0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » İBRET TABLOLARI » Köpeğin Bile Gıybeti Yasaksa

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
SaYaCGIN su an offline SaYaCGIN  
Köpeğin Bile Gıybeti Yasaksa

Admin
1760 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.09.2004
En Son On: 24.01.2016 - 02:39
Cinsiyeti: Bayan 
Bediüzzama'ın talebelerinden Vanlı Molla Hamit anlatıyor:

"Birgün caminin hücre kapısını unutarak açık bırakmıştık. Talebe arkadaşların küpte kavurmaları vardı. İçeri giren bir köpek, küpe kafasını sokup kavurmaları yemiş, sonra da kafasını çıkaramayınca küpü kırıp kaçmış. Talebe arkadaşların canı çok sıkılmıştı. Bir tertiple köpeği tekrar celbedip, sopa ile döveceklerdi. Üstad Bediüzzaman vaziyeti öğrenince onları vazgeçirmek istedi. Molla Resul: "Şeyda, biraz kıymamız vardı. Biz kıyamıyorduk ki yiyelim. Halbuki bir köpek gelerek hem kıymayı yemiş, hem de küpü kırmış. Bize zarar verdi. Nasıl biz onu dövmeyelim?" dedi. Üstad: "Molla Resul, senden soruyorum, vicdanen söyle, sen aç kalsan, paran da olmasa, bir şey almaya gücün de olmasa, nihayet açık bir yerde bir et bulsan, yer misin, yemez misin? Halbuki aklın var, idrak ediyorsun ki bu etin sahibi var." diye konuştu.

Molla Resul, Üstad'ın bu konuşması üzerine bir müddet konuşmayarak sustu. Sonra cevaben: "Evet yerim Şeyda!" dedi. Üstad tekrar buyurdu ki; "Bu hayvandır, aklı yoktur. Haramı, helâli bilmiyor. Hayır ve şerri tanımıyor. Sahibinin kendisini döveceğini de bilmiyor. Elbette açık kapıdan girip, kıymalarınızı yemiş. Bundan dolayı cezaya müstahak mıdır? Sizden soruyorum, elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin." Sonra Molla Resul ve arkadaşları köpekte kabahat yoktur, diye kabul ettiler. Üstad; "Madem öyledir bu hayvanın gıybetini yapmayın ve helâl edin." dedi.


Molla Resul, Üstad Hazretleriyle biraz samimî ko¬nuşurdu, hem de Üstad'dan birkaç yaş büyüktü. Güle¬rek Üstad'a hitaben: "Şeyda, içimizden gelmiyor ki, helâl edeyim. Fakat siz helâlleşmeye bizi ikna ettiniz." dedi.
Ben "Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini ye¬meyi sever mi?" (Hucurat, 49/12) mealindeki âyete gö¬re sadece insanların gıybetinin yapılmaması gerektiği¬ni zannediyordum, halbuki Üstad çok daha hassas. Hayvanların gıybetini yaptırmayan bir zat, her hâlde İnsanların gıybetini hiç yaptırmaz

Alinti...

gıybetle alakalı Senai Demircinin Söz Yangını adlı kitabı yeni çıktı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum..
Ekleme Tarihi: 05.03.2009 - 01:40
Bu mesajı bildir   SaYaCGIN üyenin diğer mesajları SaYaCGIN`in Profili SaYaCGIN Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 21.01.2023 - 23:33
Cinsiyeti: ----- 
Paylaşım için teşekkürler SAYACGİN.
Doğrusu çok hassas bir konu...
Ama kaçımız başka bir arkadaşımız hakkında konuşmadıki...?
Bilerek veya bilmeyerek iyi veya kötü mutlaka konuşmuşuzdur.
Köpek misali değilde insan misallerine baktığımızda vah bizlerin haline derim.

RABBİM bizleri merhametinden mahrum bırakmasın.


İbn Teymiyye:

"Bir insana zulmedip ona iftira eden veya gıybetini yapan, ya da kötüleyen, ama sonra tevbe eden kimsenin de tevbesini Allah-u Teâlâ kabul eder. Fakat zulme uğrayan kimse durumdan haberdar olmuşsa, zulmeden kişinin ona hakkını alma imkânı tanıması gerekir; ama ona iftira etmiş veya gıybetini yapmış, bu durumda da hakkı alınan kimseye ulaşmamışsa, yapılacak şey hakkında âlimlerin iki görüşü vardır ki, İmam Ahmed'ten de bu iki görüş nakledilmiştir. Bunlardan daha sahih olanına göre; kişinin "ben senin gıybetini yaptım (hakkını helâl et)" diye o kimseye durumu bildirmesine gerek yoktur. "Bilâkis arkasından dedikodusunu yaptığı gibi yine arkasından ona iyilik yapar" denilmiştir.

Nitekim Hasan el-Basrî şöyle demiştir:


"Gıybetin keffâreti, dedikodusunu yaptığın kimse için Allah'tan mağfiret dilemendir." (Külliyat c:3)




NUR SURESİ 16. AYET: “Onu duyduğunuzda: "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Hâşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır" demeli değil miydiniz?”
Ekleme Tarihi: 05.03.2009 - 09:09
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
sevdaa1 su an offline sevdaa1  

1090 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.08.2008
En Son On: 05.04.2013 - 16:17
Cinsiyeti: Bayan 
Yapılacak bir tek iş var

Kabr-i şerîfi Ankara-Bağlum’da bulunan Ahmet Mekkî Efendi hazretleri, bir sohbetinde;
- Âhir zamandayız, buyurdu. Din bilgileri azaldı. İslâmiyete uymak gevşedi. Sünnetler terk edilip, bid’atler yayıldı.
Ve ekledi:
- Küfrün ve bid’atlerin yayıldığı bu karanlık zamanda yapılacak bir tek iş vardır.
Merak ettiler:
- O nedir efendim?
- Emr-i mâruf yapmak.
- Yâni İslâmiyeti öğretmek mi hocam?
- Evet. Müslüman evlâtlarının dinlerini öğrenmesine önayak olmak.

Bu nasıl yapılır?
Merakla sordular:
- Bu nasıl yapılır hocam?
- Âlimler, sözle ve yazı ile yaparlar.
- Biz nasıl yaparız efendim?
- Biz de İmâm-ı Rabbânî ve Abdülkadir-i Geylânî hazretleri gibi büyük İslâm âlimlerinin veya onların yolunda olan “Ehl-i sünnet âlimleri”nin yazdığı “İlmihâl” kitaplarından alıp, eşe dosta, gençlere vermek, her tarafa yaymak suretiyle yaparız.
Ve ilave etti:
- Bu iş, her Müslümanın birinci vazîfesi olmalıdır.
Sordular yine:
- Bu iş çok mu sevaptır efendim?
- Elbette. Birine bir din kitabı vermenin sevabı, kâfirlerle yapılan savaşta çarpışıp şehid düşen bir askerin sevabından daha çoktur.

Gıybet yapanı susturun!
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- Gıybet yapanı dinlemeyin, hattâ susturun, buyurdu.
Ve ekledi:
- Çünkü gıybet günahı, “zinâ günahı”ndan büyüktür.
Şaşırdılar:
- Zinadan mı büyüktür efendim?
- Evet.
- Peki, nasıl susturacağız hocam?
- Açıkça “Sus!” diyeceksiniz. Böyle yapana yüz şehid sevabı verilir.
- Yüz şehid sevabı mı efendim?
- Evet. Peygamber Efendimiz öyle buyuruyor.
Ekleme Tarihi: 05.03.2009 - 21:30
Bu mesajı bildir   sevdaa1 üyenin diğer mesajları sevdaa1`in Profili sevdaa1 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
sevdaa1 su an offline sevdaa1  

1090 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.08.2008
En Son On: 05.04.2013 - 16:17
Cinsiyeti: Bayan 
Elinize Saglik sayaçgın abla
Ekleme Tarihi: 05.03.2009 - 21:31
Bu mesajı bildir   sevdaa1 üyenin diğer mesajları sevdaa1`in Profili sevdaa1 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Themenicon   

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
GIYBET
Dinimiz gıybet yapmayı haram kılmıştır. Bir ortamda gıybet yapılıyorsa oradan ayrılmak gerekir. Ayrılma imkanımız yoksa başka işlerle meşgul olup dinlememeye gayret göstermeliyiz. Eğer gıybet yapan kişi kırılmayacak ise onu münasip bir lisanla ikaz etmek faydalı olur. Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman
hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır. Gıybet, insan veya insanla ilgili birtakım şeyler üzerinde olur. Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi, evi, bineği... dedikodu konusu olabilir. Gözün şaşılığı, saçların döküklüğü, uzun veya kısa boyluluk, siyah veya sarı renkte olmak... Bunlardan alaylı bir şekilde bahsedilmesi sözkonusu kişinin kalbini kırar.Kur'an ve Sünnet, gıybeti yasaklamıştır: "Bir kısmınız diğerlerinizin gıybetini yapmasın. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi?" (el-Hucurat, 49/12); "Gıybet, kardeşini hoşuna gitmeyecek şekilde anmandır" (Tirmizî, Birr, 23; Dârimî, Rikat, 6; Mâlik, Muvatta, Kelâm,10; Ahmed b. Hanbel, II, 384, 386). Başkalarına kardeşinin ayıplarını anlatmak onun hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek demek olduğundan, ancak dil ile söylemek haram olmuştur. Kaş-göz işareti yapmak, imâ, işaret ve yazı gibi gıybet anlamı ifade eden her hareket de gıybettendir. Meselâ elle birisinin uzun veya kısa boyluluğuna işaret etmek, bir şahsın ayıpları hakkında yazı yazmak gıybettir. Gıybeti tasdik etmek de gıybettir. Gıybet yapılan yerde susan kişi gıybete ortak olmuş olur. Diliyle gıybetçiye karşı duramayanın kalbiyle inkâr etmesi gerekir. (İmam Gazzâli, Zübdetü'l-İhya, Trc: Ali Özek, İstanbul 1969, 362, 363). Allah Resulu şöyle buyurur: "Bir kimse yanında hakarete maruz kalan bir mümine gücü yettiği halde yardım etmezse, Allah o kimseyi kıyâmet gününde insanların önünde rezil eder" (Tebarâni).
- "Her kim gıyabında kardeşinin kusurlarını söyletmezse, kıyâmet gününde Allah da onun kusurlarını örtmeyi tekeffül eder" (İbn Ebi'd-Dünya).
- "Ey kalbiyle değil, sadece diliyle iman edenler topluluğu! Müslümanların gıybetini yapmayınız, ayıplarını araştırmayınız. Zira kim kardeşinin ayıp ve kusurlarını araştırırsa Allah do onun kusurlarını araştırır. Allah, kimin kusurunu araştırırsa onu evinin içinde bile olsa rezil ve rüsva eder (Ebû Dâvud, İbn Ebî Dünya). İslam dininde kardeşlik olgusunun, "Müminler ancak kardeştir. İhtilaf ettikleri zaman, iki kardeşinizin arasını düzeltin; ve sakının ki, merhamet olunasınız" (el-Hucurat, 49/10) ilâhi buyruğu ile kurulmuş olması, İslâm toplumunu bu iman kardeşliği üzerinde yükselen güçlü bir toplum yapmaktadır. Böyle bir toplumda gıybet yoktur. Çünkü, Hz. Peygamber (s.a.s)'in buyurduğu gibi, "Mümin müminin aynasıdır. Mümin iki el gibidir, birisi diğerini temizler." Bu ölçüler, toplumu fitne ve bozgunculuktan uzak tutar.
Gıybetin sebepleri:
1. İntikam duygusunu tatmin,
2. Arkadaşlara muvafakat,
3. Gösteriş ve büyüklük; başkalarını küçültme, kendini büyütme,
4. Kıskançlık,
5. Hoşça vakit geçirmek, güldürmek için başkalarının ayıp ve kusurlarının ortaya serilmesi,
6. Küçük düşürmek için alay (Gazzâlî, İhyâu Ulûmiddin, Trc: Ali Arslan, İstanbul 19'72; VI, 522 vd).
Gıybetten korunmak için kişinin öncelikle kendi kusurlarıyla uğraşması gerekir. Şuralarda gıybet câizdir:
1) Haksızlık karşısında: "Hak sahibinin söz hakkı vardır" (Buhârî, Müslim).
2) Fetva istemede: Utbe kızı Hind, Resulullah'a gelerek kocası Ebû Süfyan'ı cimriliğiyle, çok az nafaka bırakmasıyla çekiştirmiş ve kocasının malından haberi olmadan alıp alamayacağını sormuştu. Allah Resulu de "Sana ve çocuğuna yetecek miktarda, iyilikle al" buyurdu.
3) Bir kimseyi kötülükten menetmek:
4) Kişiyi meşhur olan lakabıyla anmak.
5) Kişinin fısk-u fücûrunu alenen yapması, yaptıklarından dolayı gurur duyması, yaptıklarının söylenmesinden dolayı üzüntü duymamasıdır. Yaptıklarıyla övünmesi yüzünden onları anmak gıybet sayılmaz. Gıybetçinin günâhtan kurtulması için pişmanlık duyması, tövbe etmesi, gıybetini yaptığı kimse ile helâlleşmesi gerekir. Gıybeti yapılan da merhametli davranır, affeder. Düstur: "affa yapış(mak), iyiyi emret(mek), cahillerden uzak ol(maktır) (el-A'râf, 7/ 199).
Hamdi DÖNDÜREN


Te$ekkürler Elinize Saglik kardesim
Ekleme Tarihi: 05.03.2009 - 21:43
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1299 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.70547 saniyede açıldı