0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Durmayın! Koşun Rıza-ı İlâhiye...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
Durmayın! Koşun Rıza-ı İlâhiye...

575 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.01.2007
En Son On: 05.02.2010 - 15:42
Cinsiyeti: Erkek 
Davet ve tebliğ ehli bütün İslam âlemini dolaşarak, içinde bulunduğumuz durumun sebeplerini tespit ettiler. Günümüz Müslümanlarının yedi tane hastalığını tespit etmişler. Davet ve tebliğ uleması bu hastalıkları ez cümle şöyle sıralıyor:

1– Cehalet ve gaflet.
2– İman zafiyeti.
3– Tefrika.
4– İnhitat
5– Münkeratın taammümü
6– Riya
7– İslami şuur prensiplerinden (ki bunlar üç tanedir) yoksun olmak.


Ümmet–i Muhammed'in yedi hastalığı var bugün. Niye böyleyiz diye herkes birbirine soruyor. Ne olacak bu gidişat? Bu gidişata kim dur diyecek? Bu gidişata biz kendimiz dur diyeceğiz. Biz nefsimize dur dediğimiz zaman, her şey duracak. Önce kendinden başlayacaksın. Hani derler ya; "kendisi himmete muhtaç dede, nerde kaldı garibiye himmet ede dede…"
Sen kendi nefsine, kendi evine söz geçiremeyince senin insanlığa, Müslümanlığa yapacak bir şeyin yok. Yani hasta adam hastanede yatıyor yorgan döşek… Onun etrafa ne yayarı olur ki? O etraftan yardım bekler. Gözü doktorda, gönlü doktorda, bir an evvel iyileşip çıkmak derdinde. Hasta olan ümmeti Muhammed'dir. Bir tür değil, üstelik yedi türlü hastalığımız var…
Öyle hastalıklar ortaya çıktı ki; olursa ancak bu kadar olur dedirtecek cinsten… Her bir derdimizi, hastalığımız, anlatmaya kalksak ciltler dolusu kitaplara sığmaz. Bir de hastalıkların çarelerini anlatmaya kalksak, onlar içinde ciltler dolusu kitaplar gerekir.
Bir İslam'ı hizmete çağrıldığınız zaman koşun, durmadan koşun. İslam'a hizmet farzdır, ne gibi? Beş vakit namaz gibi...


* * *

Ne buyuruyor Rabbimiz? "Koşun, koşuşun…"
Hala insanımız İslami hizmetin peşinde koşmanın farz olduğunu bilmiyor. Onun için de hadiselere dava şuuru ile bakmıyor. Hiç umursamıyor bile… Ne olacakmış diyor? Sohbetlere, seminerlere, konferanslara koşarak gidin, destek olun, yardım edin. Bu faaliyetleri küçümsemeyin, hafife almayın.
Bu tür faaliyetlere deste olun, Cenabı hak bilenler gitmesin, bilmeyenler, gitsin destek olsun demiyor. Bir yerde Allah'ın rızası varsa, oraya koşuşu, bitti... Hacı, hoca hepsi gidecek. Çağrıldı mı gidecek, bitti. İki, iki daha dört ettiği gibi, bu böyledir.
Dünya kurulduğundan beri bu böyle, değişmez, kimse de değiştiremez. İki kere iki dörttür. Beş etmez...
Bunu insanımız kafasına sokmak mecburiyetindedir. Çünkü Cenab–ı Hak şöyle buyuruyor: "Ben cinleri ve insanları sadece beni bilsinler ve bana kulluk etsinler diye yarattım." Bilmeden kulluk olur mu? Olmaz. Bir insan bir şey bilmiyorsa kızılmaz, öğrenmeye teşvik edilir.
İlme, âlime hürmet edeceğiz. Bırakın, ilme, âlime hürmet etmeyi, birbirimize bile hürmet edeceğiz. Hazreti Ali sabah namazına giderken bir karış sakallı Mecusicin önüne geçmedi. Onu Müslümanlardan biri zannetti, arkasından gidiyor. O da hiç acele etmiyor. Hazreti Ali acele ediyor, güneş doğmak üzere. Hazreti Ali'nin aklı başından gitti, güneş doğmak üzere. Allah güneşi durdurdu. Doğmadı güneş, Allah Hazreti Ali'yi namaza yetiştirdi. Allah'ın öyle kulları var…
Osmanlı padişahlarının, padişah oldukları halde âlimlere, şeyhlere nasıl hürmet ettiklerinden haberiniz var mı? Nereden olacak, okuyanınız mı var? Hele bir okuyun. Bakın bakalım biz öyle miyiz?
Bu alışkanlıklardan vaz geçeceğiz, cehalet giderilecek. Herkes okuyacak, Kur'an bilmeyen kalmayacak. Hem de talim tecvid üzere okunacak… "Kim ki Kur'an bilmedi, sanki dünyaya hiç gelmedi." Yunus Emre hazretleri ne güzel söylüyor.
"Sizin en hayırlınız Kur'an–ı öğrenen ve öğretendir." Allah önce dinle dedi. "Sana Vahyolunanı dinle" Mevlana'nın mesnevi kitabının başında birinci beyit, "dinle"dır. Dinlemenin ehemmiyetini anlatıyor elli sayfada. Bir okuduk eyvah dedik. Bizim hiç haberimiz yok dinlemekten. Biz hiç böyle dinleyemedik. Ömrümüz de geçti de önce dinlemeyi öğrenemedik.
"Kur'an okunduğu zaman dinleyin."
Taş kesilin diyor.


* * *

Mevlana hazretleri buyuruyor ki, Peygamber efendimizden, sahabe döneminden, güzel bir tabloyu getiriyor gözümüzün önüne. Efendimiz bir gün hutbe irad ediyordu. Sahabe–i Kiram'ın sanki hepsi taş kesilmişler. Kafalarında sanki Anka kuşu var. Kaçmasın diye, kafalarına sağa sola çevirmiyorlar, öyle hareketsiz ve sessiz dinliyorlar ki…
Resulullah'a öyle bakıyor dinliyorlar ki, yaşlar şakır şakır akıyor gözlerinden. Bir vakit, böyle pür dikkat dinlerlerken, bir tanesini akrep soktu… Akrep zehirli hayvan…
Mübarek hiç oralı olmadı. Hayvan döndü öbür taraftan soktu…
Bir oldu, iki oldu. Başladı adama batmaya. Beynine gidiyor mübareğin zehir. Sararıyor, soluyor, kararıyor, morarıyor…
Efendimizin sohbeti bitince yere uzandı. Hemen koştular, müdahale ettiler. Kendine geldiğinde, arkadaşları ona sordu "mübarek, hayvan seni on altı yerinden sokarken sen nerdeydin?" Mübareğin verdiği cevaba bakın "buradaydım" dedi.
"Niçin haber vermedin, bize söyleseydin ya?"
"Olur, mu" dedi. "haddime mi Resulullah'ın sözünü kesmek, ashabın dikkatini dağıtmak." Mübarek ölümü göze aldı, vaazdaki dikkati bozmamak için. Ne dinlediğimiz, nerede oturduğumuzun farkında olmak lazım. Yoksa adam olmayız, boşuna ömrümüz geçer gider.

* * *

Bir konuda size bilgi vereceğim. İkindi namazı, ikindinin iki vakti var. Biri asrı evvel, ona evvel vakit denir. O vakitte ikindi kılınmasına İmam Muhammed ve Yusuf cevaz vermişler. İmam–ı Azam'a göre esas ikindinin vakti akşama bir buçuk saat kala, olan vakittir.
Akşama bir buçuk saat kala, ikindinin esas faziletli vakti girmiş demektir. O zamana kadar öğlen namazı kazaya kalmaz. İmamı Azama göre akşam ezanına bir buçuk saat kalaya kadar öğlenin vakti bitmiyor. Biri öğlen namazını kılmakta gecikmiş, tam kılacak bakmış ki ikindi okunuyor. Eyvah demiş, öğlen namazını kaçırdım, kazaya kalacak. Hayır, öyle değil. Öğlen namazını kaçıran, Akşama bir buçuk saat kalana kadar, öğlen namazını kılabilir...



nusretullah çayır
Ekleme Tarihi: 21.06.2007 - 10:10
Bu mesajı bildir   Ukab üyenin diğer mesajları Ukab`in Profili Ukab Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
~HiLaLaY~ su an offline ~HiLaLaY~  

2765 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.02.2006
En Son On: 04.12.2007 - 10:08
Cinsiyeti: Bayan 
Es Selamü Aleyküm

bu güzel paylaşımınız için teşekkürler


Allah Razı Olsun


Ey İnsan ! Kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i
dünyada nazar-ı hikmetle baksan; hiçbir şeyi gayesiz,
nizamsız göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz olabilirsin.

İnsan ebed için yaratılmıştır. Onun hakiki lezzetleri, ancak
marifetullah, muhabbetullah, ilim gibi umur-u edebiyedir.



Rabbime layık kullardan oluruz her daim inşaAllah...


Sevgi Selam ve DUA ile...gül




Bu mesaj 1 kez ve en son ~HiLaLaY~ tarafından 21.06.2007 - 10:29 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 21.06.2007 - 10:26
Bu mesajı bildir   ~HiLaLaY~ üyenin diğer mesajları ~HiLaLaY~`in Profili ~HiLaLaY~ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1315 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.93479 saniyede açıldı