0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » ÇANAKKALE ŞEHITLERINE ANCAK BÖYLE SESLENILIR..

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
der_ya su an offline der_ya  
ÇANAKKALE ŞEHITLERINE ANCAK BÖYLE SESLENILIR..

875 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.05.2007
En Son On: 22.01.2010 - 17:46
Cinsiyeti: ----- 
http://www.lalegulfm.com/medyaizle.php?haber_id=34116
Ekleme Tarihi: 17.03.2008 - 21:24
Bu mesajı bildir   der_ya üyenin diğer mesajları der_ya`in Profili der_ya Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
zumruduanka su an offline zumruduanka  
ECDADIN YÜZ AKI BAYRAM HOCA..

Admin
246 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.10.2002
En Son On: 09.11.2019 - 06:09
Cinsiyeti: Erkek 

250 BİN VATAN EVLADINI DÜĞÜNE GİDER GİBİ SÜSLEYİP GÖNDERDİK...

YİNE GİDERİZ !


Ekleme Tarihi: 17.03.2008 - 23:04
Bu mesajı bildir   zumruduanka üyenin diğer mesajları zumruduanka`in Profili zumruduanka Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
RE: ECDADIN YÜZ AKI BAYRAM HOCA..

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı zumruduanka

250 BİN VATAN EVLADINI DÜĞÜNE GİDER GİBİ SÜSLEYİP GÖNDERDİK...

YİNE GİDERİZ !



Ekleme Tarihi: 18.03.2008 - 00:12
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
der_ya su an offline der_ya  

875 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.05.2007
En Son On: 22.01.2010 - 17:46
Cinsiyeti: ----- 
ŞANLI ÇANAKKALE ŞEHITLERINI RAHMETLE ANARKEN,MİHRAP ŞEHIDIMIZ

BAYRAM HOCAMIZIDA SEVGIYLE VE RAHMETLE ANIYORUZ...

GIDERIZ KARDEŞ,250 BIN DEGIL 500 BIN OLSADA GIDERIZ...ÖLUMU YENI GELIN GIBI BEKLERIZ ODAMIZDA...VUSLATIMIZ RABBIMIZE KAVUSTUGUMUZ ANDIR...ağlar

BU VESILEYLE BIR 18 MART DA DAHA TEKRAR RAHMETLE VE DUALARALA ANIYORUZ DEDELERIMIZI...
Ekleme Tarihi: 18.03.2008 - 21:56
Bu mesajı bildir   der_ya üyenin diğer mesajları der_ya`in Profili der_ya Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Çanakkale ruhuna bugün daha çok ihtiyacımız var

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
Dün Çanakkale’yi geçemeyenler, bugün ailemizi geçmeye çalışıyorlar. Zira artık iyice anladılar ki, sahip olduğumuz bütün maddi ve manevi değerler, hep ailenin eseridir. Aile ise, öncelikle annenin eseri…
Çanakkale’de zafer kazanan yiğitlerin ruhları, hep o annelerin imanla yoğuruşları sonucu şahlanmıştır.
Ailenin güçlü ve sağlam olması için onu ayakta tutacak güçlü annelere ihtiyaç var. Anne yetiştirmek için de, anne yetiştirecek annelere muhtacız… Anne yetiştirmenin en ideal ortamı ise aile yuvasıdır, evdir.
İşte, her güzellik gibi, Mehmetçik yetiştirmek için de aile lazım… Çünkü o emsalsiz anne yürekleri, ancak o şefkat ortamında yoğurabilir Mehmetçiğin ruhunu…
O zaman da, Çanakkale siperlerinde hep analar hatırlanır, analar anlatılır, hatta analar sayıklanır.

Hepsinin son sözü aynıydı: “Anne”
Çanakkale’de hemşirelik yapmış olan Safiye Hüseyin Hanım anlatır:
“Reşitpaşa Vapuru, hastane olarak düzenlendi ve Çanakkale’ye gönderildi. Ben de gönüllü olarak orada görev aldım.
“Vapurda çeşitli milletlere mensup yaralılar vardı. Almanlar, Avustralyalılar, İngilizler ve bizim yaralılarımız…
“Hepsi de kendi dilleriyle ekseriya tek bir kelime sayıklarlardı. Bazen yan yana yatan muhtelif milletlerin yaralılarının hepsinin dudaklarından, Almanca, Türkçe, İngilizce, hep aynı kelime yükselirdi:
-ANNE!
“Yüzlerce yaralının önümde öldüğünü gördüm. Hemen hemen hepsi de aynı kelimeyi, ‘Anne’ sözünü sayıklayarak, ‘Anne’ diyerek öldüler… Nişanlılarını, eşlerini, sevgililerini sayıklayanlar çok azdı. Neredeyse yok gibiydi.”
Anne, şefkat mührünü öyle etkili ve derin vurmuştu ki, onun rakibi yoktu. Mehmetçik de en zor anında onun şefkatli sinesine sığınıyordu…

Askeri gönülleriyle ağırladılar
1915 yılının Mart ayında, 33. Alayımız, Edremit Ezine üzerinden Çanakkale’ye gidecekti. Tabii o günün şartlarında bu yolculuk günlerce sürecekti. Bu birliğin, gece de Havran’da konaklaması uygun görüldü… Ama küçücük Havran’ın durumu, imkanı böyle bir konaklama için müsait miydi?
Öncü subaylar Havran’a geldiler. Muhtar, 3000 asker ve 50 subayı, evlerde misafir edecekti… 150 hayvan için, 4 ahır hazırladı. O fukara halli Havran, 40 koyun, 5 kazan pilav pişirdi.
Gece yarısına doğru Havranlılar, misafir edecekleri Mehmetçikleri evlerine değil, gönüllerine almışlar, öz evlatları gibi sarıp sarmalamışlardı.

“Evlatlarımı arıyom oğul!”
1. Tabur Emir Subayı Teğmen Şükrü son kontrolü yapıp yatacaktı. Bu maksatla, Havran’ı şöyle bir dolaştı. Şükür aç açık yoktu. Mehmetçikler çoktan yerleşmişlerdi.
Kendisi de yatacağı yere dönüyordu ki Havran’ın orta yerinde bir karaltı fark etti.
Yaklaştı, baktı… Bu, üstü başı perişan, fukara ve yaşlı bir kadındı… İki büklüm beliyle, köyün ortasında tek başınaydı.
“Ne arıyorsun Ana!” dedi.
Ana bir iki adım daha atıp teğmene yaklaştı, elindeki feneri ona doğru kaldırarak:
“Evlatlarımı arıyom!” diye gürledi.
“Hangi evlatlarını” deyince de, şu yürek titreten cevabı verdi:
“Hangi evlatlarım olacak! Bana da 9 asker gelecekti. Bu vakte kadar bekledim gelmediler. Kaygılandım, aç mı kaldılar, açıkta mı kaldılar? Onları arıyom oğul… Bari sen bul onları!”
Teğmen Şükrü, “Ana” dedi, “Kimse açıkta kalmadı. İçin rahat olsun. Sen evine git, rahatına bak.”
Ana kabul etmedi. ”Hayır” dedi, “Muhtar bana söz verdiydi, 9 asker verecekti…”
Bu direnişe “Hayır” demeye yürek isterdi.
Karargâh çadırına gitti ve henüz uyumamış olan birkaç Mehmetçiği alıp getirdi ve anaya verdi. O muhteşem yürekli Osmanlı anası, aradığını bulmuştu. Büyük bir sevinç içinde evlatlarıyla evine yollandı.

Düşmanın da anası ağlamasın!
Mehmetçik, gönül hamurunu yoğuran annesini hep sevgi tahtının en yücesinde bulundurdu. Fakat inanılmaz bir haldir ki, düşmanının annesini de düşündü. Hem de o kan, kin ve ateş deryasında yaptı bunu… Düşmanın da annesi ağlamasın istedi…
Bir ayağını ve kolunu Çanakkale’de bırakmış olan Fransız General Guro bir toplantıda şu hatırasını anlatmıştı:
“Bir sabah erkenden başlayıp, akşam geç saatlere kadar Türklerle süngü harbine giriştik. Ortalık kararınca, Türklerle anlaşma yapmak mecburiyetinde kaldık. Ateş kesecek ve ortalığa yığılan ölülerimizi toplayıp alelacele gömecektik.
“İşte o sırada, gözüme çarpan bir manzarayla irkildim. Bu muhteşem tablodaki Türk askeri, kendi yaralarına yerden avuçla aldığı toprakları bastırıyor, kucağındaki yaralı asker için de, gömleğini yırtıp onun yarasını sarmaya uğraşıyordu.
“Efendiler! Kendi yarasına toprak bastırdığı halde, kucağındaki yaralı için gömleğinden parçalar koparan bu kahraman ve asil askerin kucağındaki yaralı kimdi, biliyor musunuz?”

“O inanca hepimiz muhtacız!”
Sözlerinin burasında, sakat generalin bağıran sesi kısıldı. Gözyaşları, boğazına tıkanan hıçkırıklarla birlikte sesini iyice kısmıştı. Derin bir iç çekti ve boğuklaşan sesiyle, adeta fısıldadı:
“Efendiler! Türk askerinin kucağındaki yaralı, bir Fransız askeri idi, bir Fransız askeri!”
Generalin, sesiyle birlikte gücü de tükenmiş, yere çöküvermişti. Göz kenarlarında birikip yanaklarından süzülen yaşları, buruşuk derili tek eliyle sildi. Sonra da, yine o tek elini yüzüne kapatıp ağladı, ağladı, ağladı…
“Düşmanına bile böyle davranabilen bir kahramanın kalbindeki inanca, bugün ne kadar çok muhtacız değil mi?”
İşte bir Mehmet ki, belki de kendi vurduğu bir düşman askerinin anasını ağlatmamak için, kendisinden önce onu kurtarmaya çalışıyor.

Son kalemize saldırıyorlar
Şimdi biz, Çanakkale’de Mehmetçiğin düşmana açtığı gönül genişliğini, birbirimize açabilsek, ebedi kardeş olmaz mıyız?
Mehmetçiğin Çanakkale’de hakkıyla temsil ettiği ruh, Çanakkale ruhu, annelerimizin eseriydi. Yarını kuracak, yaşatacak ve güzelleştirecek olan ruh da, öncelikle annelerin emeği ve eseri olacaktır.
Anneleri de anneler yetiştirecektir. Anne yetiştiren ortam, aile yuvasıdır. Baba muhabbeti ve anne şefkati o ortamın temel şartıdır. Çanakkale ‘de düşmanı bile hayret ve hayranlığa düşüren Mehmetçik, en önemli ilk dersini annelerden almıştır.
Bu sebeple, her Mehmetçiğin arkasında bir anne vardır; devamlı sapasağlam bir dayanak olarak duran ve onun yüreğini sürekli zenginleştire şefkat kahramanı Analar vardır…
Bu gerçek, düşmanlarımızca da keşfedildiği için, sürekli aile yapımıza saldırıyorlar. Zira aile, son kale… Aile geçilirse, maddi, manevi hiçbir değerimiz ayakta kalamaz. Hepimiz, yıkılan aile yapısının altında kalır ve eziliriz.
Bugün, Çanakkale sevdalılarına düşen temel görev, aileyi savunmak ve güçlü tutmaktır.

Vehbi Vakkasoğlu
Moral Dünyası Dergisi


derya kardesim degerli paylasimlarin icin
Ekleme Tarihi: 18.03.2008 - 22:06
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1757 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
mehmet-macit (39), yaser_ekinci (39), kalan (49), gulbeyaz_66 (35), rozerin (47), talias (50), gokay3406 (59), ihl43 (37), Müptela (40), wefalidost (37), hatice eyce (37), egitmenali (42), emran (41), mazo57 (59), nursel (42), meloþ (46), baltunbas (54), saklidiyar (51), nevzat (44), alitekcan (41), abraham (35), burhan724 (39), göcmen (47), Neyzen12 (50)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.97349 saniyede açıldı