0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » İBRET TABLOLARI » ATA ::::ATA ::::ORADAMISIIIIIIN:::BASIN SEHIDI BENIM OGLU AHA SEMRA SIZIN HAYATINIZ

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
ATA ::::ATA ::::ORADAMISIIIIIIN:::BASIN SEHIDI BENIM OGLU AHA SEMRA SIZIN HAYATINIZ

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
"O PIS SEYLERI ICERSEN HAKKIMI HELAL ETMEM OGLUM"

(ATA'nın annesi bir ana gibi son sözünü söyledi...!)

Ata parçalanmış bir ailenin çocuğuydu. Babası Hamit Türk ile annesi 12 yıl önce boşandı. Medyaya sermaye olmadan önce muhasebecilik yapan Ata son zamanlarda menajer olabilmek için ünlülerin yanında geziyordu.

Ata'yı Adana'daki ekstrasına giderken yanında götüren Cansever anlatıyor: "Galiba sorunları vardı. Cuma günü beni aradı. Adana'ya program yapmaya gideceğimi söyledim. 'Abla moralim çok bozuk. Ben de seninle geleyim' diye rica etti. 'Morale ihtiyacım var. Kabus gibi bir gece yaşadım. Bu akşam bize gelin annemden izin alın' dedi. İlk defa o gece Semra Hanım'la tanıştım. Giderken de Semra Hanım:

"O PIS SEYLERI ICERSEN HAKKIMI HELAL ETMEM OGLUM"

diye uyardı. Cumartesi Adana'ya geldik. O gece Adres Bar'da benim programım sırasında Ata 2-3 tane bira içti. 02.00 gibi yemek yemeğe gittik. Orada da birkaç tane viski içti. Daha sonra da 03.00 gibi otele gittik ve yattık. Öğleden sonra 3'te uyandırmaya çalıştık. Otel odasına girdik, baktık ağzından kan geliyordu."

Televizyon ekranlarında satılık hayaller ve bedenler pazarında insanların cinsel içgüdülerine hitap eden, toplumun tüm ahlâk kavram ve kuralları alt üst edilerek, toplumun değerler sistemini yozlaştıran, dejenere eden ve yeni nesilleri sadece madde uğruna hayatlarını kaydıran, karartan ve buna alet olan yapımları, yapımcıları kınamıyorum, lânetliyorum. ( z. k.)


*****************************

İLK YUDUM...!

Çok sevdiğim, kalbinde kötülüğün zerresi olmayan, arkadaş canlısı, sözü doğru, okulun en çalışkanı, en bilgilisi bir arkadaşım vardı. Yıllar geçti, birbirimizden ayrı düştük.

Son günlerde kendisini görebileceğimi öğrendim. Keşke görmeseydim. Bugün onun hayatta ve canlı olduğuna ağlıyorum. Ölüm haberini işitmiş olsaydım bu kadar kederlenmez ve bu kadar ağlamazdım.


Birbirimizi tanıdığımızda kalplerimiz birbirimize sanki kopmaz bağlarla bağlanmıştı. Kan kardeşiydik, can kardeşiydik. Bu böyle bir süre devam ettikten sonra bazı kopukluklar başladı. Yollar ayrılmaya başlamıştı.

Herhalde kader kıskanmış olacak, üniversiteye alışma sürecinde bu arkadaşlık noktalandı. Kısa süren bu coşku dolu arkadaşlığın anılarını her zaman taze tuttum ve tüm hayatım boyunca onu her zaman görmek isteği içinde oldum.


Onun üstün niteliklerine hayran, kopyasına muhtaç olan araba sahibi patron çocukları, onların esaretindeki albenili şen-şakrak güzel kızlar çevresini hiç boş bırakmıyorlardı. Önce gezilere, turlara, götürdüler.

Birlikte partiler düzenlendi. Ona diskoteklerin yolunu öğrettiler. Gittikçe kesin bir yol ayrımına geldiğimizi anlıyordum.

Kendisine yöneldiği yolun yanlışlığını söyledim. Zengin çocukların yanında, yanlış bir yaşamın içine girdiğini, gittiği yolun sonunun karanlık olduğunu söyledim.


Bu bilgili, üstün nitelikli, kendisine gıpta ettiğim arkadaşımın, içine düştüğü dumanlı ortamda, bana tepeden bakan, beni küçümseyen bir gülüşle benimle arkadaşlığına değer vermediğini, beni terk ettiğini anladım.

Kopuş o kopuş, gidiş o gidiş. Ben de kendisini bıraktım.


Bir gün arkadaşlarıyla yanımdan geçerken, "Gel şurada bir tek atalım, hayatı öğren, yaşamın tadına bak!" dediler. Kendilerine çok saygın ve sevgi dolu bir sesle, "Hayır!" dedim. Hakkımda “Ot gibi bir adam!” dediklerini duyar gibi oldum. Çok üzgündüm.

"İlk kadehten, bir ilk yudumdan sonra, bak dünyan nasıl değişecek, ne güzellikler bulacaksın!" sözlerine bir tepki göstermeden yanlarından büyük bir zorlukla uzaklaşmaya çalıştım.


Bir tepki göstermek boşuna idi. Bundan sonra onun hakkında kulaklarıma güzel bir haber hiç bir zaman gelmedi.

Çok geçmeden sabahı akşamı, dünü bugünü, yarını birbirinden farkı olmayan bir hayatın içine girmişti. O arabalı zengin çocukları ve o güzel kızlar, o babalarının bol cep harçlığına sahip arkadaşları, teker teker yanından uzaklaştılar.


Artık onun için hayat meyhane, şarap, başağrısı ve uyku ile eş anlamlı olmuştu. Ertesi gün aynı hayat yeniden başlıyordu. Bakışlarında o yüzyılların ötesini okuyan parlaklık, yerini bir saniye sonrasını düşünemeyen bir dumanlı donukluğa bırakmıştı.

Hastalanıp yatağa düşünceye kadar kendisiyle hiç selamlaşmam olmadı. Onu benden koparan kadere isyan ediyordum. Onu benden koparanlara lânet ediyordum. Onunla karşılaşmak istemiyordum. Fakat kalbim onu bulmamı, onunla hem-dert olmamı istiyordu. Bir içgüdüsel dürtü, son günlerde kendisini görebileceğimi söylüyordu. Her yerde onu arıyordum.


Meyhanelerde gözükmüyordu. Kavga ettiğini, cıngar çıkardığını işiten gören olmamıştı. Bir çukura atılmamış, polise düşmemiş, hapishaneye girmemişti. Sanki yer yarılmış yerin dibine girmişti. En son uğradığım karakolda kendisi hakkında bilgi sorarken, filan yerde bu isimde perişan, hasta bir adamın yattığını söylediler.

Hiç şaşırmamıştım. Tarif edilen yeri zar-zor buldum. Keşke görmeseydim. Bugün onun hayatta olduğuna ağlıyorum. Ölüm haberini işitmiş olsaydım bu kadar üzülmezdim.


Kilitsiz, yarı açık kırık bir kapıdan bir viraneye girdim. Loş karanlık bir holden, sokak seviyesinde tuğlası, taşı düşmüş bir duvar aralığının aydınlatmaya çalıştığı, duvarlarının rengi seçilemeyen, içinde ne olduğu belli olmayan bir izbe odaya girdim. Hasta bu odada olmalıydı.

Ne bir doktor, ne bir yardımcı ve ne de bir ziyaretçi vardı. İnsan fakirlere karşı merhametlidir, ama paraya karşı da özel bir sevgisi vardır.

Doktorlar da vizite ücretinden aşağı iş göremezler. Çünkü bağlı oldukları oda, haksız rekabet yapıyor diye haklarında kovuşturma açabilir.

İnsan düşmeye görsün. Bir kere düşünce o eski arkadaşlar önünden gizlenerek, uzaklaşarak, sokak değiştirerek geçerler.


Karanlığa gözlerim biraz alıştı. Öyle bir yerde idim ki, ne bir eve benziyordu ve ne de içinde bir insan nefesi hissediliyordu. Mutfağında ne kaynayan çaydanlığın tatlı sesi ve ne de pişen yemeğin iştah açan kokusu vardı.

İnsan gözünün güç yetiremediği inler ve cinler kol geziyordu. Ne ev işlerini yürüten bir kadının ayak sesi ve ne de gülen, eğlenen, oynayan, ağlayan çocukların müziği vardı. Hiçbir hayat belirtisinin bulunmadığı bir yerde, bir canlıyı ziyaretten çok, sanki bir ölünün kabrini ziyarete gelmiş gibiydim.


Biraz ilerledim. İnce bir yaygının altında, yaygıdan çok daha ince bir deriyle örtülmüş bir kemik yığınından, çok derinden gelen hafif bir nefes alışı duyar gibi oldum. Gözler görünmeyen tavana, dipsiz karanlıklara dikilmişti.

O idi. Bu o arkadaşım idi. "Beni tanıdın mı?" diye sordum. Nefeslerin zor alındığı uzun bir aradan sonra bin bir güçlükle kıpırdayan dudaklar: "Sesin filân arkadaşımı aklıma getirdi. Yoksa sen o musun?" dedi.


"Evet, nasılsın, ne şikâyetin var?" diye sordum. Çok büyük bir zorlukla nefes almaya çalışarak, "Şikâyetim, ilk kadehten aldığım ilk yudum...

Malımı, sıhhatimi, şerefimi ve aklımı verdiğim ilk yudum...

Bugün de hayatımı vermekte olduğum o ilk kadehin ilk yudumundan şikâyetim var" dedi.


"Sen haklıymışsın, fakat o zaman benim içine girdiğim o çekici hayatı kıskandığın için beni uyardığını sanmıştım. İlk kadehten ilk yudumu tattıktan sonra kontrolüm elimden çıkmıştı" diye ilâve etti.

İçkiye olan tutkunluk insan yaratılışında yoktur. İnsanda aşk ve sevgi, karşı cinse gitme isteği yaratılışta vardır. Fakat uyuşturucu, alkol ve sigara alışkanlığı işte o ilk kadehle ilk yudumdan sonra başlar.

NİÇİN İLK YUDUM...?

Boğazında bir şeylerin düğümlendiği hırıltılı bir sesle devam etti, "İlk yudumdan sonra bir an saadet, sıhhat, içgüdüsel güzellikler, rahat konuşma ve arkadaşlarımın önünde yer alacağıma inanmıştım.

Kazanacağımı sandığım üstünlüklerin yerini yoksulluk, hastalık, akıldan yoksunluk aldı. Umutlarımı süsleyen üstünlüklerin yerini bu felaketler aldı. MAHVOLDUM!, İşte ölüyorum!" diye inledi.


İçimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Söyledikleri duyulmuyordu.

Belki ben duyamıyordum. Kendisine üç kaşık su verebildim.

Söyleyecek bir söz kalmamıştı. Söz bitmişti. Gözlerim karardı. Aynı karanlık dehlizlerden geçerek perişan bir halde şehrin sokaklarına düştüm.

Bir müzikholden kulakları patlatan "pıssst dom..!, pıssst dom...!" diyerek davul ve zil seslerinin içinden çılgın, çirkef ve iç gıcıklayan çığlıklar geliyordu.

Performanslarının, potanslarının, becerilerinin, payandalarının bittiği noktada ATALAR, ömürlerini bitiriyorlardı...!

"O PIS SEYLERI ICERSEN HAKKIMI HELAL ETMEM OGLUM"

(ATA'nın annesi bir ana gibi son sözünü söyledi...!)


SELAM, SAĞLIK, MUTLULUK VE SÜREKLİ BAŞARILAR GENCLERIN OLSUN SAYGILARIMLA ZEKİ KENTEL
Ekleme Tarihi: 24.09.2005 - 15:02
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
azra 29 su an offline azra 29  

32 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.07.2005
En Son On: 29.08.2006 - 20:32
Cinsiyeti: Bayan 
IBRET verici .........Allah gencleri böyle illetten korusun insallah.Türkiyenin en büyük sorunuda bu zaten ,her yerde raki icki var ..........birde biz almanyadaki almanlari icki muptelasi sanederdik..............malesef onlari bile gecti Türkiye.
Ekleme Tarihi: 24.09.2005 - 15:28
Bu mesajı bildir   azra 29 üyenin diğer mesajları azra 29`in Profili azra 29 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
güngör su an offline güngör  

8 Mesaj

Kayıt Tarihi: 10.01.2005
En Son On: 10.03.2008 - 19:52
Cinsiyeti: Erkek 
bu olaylari izlerken cocuklarimi düsünüyorum korkudan ürperiyorum büyümelerinden bu zalimler dünyasinda atalar gibi kaybolup gtmelerinden.onlari korumaya bizim gücümüz yetmiyor yarabbim evlatlarimizi sen koru.anneler babalar düsünelim cocuklarimizi bu zalimler dünyasina kurban vermemek icin mücadele edelim.seytanin en büyük düsmani imanli yürekler,mümininde en zayif noktasi evlatlari o zalimde bizleri oradan vuruyor.allaha emanet olun.telaşlı Güle Güle
Ekleme Tarihi: 24.09.2005 - 18:24
Bu mesajı bildir   güngör üyenin diğer mesajları güngör`in Profili zum Anfang der Seite
AFFET_ALLAHIM su an offline AFFET_ALLAHIM  
nurtopu

50 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 14.05.2005
En Son On: 06.05.2006 - 13:30
Cinsiyeti: Bayan 
Allah'ım tüm müslümanları bu alkollu içkiden korusunüzüntülü
Ekleme Tarihi: 01.10.2005 - 13:03
Bu mesajı bildir   AFFET_ALLAHIM üyenin diğer mesajları AFFET_ALLAHIM`in Profili AFFET_ALLAHIM Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
2-ba su an offline 2-ba  

1 Mesaj

Kayıt Tarihi: 25.09.2005
En Son On: 19.11.2005 - 23:28
Cinsiyeti: Bayan 
AlLLAH C.c kimseyi sairtmasin ins.
Ekleme Tarihi: 02.10.2005 - 00:25
Bu mesajı bildir   2-ba üyenin diğer mesajları 2-ba`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2022 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
alaatalay (64), oemer36 (54), Harun_Yahya (39), By_ExCalibuR (39), beyzanur68 (41), ekemen (55), emstuh (38), Belamir (27), bilgen (43), hasretpamuk (42), murat tilki (45), hatýce02 (33), phonexx1 (38), islamin Gulu (33), sepultura (45), _-cigdem-_ (36), _Dua_ (36), sairadnan (46), zz0102 (52), nur.nurani (41), x_ebr@r_x (37), mumino (37), meryemcevahir (40), güldali (64), happyman (48), gencmcucahid (38), ak0571 (47), efrail (43), emel_hanim (48), Gülkurusu (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.89840 saniyede açıldı