0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Amr b.As (ra) ölüm döşeğinde neden ağlıyordu

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Beyza su an offline Beyza  
Amr b.As (ra) ölüm döşeğinde neden ağlıyordu

159 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.05.2005
En Son On: 10.03.2010 - 14:04
Cinsiyeti: Bayan 
Amr b. As (ra) ölüm döşeğinde niçin ağlıyordu?

ALİ DEMİREL
Kainatta, en küçük zerreden, en büyük yıldızlara kadar bütün mevcudat var olma ve yok olmaya tabidir. Bu, Rabb’imizin yarattığı bir kanundur. Her şey doğar, büyür ve ölür. Nasıl ki insan doğar, büyür ve neticede kuru bir yaprak gibi uçar giderse, Kainattaki her şey de aynıdır. Şu çalkalanıp durduğumuz dünya bir gün sona erecek, yer en şiddetli sarsıntıları geçirecek, bütün yıldızlar, sistemler, galaksiler birbirine girecek, feza bütün dehşetiyle, korkunç seslerle, gürültülerle ve çatlamalarla dolacaktır. Sonra da insanlar yerlerinden kalkıp dünyadaki hayatlarının hesabını verecektir.
O gün kaybetmemek, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak, cennette meleklerin bizi selamlamasını istiyorsak burada kulluğumuzu yerine getirmek mecburiyetindeyiz. Bu sebeple daima Rabb’imize yakın bir hayat yaşamalı, O’nun rızasına uygun olmayan hallerden kaçmalı, hiç özür ve bahane bulmadan en hayati kulluk borcumuz olan namazımıza devam etmeli ve devamlı muhasebe yörüngeli bir hayat yaşamalıyız.


Sende burcu burcu Hz. Muhammed (sas) kokuyor


Muhasebemizin nasıl olması gerektiğiyle alakalı Asr-ı Saadetten bir misal verelim. Kainatın rehberi, tercümanı Efendimiz’in rahle-i tedrisinin önünde diz çöken, her birisi Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) kokusuna bürünen, gittikleri her yerde, kendisine bakan nazarlara “Sende burcu burcu Hz. Muhammed kokuyor” dedirten, beşerin yıldızları olan Ashab-ı Kiram’ın her biri o kadar muhasebeli bir hayat yaşıyorlardı ki, hep Allah korkusundan gözyaşları döküyorlardı. Allah’ın azabını tasvir eden bir ayet duydukları zaman bayılıp kendilerinden geçiyorlardı. Onların azığı-yemeği âdeta gözyaşlarıydı. Onlar, cennetle müjdelenmiş dahi olsalar, ağlarlar ve gözyaşı dökerlerdi. İşte o kutlulardan birisi Hz. Amr bin As. Mısır fatihi.. Afrika’yı yarısına kadar fethetmiş, her gittiği yere üzerinde Rasûlüllah’ın adı bulunan sancağı dikmiş, karşısına çıkan bütün güçler, kuvvetler erimiş büyük fatih.. nihayet ölüm gelip yakaya yapışınca o da onun karşısında erimiş ve yatağa düşmüştü. Ölüm döşeğinde uzanıyordu. Sanki o, büyük fatih Amr bin As değildi.. sanki ülkeler fetheden o değildi.. upuzun yatmış, yatakta son dakikalarını yaşıyordu.. dudağı teessürden acı acı burkuluyor, gözleri başka başka ufuklara bakıyordu... Mevla’nın huzurunda nasıl hesap vereceğini düşünüyordu. “Acaba Allah Rasûlü’nün şefaati imdada yetişip kurtulacak mıyım? Yoksa baş aşağı mı düşeceğim?” İşte o, bunları düşünüyor, yer yer ağlıyor ve teessür duyuyordu. Bir aralık başında bulunan oğluna şöyle dedi:

- Oğlum ölüm çok zor. Şu anda dağlar üzerime binmiş, gök yere inmiş gibi.. yer yukarı doğru çıkmış ve ikisinin arasında eziliyor gibi bir haldeyim. Biraz sonra da Allah’ın huzuruna çıkacak, hesap vereceğim.


‘Hayatımda mühim iki devre var!’


Amr bin As devam ediyor:

- Evladım! Hayatımda mühim iki devre vardır. Birinci devrede, Rasûlü Ekrem can düşmanımdı. O’nu öldürmek, varlığını ortadan kaldırmak için uğraşıyordum. O gün ölseydim cehennemliktim. Allah bana acıdı ve beni o gün öldürmedi. Sonra Halid’le el ele, Medine yolunu tutup Allah Rasûlü’nün huzuruna vardık. Herkes merak ediyordu. Sıra bana gelince elini sıktım, bırakmadım.

Kelime-i şehadet getirdikten sonra Allah Rasûlü’ne şöyle dedim:

- Ya Rasûlallah! Ben günahkar bir insanım. Benim günahım pek çoktur. Allah’a dua eder misin günahlarımı bağışlasın. Bunun üzerine Allah Rasûlü şöyle buyurdu:

- Ey Amr! Sen bilmiyorsun, insan iman ettikten, Müslüman olduktan sonra Allah, geçmişteki bütün günahlarını affeder, onların yerine hasenat yazar.

İşte oğlum, keşke o dakikada ölseydim. Öylesine coşkun öylesine sevinçliydim ki, keşke o dakikada ölseydim. Ölseydim belki cennete girerdim.. ama ondan sonra dünyaya karıştık.. makam-mevki sahibi olduk.. koltuklara oturduk.. kumandan olduk.. bilir bilmez meselelere hüküm verdik... Şimdi akıbetimden çok endişe ediyorum...

Kısa bir zaman sonra da Hz. Amr, ruhunu Allah’a teslim eder. İşte sahabe efendilerimiz böylesine korku-ümit arası muhasebeli bir hayat yaşıyorlar, bir gülerlerse, bin ağlıyorlar ve akıbetlerinden ciddi endişe ediyorlardı.
Ekleme Tarihi: 31.08.2006 - 10:03
Bu mesajı bildir   Beyza üyenin diğer mesajları Beyza`in Profili Beyza Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
oncenamaz su an offline oncenamaz  

197 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.07.2006
En Son On: 17.10.2006 - 14:33
Cinsiyeti: ----- 
Harre mevkiinde develerimizi çöktürdük. Üzerimize temiz elbiseler giydik. O arada ikindi ezânı okundu. Resûlullahın yanına gittik. Yüzü ayın on dördü gibi parlıyordu. Mü'minler etrafını sarmışlardı. Önce Hâlid bin Velîd bîât ederek Müslüman oldu. Sonra Osman bin Talhâ bîât ederek Müslüman oldu. O sırada kendimi birden Resûl-i ekremin önüne oturmuş buldum. Utancımdan dolayı yüzüne bakamıyordum.

- Yâ Resûlallah! Sağ elinizi açınız da, size bîât edeyim, dedim.

Server-i âlem elini açınca, ben elimi çektim. Bunun üzerine buyurdular ki:

- Yâ Amr! Sana ne oldu?

- Bîat için şart koşmak istiyorum.

- Şartın nedir?

- Yâ Resûlallah! Ben geçmişte olan günâhlarım bağışlanmak şartıyla size bîat edeceğim.

Gelecek günâhlarım için magfiret taleb etmek aklıma gelmedi. Bunun üzerine Fahr-i âlem efendimiz buyurdu ki:

- Ey Amr! Bîat et! Hiç şüphesiz ki, Müslüman olmakla, İslâmiyetten önce yapılanların hesâbı sorulmaz.

Bîat ettiğim anda insanlardan hiç biri bana, Resûl-i ekremden daha sevgili ve O'ndan daha yüce olmamıştı. Vallahi, Müslüman olduktan sonra önemli işlerde Server-i âlem beni ve Hâlid bin Velîd'i diğer Eshâbından ayırmadı.

Bir gün Amr bin Âs, Peygamber efendimize arz etti ki:

- Yâ Resûlallah, nice müddettir, İslâmiyet sarayını yıkmaya kasdettim. Şimdi murâdım odur ki, İslâma geldiğim belli ola.

Beyaz sancak bağladı

Habîb-i kibriyâ buyurdu ki:

- Yakında seni bir hizmete gönderirim.

Bir süre sonra Resûl-i ekrem, Amr bin Âs'a;

- Elbiseni giy, silâhını kuşan ve yanıma gel, buyurunca, derhal bu emri yerine getirerek huzûra vardı. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

- Ey Amr! Seni ordunun başında gazâya göndereceğim. Allahü teâlâ sana selâmet ve ganîmet versin ve çok sâlih mal ile dön.

- Yâ Resûlallah! Ben mal kazanmak için Müslüman olmadım. İslâma olan sevgimden dolayı Müslüman oldum.

- Ey Amr! Sâlih mal, sâlih kimsede ne güzeldir.

Server-i âlem, Amr bin Âs için beyaz bir sancak bağladı ve ayrıca siyah bir bayrak verdi. Babasının dayıları olan Belî bin Ömer bin Lihaf kabîlesini İslâma da'vet etmesini, Müslümanlığı kabûl etmedikleri takdirde savaşmasını emir buyurdu.

Amr bin Âs'ı; Süheyb bin Sinân, Sa'îd bin Zeyd, Sa'd bin Ebî Vakkâs ve Sa'd bin Ubâde gibi Muhâcir ve Ensârın ileri gelenlerinden üç yüz sahâbînin başına geçirdi. Askerî birlikte otuz at vardı. Gündüzleri gizlenerek, geceleri ise hedefe doğru ilerliyerek, Zât-üs-Selâsil'e yaklaştılar. Burada, kâfirlerin başka kabîlelerle birleştiğini haber alan Amr bin Âs, durumu Resûlullah efendimize bildirdi.

Fahr-i âlem efendimiz, Ebû Ubeyde bin Cerrâh'ın emri altında, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in de bulunduğu bir birliği Amr bin Âs'a yardım için gönderdi. Ebû Ubeyde bin Cerrâh, Amr bin Âs'ın yanına varınca, ona tâbi oldu.

Mücâhidlerin gittiği bölge çok soğuktu. Isınmak için ateş yakmak istediler. Amr bin Âs karşı çıkarak dedi ki:

- Kim ateş yakarsa, onu yaktığı ateşin içine atacağım.

Onun bu sözleri Eshâbın çok ağrına gitti. Hz. Ömer, onun bu sözlerini işitince çok üzüldü ve yanına gitmek istedi. Hz. Ebû Bekir ona engel oldu:

- Onu kendi hâline bırak. Resûl-i ekrem onu, savaştaki üstün bilgisi yüzünden bize kumandan tâyin etti.

Ekleme Tarihi: 31.08.2006 - 12:17
Bu mesajı bildir   oncenamaz üyenin diğer mesajları oncenamaz`in Profili oncenamaz Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1412 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.41557 saniyede açıldı