0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » HADİS / SÜNNET » NÜBÜVVET PINARINDAN DAMLALAR

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
NÜBÜVVET PINARINDAN DAMLALAR

143 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 24.12.2006
En Son On: 25.10.2007 - 15:15
Cinsiyeti: Erkek 
Abdullah İbni Abbas (Radıyallahu Anhü) anlatıyor: “Gerek kendisi ile gerek Kureyş kâfirlere ile Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Hudeybiye Sulhü’nü imzaladığı müddeti içerisinde ticaret için Şam’a giden bir Kureyş kafilesi içinde bulunduğu sırada (Rum Kayseri) Hıraklius tarafından devlet olunmuştu.

Ebu Süfyan ile arkadaşları Hıraklius’un yanına gelmişlerdi. O zaman Hıraklius ile beraberindekiler İlia’da (Beytul Makdis) idi. Rum büyükleri yanındayken kral bunları meclisine çağırdı.

Onları huzuruna alıp, tercümanın gelmesini emretti. Tercüman şöyle sordu:

- Peygamberim diyen bu zata nesepçe en yakın olanınız hanginizdir?

Ebu Süfyan dedi ki:

- Nesepçe en yakınları benim.

Bunun üzerine Hıraklius şöyle dedi:

- Onu bana yaklaştırınız, arkadaşları da yanına gelsinler lâkin arkasında dursunlar.

Sonra tercümana dönüp şöyle söyledi:

- Bunlara söyle, ben bu zat hakkında bu adama sorular soracağım bana yalan söylerlerse onu yalanlasınlar.

Ebu Süfyan dedi ki:

-Vallahi, arkadaşlarım yalanımı ötede beride söylerler diye utanmasaydım, onun hakkında yalan uydururdum. Ondan sonra bana ilk sorduğu şu oldu:

- Sizin içinizde nesebi nasıldır?

- Onun içimizde nesebi çok büyüktür.

- Sizden, önce peygamberlik davasında bulunan hiç bir kimse varmıydı?

- Yoktu.

- Ataları içinde hiç bir melik gelmiş midir?

- Hayır.

- Ona tabi olanlar halkın eşrafı mı yoksa zayıfları mı?

- Zayıf olanlardır.

- Ona tabi olanlar artıyor mu eksiliyor mu?

- Artıyorlar.

- İçlerinde onun dinine girdikten sonra beğenmezlikten dolayı dininden dönenler var mıdır?

- Yoktur.

- Şu dediğinizi demezden evvel hiç yalan ile itham ettiğiniz varmıydı?

- Hayır.

- Hiç ahdi bozar mı?

- Hayır, bozmaz. Ancak biz şimdi onunla bir müddete kadar anlaşma h-lindeyiz. Bu müddet içinde ne yapacağını bilmiyoruz.

Ebu Süfyan dedi ki:

Kendiliğimden bir şey katmaya imkan verecek bu sözden başkasını b-lamadım.

- Onunla hiç savaştınız mı?

- Evet.

- Onunla savaşınız nasıldır?

- Aramızdaki savaşta bazen o bize zarar vermiştir, bazen de biz ona zarar verirdik.

- Size ne emrediyor?

- Bize yalnız Allah’a ibadet ediniz, hiç bir şeyi O’na ortak etmeyiniz, atalarımızın inanıp söyleye geldikleri şeyleri terk ediniz, diyor. Bize namazı, doğruluğu, iffetliği ve Allah’ın emrettiği her şeyi emrediyor.

Bunun üzerine Hıraklius tercümana şöyle dedi.

- O’na söyle: Nesebini sordum, içinizde yüksek nesebli olduğunu beyan ettin. Peygamberler zaten böyle kavimlerin nesep sahipleri içerisinden gönde-rilir. İçinizden bu sözü O’ndan evvel söylemiş hiç bir kimse var mıydı diye sordum; hayır dedin. O’ndan evvel bu sözü söylemiş bir kimse olsaydı bu da kendisinden evvel söylenilmiş bir söze tabi olmuş bir kimsedir, diyebilirim.

Babaları içinde hiç bir hükümdar gelmiş midir diye sordum, hayır dedin.

Babaları içinden bir hükümdar olsaydı bu da babasının mülkünü geri almaya çalışır bir kimsedir diye hükmederdim. Bu davasına kalkışmadan evvel O’nun bir yalanını tutmuş mu idiniz diye sordum, hayır dedin. Ben ise muhakkak biliyorum ki halka karşı yalan söylemeyi irtikap etmemiş iken Allah’a karşı yalan söylemeğe cür’et edemezdi.

O’na tabi olanlar halkın eşrafımı yoksa zayıflarımı diye sordum, O’na tabi olanlar insanların zayıfları olduğunu söyledin. Peygamberlerin tabileride onlardır. O’na uyanlar artıyor mu, yoksa eksiliyor mu diye sordum, artıyorlar dedin. İman işi de tamam oluncaya kadar hep bu şekilde gider. İçlerinde O’nun dinine girdikten sonra beğenmememizlikten dolayı dininden dönen var mıdır diye sordum, hayır dedin. İman da kalplere karışıp kökleşinceye kadar böyle olur. Hiç ahde vefasızlık eder mi diye sordum, hayır dedin. Peygamberlerde böyledir ahde vefasızlık etmezler. Size ne emrediyor diye sordum, yalnız Allah’a ibadet edip, O’na hiç bir şeyi ortak kılmamayı size emrettiğini, putlara ibadetten sizleri nehyettiğini, aynı şekilde namaz ile doğruluk ve iffetlilik ile emrettiğini söyledin.

Eğer bu dediklerin doğru ise şu ayaklarımın bastığı yerlere yakında O zat malik olacaktır. Zaten bu Peygamberin zuhur edeceğini bilirdim. Lakin sizden olaca-ğını tahmin etmezdim. O’nun yanına varabileceğimi bilsem, O’nunla buluşmak için her türlü zahmete katlanırdım. Yanında olsaydım ayaklarını yıkardım.

Ondan sonra Hıraklius, Dıhye’nin elçiliğiyle Busra emirine gönderilen ve onun tarafından kaysere ulaştırılan Peygamber’in mektubunu istedi. Getiren şahıs onu Hıraklius’a verdi. O da okudu. Mektupta şunlar yazılıydı:

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın ismi ile. Allah (Celle Celâlühü)’nün kulu ve Peygamberi olan Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den Rum’un büyüğü Heraklius’a. Hidayete tabi olanlara selam olsun.

Müslüman ol ki selamet bulasın. Allah (Celle Celâlühü) mükafatını iki misli versin. Eğer kabul etmezsen sana bağlı olanların tamamının günahı senin ü-zerinedir. Peygamber Efendimiz mektuba şu ayeti kerimeyi yazmıştı.”Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir kelimeye gelin. Allah (Celle Celâlühü) den başkasına tapmayalım. O’na hiç bir şeyi ortak koşmayalım. Allah (Celle Celâlühü) nü bırakıp ta kimimiz kimimizi Rabler edinmeyelim. Eğer yüz çevirirlerse, deyiniz ki: Şahid olun, biz muhakkak Müslümanlarız.” (Ali İmran: 64)

Ebu Süfyan şöyle devam etti:

Heraklius mektubu okuduktan ve söyleyeceklerini söyledikten sonra yanında gürültü çoğaldı, sesler yükseldi. Bizde yanından çıkarıldık. Onlara dedim ki İbni Ebi Kebşe’nin işi hakikaten büyüyor. Beni Asfar Meliki ondan korkuyor. Artık Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in galip geleceğine, Allah (Celle Celâlühü), islamı kalbime girdirinceye kadar kesin inancım devam etti.

İliya yani Beytül Makdisin sahibi ve Hiraklius’un dostu olup Şam hristiyalarına atanan İbnun Natur Hiraklius’un bahsederek şöyle der: Hiraklius Beytul Maktise geldiğinde onu bir gün çok kederli gördüm. Kumandanlarından bazılara ona, seni bir başka türlü görüyoruz, dediler.

Hiraklius yıldızlara bakan, kahinliğe aşina olan bir kimse idi. Bu soruya muhatap olunca, onlara, bu gece yıldızlara baktığımda Hitan Melikini zuhur etmiş olarak gördüm. Bu ümmet içinde sünnet olanlar kimlerdir, diye sordu. Yahudilerden başka sünnet olan yoktur, onlardan da sakın endişe etme! Memleketinin şehirlerinin idarecilerine yaz, oralardaki yahudileri öldürsünler, dediler.

Derken Hiraklius’un huzuruna Gassan Meliki ta-rafından Peygamber Efendimize dair haber ulaştırmaya memur olarak gönde-rilmiş bir adam getirildi. Hiraklius bu adamdan haberi alınca, gidin bu adam sün-netlimidir değil midir, bakın, dedi. Bunun üzerine onun sünnetli olduğunu haber verdiler. Sonraki gelen adama arablar sünnet olurlar mı, diye sordu. Sünnet o-lurlar cevabını aldı. Bunun üzerine Hiraklius, bu ümmetin meliki zuhur etmiştir, dedi. Ondan sonra Hiraklius, Roma’da bilgisi iyi olan bir dostuna mektup yazıp Hımıs’a gitti. Hımıstan ayrılmadan o dostundan, Peygamberin zuhur ettiğine dair bir mektup geldi. Bunun üzerine Hiraklius Hımıs ta bulunan bir sarayında Rum büyüklerini davet ederek kapıların kapanmasını emretti. Sonra yüksek bir yere çıkarak şöyle hitap etti:

- Ey Rum topluluğu! bu Peygambere beyat edip de felah ve rüşde nail olmayı istemez misiniz?.

Bunun üzerine topluluk yaban eşekleri gibi hızlı bir şekilde kapılara kaç-tılarsa da kapıları kapanmış buldular. Hiraklius, onların bu derece nefretlerini görüp imana girmelerinden ümitsiz olunca, bunları geri çevirin diye emretti. Deminki sözlerimi dininize olan sıkı bağlılığınızı öğrenmek için söyledim, bunu da gözlerimle gördüm, dedi. Bu söz üzerine oradakiler memnuniyetlerini beyan ederek kendisine hürmeten secde ettiler. Hiraklius’un haberi bundan ibarettir.

Buhârî, Bed’ül Vahy: 6, cihad: 102; Müslim, Cihad: 73. . . . . .
Ekleme Tarihi: 22.02.2007 - 13:38
Bu mesajı bildir   Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili zum Anfang der Seite
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  

143 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 24.12.2006
En Son On: 25.10.2007 - 15:15
Cinsiyeti: Erkek 
Ebu Musa (Radıyallahu Anhü) şöyle dedi:

“Hangi müslüman daha faziletlidir?” diye sorulunca Peygamber Efendimiz :

“Dilinden ve elinden müslümanların emniyette olduğu kimse” diye cevap verdi.

Buhârî, İman: 4, 5; Müslim, İman: 64, 65


Bu Hadisi şerif Peygamber Efendimizin cevamiul kelim (az kelimeyle çok mana ifade etme) olan sözlerindendir. Hadisi şerifin bazı rivayetlerinde “Elin-den ve dilinden insanların kurtulduğu kimse” şekli gelmiştir. (Ahmet Bin Hanbel: 2/224)

Peygamber Efendimiz muhacirlere hicretlerine güvenmemeleri için ve hakiki hicretin vatanın terki olmayıp bilakis Allah (Celle Celâlühü)’nün yasağının tümünün terk edilmesi olduğunu ve ilelebed bu hicretin kesilmeyeceğini beyan etmiştir.

Diğer müslümanlara sadece eza ve cefa vermemekle vasıflanan müslü-manın kâmil olması gerekmez. Çünkü müslümandan, İslam’ın diğer rükunlarına riayetkâr olmakla beraber, dilinden ve elinden eza ve cefa görülmeyen kastedilmektedir.

“O kimse ki” lafzından murat İslam’ın temel rükunlarını yerine geti-ren ve birlikte diğer müslümanların dilinden ve elinden zarar görmediği kimsedir. Bir müslümanın diğer müslümanlara güven vermesi kâmil müslüman olması demektir. Bununda tek bir yolu vardır. Dilimize ve elimize hakim olmaktır. El ile zarar vermek herkes için mümkün olamayabilir. Ama dili herkes zarar veya fayda olarak kullanabilir. “Hırsızlık eden müslüman olarak hırsızlık etmez. . .” hadisini yukarıda geçen Hadisi şerifle beraber değerlendirirsek daha doğru olur.

Hadisten Çıkarılacak Dersler ve Öğütler

1. Müslüman güvenilir bir kişidir.
2. Kâmil müslüman diğer müslümanların dilinden ve elinden emin olduğu kimsedir.
3. Kemâlat ve fazilet başkalarına zarar vermemekle ölçülür.
4. Güven ve emniyet içtimai hayatımızın vazgeçilmez unsurudur.
5. İslam için hicret nasıl önem taşıyorsa Allah (Celle Celâlühü)’nün yasakladığı şeylerden uzak durmakta o kadar önemlidir.
6. Hiç bir zaman ameller insanı dinden çıkarmaz.
7. Eminlik vasfını kaybeden müslüman her işi yapar.
Ekleme Tarihi: 23.02.2007 - 09:38
Bu mesajı bildir   Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili zum Anfang der Seite
~HiLaLaY~ su an offline ~HiLaLaY~  

2765 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.02.2006
En Son On: 04.12.2007 - 10:08
Cinsiyeti: Bayan 
çok güzel bilgiler paylaşım için teşekkürler


Allah Razı Olsun


Ey Rabbimiz ! kalplerimize İslam nurunu, Kuran hidayetini bahşeyle,

cümlemizi İslam'a ve Kur'ana bağlı insanlar eyle,

bizi dünya ve ahiret mutluluğuna nail eyle...(amin)



Sevgi Selam ve DUA ile...gül


Ekleme Tarihi: 23.02.2007 - 10:14
Bu mesajı bildir   ~HiLaLaY~ üyenin diğer mesajları ~HiLaLaY~`in Profili ~HiLaLaY~ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1883 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.01325 saniyede açıldı