0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Sabra ve Şatilla’yı anarken

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  
Sabra ve Şatilla’yı anarken

1463 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 23.03.2007
En Son On: 09.05.2011 - 10:25
Cinsiyeti: Erkek 


Sabra ve Şatilla mezalimi, siyasi veya ekonomik çıkarların değil siyasi ve dini tassubtan beslenen kin ve nefretin neticesi olarak yorumlanıyor

Abdullah Aydoğan Kalabalık / Kahire

Eylül ayı, Lübnan halkı ve Filistinli mülteciler tarafından son yirmi altı yıldır farklı duygularla kaşılanıyor.

Çünkü iki hafta süren İsrail'in Beyrut işgali ve Sabra-Şatilla katliamı bu ayda gerçekleştirildi.

Tarih 16 Eylül 1982 dönemin İsrail Savunma Bakanı Ariel Şaron, Silahlı Kuvvetler Komutanı Amos Yaron ile Lübnanlı aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milislerin liderlerinden İlya Hubeyga ve Fadi Afram, Sabra ve Şatilla kamplarındaki operasyonu izlemektedir.

İsrail ajanı olarak bilinen Saad Haddad yönetiminde geçekleştirilen operasyonun komuta merkezi, kampların yakınında yer alan Kuveyt Büyükelçiliği binasıdır.

Sabra ve Şatilla mezalimi, siyasi veya ekonomik çıkarların değil siyasi ve dini tassubtan beslenen kin ve nefretin neticesi olarak yorumlanıyor.

Kadın, erkek, bebek, çocuk, yaşlı, genç demeden ailelerin bütün fertleri, topluca duvarlarlara dizilip sırtlarından kurşunlanmıştır.

Bu sebepten Sabra ve Şatilla 'ölüm duvarları' olarak ta anılmaktadır.

Anneler kucağında bebekleriyle kurşunlanırken, yeni bıyığı terleyen beş genç önce kamyonete bağlanarak, sokaklarda canlı canlı sürüklenmiş ardındın kurşuna dizilmiştir.

Bunlar, Sabra ve Şatilla olaylarının akabinde medyaya yansıyan insan manzaralarından sadece bir kaçı.

Seksenli yılların başı Lübnan'da iktidar boşluğu yaşanıyor. İsrail'e Lübnan tarafından sıklıkla saldırılar düzenlenmektedir.

İsrail tarafı, sınır ötesi geçekleştirilen bu saldırıların, Lübnan'daki Filistin mülteci kamplarındaki bazı silahlı gruplar tarafından yapıldığını gayet iyi bilmektedir.

Çare bulunmuştur, Filistin Kurtuluş Örgütü Lübnan'dan taşınmalıdır\çıkarılmalıdır. Ancak, Yaser Arafat kaygılıdır.

Amerika devreye girer. Zamanın ABD Başkanı Ronald Reagan yönetimi Yaser Arafat'a, Örgütün Lübnan'dan ayrılması durumunda, oradaki Filistinlilere zarar gelmeyeceği konusunda teminat verir.

Bu arada Lübnan'daki aşırı sağcı Hristiyan gruplar, Lübnan'dan Filistinlileri çıkararak ülke siyasetini tekrar kendi kontrollerine alabileceklerine inanmaktadır.

Bundan dolayı Flanjist liderler, Beyrut'ta iki hafta (15-29) süren İsrail işgalinin ikinci günü olan 16 Eylül 1982 tarihinde, Şaron'un emriyle İsrail ordusunun açtığı yoldan ilerleyerek ezici çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan kamp sakilerine saldırmakta tereddüt etmez.

Sonuç; kan, göz yaşı, acı ve üç bin beş yüz civarında ceset. Velhasıl katil mazlum maktûl mazlum...

Filistin Kurtuluş Örgütü tasfiye edilmiştir. Hristiyan işbirlikçi grupların yaptıkları mezalim ve katliam yanlarına kalacaktır.

Çünkü Hristiyan sağcı gruplar Lübnan'da bir güç olmak şöyle dursun, Şii grupların kuvvetlenmesine sebep olmuşlardır. Güçlü bir orduya sahip Hizbullah ve Emel örgütü bu saldırılardan sonra ortaya çıkmıştır.

Şaron bir asker olarak, Filistinlilerin tasfiyesinden sonra ortaya çıkan boşluğun bir başka kuvvetle doldurulması gerektiğini gayet iyi biliyordu.

Yeni gücün müttefiklerinin elinde olacağını tahmin ettiği Lübnan'da, Hizbullah ve Emel Hareketinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamış olduğunu, ancak yıllar sonra fark edebilecektir.

Sabra ve Şatilla katliamlarını yapanların, 26 yıldır ilahi adalet ve mazlumların ahı ile başbaşa bir hayat sürmek zorunda kaldıkları muhakkak.

O günlerde Lünanlı aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milislerin liderleri siyasetten, üç-dört yaşlarındaki çocukların atom bombasından anladıkları kadar anlıyorlar mıydı acaba?

Siyeseti iyi bilmedikleri yılladır katliamla ilişkisini inkar etmesine rağmen, İlya Hubeyga'nın iki binli yılların başında 'Ariel Şaron aleyhinde şahitlik yapabileceği' açıklamasında bulunmasıyla anlaşılmıştır.

Olay esnasında Avusturya'da olduğunu yıllarca iddia eden Hubeyga, vicdan ve görmüş olduğu kabusların sesine kulak vermiş olacak ki ifadesini değiştirir.

Ancak, fazla yaşayamaz, kısa bir süre sonra faili mechul bir cinayete kurban gider.


Ekleme Tarihi: 03.10.2008 - 08:11
Bu mesajı bildir   Maksat kelam olsun üyenin diğer mesajları Maksat kelam olsun`in Profili Maksat kelam olsun Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1625 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.02958 saniyede açıldı