lopinavir ritonavir stromectol kaletra ivermektin fluvoxamine epanutin epilantine epivir ercolax eriacta escodarone escoprim escozem esidrex estrace etimonis etopophos euglucon eulexin euthyrox evista exelon exitop extra super avana extra super p force ezetrol famvir farlutal felden feldene felodil female cialis female viagra femara finasterax flagyl flamon flomax flox ex floxal floxin floxyfral flucazol flucinome flucoderm fluconax
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » TSK'ya Olan Sevgi Azalıyor!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Evrensel su an offline Evrensel  
TSK'ya Olan Sevgi Azalıyor!

237 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.04.2004
En Son On: 23.06.2008 - 16:29
Cinsiyeti: ----- 
"Türkler, ordularına “öf” bile demiyorlar; ancak bu sabır hissinin içindeki saygı yerini muhafaza ederken sevgi azalıyor...." İlginç bir analiz....

Ahmet Turan Alkan/Aksiyon

Orduya "öf" demek!

Türkler, ordularına “öf” bile demiyorlar; ancak bu sabır hissinin içindeki saygı yerini muhafaza ederken sevgi azalıyor. Orduyu yönetenler bu değişimin farkında mı; benim tahminim bilmedikleri yolundadır, çünkü ordu, Türk halkının mühimce bir kısmını layıkıyla tanımıyor; ordunun doktriner çerçevesi, halkı iyi tanımak için yeterli empati imkanını sağlamıyor. Tehdit değerlendirmelerinde 'irticâ'ın hâlâ baş sırada yer alması, ordunun, kendi toplumunu tanıma ve teşhis etme hususunda çelişkiler yaşadığını gösteriyor; ordunun tesbitine göre irticâ ve bölücülük tehdidinin 85 seneden beri azalmak yerine artması çelişik bir durumdur ve orduyu ister istemez kendi halkına karşı mevzilenmek mecburiyetine iter. Gönül incitici nokta da bu zaten.


--------------------------------------------------------------------------------

İsrâ Sûresi'nin 23 ve 24. âyetlerinde ana-babaya hürmeti çerçeveleyen müthiş bir hüküm var: “Rabbin, O'ndan (Allah'tan) başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilik etmeyi emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, onlara 'Öf' bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhametle alçak gönüllülük kanadını ger ve de ki: 'Rabbim! Onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse sen de onlara öylece merhamet et.' (23-24)”

***

Benzeyenle benzetilen elbette tamamen farklı olsa da bu âyet, Türkiye'de ordu ve toplum ilişkilerini, daha doğrusu milletin ordusuna bakışını layıkıyla anlamak için güzel bir teşbih teşkil ediyor.

Türk toplumu, “ordu” kavramının önemini ve tarihî ağırlığını iyi biliyor; bu, gündelik olayların ve yakın tarihe dair tatsız hâtıraların telkin ettiği bir bilgi değildir, bilakis derin tarihî tecrübelerden çıkarılmış son derece pratik bir hayat görgüsüdür.

İzah edelim.


http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=142710
Ekleme Tarihi: 29.11.2007 - 17:35
Bu mesajı bildir   Evrensel üyenin diğer mesajları Evrensel`in Profili Evrensel Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 13:01
Cinsiyeti: Bayan 
Coooooooooooook dogru bir tesbit....Yigitlerimize sözüm olamaz hic bir zaman lakin TSK kendi insanini böler,a$agalar,siniflara ayirir oldu...insanlari inancindan dolayi hakir görür oldu....örnekleri cok....

iste türkiyenin en büyük sorunlarindan bir tanesi....


cok güzel paylasimdi...selam ve dua ile...kardesiniz
Ekleme Tarihi: 29.11.2007 - 19:27
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 31.07.2020 - 00:50
Cinsiyeti: Erkek 
Evet Bende katiliyorum
Selam ve dua ile
Ekleme Tarihi: 29.11.2007 - 19:38
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Bir dokun bin ah işit kâse-i fağfurdan

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 13:01
Cinsiyeti: Bayan 
Geçen hafta bu köşede yayımlanan “..sonra işimiş YAŞ” başlıklı yazım üzerine gelen mesajlar, YAŞ mağdurları meselesinin sandığımdan daha büyük bir yara olduğunu gösterdi.

Yara açılıyor, fakat kolay kapanmıyor. Sahi, YAŞ kararlarıyla ordudan sorgusuz sualsiz, yargısız savunmasız atılan insanların hesabını kim, kimlerden soracak? Yeni bir YAŞ’ın arefesindeyiz. Karar vericiler, önlerine konulan ve kim bilir kimlerin ne hesaplarla kotardıkları dosyalara bakarak yetenekli, başarılı, dürüst ve liyakatli insanların hayatlarına dair kararlar vermeden çok iyi düşünmeliler.

Dindar personeli “disiplinsizlik” gerekçesiyle ve kanunlarda yer almayan mevhum “irtica” suçlamasıyla ömür boyu sürecek bir cezaya çarptırmanın savunulur hiçbir yanı yok. Hukuk devletinde insanların suçlu olup olmadığına bağımsız yargı karar verir, bürokratik kurumlar değil. YAŞ bir mahkeme değil, ama insanları mahkûm ediyor. Hem de ömür boyu sürecek bir mahkûmiyet bu.

Bugün köşemi YAŞ emeklisi bir Hâkim Binbaşı’nın (ismi mahfuz), kendisi gibi bir başka YAŞ’zede hakkındaki mesajına bırakıyorum. Bana gelen sayısız mesajdan secde biri bu. Gelen mesajlar içinde öyleleri var ki, okumak bile insanın kimyasını bozuyor. “Ya bu acıları bizzat yaşayanlar ne yaptılar?” diye sormadan edemiyor insan.

* * *

Sayın Sami Bey,

Bugün kalbi kırılmış bir insan ile karşılaştım. Bir YAŞ’zede idi benim gibi. Uzun boylu, esmer, yağız bir Anadolu delikanlısı. Gencecik siması gülmeyi unutmuş. Sana ne yaptılar diye sordum. Istırap dolu bir yarı gülümseme ile: “Ne yapmadılar ki” diye karşılık verdi. Sonra bir bir anlattı kendisine yapılanları.

Belli etmeden ağlıyordu. Ben de belli etmeden ağlamaya başladım. Bir süre böyle belli etmeden karşılıklı ağlaştık.

Onu çok iyi anlamıştım. Çünkü benim de kalbimi kırmıştı birileri bir süre önce. Tam kalbimdeki yara kabuk bağlarken karşılaştığım bu delikanlı, yeniden kanatmıştı içimdeki yarayı...

Çantasından çıkardığı bir tomar belgeyi uzattı. En üstteki belgeye şöyle bir göz attım; benim kalbimi kıran belgenin bir benzeri idi : “Disiplinsizlik nedeni ile ilişiğinin kesilmesine karar verilmiştir.”

Sonra altındaki belgeleri inceledim tek tek; takdir, takdir, takdir... Tam yirmi bir adet takdir...Ve en altta da bir bayan resmi yapıştırılmış sağlık raporu...

“Bu kim?” diye sormuş bulundum... “Eşim” dedi, “fedakar eşim, çileli eşim...Üç yıl önce balkondan düşen evladının acısını yaşayan eşim… Güneydoğuda içinden PKK roketi geçen lojmandan çocukları ile sağ kurtulan ve gazi olan eşim... Ve şimdi de amansız bir hastalığın pençesinde hayat mücadelesi veren eşim...

“Güneydoğuda yaralı PKK’lıları bile tedavi ediyorlardı” diye mırıldandı. Bir süre sustu... Sabit bakışlar fırlattı rast gele... Kalbinin kırıklığı çehresine aksetmişti. Sonra, “tüm kimliklerimizi ve sağlık karnesini de aldılar ilişiğimi keserken; eşimin tedavisi yarım kaldı...” diye mırıldanmaya devam etti.

“Bu haksızlık, bu yapılan doğru değil, hele eşime yapılan...” diye isyankar kükreyişleri bana neden geldiğini anlatır gibiydi: Hukuk arıyordu... Suçunun ne olduğunu bana soruyordu...

“Ben de işledim kanunlarda yazmayan, cezası gösterilmeyen ve hiçbir mahkemede görüşülmeyen o ağır suçu” diye karşılık verdim.

Ben vatanıma, milletime bağlıyım; devletime hizmetimi ve sadakatimi belgeleyebilirim...” dedi.

“Ben de” diye karşılık verdim.

Onu bu hukuksuzluğa katlanmayı öğretinceye kadar çok ama çok uğraştım.

“Olan bitenden eşimin haberi yok” dedi. Ona izine ayrıldığını söylemiş... Hastanedeki tedavin tamamlandı demiş. O da inanmış.

Bir gün sabah güneş doğmamıştı. Telefonum çalıyordu acı bir haber vermek istercesine...Açtım ahizeyi acı bir haber duymaya kendimi hazırlayarak...Bir ses : ağabey dedi; Güray’ın eşi rahmetli oldu.

Sayın Gül’e açık çağrı:

Sayın Cumhurbaşkanı!

Başbakanlığınız sırasında YAŞ kararlarına muhalefet şerhi düştünüz. Şimdi Cumhurbaşkanı’sınız. Muhalefet şerhi düşme makamında değil, onaylama ya da onaylamama makamındasınız. Umarım son YAŞ toplantısından “disiplinsizlik” ve “irtica” gerekçesiyle yeni mağdurlar üretilmez. Ama eğer olacak olursa, YAŞ kararları yargıya açılana dek bu haksızlığı durdurunuz! Lütfen bir yüreğin daha kanamasına izin vermeyiniz! “Yargısız infazı” çağrıştıran her uygulama Türkiye’nin “hukuk devleti” olma iddiasını yalanlamaktadır.

Bu “yaman çelişkiye” dur demek sizin elinizde Sayın Cumhurbaşkanı!


Mustafa İslamoğlu

Yazdiklariniza katilmamak mümkün degil hocam...burasi öyle bir ülke ki cumhurbaskanindan-basbakaninan kadar magdur edilebiliniyor....
:(
Ekleme Tarihi: 30.11.2007 - 11:21
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1433 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
bulmaca (44), *sare (44), SAFFET GÜVEN (58), swat29 (46), banucicek92 (32), turgayino (41), Enes Bil (32), mehmetxy05 (49), nikfer (39), suragül (45), muhsinipek (50), ahiret yolcusu (42), ankarali 06 (55), murat19 (39), emrdogan (48), Ahmet CILGIN (39), hyarar (75), ebuhafsa (52), zeinab (39), celikkurt (39), Sofi_fr (39), abdullah27 (39), yildiz23 (44), Tekgül (36), TehLiQe (35), zeynepcoskun (42), serdar430 (45), neyzen50 (47), zara (43), siddartha (48), zulalime (43), ayetullah19 (50), yasmina (36), halileren80 (44), zafer acar (52), elessar (42), Ghezal (40), nur_i_ayn (40), ohesa (45), sinancan22 (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.61789 saniyede açıldı