanmakla gerçekleşebilir.”

Kendi üniversitelerimizi güçlendirelim
Yükseköğretim sistemi ile ilgili tüm bilgilerin, sorunların ve çözüm önerilerinin bir grup akademisyen tarafından YÖK adına hazırlanan “Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi” raporunda tüm ayrıntılarıyla ortaya konduğunu belirten İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Erdin, “Bu raporda yabancı üniversitelerin açılmasıyla ilgili bir kayıt yoktur ancak üniversitelerimizin durumu ve dünya ölçeğinde yükseköğretimde yaşananlar incelenmiş ve çözüm önerileri dile getirilmiştir” dedi. Yükseköğretim kurumlarında kontenjan sınırı olduğunu belirten Erdin, “Ülkemizde bu tıkanıklığın aşılması, yurtdışı üniversiteleri ile çözülmeye çalışılıyor.

Çift diploma
Bu tercihin önü vakıf üniversiteleri ile kesilmek istenmiş ve bazıları sistem içinde yerlerini almışlardır. Yine kontenjan tıkanıklığının aşılması ve iki diploma beklentisiyle yabancı üniversitelerle ortak programlar, ülkemizdeki bazı üniversitelerin çift diploma esasına dayalı ortaklık programı hayata geçirilmişse de, önemli sorunlar yaşanmıştır. Hatta bazı üniversiteler programları iptal etmişlerdir. Bütün bunların üstüne birde yabancı üniversite açılışı sorunu oturursa, yükseköğretimin ana sorunlarının çözümü ertelenmiş olacaktır” diye konuştu.
Ekleme Tarihi: 11.09.2009 - 00:56
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
gösterdigin ilgi ve alaka icin
Allah-cc razi olsun muhtazaf kardes

belki durduramayiz oynanan oyunlari
ama en azindan bilinsin gercekler
Ekleme Tarihi: 11.09.2009 - 01:10
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1628 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
YaHaMeS (39), ideal900 (47), Seher gülü (53), gözbebeðim (38), cemhan06 (45), sarikayamusa (45), kelamm (39), mkurban (40), isranur (41), kevserr (41), zemhari (52), omerkartal (54), salihaaydinoglu (43), Yasin57 (51), IslamExplorer37 (36), czenem (65), padem22 (39), Gülgüzeli (41), kucuk_ahmet (25), tesisat (44), mavi_maske (39), fakir58 (42), yasuaki01 (50), meryembebek (), hcryky (39), ymucur (43), hasno (46), rahmiz (40), bihter (54), nursen79 (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.78654 saniyede açıldı