0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Hesabı dünyada ödemeyen ahirette öder..

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Hesabı dünyada ödemeyen ahirette öder..

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Hesabı dünyada ödemeyen ahirette öder..
Şeyh Eşref Efendi Berlin
Cenabı Hak: ``Benim iznim ve haberim olmadan yere bir yaprak bile düşmez``
buyuruyor. Yani Ben varlığa bir hareket kabiliyeti vermesem, o nasıl harekete geçecek
manasına.
Cahil insan!
Fizik kanunları diyor. Soruyorum: yaprağı dalından aşağıya indiren fizik kanunlarını tabiata
kim koydu? Kim yeryüzünde yürüyen ve havada uçuşan her maddeyi bu kanunlara ellerini
kollarını bağlayıp itaate teslim kıldı?
Eğer madde bu aleme kendi kendine geldiyse ve kendi kendine hareket ediyorsa, o halde
neye bildiği gibi hareket edemiyor, kendisini belli kanunların zincirle bağlı prangalarından
kurtaramıyor?
Hayır! Şüphesiz maddeyi fizik ve kimya kanunları içine hapseden ve bağımlı kılan bir yüksek
İrade var. Ve bu yüce İrade yerleri ve gökleri kim belli bir nizam ve intizam içinde yarattıysa
yine O`nun İradesidir. Ve O yüksek İrade buyuruyor: `Haberim olmadan yaprak
kımıldamaz.`
Ey İnsanlar!
Bu dünyada hiç bir şeyin başı boş değildir. Her şey belli bir hesap ve kitap üzerine döner.
Sen baktığın zaman havada uçuşan bir Polenin gelişi güzel hareket ettiğini düşünürsün, lakin
2
o küçük Polencik dahi rotası daha evvelden belirlenmiş, İlahi Navigasyonlarla yönlendirilen
Tayyareye benzer.Hareketi kendinden değildir, düşeceği yere kadar önceden belirlenmiştir.
Peki kimin hareketi kendi kendinedir?
Kim kendi kendine varlığa geldiyse, kim herhangi bir kanuna tabi değilse, kimin varlığı bir
diğerine mahkum ve borçlu değilse işte ancak o kimse bu alemde Kraldır ve bildiği ve istediği
gibi hareket etme hürriyetine vakıftır. Ondan maada hiç kimsede bu hürriyet, bu İrade, bu
kudret yoktur, olamaz! Çünkü borçlu olan hür olamaz.
`ALLAH O`dur ki, O herkese hesap sorar, kimse Ondan hesap soramaz,` diyor ALLAH CC.
Bu halde kim hesap sorar? ALLAH hesap sorar. Çünkü her vakit alacaklı verecekliye hesap
sorar. Yahut hesabı borçlu olan öder manasına. Ve bu alemde borçsuz insan yok, biz
hepimiz borçluyuz.
En evvela kimedir borcumuz?
Bizi yoktan var eden kimse borcumuz O`nadır. Onun için belki O bize hesap sorar da biz
O`na asla hesap soramayız.
Çünkü O Yaratandır, Alacaklıdır. Bizim ise O`na bir hayat borcumuz vardır ki, bir şekilde
bunu O`na ödememiz lüzum eder.
ALLAHa borcumuzu nasıl öderiz?
Şükürle. Çünkü varlıkta ALLAHa ödeyebileceğimiz, ulaştırabileceğimiz tek ödeme şekli Şükür
ve Teşekkür yoludur. Bu alemde olan herşey bizim içindir. ALLAHa göre değildir, ALLAHa
yaramaz. İlahi Huzurda işe yarar tek şey kulun Rabbisine verdiği can borcuna karşılık tevazu
ile yapılan teşekkürüdür.
Lakin insan, bu dünyada küçük hesaplar peşinde. Belki en dürüstü yediği ekmeği öder.
Giydiği elbiseyi öder. Bindiği Eşeğe, arabaya öder. Envai çeşit kosmetikle gizlediği yüzünün
makyajına öder.
Hapur hupur nefes almadan yer, içer. Sonra orasından burasından aldırmak zorunda kaldığı
yağlara öder.
Sinemaya gider, öder. Tiyatroya gider, öder. Hatta sinemaya 10 ödese, tiyatroya 50 öder.
Nereden biliyorsun deme! Geçen gün bir Tiyatroya davet edildim de fiyatları görünce
gözlerim yuvalarından fırladı. Oradan biliyorum.
`ALLAH, ALLAH`, dedim. `Niye böyle pahalı? 100 milyon, 200 milyon dolara çevrilmiş tek
filme 10 veriyoruz da belki aylık gideri en fazla 100 bin olan bir Tiyatroya niye 50
veriyoruz?`
`Şeyh`, dediler. `Çünkü Tiyatroda Live gösteri var. Hata kabul etmez. Her babayiğit Live
gösteri beceremez.`
-`Yahu`diyorum, ` her Cuma akşamı bizim burada da tiyatro var hem de en babasından
ne gelmezsiniz?`
_`Parasız Şeyh, giriş parasız da onun için`, diyorlar. `Senin tiyatro beleş olduğu için
gelmiyoruz. Çünkü bizim kanımızda, Genlerimizde, karakterimizde var, illa borçlu olma
mecburiyeti, ödeme zarureti. Binaenaleyh, Biz üstüne ödemediğimiz hiç bir şeyi kabul
etmeyiz, beğenmeyiz. Öyle ya, kalite dediğin vakit üzerine ödeyeceksin`.
El Hak! İnsan beleş için yaratılmadı. Çalışıp, kazanarak, elde etmek istediği her bir şeyin
karşılığını ödemek için, hak ederek elde etmek üzere yaratıldı. Yoksa Cennete hiç karşılıksız
girdi de karşılığında bir şey ödemediği cihetten, Cennet gibi harikulade bir yerin kıymetini
anlayamadı ve tekrar hak ederek girmek üzere bu dünyaya indirildi.
----------------------------------------------
Ne için çoğu insanlar evde yemek yerine lüks bir Restaurantta yemek yemeyi ister? Alış
verişi bu kadar sevmemizin sebebi ne acaba?
3
Her gün yemeğini orda burda, sokakta yiyen çok kimse görüyorum. `Be`, diyorum. `Ne evde
yemezsin? Şurada yediğin 100 kuruşluk makarnayı evinde 10 kuruşa yiyemezmeydin.
Ne bu israf ?`
_ `Doğru da Şeyh`, diyorlar. ` Evdeki tat dısardakini tutmuyor. Çünkü evde ödediğimiz
hesapla dışarda ödediğimiz arasında söylediğin gibi 90 kuruş fark var. Onun için
makarnayı dışarda yemek daha lezzetli. Farkı hesabı!`
Bu anlattığımız bugün bize açılan billinmeyen yeni bir sırdır ve İlahi hikmetlerdendir. Can
kulağıyla dinle ki, kendi kendinin farkına varasın. Kendi kendinin farkına varan oda da başka
bir kimseyi göremez. Lakin bizim bu söylediğimiz nefsaniyet cihetinden olmayıp ruhaniyet için
geçerli sözdür. Iyi anla!
Her ruh, yaradanına borçludur ve bu borç ruha bir ağırlık da vermez, bilakis belki ruh, ALLAHa
olan bu borcundan tarifsiz zevk alır. Hiç Can borcundan daha hafif daha zevkli, daha hayat
veren amma asla öldürmeyen bir borc olabilir mi?
ALLAH kuluna ne için: `Ben onları bana ibadet etsinler diye yarattım`buyuruyor?
Kuluna bir mükellefiyet yahut zorluk olsun diye mi? Kim öyle anladıysa bugüne kadar hep
yanlış anlamış demektir.
Hayır, asla! Lakin ibadet, insanın can borcuna karşın Rabbisine verebileceği tek karşılıktır.
Ve her ruhaniyet bu karşılıktan sonsuz zevk alır. Çünkü adı üzerinde yaradılışı ibadet içindir
ve ruhun tek gıdası, tatlısi, pastası hepsi bu ibadetin içinde gizlidir.
Bunun içindir ki, en beleşci insan dahi üzerine ödeyerek elde ettiğinden aldığı zevki üzerine
ödemeden elde ettiğinden almaz.
Çünkü insan fiziksel varlığıyla, nefsiyle bilemese bile, ruhani varlığıyla her insan, bu hakikatın
ve zevkin farkındadır. Bu adı konulmamış tarifi mümkün olmayan zevkin sırrı bu anlattığımız
Ayette ve yaradılış sırrında gizlidir işte.
İlahi Huzurda, borclunun yani vereceklinin hali Alacaklısına karşı borcunu ödedikçe, tıpkı
sevdiği bir kadınla vuslata eripte gerdeğe giren adamın haline benzer.
Nasıl ki, erkek bir kadınla gerdeğe girdiğinde acaip tarifsiz bir zevk alır, bu misal, insanların
ruhaniyetlerinin de böyle bir zevke ve gerdeğe her an var olabilmeleri açısından ihtiyacları
vardır.
Her insan sevdiğinin adını anmaktan ve ona hizmetini sunmaktan büyük zevk alır.
Ruhaniyetlerde ancak kendisini yaratan Rabbın adını anmakla ve O`nun karşısında tazimle
eğilmekle kanar ve mutlu olabilir.
Işte bu garip zevki ve lezzeti, ALLAH hakikata ve ibadet lezzetine dair bir misal olsun diye
bizlere dünya hayatında yaşadığımız alışverişlerde yasatıyor ki anlayalım ve üzerinde
tefekkür edelim.
Ey İnsanlar! İnsan kimin mahkumudur?
Kendisini borçlu hissettiğinin.
ALLAH CC insanın bu halini bildiği cihetten, Peygamberleri ve Evliyaları üzerinden insana,
Yaratıcısına olan hayat borcunu hatırlatıyor ve: ` Ey Insan, sana gün içinde 24 saati, 24
saat içinde 5 vakti veren Rabbinin önünde saygıyla ve tevazuyla eğil ve sana hiç
çalışmadan elde ettiğin bir hayat veren Yaradanına teşekkür et.`
ALLAHın insandan beklediği nedir?
4
Sadece bir Teşekkür.
Hesaba gelmez, hakkı hiç bir servetle ödenmez bir hayata karşılık ödeyeceğin bütün hesap
sadece küçücük bir Teşekkür. Bunu bizi yoktan var edene karşı nasıl çok görebiliriz?
Lakin insan nankör! Yiyipte pislik olacak, giyipte eski olacak, her nesneye bir şeyler öder de
iş Rabbisine karşı olan hayat borcuna gelince pintileşir, cimrileşir, ve dahi zalimleşir,
nankörleşir.
`Yok`, der. `Benim ALLAH diye bir kimseye hiç bir borcum yok. Neye teşekkür edeyim?
Beni tabiat yarattı varsa borcum onadır.`
Ve sonra gider teşekkür olarak hayatını borclu olduğu tabiatın içine eder.
İnsanlarda bu zamanda ne şükür kaldı ne de teşekkür. Topu nankör! Şimdi bu
nankörlükleri karşılığında başlarına ne yağacağını zannediyorlar, gül mü?
Gülü çıktığı sahnede rolünü güzel oynayanlara ve bir beğeni kazananlara atar seyirci. Ve
şimdi sen bu üzerinde tepindiğin dünya sahnesini seyircisiz zannetme.
Yukarıdan seyredenler var. Ve onlar not veriyorlar şimdi. Bu kadar azgınlığımıza ve
nankörlüğümüze herhalde gül atacak değiller kafamızdan aşağıya.
Ey insanlar! Borçluyuz, ve en büyük borcumuz Rabbimizedir, bizi hiç yoktan var edenedir.
Ayağımız kayıpta yere düştüğümüz vakit koşupta lütfen bizi yerden kaldıran ele bir teşekkürü
çok görmüyoruz da, bütün varlığımızı, hayatımızı borçlu olduğumuz kimseye niye bir
teşekkürü fazla buluyoruz?
Kabul etsen de etmesen de senin borçlu olduğun seni bir Yaratan var. Ve sen O`na bu
hesabı ya bu dünyada ya öteki dünyada kapatacaksın. Hiç, bir lokantada yiyip içipte hesabı
ödemeden kalkabilirmisin?
Öyle yerde babayiğidlik, küstahlık söker mi? Adama yediğini burnundan çıkarttırırlar. Beleş
niyetle yediğinin üzerine tatlı yerine adama dayak yedirirler. En iyi ihtimalle adama bulaşık
yıkatırlar.
Daha üç beş kuruş borcunu ödemeyen adamı taptığı bu dünyada ya hapse ya ayağında
beton kanala atarlarsa, ebedi bir hayat borcunu insana nasıl ödetirler acaba, düşünen var
mı?
Bazıları zora gelince şöyle diyolar: `Ne yani, ben mi istedim dünyaya gelmeyi?´
Anladık sen istemedin amma gitmeye de hiç niyetin yok. Ne lüksünden vazgeçersin, ne
rahatından amma iş ödemeye geldimi: Ben mi istedim?
ALLAHın en sevmediği kul kimdir?
Nankör kuldur. Bunun için o kadar varlık içinde çoğu insan bugün yaşadığı hayattan zevk
almaz. `Hayattan hiç zevk almıyorum`der.
_ ` Ee, Rabbine olan borcunu ödermisin yani hiç yoktan sana bir Can bahşeden Yaradanına
bu can karşılığında bir kuru teşekkür de olsa yaparmısın` diyorum, cevap yok.
Eh o halde senin bu derdine de bir çare yok, olamaz. Yeri göğü birbirine katsan çare
bulamazsın. Yok! Çünkü elde ettiğin her zevkin karşılığını nasıl ödemek zorunda isen, sana
bahşedilmiş bu hayatın sana bir zevk vermesi için sen de bir şeyler ödeyeceksin. Başka yolu
başka çaresi yok.
Iki aleminde yaratılış sebebi ve hakikat güneşi Hazreti Peygamber ASV efendimiz, geceleri
sabahlara kadar ibadet eder hatta bu sebebten ayakları şişer, dizleri tutmaz olurdu…

Anlayana ne mutlu!
Alıntı.
Ekleme Tarihi: 25.09.2008 - 08:08
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
seher gülü su an offline seher gülü  

112 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2007
En Son On: 31.03.2011 - 13:55
Cinsiyeti: ----- 
ELİNE SAGLIK ÇOK GÜZEL Elinize Saglik
Ekleme Tarihi: 25.09.2008 - 08:49
Bu mesajı bildir   seher gülü üyenin diğer mesajları seher gülü`in Profili seher gülü Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1774 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
Gönülbagi (36), zekiyem (40), sofican2006 (42), gülsena (47), gül_ (50), ~~nur~~ (40), yunus07 (37), zaza_kral (45), Fenerli_1907 (32), semedani (46), farukk (46), talebe- (61), miluji (37), m_celik (31), tamer038 (51), dadas recep (45), alain (40), olgunol (52), efkanaksoy (57), Hasannn (43), Sedat IÞI.. (39), m.salih fidan (37), fuheyre (44)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.65961 saniyede açıldı