0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » ÜYELER PANOSU » ÜYE HİZMETLERİ » iran abd çatışması

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
vehbi70 su an offline vehbi70  
iran abd çatışması

919 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.01.2006
En Son On: 04.01.2015 - 19:05
Cinsiyeti: ----- 
İRAN-ABD Çatışması [20.01.2006]

ümit özdağ

İran ile ABD arasındaki tansiyon sürekli artıyor. Tansiyonu yükselten her iki tarafın özellikle de İran Cumhurbaşkanı''nın açıklamaları. İran Cumhurbaşkanı bugün izlediği nükleer politikayı izleyip farklı ve daha ılımlı açıklamalar yapabilecek durumda iken, farklı bir yol tercih edip, ortamı gerecek,sertleştirecek açıklamalar yapıyor. Örneğin İsrail''in Avrupa''ya ve Alaska''ya taşınmasını önermesi uluslar arası ilişkiler alanında hiçbir pratik değeri olmayan, İran''a fayda sağlamayan aksine zarar veriyor. İran''ı saldırgan, sorumsuz bir ülke olarak dünya kamuoyuna sunuyor.

Oysa İran ayni politikayı izlerken, farklı bir söylem benimseyebilir. Nükleer enerji gereğini İran''ın azalan petrol ve doğal gaz kaynaklarına dayandırabilir. Nükleer enerjinin barışçıl yönünü vurgularken, nükleer silahlardan ve özellikle bütün kitle imha silahlarından arınmış bir Ortadoğu profilinin altını çizebilir. Ancak İran Cumhurbaşkanı bunu yapmak yerine sert bir üslubu tercih ediyor. İran''ın izlediği nükleer politikalara karşı bir cephe oluşmasını kolaylaştırıyor. İran''a karşı "eleştirisel dialog" politikasını benimseyen ve Washington''un sert çizgisinden uzak duran AB, Tahran''ın son sertlik çizgisi ile birlikte, ABD''nin yanına kaydı.

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, ailesi Güney Azerbaycan''dan takriben 150 sene önce Tahran''a yerleşmiş ve Farslaşmış bir Azeri Türkü. Siyasetin radikal muhafazakar kökenlerinden geliyor ve radikal tavrı ile Dini Lider ve yine pragmatik muhafazakarlığı temsil eden Rafsancani ekolü ile dahi çatışma içinde. Mahmud Ahmedinecad, Cumhurbaşkanı olduktan sonra çizgisinden dolayı muhafazakar parlamento ile dahi çatışmaya başladı.

Bu noktada uluslar arası ilişkilerin derinliğine nüfuz edemeyen İran Cumhurbaşkanı''nın iç politikada hem muhafazakarlarla hem reformistlerle girdiği mücadele de zayıflayan zeminini dış politikada karşısına İsrail ve ABD''yi alarak güçlendirme yolunu seçtiği görülüyor. Bu kısa vade de Mahmud Ahmedinecad''ın yararına olabilir ama uzun vade de İran''ın zararına olan bir politika. Bu politikanın İran''ın arkasında olan Rusya-Çin ve Hindistan ittifakının işini dahi zorlaştırdığı görülüyor.

İsrail güvenlik eliti içinde her zaman İran''ı Irak''tan daha büyük bir güç ve tehdit olarak gören bir grup oldu. Irak''ın ABD''yi yöneten Yeni-Muhafazakar grup tarafından bilinçli bir şekilde bölünmesi, Arapların Prusyası diye anılan Irak''ı, sunni Arap gücünü ortadan kaldırdı ancak onun yerine ortaya daha güçlenmiş bir İran çıkardı. Artık Orta Doğu''da İran''ın etkisinde ikinci bir şii devleti var. İngiliz Guardian Gazetesinde 18 Ocak 2006''da Simon Jenkins şöyle yazıyor:"Tam şu anda Bağdat''taki ABD yetkilileri, İran destekli Şii siyasetçilerin ve milislerin önünde diz çökmüş, Irak''tan çıkmak konusunda kendilerine yardım etmeleri için yalvarıyor. Basra''dan Bağdat varoşlarına dek, İran''ın belirgin bir nüfuzu var."

Şii gücü İran''dan başlayıp, güney Irak üzerinden Hizbullah aracılığı ile Akdeniz''e kadar uzanıyor. ABD''nin önceden bildiği, stratejik araştırma merkezlerinde tartıştığı, bu "şii uyanışı"nı, Irak''ı bölme ve Kürtleri ödüllendirme siyaseti ile zorunlu olarak hazırladı. Irak savaşından karlı çıkan bir İran var karşımızda.
Şii uyanışı kaçınılmaz olarak bölgede diğer Arap ülkelerinde yaşayan şii Araplara''da sıçrayacak. Şii Irak''ın bu sıçramayı tetiklemesi ve desteklemesi büyük bir ihtimal. Şii uyanışının ortasında İran, bir de nükleer silah üretir ise Orta Doğu''da İsrail''in tekelinde olan nükleer silah dengesi tamamen bozulmuş daha doğru bir ifade ile yeni bir dengeye doğru hareket etmiş olacak. İran bütün bu süreci daha soğukkanlı ve sessiz geçireceği yerde bütün dikkatleri üzerine çekecek bir çığırtkanlık içinde.

Bütün bunların dışında mesele değerlendirildiğinde karşımıza çıkan tablo şu. Kuzey Kore, Hindistan ve Pakistan atom silahı yaparken ses çıkarmayan, İsrail'' ise fiilen destekleyen ABD''nin İran''ın atom silahı yapmasının (İran sadece barışçıl amaçlarla nükleer enerji üreteceğim dese de) karşısına çıkmasının ahlaki bir zemini yok. Hele BM üyesi bir ülke olan Irak''ı kitle imha silahları ürettiği gerekçesi ile işgal eden ve bu devleti fiilen bölen bir ABD''nin İran''a karşı ahlaki zeminde bir politika sürdürmesi mümkün değil. Bütün bunlardan hareketle bir senaryo geliştirelim:

ABD ve İsrail buna rağmen İran''ın nükleer silah üretme politikasını engelleme konusunda derinliklerde karar vermişe benziyorlar. Mesele kararının İran''ın bu politikasının nasıl engelleneceği değil ne zaman engelleneceği. Bunun için öncelikle öngörülen politikanın İran''ın "nükleer silah programını" 8 ila 10 sene geriletecek bir darbenin oluşturulması. Bunun için, eğer yeni bir siyasal süreç başlamaz ise bazı nükleer tesislere yönelik bir füze ve hava saldırısı yapılacak.
Bu saldırının arkasından İran''da rejimi küçük düşürmeye ve muhalefeti destekleyerek rejimi devirmeye yönelik bir dizi politikanın geliştirilmesi yoluna gidilecektir. Nükleer silahlı bir İran ile yaşayamama konusunda karar vermiş bir İsrail anlayışının üreteceği başka bir politika yoktur. İran''ın vurulması ve arkasından bir dizi önlemin İran'' karşı uygulanmaya başlanması, İran''ın da bütün dünyada İsrail ve Amerikan hedeflerine yönelik her türlü saldırıya geçmesine neden olacaktır.

İran''ın Güney Irak''ta Şiileri ABD güçlerine karşı kullanmaya başlaması hatta fiili olarak Irak''ta Amerikan güçlerine karşı gerilla savaşı vermeye başlaması ABD''nin Irak''tan hızla çekilmesine, Kuzey Irak''tan ise oluşturduğu askeri üsler ve Kürtleri kullanarak, İran''ın Kürt bölgesini ayaklanma teşvik etmesine neden olacaktır. Bölge tamamen karışacaktır. ABD, Kuzey Irak''taki üslerini desteklemek için Türkiye''den İskenderun-İncirlik-Habur hattını açık tutmasını talep edecektir. Türkiye''nin direnmesi durumunda PKK Şemdinli benzeri operasyonları daha geniş bir coğrafyaya taşıyacaktır. "Cephe Ülke Türkiye" acaba buna mı deniliyor. Tabii bu sadece bir senaryo. Amerikan Deniz Kuvvetleri, 2.Dünya Savaşı öncesinde kum masasında Japonların yapabileceği her şeyi çalışmış. Bir tek şey hariç. Kamikaze uçakları. Beynimize sınır koymamak ve her senaryoyu derinlemesine düşünmek gereken bir dönemden geçiyoruz.
dua ile
Ekleme Tarihi: 30.01.2006 - 12:09
Bu mesajı bildir   vehbi70 üyenin diğer mesajları vehbi70`in Profili vehbi70 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1307 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.79045 saniyede açıldı