0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » ÇOCUK EĞİTİMİ » Çocuğun dinî yaşantısını nasıl şekillendirebiliriz?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 6 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
RAVZA29 su an offline RAVZA29  
Çocuğun dinî yaşantısını nasıl şekillendirebiliriz?

82 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.02.2006
En Son On: 16.09.2007 - 19:36
Cinsiyeti: Bayan 
Bir insanın hayata hazırlık dönemi çocukluk dönemidir. Tabi burada hayata hazırlık derken sadece fâni olan dünya hayatını değil aynı zamanda bâki olan âhiret hayatını da kastediyoruz. Dolayısıyla, anne ve baba çocuklarını sadece dünya hayatına hazırlamakla değil âhiret hayatına hazırlamakla da mükelleftirler.
Çocuklarının hayatta başarılı ve mutlu olmaları anne ve babanın onlar için ortaya koyacakları çabaya, gayrete bağlıdır. Tabi sadece safiyane niyetlerle ortaya koyulacak çaba tek başına yeterli değildir. Bu hazırlık sürecinin kesinlikle bilinçli bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir.
Çocuklarınıza şekil verin
Dünyaya yeni gelen çocuk, hayat ve kendisi hakkında hiçbir şey bilmemektedir. Diğer bir deyişle yoğrulmaya hazır bir hamur gibidir. Onu yoğuracak şekillendirecek olan anne ve babadır. Nasıl ki bir usta elindeki hamurla ne yapacağına karar veriyorsa, anne ve baba da farkında olarak ya da olmayarak çocuğun kimliğini, kişiliğini, karakterini, mizacını diğer bir deyişle düşünce, duygu ve davranış tarzını direkt ya da dolaylı müdahalelerle oluşturmakta, şekillendirmektedir.
Yukarıda ifade edilenlerden anlaşılacağı üzere anne ve baba çocuğun sadece sponsoru (onun maddi ihtiyaçlarını gideren kişi) ya da fiziksel ihtiyaçlarını gideren dadısı değil, aynı zamanda hayatta ihtiyaç duyacağı temel bilgi ve becerileri ona kazandıran ilk öğretmenidir. Öğreticilik formasyonu ve yeterli bilgi alt yapısına sahip olmayan bir insanın nasıl öğretmen olmasından bahsedilemezse, anne ve babalık formasyonuna sahip olmayan, babadan anadan kalma usullerle çocuk yetiştirmeye çalışan, yeterli bilgi birikimine sahip olmayan ebeveynlerin de hayata yeterince hazır çocuklar yetiştiremeyeceği açık ve aşikârdır.
Dinî hassasiyetleri kazandırma yaşı
Tabi yukarıda da değindiğimiz gibi mü’min, insan hayatı denildiği zaman dünyasıyla, âhiretiyle doğumla başlayıp ölümden sonrasına uzanan o sonsuz süreci anlamalı. Şunu unutmamalıyız ki bizlere emanet edilmiş olan o minik yavrunun bu sürecinin, nasıl şekilleneceği, nasıl yaşanacağı büyük ölçüde bize bağlı. Bu açıdan çocuklarımızı yetiştirirken onlara dinî hassasiyetleri kazandırmak, dinî duyguların iç dünyalarında yeşermesini sağlamak, onlara özgü dinî yaşantıların var olmasını temin etmek çok önemlidir.

Burada aklımıza şöyle bir soru gelebilir: Bir çocuğun dini yaşantısı olabilir mi? Elbette ki olabilir, hatta olmalıdır. Din sadece mükellef olmuş insanları değil her yaşı kapsayan bir olgudur. Şunu unutmayalım: Bir insanın hayatının daha sonraki dönemlerinde yaşayacağı her duygu, her his, 0-6 yaş döneminde, anne ve baba başta olmak üzere çevrenin onun iç dünyasına ektiği o nüvelerin, o tohumların bir sonucu olacaktır. Eğer çocuğumuzun bir genç, bir yetişkin olduğunda dinî duygulara sahip olmasını istiyorsak bunları çocukluk döneminde onun iç dünyasında yeşertmemiz gerekir.

Çocuğun dünyasını nasıl etkileriz?
İnsan yaşadığı çevrenin ayrılmaz bir parçasıdır ve onunla sürekli bir etkileşim içindedir. İç dünyamız ise dış dünyada yaşanan olayların yansımalarının oluştuğu bir yerdir. Diğer bir deyişle bir ayna gibidir, ama sadece görüntüyü yansıtan değil aynı zamanda o yansımaları kaydeden bir ayna.
Ebeveyn olarak dikkat etmemiz gereken nokta; o aynaya hep güzelliklerin, çocuğu zenginleştirecek, hayatının daha sonraki dönemlerinde kullanabileceği ve ona referans olacak deneyimlerin ve yaşantıların oraya yansımasını sağlamaktır. Burada da en önemli görev anne ve babaya düşmektedir, çünkü çocuk özellikle hayatının bu ilk evresinde zamanının büyük bir kısmını anne, babası ve ailede bulunan diğer bireylerlerle geçirir. Onlardan edindiği izlenimler çok önemlidir.
Şöyle bir düşünün; dedelerimizin, ninelerimizin dinî yaşantıları, okudukları Kur’ân’lar, çektikleri tespihler, kıldıkları namazlar dimağlarımızda çok müstesna yerlere sahiptirler.
Babaannem beni çok etkiledi
Şahsen küçük bir çocuk olarak rahmetli babaannemin dizinin dibinde onun namazını izlediğimi, onun tespihleriyle oynadığımı, onun seccadesinin dokusunu, eşyalarına sinmiş o misk kokusunu çok iyi hatırlarım. Ve bir psikolog olarak, dinî duygularımın oluşumunda onun şahsında gördüklerimin, o dönemde onunla ilgili izlenimlerin, onun bana anlattığı o peygamber kıssalarının, evliya menkıbelerinin çok önemli bir yeri olduğunu gayet iyi tespit edebiliyorum ve şunu düşünüyorum: Ya ben çocukken bunların hiç birisini yaşamamış olsaydım!


Bu duygular içimde olmasaydı, o sesler kulağımda çınlamasaydı, o görüntüler gözümün önüne gelmeseydi; o zaman ben bütün bunları nasıl bilecek, nasıl tanıyacak, nasıl özleyecek ve onları yeniden ve tekrar tekrar yaşamayı nasıl isteyecektim?
Evet çocuklarımıza bu deneyimleri yaşatmalı; bu duyguları, bu sesleri, bu görüntüleri, bu tatları, bu kokuları onların âdeta bereketli toprak misali dimağlarına ekmeliyiz. Unutmayalım! Ne ekersek onu biçeriz.
Oyunlaştırarak öğretin

Bunu yaparken çocuk dünyasına inebilmeli, bu deneyimleri çocukça yaşamasını oyunla, sevdiği şeylerle süslemeliyiz. Örneğin; oğlum suyla oynamayı çok seviyor, henüz daha iki yaşında ve ben onu suyla oynatacağım zaman, hadi bakalım gel seninle abdest alalım diyorum ve giriyoruz banyoya, başlıyoruz suyla oynamaya. Şunu çok iyi biliyorum ki aradan yıllar geçip de o soğuk kış günlerinde buz gibi suyla abdest alırken farkında olmasa da daha küçücükken babasıyla yaşadığı o güzel deneyim ve ona ait o güzel duygular benliğinin derinliklerinde canlanacak ve yaptığı şeyden gizli bir haz duyacaktır.
O halde anne ve babalara düşen; namaz, oruç, tespih, abdest, Kur’ân gibi dinî yaşantıları, çocukların hoşuna gidecek birer oyun haline getirerek, onların bunlarla beraber o sevinç, mutluluk, haz, neşe, güven ve huzur gibi duyguları bolca yaşamalarını sağlamaktır. Unutmayın! O dönemde yaşanacak her güzel duygu, toprağa düşen bir tohum misali zaman içinde bizim de katkımızla onların iç dünyalarında yeşerecek, filizlenecek, dallanacak ve onların düşüncelerine, duygularına, davranışlarına yön verecektir.

Fatih Reşit CİVELEKOĞLU
Ekleme Tarihi: 13.04.2006 - 11:26
Bu mesajı bildir   RAVZA29 üyenin diğer mesajları RAVZA29`in Profili RAVZA29 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gul-Demeti su an offline Gul-Demeti  
CARESIZIM

90 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.06.2006
En Son On: 12.05.2007 - 15:33
Cinsiyeti: ----- 
selamun aleykum bana bir akil verin ne yapayim 8yasinda kizim var cok asi bana okadar dusmanki anlatamam bir ara camiye goturuyordum ama zorla kucuk kardesi giderse buda gider neyse elif cuzunu ogrendi ve birdaha goturemedim kardesinide etkiliyor oglum 6yasinda hemen hemen butun dualari biliyor turkiyeye gittigimizde sabah namazi haric her vakiti takip eden bir cocukdu simdi oda gitmiyor ne yapmaliyim bilmiyorum bende sabir kalmadi caresisim psikologo goturmek isdedim ev doktoru gerek duymadi ne yapmaliyim selam ve dua iletelaşlı
Ekleme Tarihi: 15.06.2006 - 00:48
Bu mesajı bildir   Gul-Demeti üyenin diğer mesajları Gul-Demeti`in Profili zum Anfang der Seite
=ADSIZ= su an offline =ADSIZ=  

43 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.06.2006
En Son On: 22.06.2006 - 09:12
Cinsiyeti: ----- 
Gül demeti kardesim bana biraz kizinizin oglunuzu kiskaniyormus gibi geldi.Acaba "Bak kardesin sunu yapiyor sen niye yapmuyorsun,sen büyüksün o kücük"gibi sözlerden etkilenip yapmis olmasin.Belki biraz daha ilgi bekliyordur.telaşlı INSALLAH zamanla düzelirsevinçli
Ekleme Tarihi: 15.06.2006 - 01:01
Bu mesajı bildir   =ADSIZ= üyenin diğer mesajları =ADSIZ=`in Profili =ADSIZ= Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
***Mehtap*** su an offline ***Mehtap***  
Kardeş Kıskançlığı...

39 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.04.2006
En Son On: 06.12.2007 - 22:41
Cinsiyeti: Bayan 
Gül-Demeti bacim.. Masallah evlatlariniza dinimizi ögretiyorsunuz. Allah sizden razi olsun. Bence kiziniz kiskandigi icin böyle davranmakta. Bir yazi ekliyorum insallah size faydasi dokunur. Allaha emanet ol güzel kardesim gül

Çocuklar bir kardeşlerinin olmasını isterler, ancak kardeş doğumu ile de yoğun bir kıskançlık yaşamaya ve anne babaları zorlamaya başlarlar. Önceleri sürekli kardeş isteyen bir çocuğun bu isteği gerçekleştikten sonra neden kardeşini kıskandığı, hatta ona düşman gibi davrandığını anlamak zor olmalı. Oysa bu çocukların süreklilik göstermeyen, değişken olan isteklerini yansıtan, dolayısıyla onların doğasıyla ilgili ipucu veren bir özellikleridir. Bu nedenle çocuk için diğer önemli kararlarda olduğu gibi kardeş isteğinin gerekliliğine de anne ve babanın karar vermesi gerekmektedir. Annenin beden ve ruh sağlığı, ailenin ekonomik gücü, doğacak çocuğun bakımına ilişkin sorumlulukların paylaşılması bu kararı belirleyecektir.

Kardeş kıskançlığına gelince; kıskançlık insanoğlunun en doğal, en evrensel duygularından birisidir. Kıskançlık sevilen kişinin başkasıyla paylaşılmasına katlanamamak olduğuna göre, sevginin bulunduğu her yere girer. Sevgililer arasında belirli bir ölçüyü aşmadığı sürece, sevgi gülünün dikeni sayılır. Ancak bu doğal duygu insanı kemiren bir tutku olmaya başlayınca, sevgiyi gözeten bir duygu olmaktan çıkar, sevgiyi yok eder. Çocuk için en değerli varlık anne olduğuna göre onu başkalarıyla paylaşmak kolay, dayanılır bir duygu değildir. Sevgilisini başkasının kolunda gören bir erkekle, annesini, kucağında "yabancı" bir çocukla gören kardeşin duyguları pek ayrılık göstermez. Anne sevgisini yitirme korkusu, daha yeni bir kardeş geleceğini öğrendiği anda içini sızlatmaya başlar.

Kardeş doğumu bu ve diğer nedenlerle çocuk için zorlayıcı bir yaşam olayıdır. Gebeliğin ve yenidoğan çocuğun annede oluşturduğu bedensel güçlükler ve yorgunluklar, çalışan annenin zamanının önemli bir bölümünü çocuk bakımına ayırması gibi nedenler eve gelen bu yabancı yüzündendir. Gelen çocuğun cinsiyetinin farklı olması, beceriksizliği, yoğun bir ilgi ve bakıma gereksinimi olması onun daha çok sevildiği şeklinde yorumlanmakta ve kıskançlık artmaktadır. Annenin yenidoğan bebekle birlikte oluşacak güçlüklerini hafifletebilmek için çocuğun kreşe verilmesi ya da odasının ayrılması gibi değişiklikler de bu duyguyu artıracak, yeni uyum sorunlarına neden olacaktır.

Çocukla kardeşi arasındaki yaş farkı ne kadar azsa kıskançlık o denli büyük olmaktadır.Henüz anneye gereksinimin sürdüğü 3 yaşından küçük çocuklarda anne ilgisinin azalması sonucu yeni kardeşe tepkisi büyük olacaktır. İkinci ya da üçüncü kardeşi kabullenme daha kolay olmaktadır.

Kardeş kıskançlığı doğal bir duygudur, sevgi ve kıskançlık-nefret ara ara yoğunlaşarak zaman içinde yoğunluğunu kaybeder. Kardeşini sevmek zorunda değildir. Olumsuz duygular anlayışla karşılanmalı ve bu duyguları belirtmesi yüreklendirilmelidir (beni de uğraştırıyor, arasıra ben de kızıyorum, beceriksizliği yüzünden ona çok zaman harcıyorum, seni sevmediğimi düşünme, eskisi kadar seviyorum, ben de kardeşim doğduğunda kıskanmış, böyle düşünmüştüm). Anne-baba bebeği, çocuğun önünde gösterişli bir biçimde okşayıp sevmekten kaçınmalıdır.

Çocuklar eve gelen yabancıya farklı tutumlar sergileyebilir;
-sevgi gösterilerinde bulunabilir (annenin kendisinden tümüyle uzaklaşmaması için onun yanında yer alır)
-abartılı sevgi gösterileri (alttaki duyguları ele veren davranışlarla birliktedir; kardeşinin yanağını okşarken biraz fazla sıkar, ağlatacak ölçüde kucaklar, kaza ile yere düşürür)
-etkilenmemiş gibi davranma (bebekle ilgili görünmeyen huysuzluklar, hırçınlıklar, tutturmalar, isteği yapılmadığında ağlama, tepinme).

(Alinti) -Doç. Dr. Selahattin Şenol -
Ekleme Tarihi: 15.06.2006 - 12:51
Bu mesajı bildir   ***Mehtap*** üyenin diğer mesajları ***Mehtap***`in Profili ***Mehtap*** Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gul-Demeti su an offline Gul-Demeti  

90 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.06.2006
En Son On: 12.05.2007 - 15:33
Cinsiyeti: ----- 
selamun aleykum kardeslerim verdiginiz bilgiler icin allah razi olsun insallah bunuda asarim selam ve dua ileAllah Razı Olsun
Ekleme Tarihi: 15.06.2006 - 20:13
Bu mesajı bildir   Gul-Demeti üyenin diğer mesajları Gul-Demeti`in Profili zum Anfang der Seite
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
cocuk yetiştirmede 23 kural

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
http://www.blogcu.com/dingorevlileri/cocugum




PROF. DR. İBRAHİM EMİROĞLU
Çocuk yetiştirmek aslında her anne babanın kendini eğitmesi anlamına gelir. İyi bir evlat için yanlışlarınızdan vazgeçmeli, azmetmeli ve gayret göstermelisiniz.
Aile fertlerinin birbirine karşı sevgi ve saygı duyduğunu çocuklara hissettirmeliyiz.
Anne-baba, çocuklarının önünde münakaşa ve kavga etmemelidir. Çocukların bu gibi durumlarda sarf edilmesi muhtemel hakaret içeren sözleri duymaları doğru değildir.
Çocukların bazı yanlış sözlerine veya küçük suçlarına hakaret ve alayla karşılık verilmemelidir. Onların da Onurlarının kırılmaması gerektiği unutulmamalıdır.
Çocukların da birbirlerine hakaret etmelerine izin verilmemelidir.
Ortada çocukların işlediği bir suç varsa, suçlu olan araştırılmalı, sadece suçlu olana ceza verilmelidir.
Cezalandırma ve ödüllendirmede âdil olunmalıdır. Bu konuda kardeşler (veya öğrenciler) arasında eşit davranılmalıdır.
Çocuklarımıza, yaratılmışları Yaratandan dolayı sevmeyi öğretmeli, anlatmalıyız.
Onlara büyük muamelesi yapmalı, fakat büyüklerden bekleneni istememeliyiz.
Hatalarını sayıp dökmekten ziyade sorumluluklarını hatırlatmak daha az can sıkıcı olur.
Çocuğa örnek alacağı şahsiyetler olarak kahramanlık, cesaret, yiğitlik, doğruluk ve mertlik timsali kişileri göstermeliyiz.
Sosyal faaliyetlerde bulunmasına imkân sağlanmalı.
Spor ve müzik konusunda teşvik etmeliyiz.
Başkasının malına göz dikmenin, doğru olmadığını, hak kavramının önemini, helal kazancın gerekliliğini iyi anlatmalıyız.
Çocuklarımızın her istedikleri yere, kontrolsüz bir şekilde, gitmelerine izin vermemeliyiz. Bulundukları yerleri araştırarak onlarla yakından ilgilenmeli ve (baskıcı bir tutum izlemeden) inisiyatifimizi elden bırakmamalıyız.
Çocuklarımızın bütün kusurlarını görüp cezalandırmamalı, bazı ufak kusurlarını görmezlikten gelerek, yanlışını îmâ yoluyla anlatmaya çalışmalıyız. Bilmeyerek veya istemeyerek yaptığı hatadan dolayı cezalandırma yoluna gitmemeli, ikna ederek hatasını düzeltmesini sağlamalıyız.
El, yüz, diş, tırnak, elbise, beden ve çevre temizliği konularında onları hassas yetiştirmeliyiz.
Çocukları, küçük yaşta öcü, cadı, canavar, gulyabani, hayalet, hortlak gibi hayali ve gerçek dışı şeylerle korkutmamalıyız.
Uluorta sorular sorsalar dahi, onların öğrenme meylini kırmadan, anlayabilecekleri şekilde sabırla cevap vermeliyiz.
Unutmayın onlar çocuk ve her hareketinizi izleyip, rol model olarak sizin davranışlarınızı kaydediyorlar.
Seviyeyi fazla düşürmeden onların sorunlarına bir arkadaş gibi yaklaşmalıyız.
Çocuk, iyi bir iş yaptığında övülmeli ve hediyelendirilmeli.
Temiz ve tertipli olmada da örnek olmalıyız.
Çocukluğunu yaşamasına, oynamasına müsaade etmeliyiz.

Sayı: 153
Bölüm: Çocuğum



Bu mesaj 3 kez ve en son NurBahcesi tarafından 15.06.2006 - 20:23 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 15.06.2006 - 20:20
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1753 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
burcunur (42), jihad soldat (43), alpakman (34), kerbela_34 (41), SpedeR (47), eminilhan (47), Glkc (36), mujdatciftci (35), aklima gelmedi (34), meraladem (39), heval yunus (34), muhammet ali (38), sosyolog983 (41), agus (44), müslüman cocuk (37), nakirev (42), enime (42), furkan_^^ (49), guller (44), sahdamar (41), metin uzun (42), abdulsamet (55), negative (39), homurhomur (51), snibsirm (44), husamaygor (37), estor (63), caykarali61 (43), aLi_osman (36), Avci_55 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.04265 saniyede açıldı