0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » BİR BAŞÖRTÜSÜ HİKAYESİ

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
karabulutmurat su an offline karabulutmurat  
BİR BAŞÖRTÜSÜ HİKAYESİ

2 Mesaj

Kayıt Tarihi: 21.02.2006
En Son On: 04.03.2006 - 15:42
Cinsiyeti: Erkek 
Bir başörtü hikayesi...

Burası bir kumaş pazarı... Ben de bir zamanların gözde bir kumaşıydım. Ama şimdi eskisi gibi bana rağbet etmiyorlar. Modam geçmiş. Renklerim canlı değilmiş. Yaşlı işiymişim. Bu yüzden diğer parlak renklerin altında kalmış, ezilme tehlikesiyle karşı karşıyaydım.
O karanlık ve tozlu yerde yıllardan beri bekliyordum. Üstümdeki top kumaşların parçaları bitiyor, yenileri geliyordu. Ustam kumaşları düzlerken bazen bana gözü çarpıyor esefle "Yer kaplıyorsun yıllardan beri burada. Seni artık buradan kaldırmak gerekiyor" diyordu kendi kendine. "Hayır" diye avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. "Bir gün elbet beni de alan biri bulunacak"
Diğer havalı renkler alay ederek "Komik olma, artık senin yüzüne bakan bile yok" dediler. "Bir de bize bak. Ne kadar da güzeliz. Renklerimiz şeker gibi. Desenlerimiz göz alıcı. Oysa sen iç karartıcı." Kendimi savunarak "Hiç de iç karartıcı değilim. Bir zamanlar ben de yok satıyordum. Aranan bir kumaştım". "O bir zamanlardı şekerim, şimdi bayanlar kendilerinin farkına vardılar. Daha güzel olmak istiyorlar. Daha çekici, daha göz kamaştırıcı olmak istiyorlar. Ama sen mahkeme suratlısın" dedi uçuk bir pembe kumaş.
İşte her gün böyle sözler duyuyor, gittikçe daha derinlere doğru kayıyordum. Doğru söylüyorlardı. Benim çoktan modam geçmişti. Oysa önceden bayanlar dikkat çekmemek için beni tercih ederlerdi. Benden genellikle başörtüsü yaparlardı. Ben bunları düşünürken içeriye genç bir bayan girdi. Ağır tavırlarıyla, sade giyimiyle vakarlı birine benziyordu. Ben bütün olanları diğer kumaşların altındaki küçük bir aralıktan izliyordum.
Ustam müşteriyi görünce "buyurun küçük hanım, yardımcı olabilir miyim?" dedi.
Genç kız sakin bir edayla bakışlarını kumaşların üzerinde gezdirip "başörtülük bir kumaş arıyorum" diye bir kuş gibi şakıdı. Bunu duyar duymaz kalbimden vurulmuştum. Bizim bulunduğumuz yere doğru geliyorlardı. Üstümdeki uçuk renkli kumaşlar güzellik yarışına girmiş gibiydiler. Benim duyduğumu onlar da duymuş, üstümde debelenip duruyorlardı. Fısıldayarak "susun geliyorlar" dedim.
Portakal rengi bir kumaş "Eee sana ne oluyor? Biz varken senin hiç şansın yok" dedi eğlenerek.
"Şans mı, kader mi göreceğiz" dedim. Genç kızın beni görmesini çok arzu ediyordum. Ama nasıl? O kadar derinlerde kalmıştım ki, ustam beni zahmet edip çıkarır mıydı?
Ustam eline fıstık yeşili bir kumaşı alıp "Küçük hanım bu renk size çok yakışır. Şimdi genç kızlar hep bu renklerden alıyor" dedi.
Genç kız kumaşa göz ucuyla bakıp pek tenezzül etmedi. Diğer kumaşları inceliyor gittikçe gül yüzüne bir kaygı gelip oturuyordu.
Ustam da genç kıza yardımcı oluyordu. "yine siz bilirsiniz ama bence yaşınıza şu pembe, turuncu rengi çok uygun" dedi.
Renkli kumaşlar hep bir ağızdan "Eveeet!" dedi.
Kendimi göstermek için büyük bir çabaya girmiştim. Ama diğerleri beni itekliyor, kendileri öne geçmek için beni eziyorlardı.
İyice bunalmıştım. "Ahh boğuluyorum, çekilin üstümden beee!" diye bağırmak istiyordum. Mutlaka beni arıyordu.
Genç kız hayal kırıklığıyla "aradığım burada değil galiba" dedi.
"Buradayım küçük hanım, ne olur devam edin" diye bağırmak istiyordum. O kadar altta kalmıştım ki, gördüğüm tek şey karanlıktı.
"Allah’ım ne olur bana yardım et." Dedim debelenerek.
Genç kız kumaşlara üzgün bir şekilde bakıp "teşekkür ederim" dedi Ustama. İşte gidiyordu. Ustam desen beni unuttu. Zaten en lazım olan zamanda beni unutursun. "Usta! Duymuyor musun beni? Bak ben buradayım" dedim çaresizlikle. Biliyordum ki beni duymayacaktı. Kaderimin gül yüzü gidiyordu işte. Ustam üstümdeki kumaşları düzlerken bir şey hatırlamış gibi birden "küçük hanım bir dakika" deyip üstümdekileri boşaltmaya başladı. Aman Allah’ım giderek rahatlıyordum. Ferahlıyordum. Diğer kumaşlar mızmızlanıyordu. Kıvrak bir hareketle beni hızla çekip "seni tamamen unutmuşum" dedi kendi kendine yine. "Alıştık Usta artık bu unutmalarına" dedim bende.
Genç kız beni görünce hızla yanımıza geldi. Gözleri ışıldıyordu. Bana sevgiyle dokundu. İşte birbirimize ilk sevdalandığımız an. Gözlerini benden alamıyordu. Ben de onun gül yüzünden. Kader bizi bir araya getirmişti sonunda. Diğer kumaşlar bize gıptayla bakıyordu.
Bilge bir kumaş "eyvah" dedi. "Eyvah çok gözyaşı göreceksin"
"Evet" dedim. "Mutluluk gözyaşları"
Eve geldiğimizde genç kız dakikalarca aynanın karşısında benden gözünü alamıyordu. Yıllardan beri böylesine değer verilmemişti bana. Beni başına örtüp namaz kılıyor, Kur’an okuyordu. Hiç böyle duygular yaşamamıştım. Dışarıda gül yüzlümü bir kalkan gibi koruyor, kem gözlerden saklıyordum. Onunla çok güzel günlere şahit oldum. Arkadaşları tarafından çok sevilen bir kızdı. Bazen dostluklarını kıskanıyordum. Benim onu sevdiğim gibi acaba o da beni seviyor muydu?
Sürekli ders çalışıyordu. Bazı geceler masanın başında uyuya kalıyordu. Kimi zaman uzaklara dalar, akşam olduğunda kendini kapatan bir nilüfer gibi kendini iç dünyasına kapatırdı. Sonra gözleri bana kayar, gül yüzü gerçekten bir gül rengini alırdı. Çünkü ağlardı.
Bir gün ikimizde korkunç bir şey yaşadık. Mutlu günler sona ermişti artık. Gül yüzlüm artık okuyamayacaktı. Okuluna devam edemeyecekti. Okuma hakkını elinden almışlardı. Çünkü beni tercih etmişti. Başörtüsünü... Olmadık hakaretlere uğruyor, herkes geleceğini bilir gibi karanlık masallar uyduruyorlardı. Artık bizim için yeni bir süreç başlamıştı. Gül yüzlüm günden güne eriyordu.
Geceler artık meskenimiz olmuştu. Yatağının içinde usul usul ağlıyordu gül yüzlüm. O körpe bedeni titriyor karanlığın içinde bir ışık arıyordu. Zulme, sürgüne düçar etmişlerdi. İnan bunları sana yaşatmak istemezdim. Eğer bir nebze böyle sonuçlanacağını bilseydim o karanlık yerde tıkılır kalırdım. Bu bir başörtü sevdası olmalı... Ağla gül yüzlüm ağla.... Şu an karanlık. Belki gecenin en koyu olduğu bir vakit... Şafak yakındır gül yüzlüm şafak yakındır. Başak başak olacak bir gün ümitlerimiz Allah’ın rahmet kanadının altında buluşacak bir gün ellerimiz...
Ekleme Tarihi: 21.02.2006 - 18:16
Bu mesajı bildir   karabulutmurat üyenin diğer mesajları karabulutmurat`in Profili karabulutmurat Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1563 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
TURGUT AKYUZ (50), begonya (54), koyuncu (55), CNC KALIP (39), xervet (48), OSMANLI-1071 (51), vatan1 (58), messi (37), hakanhamza05 (48), hasretgülü (38), sib0sh (37), dayko (48), usakli1 (69), Nasrullah_Murta.. (41), mesel ufku (31), Aziz ilhan (39), Bursali (72), yilah (39), ismail45 (69), cuneytefe (47), AODÝKENE.. (74), Abdullah38 (33), sadetdin (44), seul55 (44), Mustafa Abdulme.. (48), gafilgezme (55), alpaslanavci (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.00257 saniyede açıldı