generique luvox generique colchicine generique luvox lopinavir ritonavir ivermektine seretide inhaler seretide rotacaps seretide serevent serocryptin seromycin serophene seropram seroquel servambutol servanolol servicillin serviclofen servispor servitet silagra sildalis sildenafil silvitra simcora simvasine simvast sinemet cr sinemet sinequan singulair sirdalud skinoren smap sortis spersanicol spiroctan sporanox starlix stocrin strattera stromectol suhagra force suhagra sumycin super avana
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » HİZB, HİZBULLAH, HİZBU$$EYTAN

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
nursuz su an offline nursuz  
HİZB, HİZBULLAH, HİZBU$$EYTAN

227 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.01.2006
En Son On: 06.05.2007 - 21:00
Cinsiyeti: Erkek 
HİZB, HİZBULLAH, HİZBUŞŞEYTAN



Bir kişinin görüşüne uyarak kendisiyle
birlikte bulunan dost ve arkadaşları, belli bir görüş ya da unsur çevresinde oluşan topluluk,
parti. Kavim, kabîle gibi tarihsel ve toplumsal bir oluşumla ortaya çıkan topluluğa hizb denildiği
gibi; bir kişi, inanç ya da düşünceye taraftarlıkla toplumdan ayrışan siyasî ve itikâdî topluluklara
da hizb (hizib) adı verilir. Bu nedenle Kur'ân, tanımına uygun müslümanlar topluluğunu
"hizbullah", tâğut ve şeytanların peşinden giden insanları da "hizbüşşeytan" olarak adlandırır.
Her hizib, kendi içinde sıkı bir dayanışma, yardımlaşma ve taraftarlık bilinciyle hareket
ederken,diğer hiziblerle ilişkilerinin temelini sakınma, korunma ve düşmanlık duyguları belirler.
Müfessirler, Kur'ân'daki Hizbullah kavramını "Şi'atullah (Allah'ın taraftarları)", "Ensârullah
(Allah'ın yardımcıları", "Evliyaullah (Allah'ın dostları" ve "Cündullah (Allah'ın askerleri)" gibi
deyimlerle karşılamaları, hizb'in bu temel özelliklerini yansıtma amacına
yöneliktir.

Kur'ân, hizb kelimesini tekil biçimiyle yedi âyette (5/56,18/12, 23/53, 30/32,
35/6, 58/19-22) dokuz defa, çoğul biçimiyle de dokuz âyette (11/17 13/36, 19/37, 33/20-22,
38/11-13, 40/5-30, 43/65) on defa kullanır. Bu kullanımların üçünde Allah'ın hizbi, partisi
anlamında "Hizbullah", ikisinde Şeytan'ın hizbi, partisi anlamında "Hizbüşşeytan" biçimindeki
terkiblerle özel iki toplum dile getirilir. Diğer kullanımların birisinde kelime Hizbüşşeytan'ı
belirtirken, geriye kalanlarda topluluk, kabile, parti gibi genel anlamları dile
getirir.

Hizbullah'tan söz eden ilk âyet (el-Mâide, 5/56), mü'minlerin niteliklerini
sergileyen bir dizi âyet içinde yer alır. Buradan yola çıkarak Hizbullah'ın Kur'ân'ın tanımladığı
mû,minler topluluğu olduğu söylenebilir. Fakat Hizbullah'ı tanımlayan asıl âyet, belirlenen
niteliklerin siyasal ve toplumsal bir boyutunu ortaya koyması bakımından ayrıca önemlidir.
Çünkü, mü"minler toplumunun bir hizbi, hem de Allah'ın hizbi olarak tanımlanmasında asıl
belirleyici olan imanın bu boyutudur. Âyet bu boyutu, "Allah'ı, O'nun Rasûlünü ve mü'minleri
velî edinmek" biçiminde ifade ediyor. Hizbullah deyiminin iki defa geçtiği diğer âyette
(Mücâdele, 58/22) aynı boyutun diğer bir yönü delil getiriliyor. Bu da " Babaları, kardeşleri,
oğûlları ya da kabîlesi de olsa, Allah'â ve Rasûlü'ne düşman olanları sevdikleri (meveddet
duydukları) görülmemektedir"

Velî edinmek; dost tutmak, yardımlaşmak, otoritesine
boyun eğmek, görev ve yetkilerini tanımak gibi anlamlan; meveddet ise sevgi üzerine kurulu
bağları ve bunun sonucu olan velâyet ilişkilerini dile getirir. Buna göre Hizbullah, Allah'ın ve
Rasûlü'nün otoritesine boyun eğen, İslâm'a teslim olan, içlerinden seçtikleri yöneticilere itaat
eden, birbirleriyle yardımlaşan, dostluk ve dayanışma içinde bulunan diğer yandan da en yakın
akrabaları da olsa, İslâm düşmanlarını sevmeyen, onlarla işbirliği yapmayan, onlara yardımda
bulunmayan mü'minler topluluğudur. Bu topluluk, velîlerinin yalnız Allah, Rasûlü ve mü'minler
olduğunun (el Mâide, 5/55) bilincinde bulunduğu kadar hıristiyan ve yahudilerin (5/51), İslâm'ı
eğlence ve oyun edinenlerin (5/57) velî edinilmeyeceğinin, bunun onlardan olmak anlamına
geleceğinin de bilincindedir. Mü'minlerin İslâm inancı çevresinde yeni, bütünüyle farklı bir
toplum oluşturmalarını ve Bedir örneğinde görüldüğü gibi, gerektiğinde en yakınlarına karşı hiç
tereddüt etmeden savaşmalarını mümkün kılan toplumsal bağlar, yakınlıklar kurmalarını
sağlayan bu bilinçtir. Allah, Hizbullah olarak adlandırdığı bu bilinç içindeki toplumun kalplerine
imanı yazar ve onları kendisinden bir ruhla destekler. Âhirette cennete konulur ve orada ebedî
olarak kalırlar. Allah onlardan, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Başarıya ulaşacak hizib de
yalnızca budur (el-Mücâdele, 58/22).

Doğrudan Hizbüşşeytan deyimi kullanılmasa da
Şeytan'ın hizbinden sözeden ilk âyet bir Mekkî sûrede yeralır. Bu âyette mü'minler, Şeytan'ın
düşmanları olduğu ve onun hizbini alevli ateşin halkından olmaya çağırdığı belirtilerek uyarılır
(el-Fâtır, 35/6). Hizbüşşeytan deyiminin doğrudan iki defa kullanıldığı âyet ise Medenî bir
sûrededir. Bu âyette Hizbüşşeytan'ı oluşturan insanların şeytan tarafından kuşatıldıkları, Allah'ı
unuttukları ve üstün gelemeyecekleri ifade edilir (el-Mücâdele, 58/19). İlk âyette Hizbüşşeytan
adlandırmasına gidilmemesine ve yalnızca mü'minlerin uyarılması ile yetinilmesine karşılık ikinci
âyette artık toplumsal bir olgu olarak ortada duran bir topluluktan, mü'minlerden ayn bir hizib
oluşturan insanlardan sözedilir.

Hizbüşşeytan'ı belirleyen nitelikler, Hizbüşşeytan
adlandırmasının yapıldığı âyetten önceki beş âyette açıklanır. Bunlar, Allah'ın kendilerine
gazâbettiği bir topluluğu velî edinmişlerdir. Bilerek yalan yere yemin ederler; gerçek ne
mü'mindirler, ne de velî edindikleri kimselerdendirler. Yeminlerini kalkan edinip Allah'ın yoluna
engel olurlar. Yalancıdırlar. Özellikle Medine ortamı göz önünde tutulduğunda Hizbüşşeytan
olarak tanımlanan insanların münâfıklar olduğu açıktır. Münâfıklar, müslüman gibi göründükleri,
içiçe yaşadıkları müslümanların sahip oldukları bütün haklardan yararlandıkları halde, gerçekte
iman etmemiş kimselerdir. Mü'minleri kendilerine inandırabilmek için yemin dâhil her yola
başvurur, ancak her fırsatta Allah'ın yoluna engel olmaya çalışırlar. Münâfıkları, eşdeyişle
Hizbüşşeytan'ı gerçek mü'minlerden, Hizbullah'tan ayıran en temel özellik: Allah'ı Rasülü'nû
ve mü'minleri değil, onların karşısındaki kimseleri velî edinmeleridir. Nitekim âyetin indiği
ortamda münâfıklar İslâm'ın ve mü'minlerin zaferini sonuna kadar engellemeye çalışmışlar, bu
amaçlarına ulaşabilmek için hem müşriklerle, hem de yahudilerle işbirliği yapmışlardı. Onların
Hizbüşşeytan olarak adlandırılmasının temel nedeni de bu seçimleri oldu. Kur'ân'ın getirdiği bu
tanımlama, bize Hizbullah ile Hizbüşşeytan'ın ayrılması konusunda her zaman için
uygulanabilecek değişmez bir kıstas vermektedir.

Kur'ân, hizb kelimesine, Hizbullah ve
Hizbüşşeytan'ı belirtmediği yerlerin büyük çoğunluğunda olumlu ya da olumsuz bir yorum
getirmez. Buralarda hizib; topluluk, kabîle gibi anlamlan dile getirir. Buna karşılık dört yerde
(18/12;19, 37, 23/53, 43/65) kelime belli bir toplumun parçalanmasına neden olan partileşme
anlamında kullanılır. Bunlardan üçû ehl-i kitab'la, biri de müşriklerle ilgilidir. Ehl-i kitab'la ilgili
âyetlerde bunların işlerini parçalayıp çeşitli kitaplara ayrıldıkları; her partinin kendi yanında
bulunanla sevindiği el-Mü'min, 23/55); partilerin birbirleriyle ihtilafa düştüğü (Meryem, 19/37,
Zuhruf, 43/65) belirtildikten sonra "Artık büyük bir günü görmekten ötürü vay kâfirlerin hâline"
(19/37) ve "Acı bir günün azâbından vay o zâlimlerin hâline" (43/65) buyrularak hizibleşme
küfür ve zulümle ilişkilendirilir. Müşriklerle ilgili olan âyet de hizipleşmenin olumsuzluğunu dile
getirir: "Dinlerini parçaladılar ve bölük bölük oldular. Her hizib kendi görüşleriyle avunur"
(er-Rum, 30/32).

Hizibleşmenin anlamlandırılış biçimine bakılarak rahatlıkla Kur'ân'ın
İslâm toplumunda hizibleşmeye izin vermediği söylenebilir. Kur'ân gerçek mü'minlerin tek bir
partiyi oluşturduklarını belirterek bunu Hizbullah olarak adlandırıyor. İslam toplumunda bir vâkıa
olduğu için kabul edilen ikinci parti ise, münâfıkların, şeytanın kuşattığı kimselerin oluşturduğu
Hizbüşşeytan'dır. Bunun dışındaki bütün hizibleşmeler Hizbullah'ın parçalanması anlamına gelir
ki, bu da İslâm toplumunun Kur'ân'ın onaylamadığı ehl-i kitab'tan toplumların durumuna
gelmesi demektir. Oysa mü'minlerden istenen; kendilerine apaçık deliller geldikten sonra fırka
fırka olup ihtilâfa düşenlere benzememektir. Çünkü ihtilâfın sonu kaçınılmaz bir azâbdır (Âlu
İmrân, 3/105).
Ekleme Tarihi: 12.03.2006 - 21:37
Bu mesajı bildir   nursuz üyenin diğer mesajları nursuz`in Profili nursuz Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 669 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
serhat34 (55), ERKAN1 (36), asalbike (38), yunusemrevulkan (44), dilara-87 (37), mustafa güler (67), nesee (42), yasar karatay (52), Sebiha (48), ismaildemir (58), rizacetinkaya (37), Cankiz04NL (38), hulyaozdal (46), atillabaran (51), Sevket14 (35), salihumut (56), yigidimm (53), qwert2626 (52), guzelsoz (47), mehmelen (41), *Buket* (34), ferhatbnc (45), cCcTAHIRcCc (41), LEVENTDURMAZZ (43), Kerbelaa (33), Anteplisofi (44), haram (43), ngulacar (45), TARIK-ist (54), simsekkk (35), mevanur (40), aybeks (43), kasimbey (44), sengroup (19), selcuklu (49), ayla_cakir (43), akcaabatli (62), hakir (39), vuslat789 (42), djamsterdam (44), furkansoner (43), mustafa.sahin (47), halidbin (53), eliz (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.49908 saniyede açıldı