0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Siz hiç 'mirac'a çıktınız mı?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Ramazanoglu su an offline Ramazanoglu  
Siz hiç 'mirac'a çıktınız mı?

61 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.11.2006
En Son On: 13.04.2009 - 04:16
Cinsiyeti: Erkek 
Sevgili Peygamberimizin(S) yaşadığı isra ve mirac olayı, sadece tarihi bir hakikat olarak değil, doğrudan bizleri de ilgilendirmesi açısından önem arzediyor. O nedenle, geleneksel olarak kutlanılan kandil geceleri içerisinde mirac gecesi Kadir gecesinden sonra en önemli gecedir kanaatindeyim. Tebrikleşmeye de yine Kadir gecesinden sonra en layık gecedir. O halde, geceniz kutlu, ibadetleriniz mirac olsun...


Bu geceyi ihya ederken, biryandan bizzat Rasullulllah'ın(S) yaşadığı tecrübeyi yadedecek, diğer yandan da bu tecrübenin bizim hayatımızdaki yansımalarını tefekkür edeceğiz. Bu tefekkür sayesinde bizler de olası miracımızı yaşamak için var gücümüzle çalışacağız. Peki nasıl yaşayacağız miracımızı, nasıl çıkacağız miraca, ya da, yatay olarak değil de dikey olarak nasıl yükseleceğiz? Bütün bu soruların cevabı hayat kitabımızda, ondaki birkaç çekirdek ayette veriliyor. Ondan önce bir uzmana kulak verelim ve istifade edelim.


'' ''Namaz mü'minin miracıdır.''

Bu hadisten, idraki aşan ruhani bir müşahedenin ayrıntılarına ilişkin tüm yorum ve ihtilafların ötesinde, Allah Rasûlü'nün miracını nasıl okumamız gerektiği de anlaşılmaktadır. Her namaz, özünde bir mirac potansiyeli taşır. Mümin namaza yönelirken, ilahi bir randevuya yetişme titizliğini göstermelidir.
Mümin insan, tüm namazlarını bir yolculuğun durakları bilmelidir. Her namaz, insan ruhunun bu ulvi yolculuğunda alınan yeni bir mesafe olmalıdır. Mümin her namazla biraz daha yücelmeli, biraz daha insanlaşmalı, imanın izzet ve onurunu biraz daha artırmalıdır. Unutmayalım; İsra 1'deki "esrâ", "insanlık, şeref, onur" anlamına gelen "serv" mastarından türemiştir.
Kur'an'daki namaz emirlerinin, neden yalın halde "Sallû" diye değil de, "Ekimu's-Salat" (Namazı ikame edin) şeklinde geldiği şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu? Ekâme; yamuk bir şeyi doğrultmak, yatık bir şeyi kaldırmak, bükük bir şeyi dikmek, yıkık bir şeyi yapmak, bozuk bir şeyi tamir etmek, düşük bir şeyi yüceltmektir. Yani, ikame edilmiş bir namaz, "isra"dır.
Bu emir, "Namaz sancağını düşürmeyin, imanın belini doğrultun, dinin binasını yapın, ibadetin istikametini düzeltin, insanlık şeref ve onurunu ayağa kaldırın" anlamlarını barındırır.
Her namaz, bir namaz için kılınır; mirac olan o namaza ermek için kılınır.''
(Mustafa İslamoğlu)




Demekki miracın sırrı namazda. Her hali namaz olan Peygamberimizin(S) miracına karşılık bizim de namazlarımızda mirac imkanımız var demekki. Namaz kılmayanlar ne kadar büyük bir nimeti teptiklerini tahmin bile edemezler. Ama namaz kılanlar da bu konuda pek başarılı sayılmazlar. Yani, namaz kılanların da pek miracı gerçekleştirdikleri söylenemez. İstisnaları hariç tabi. Onun için yukardaki sorumuza hep birlikte ''hayır, henüz hiç miraca çıkmadık'' diyebiliriz ne yazık ki. Ama ümidimizi kaybetmemeliyiz. Madem ki bu potansiyel bizde var, gerçekleştirmek için de ihtimalimiz var demektir.



''Kelime-i şehâdetten sonra, “İslam”ın ikinci şartı Mirac‘tır!..
Birincide, “Allah”ın varlığına Tekliğine, Ahadiyetine, O’nun dışında başkaca bir varlık olmadığına şehâdet ettin, tasdik ettin ya; şimdi artık bu tasdikin neticesi olarak da Mirac yapıp Allah’a vâsıl olmak durumundasın!..
Onun için de İslâm’ın ikinci şartı Mirac”tır.
Burada şunu diyebilirsiniz:
-Biz İslâm’ın ikinci şartı olarak “namaz”ı biliriz..Nereden çıktı Mirac”..?
Doğru bilirsiniz!..Ama, o “Namaz” da “Mirac”tır!.
Çünkü Hz.Rasûlullah buyuruyor ki:
“Namaz, mü’minin mirac ıdır”
Böyle olduğuna göre, demek ki gaye, hedef mirac , namaz araç!..''
(Ahmed Hulusi)



Madem mirac islamın ikinci şartıymış ve bunun aracı da namaz mış, o halde mirac hedefine ulaşmak için nasıl bir namaz kılmamız gerektiği üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor. Sadece namaz kılanlardan değil, namazı ikame edenlerden olmanın yollarını araştırmamız gerekiyor.

Bilinen namaz hocası kitaplarından hariç, 'namaz bilinçlendirme' konulu altmışa yakın kitap yayınlanmış son zamanlarda. Bu sevindirici bir rakam olmakla birlikte, namaz konusunda eksiklerimizi ele vermesi açısından üzücü bir rakam. Demekki, ümmet olarak namazlarımızı hakkıyla ikame edemiyoruz, bu konuda eksiğimiz çok.

Namazlarımızı gereği gibi ikame edemeyişimizi, iki ayete baktığımızda daha iyi anlayabiliriz.


''Dediler; 'ya Şuayb! Atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımızda dilediğimizi yapmamamızı sana namazın mı emrediyor? Herhalde sen çok uslu, akıllsın(!)' '' (Hud 87)
Bu ve bunun öncesindeki ayetlerden hemen anlaşılan; hz.Şuayb(S) öyle bir namaz kılmaktadır ki, bu namaz onu, toplumdaki inanç ve ahlak sapkınlıklarına karşı koymaya itiyor, toplumu ıslaha sevkediyor, inkarcıların elebaşılarıyla kavgalı hale getiriyor.

Namazın hz. Şuayb(S)'daki bu tezahürü, namazın dışa dönük bir fonksiyonu. Bir de içe dönük fonsiyonu var ki, onu da Ankebut suresinden öğreniyoruz.


''Sana Kitap'tan vahyolunanı güzel güzel oku ve namazı ikame et. Şüphesiz namaz, her türlü çirkinlikten ve kötülükten alıkoyar. Allah'ın zikri ise daha büyüktür ve Allah ne işlerseniz bilir'' (Ankebut 45)


Burdan öğreniyoruz ki, namazın bir engelleyici boyutu var. Namazlarımızda Allah'ı hatırlamamız, ve O'nun da bizi hatırladığını ve gördüğünü bilmemiz, gün boyu bir kalkan vazifesi görüyor. Ya da görmesi gerekiyor. Gün boyu kıldığımız namazlarımızda ne kadar huşuyu yakalayabilirsek, kalkanımız da o kadar sağlam demektir.


Bu iki ayet ışığında namazlarımızı bir kontrolden geçirelim. Namazlarımız, bizi 'etliye sütlüye karışmayan' biri mi yapıyor, yoksa peygamberî bir şahsiyet mi yapıyor? Fuhşiyatın, çirkinliğin ve edepsizliğin açığından gizlisinden alıkoyuyor mu, yoksa namazlı halimizle namazsız halimiz arasında hiçbir fark olmuyor mu?



Bu mirac gecesinde bunlar üzerine yoğunlaşalım. Kutlamalarımızda, namazlarımızın 'mirac' olabilmesi için birbirimize dua edelim.

Abdulkadir Ramazanoğlu


Bu mesaj 1 kez ve en son Ramazanoglu tarafından 29.07.2008 - 00:59 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 29.07.2008 - 00:52
Bu mesajı bildir   Ramazanoglu üyenin diğer mesajları Ramazanoglu`in Profili Ramazanoglu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rahil su an offline rahil  

1191 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.05.2008
En Son On: 17.03.2011 - 17:14
Cinsiyeti: ----- 
''Namazlarımızı gereği gibi ikame edemeyişimizi, iki ayete baktığımızda daha iyi anlayabiliriz.


''Dediler; 'ya Şuayb! Atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımızda dilediğimizi yapmamamızı sana namazın mı emrediyor? Herhalde sen çok uslu, akıllsın(!)' '' (Hud 87)
Bu ve bunun öncesindeki ayetlerden hemen anlaşılan; hz.Şuayb(S) öyle bir namaz kılmaktadır ki, bu namaz onu, toplumdaki inanç ve ahlak sapkınlıklarına karşı koymaya itiyor, toplumu ıslaha sevkediyor, inkarcıların elebaşılarıyla kavgalı hale getiriyor.

Namazın hz. Şuayb(S)'daki bu tezahürü, namazın dışa dönük bir fonksiyonu. Bir de içe dönük fonsiyonu var ki, onu da Ankebut suresinden öğreniyoruz.


''Sana Kitap'tan vahyolunanı güzel güzel oku ve namazı ikame et. Şüphesiz namaz, her türlü çirkinlikten ve kötülükten alıkoyar. Allah'ın zikri ise daha büyüktür ve Allah ne işlerseniz bilir'' (Ankebut 45)


Burdan öğreniyoruz ki, namazın bir engelleyici boyutu var. Namazlarımızda Allah'ı hatırlamamız, ve O'nun da bizi hatırladığını ve gördüğünü bilmemiz, gün boyu bir kalkan vazifesi görüyor. Ya da görmesi gerekiyor. Gün boyu kıldığımız namazlarımızda ne kadar huşuyu yakalayabilirsek, kalkanımız da o kadar sağlam demektir.


Bu iki ayet ışığında namazlarımızı bir kontrolden geçirelim. Namazlarımız, bizi 'etliye sütlüye karışmayan' biri mi yapıyor, yoksa peygamberî bir şahsiyet mi yapıyor? Fuhşiyatın, çirkinliğin ve edepsizliğin açığından gizlisinden alıkoyuyor mu, yoksa namazlı halimizle namazsız halimiz arasında hiçbir fark olmuyor mu? ''


Allah Razı Olsun
Te$ekkürler Te$ekkürler Te$ekkürler Te$ekkürler
Ekleme Tarihi: 29.07.2008 - 12:13
Bu mesajı bildir   rahil üyenin diğer mesajları rahil`in Profili rahil Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2104 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.95454 saniyede açıldı