0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » İBN-İ TEYMİYYE: TEFRİKA VE TEKFİR.......

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
İBN-İ TEYMİYYE: TEFRİKA VE TEKFİR.......

944 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2005
En Son On: 07.06.2007 - 21:48
Cinsiyeti: Erkek 
Tefrika Ye Tekfir:

Herkes bilir ki Hanbeliler ve Eş’ ariler arasmda bir uzlaşmazlık, bir uzaklaşma var. Ben müminlerin gönüllerinin dost olmasım, kelimelerinin birleşmesini en fazla isteyenlerden biriydim. Allah’ın (c.c.) ipine sımsıkı sanlıyor, enırine fazlasıyla ittiba ediyordum. Fiilen de gönülleTdeki uzlaşmazlığı giderdim ve onlara Eş’ari’nin, İmam Ahmed ve benzerlerine bağlı kelamcılarm ve onun mezhebine destek olanlarm en büyülderinden olduğunu açıkladım. Nitekim kitaplannda bunu Eş’ari’nin bizzat kendisi de söylüyordu.
Ebu islıak eş-Şirazi de böyle söylüyor ve diyordu ki:
Eş’ariler, Hanbelilere bağlı olmaları sebebiyledir ki, insanlar yanmda revaç bulmuşlardır. Ebu Bekir Abdulaziz, Ebu’l-Flasen et-Temimi ve benzeri mütekaddim Hanbeli imamlar kitaplarmda onun (Eş’ ari’nin) sözlerini zikretmişlerdir. Hatta Eş’ari, mütekaddim Hanbeliler yanında, İbn AkirinmüteahhirHanbeliler yanındaki yerine sahipti. Ancak Ibn Akii’in fikhı ve usulünü bilmesi özelliği vardır. Eş’ari ise İmam Ahmed’in usulüne lbn Akil’den daha yakm ve daha çok tabidir. Şu sebeple ki, insan zaman açısından selefe ne kadar çok yakın ise, ma’kulü ve menkulü (onların dirayete ve nakle dayalı söz ve görüşlerini) o kadar iyi bilir.
Bunları Hanbelilere anlatıyor ve Eş’ari’nin her ne kadar önce Mutezililerin öğrencisi ise de, sonradan tevbe ettiğini açıklıyordum. Şöyle ki: Eş’ari, Cübbai’nin öğrencisiydi. İbn Küllab’ın yoluna eğilim gösterdi. Basra’da Zekeriyyaes-Saci’den hadis usulü öğrendi. Sonra Bağdata geldi ve Bağdat’taki Hanbelilerden başka şeyler aldı. Onun ve ashabmın kendi kitaplarmda zikrettiğine göre, bu, ömrünün sonunda olmuştur.
Aynı şekilde Ibn Akil de Mu’tezili olan İbnü’I-Velid ve İbn Tebban adındaki iki kişinin öğrencisiydi. Sonra bundan (Mutezili fikirlerden) tevbe etmiştir. Bu tevbesi meşhurdur ve olay Şerif Ebu Ca’fer’in huzurunda cereyan etmiştir. Gerçi İmam Ahnıed’in ashabı içinde İbn Akil’e buğzeden ve onu yerenler vardır, fakat Eş’ari’yi yerenler sadece İmam Ahmed’in ashabı içinden değildir. Bilakis bütün gruplarda böyle kimseler vardır.
Eş’ari’nin sözlerini açığa çıkardığmıı gören Hanbeliler “bu Şeyh Muvaffak’m sözleriııden daha hayırlıdır.” dediler. Kelimenin bir olması (ihtilafin kalkması) sebebiyle mtislü-manlar ferahladılar. ?bn Asakir’in menakıbmda zikrettiği üzere, Hanbelilerin ve Eşarilerin Kuşeyri’nin zamanma kadar ittifak halinde olduklarım, Bağdat’ta o fitnerıin çıkması ile ayrılığm başgösterdiğini ve bütün gruplarda daima sapanlarm da, dosdoğru gidenlerin de bulunacağının malum olduğunu ortaya koydum.
Bu arada şu ana kadar ömrüm boyunca hiç kimseyi dinin esasları konusunda ne Hanbeli, ne de başka bir mezhebe ne davet ettim, ne bunun için çabaladım, ne de böyle bir söz söyledim. Ben ancak selefm ve imamlarmın üzerinde birleştikleri şeyleri zikrediyorum, zikrederim. Kendilerine defa-İarca şunu söylemişimdir:
Ben, bana muhalefet edene üç yıl mühlet veriyorum. İlk üç asrm imamlannmherhangi birinden, söylediklerime muhalif tek harf getiren olursa ben bunu ikrar ederim. Benim zikrettiklerim, ilk üç asır imamlarından kelimesi kelimesine ve bütün gruplardan onların ic-malannı nakledenlerin ifadeleriyle zikrettiğim şeylerdir.
Bütün bunlarla birlikte ben daima -benimle beraberliği olanlar da bilir ki- herhangi bir kişiyi tekfir etmekten, fasık ve isyankar saymaktan (kafır, fasık ve asi damgası vurmaktan) en çok sakındıran biri olmuşumdur. Ancak karşı çıkanın ya kafir, ya fasık veya asi olacağı peygamberi bir delilin aleyhine sabit olduğu bilinirse o başka. Ben Allah’ın (c.c.) bu ümmetin hatasını bağışlamış olduğunu ikrar ediyorum. Bu af hem haberi, kavli meselelerde, hem de ameli meselelerde söz konusudur.
Selef bu meselelerden bir çoğunda ihtilaf etmiş, ancak hiçbiri bir başkasmın kafir, fasık veya asi olduğuna şehadet etmemiştir. Nitekim Süreyh “Bel Acibtü ve Yesharun”, yani “Ben (azimüşşan) hayret ettim, onlar alay ediyorlar.” (Saffat:
37I12)’8şeklindekİ kıraati reddetmiş ve “çunku “, demiş, “Allah hayret etmez.” Bu, İbrahim en-Nehai’ye ulaşmış, İbrahim en-Nehai, Şüreyh sadece kendi ilmini beğenen bir şairden ibarettir. Abdullah (Ibn Mes’ud (r.a.) ise ondan daha alimdir ve o böyle okudu!” demiş.
Yine mesela Aişe (r.a.) ve başka sahabeler Muham-med’in(s.a.v.)Rabbini görüp görmediği konusunda ihtilaf etmişler. Aişe (r.a.), “Kim Muhammed’in Rabbini gördüğünü iddia ederse Allah’a pek büyük iftira etmiş olur” demiştir. Bununla birlikte biz Aişe’ye(r;a.) muhalefet eden Ibn Ab-bas’a(r.a.) ve benzeri sahabilere, Allah’a (c.c.) iftira etmişlerdir, demeyiz. Nitekim Olünün dirinin konuşmasmı işittiği, ölünün ailesinin ağıtı sebebiyle azap çekmesi ve başka konulardaki Aişe’ye (r.a) ait münazaalar da bu kabildendir.
Şer, selef arasında savaşmaya kadar varmıştı, ama Ehl-i Sünnet her iki tarafin da mümin olduğunda ittifak halindedir. Şunda da ittifak etmişlerdi ki, bu savaşlar onlann adaletine (iman ve ittikalanna) mani değildir. Çüntü savaşan, her ne kadar haddi aşmış ise de, kendine göre bir te’vili vardır, müteevvildir. Te’vil ise fişka manidir. (Içtihadın sürüklediği hata itaatsizlik sayılmaz.)
Onlara şunu da açıklıyorum: Yine seleften nakledildiği üzere belli bir kişiyi kasdetmeksizin kim şöyle şöyle derse kafır olur şeklindeki mutlak ifadeleri de aynı şekilde haktır. Ancak mutlak ifade (ıtlak) ile, ta’yin etmeyi (belirlemeyi) birbirinden ayırmak gerekir. Bu mesele, yani “vaid” meselesi, ümmetin ihtilaf ettiği büyük meselelerin ilkidir. Çunku Kur’an’ın vaid (tehdit) konusundaki ayetleri geneldir. Mesela buyrulurki:
“Zıılm ile öksüzlerin mallarını yiyenler, karınlanna sadece ateş doldurmaktadırlar ve çılgın bir ateşe gireceklerdir.” (Nisa: 4/10)
Şöyle şöyle yapana, şu şu vardır şeklindeki ayetler de aynı şekilde mutlak ve gene ldir.
Bu ayetler selefin “Kim şöyle derse o şudur” şeklindeki genelleyici sözlerimesabesindedir. Şu da var ki, belirli bir kimseden, tevbesi, yok edici iyilikleri, “keffaret olucu musihetler veya makbul bir şefaat gibi şeylerle hakkındaki vaid’in (tehdit) hükmü kalkar.
Tekfir de, vaid kabilindendir. Çünkü her ne kadar bir sözü Rasulullah’m (s.a.v.) söylediğini yalanlama anlamı taşıyorsa da, kişi daha yeni müslüman olmuş veya uzak bir çölde yetişmiş olabilir. Aleyhine delil ve gerekçe bulumııadıkça böylelerinin bir şeyi inkar etmesi tekfirlerini gerektirmez. Kişi bu nasları (ayet ve hadisleri) işitmemiş veya işitip de onca sabit olmamış, veya elinde başka bir delil var da bunu tev’il durumunda kalmış -hata da etse bu durumda kalmış- olabilir.
(Bu konuda) daima “Sahihayrı” (Buhari ve Müslim)de geçen şu hadisi zikrederdim:
“(Eski ümmetlerden bir zat oğullarına demiş kisevinçli Ben öldüğüm zaman beni yakın, sonra kül ufak edin, sonra çöle savurun. Artık vallahi Allah’ın (beni toplamaya) gücü yeterse, alemlerde hiç kimseye yapmadığı azabı bana gösterecektir, varsın etsin. Adamın dediğim yaptılar. Sonra Allah ona dedi ki:
“Seni böyle yapmaya iten nedir? Adam:
“Haşyetin (korkun)” dedi. Bunun üzerine Allah onu bağışladı.2191
İşte bu zat, Allah’ın (c.c.) kudretinden, kül ufak edilip savrulursa bir araya getirebileceğinden şüphe ediyor. Hatta şüphe etmiyor, tekrar topi ayam ayacağma inanıyor. Böyle bir inanç ise müslümanların ittifakıyla küfürdür. Ancak o adam cahildi ve bunu bilmiyordu. Mümindi, Allah’ın (c.c.) kendisini cezalandıracağmdan korkuyordu. Bu sebeple Allah (c.c.) onu bağışladı.
Rasulullah’a (s.a.v.) azanıi ittiba için çırpman içtihad ehli kimselerden bir te’vili bulunan (müteevvil)ler ise bağışlanmaya bu adamdan daha layıktırlar.311°

İBN TEYMİYYE HAPİSTE İKEN GÖNDERİLEN MEKTUP A CEVABIDIR

KAYNAK: Mavera İslam Ansiklopedisi http://www.darulkitap.com
Ekleme Tarihi: 05.06.2007 - 14:31
Bu mesajı bildir   muhammed yusa üyenin diğer mesajları muhammed yusa`in Profili muhammed yusa Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  

944 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2005
En Son On: 07.06.2007 - 21:48
Cinsiyeti: Erkek 
İbni Teymiye, Muhammed b. Nasr el Meruzi’den naklederek şöyle demiştir:
“Allah (c.c)’yu bilmek iman, bilmemek ise küfiirdür. Farzlarla amel etmek de imandır. Fakat Allah (c.c) farz-ları bildirmeden önce bunlan bilmemek küfür olmaz. Çünkü Rasulullah (s.as)’in ashabı, Allah (c.c) rasulünü gönderdiği zaman Allah’a iman ettiler. Onlar, o zaman henüz Allah’m onlara neyi farz kıldığını bilmiyorlardı. Bu konudaki cahillikleri onları kafır yapmamıştır. Daha sonra Allah (c.c) onlara farzları bildirdi. Onlarm bu farzian kabul edip onlarla amel etmeleri imandır. An-cak Allah’m bildirdiği farzlan yalanlayıp inkar edenler kafır olurlar. Allah’m haber vermediği konulardaki ca-hillik kişiyi kafir yapmaz. Allah (c.c) bir konuda birşey bildirirse ve müslümanlardan bunu duymayan varsa, o kişi bundan dolayı kafir olmaz. Fakat Allah (c.c)’yu bil-memek böyle değildir. Bu konuda kendisine haber ulaş-sm veya ulaşmasm Allah (c.c)’yu bilmemek her halu-karda kütlirdür.” (Mccmuat’ııl Fetava c: 7 s: 325)
Ekleme Tarihi: 05.06.2007 - 14:32
Bu mesajı bildir   muhammed yusa üyenin diğer mesajları muhammed yusa`in Profili muhammed yusa Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1389 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.75657 saniyede açıldı