0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » ÜYELER PANOSU » ÜYE HİZMETLERİ » DÜNYANI EN GENÇ PROFÖSÖRÜ BİR TÜRKDÜR!!!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
vehbi70 su an offline vehbi70  
DÜNYANI EN GENÇ PROFÖSÖRÜ BİR TÜRKDÜR!!!

919 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.01.2006
En Son On: 04.01.2015 - 19:05
Cinsiyeti: ----- 
14-15 yaşında nasıl profesör olunur?

Dünyada en genç yaşta profesör olan kişi bir Türk''tür: Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu…
Sinanoğlu, bu vasfı 26 yaşında, "Türk zekası" ve kendine güveni ile ve beyninin hakkı ile kazanmıştır.
Fakat, Osmanlı tarihinde Oktay Hoca''yı da geride bırakan gençler varmış! Evliya Çelebi kadar ünlü olmasa da daha iyi yetişmiş bir Türk aydını olan Katip Çelebi, 17''nci yüzyıldaki Osmanlı medreselerini anlatırken şöyle diyordu:

"Öğrenme ve öğretme hususunda ilim kurumlarında büyük karışıklıklar baş gösterip, talebe, ders kitaplarından ancak bir-iki faslı yalan yanlış okumakla yetinip gayretlerini bir an evvel mevkii kapmaya sarf ederek ilim ve irfanın seviyesi düşmüştür."
Katib Çelebi, medreselerin yetersizliğini anlıyor, medreselerin gerilemesini, medrese öğretiminden aklî ve müspet ilimlerin kaldırılmasına bağlıyordu...
Mustafa Uslu''nun, "Türk üniversite geleneği ve ötesi"
başlıklı bir derlemesinde konu Prof. Dr. Erol Güngör''den naklen özetle şöyle inceleniyordu:

"16.asır sonlarına kadar Osmanlı-Türk medreselerinde felsefe dersleri ''ilm-i hikmet'' adıyla okutulmaktaydı. Ders kitapları arasında Fenari, Hocazade, Ali Kuşçu, Mirim Çelebi, İbni Kemal, Ali Efendi gibi alimlerin kitapları vardı.
Ancak, bu asrın sonunda akla dayalı bütün bilimler, bazı şeyhülislamların telkinleriyle kaldırıldı. Bunların yerine zaten mevcut olan fıkıh, usül-i fıkıh dersleri ağırlık kazandı.

Bu arada, II. Beyazıd zamanında padişahın müdahalesiyle medreselerde iltimas başlamıştı.
Müverrih Alî, ''müderris vardır ki, ayda bir derse varmaz, nice varsın ki okutacak talebe bulamaz ve bulunsa da kendisi ders vermeye kadir olmaz'' diyordu...
Padişah hocalarının oğulları, yaşları 14-15''e gelince 50 akçe maaşla müderris oluyordu... Kazasker oğulları, kadı oğulları, küçük yaşta müderris, yani profesör oluyordu..."
***
Türk-Osmanlı medreseleri artık deneye dayalı hiçbir araştırma yapmıyordu. Doğal olayları araştırmak, kerameti kendinden menkul ulema tarafından ''Allah''ın işine karışmak'' olarak yorumlanıyordu. Ancak, Batı''daki ilim ve teknolojinin gelişmesi askerliğe yansıdıkça, bu gelişme savaşlarda Osmanlı''nın karşısına çıktıkça, eksiklikler hissedilir oldu.

1777''de Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun, 1826''da Askeri Tıbbiye, 1874''te Darülfünün ile üniversite kuruldu. Ders verenler yüksek kademedeki devlet memurlarıydı!
Yine Osmanlı''da medrese ile tekke-tarikat arasında uyum gittikçe bozuldu. Medrese kafaya, tarikat-tekke gönüle hitap ediyordu. Ayrılık birliği bozdu. Bu ayrılık günümüzde de devam etmektedir.

Uslu, Erol Güngör''den naklediyor: "Ortaçağ''da İslâm medreseleri, rasyonel bir eğitim yaparken, Avrupa medreseleri skolastik felsefeye dayanıyordu. Fakat 16.yüzyılda durum tam tersine döndü. Sebep İslâm medeniyetinin genel olarak gerilemesi ve çökmesi idi."
Asıl sebep İslâm bilginlerinin Matüridi itikadını terk etmesi idi. Yani, araştırarak iman etme yolunu.
Osmanlılar 17.yüzyılda son rasathaneyi de topa tuturak yıkmışlardı:

"Medrese aydınlarının en önemli tartışması, nelerin insanı dinden çıkaracağına dairdir. İlmî düşünceden öylesine uzaklaşılmıştı ki, 17.yüzyıl sonrasında bile, ''bir ipliğin sinek pisliğine batırılıp toprağa gömülmesi halinde nane biter'' gibi saçmalıklar yazanlar çıkmıştır. Bilginin, çok kitap okumak ve mantıki kıyasla artacağı sanılmıştır. Avrupa''nın asıl zihniyet değiştirmesi bu noktada olmuştur ki, Türkiye aynı değişmeyi henüz tamamlamış sayılamaz.

Kopernik''in amacı ise Allah''ın güzelliklerini tanımaktı. Kepler bir yıldız falcısı idi. Bunların ve Galile''nin buluşlarının karşısına da kilise çıkmıştı. Yalnız kilise değil, o zamanın üniversiteli bilim adamları da onları hurafecilikle suçlamıştı."
***
Burada, belirtmek gerekir ki, Osmanlı-Türk medreselerinin "akıl" yolunu terk etmelerinin sebebi, sadece Yavuz döneminde İran''dan ve Mısır''dan getirilen nakilci bilim adamları değildi...
Kanaatimizce, en az Yavuz''un getirdiği iki bin bilim adamının nakilciliği yanında, artık Osmanlı bürokrasisini oluşturan dönme-devşirme takımının Avrupa''nın ortaçağ felsefesi ile yetişmiş bulunmaları, Müslüman olduktan sonra da kilisenin ilim düşmanlığının etkisinden kurtulamamış olmaları, Osmanlı''nın ilim düzenini felç etmiştir. Çünkü, kilise aklı reddetmişti... İslâm ise imanı aklın şahadetine bağlamıştı. Ancak, kilisenin hurafe anlayışı gibi bir anlayış Osmanlı''nın artık bilim adamı denilemeyecek yüksek tabakasına hakim olmaya başlamıştı.

Batı dünyası, Luther ve Kelven vasıtasıyla, Kurân''ın ve eski Türk kozmolojisinin gösterdiği istikamette, bilimsel çalışmalara ağırlık verirken Osmanlı, Orta Çağ''ın tefessüh etmiş Hıristiyan anlayışına dönüyordu...

SEVGİ SAYGI VE DUA İLE
Ekleme Tarihi: 13.02.2006 - 09:06
Bu mesajı bildir   vehbi70 üyenin diğer mesajları vehbi70`in Profili vehbi70 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1687 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
YaHaMeS (39), ideal900 (47), Seher gülü (53), gözbebeðim (38), cemhan06 (45), sarikayamusa (45), kelamm (39), mkurban (40), isranur (41), kevserr (41), zemhari (52), omerkartal (54), salihaaydinoglu (43), Yasin57 (51), IslamExplorer37 (36), czenem (65), padem22 (39), Gülgüzeli (41), kucuk_ahmet (25), tesisat (44), mavi_maske (39), fakir58 (42), yasuaki01 (50), meryembebek (), hcryky (39), ymucur (43), hasno (46), rahmiz (40), bihter (54), nursen79 (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.67439 saniyede açıldı