0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SORULAR & CEVAPLAR » irşad

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
haktan30 su an offline haktan30  
irşad

4 Mesaj

Kayıt Tarihi: 18.09.2005
En Son On: 20.04.2006 - 22:56
Cinsiyeti: Bayan 
selamun aleyküm
ben irşad konusu hakkında bire bir bilgi almak istiyorum.
mürşid olan kişilerle görüşebilmek ve tevbe alabilmek hanımlar için nasıl mümkün
olmaktadır.
dilerim bu sorumu bir çok insanın yaptığı gibi azarlayarak ve tersleyerek yanıtlamazsınız. Allah tealâ hazretleri ilmini irşad eden ve doğru yolda yardımcı olan cümle kullarından razı olsun
Esselamu aleyküm ve Rahmetullahi ve berekatüh.
Ekleme Tarihi: 22.09.2005 - 20:19
Bu mesajı bildir   haktan30 üyenin diğer mesajları haktan30`in Profili haktan30 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast ahmet gunay  

Misafir

Kayıt Tarihi: 27.11.2024
En Son On: 20.04.2006 - 22:56
Cinsiyeti: ----- 
Değerli kardeşim;
İrşad
Doğru yoldan gitmek, doğru yolu bulmak, doğru düşünmek, akıl ve temyiz gücüne sahip olmak, irşâd ise doğru yolu gösterme, uyarma, irfan sahibi birinin bir kimseye tarikatı ve Allah yolunu göstermesi gibi anlamlara gelir. İrşâdı yapan kimseye mürşid denir. Allah'ın, sayısı doksandokuz olan güzel isimlerinden birisi de "er-Reşîd" (bk. Hûd, 11/87). Reşîd, mürşid anlamındadır. Mürşit, doğru ve hak yolu gösteren demektir. Şu halde irşâdda; rehberlik, doğru yolu gösterme, hak ve hakikate davet söz konusudur.

Terim olarak irşâdı şöyle tarif edebiliriz: Bu işe ehil kimseler tarafından insanları, dünya ve ahiret saadetine ermeleri için hak ve hakikate, doğru yola, salih amele ve her çeşit iyiliklere çağırarak, her türlü kötülükten kaçınmalarını telkin etmek.

İrşâdda muhatab olan, yani irşâd edilecek kimseler hem gayrimüslimler ve hem de müslümanlardır. Müslüman olmayanları irşâd; onları iman ve İslâm'a davet etmek demektir. Müslümanları irşâd ise; onlara imanın gereği olan salih amel ve güzel ahlâkı telkin etmektir. İrşâdı yapacak kimseler ise Peygamberlerden sonra, salih müminler ve din bilginleridir. İrşâd, dini bir emir olup müslümanlar üzerine farz-ı kifayedir. Müslümanların içlerinden bir grup bu görevi yapınca diğerlerinin üzerinden düşer. İnsanları irşâd edecek mürşidleri, din bilginlerini yetiştirmek müslümanlar üzerine farzdır. Kur'an-ı Kerîm'de: "Sizden, insanları hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten alıkoyan bir topluluk olsun" (Âlu İmrân, 3/104)buyurulur. Ümmet; grup, sınıf anlamınadır. İçinizden irşâd görevini yapacak bir grup bulunsun" veya "sizden, emr-i bi'l ma'ruf ve nehy-i ani'l münker yapacak bir topluluk oluşsun" demektir.

İnsanlık tarihinde doğru veya yanlış hiçbir sistem ve hiç bir nizam büyük kitleler tarafından kendiliğinden kabul edilmemiştir. Her hangi bir nizam ve ideolojinin kabul edilmesi için mutlaka o nizam ve ideolojinin davetçilerinin bulunması gerekir. Din için de bu genel kaide geçerlidir. Allah Teâlâ'nın insanların hidayeti için peygamberler göndermesi, bu peygamberlerin, Allah'ın dinini yeryüzünde hakim kılmak için daimi bir çalışma içerisinde bulunmaları bunun apaçık bir delilidir.

İnsanları irşâdda bulunmak, onların dünya ve ahirette saadet ve selametleri için çalışmak demektir. Bu nedenle insanları irşâd önemli bir görevdir. Bu görevi toplumda belli bir grubun üstlenmemesi, toplumun hepsinin sorumluluğuna sebep olur. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Günah isleyenlerin bulunduğu bir toplumda önlemeye gücü yeten kimseler olduğu halde bunu engellemezlerse, Allah'ın, kendi nezdinden onların hepsini kapsayan bir azabın gelmesi pek yakındır" (Ebû Dâvud, Melâhim 17: İbn Mâce, Fiten, 20; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 361, 363, 364, 366);

"Şunu yeminle söylüyorum ki; siz ya iyiliği emreder, kötülükten sakındırmaya çalışırsınız; aksi halde Allah size içinizdeki en kötülerinizi musallat eder. Sonra hayırlılarınız dua eder, fakat duaları kabul olunmaz" (Ebu Dâvûd, Melâhim, 17; Tirmizî, Fiten, 9; Ahmed b. Hanbel, V, 388, 390, 391). Allah Resulune, insanların en hayırlısının kim olduğu sorulunca, şöyle cevap vermiştir: "İnsanların en hayırlısı en çok okuyanı, en muttaki olanı, iyiliği en çok emredeni, kötülükten en fazla sakındırmaya çalışanı ve en çok sıla-ı rahim yapanıdır " (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 432).

Hz. Peygamber, Veda haccı hutbesinde, dinî emir ve yasakların, bilgilerin nesilden nesile aktarılması ve irşat faaliyetinin sürdürülmesi için ümmetine görev yüklemiştir. Bu da tebliğ görevidir. "Sizden hazır olanlar, burada bulunmayanlara sözlerimi ulaştırsınlar. Umulur ki, bunları burada bulunmayanlar, bulunanlardan daha iyi anlar ve korur" (Ahmed b. Hanbel, V, 41).

Kur'an-ı Kerîm'de; "Siz insanların faydası için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız." (Âlu İmrân, 3/110) buyurulur. Onu en hayırlı yapan; iyiliği emretme, kötülükten sakındırmaya çalışma, başka bir deyimle "irşat" görevini ifa etme özelliğidir.

İrşâtın metodunu ve irşatsırasında izlenecek yolu Kur'an-ı Kerîm şöyle belirlemiştir: "Ey Peygamber! İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz ki Rabbin, yolundan sapanı da çok iyi bilir, doğru yolda yürüyenleri de çok iyi bilir" (en-Nahl, 16/125);

"Ey Musa ve Hârun! İkiniz de Firavun'a gidin. Çünkü o çok azdı. Öğüt alacağını veya korkacağını umarak ona yumuşak sözler söyleyin" (Tâhâ, 20/43-44); "aglaEy habibim!) Allah'ın rahmeti sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Eğer sen sert ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz insanlar, etrafından dağılır giderlerdi. Öyleyse onları affet ve bağışlanmalarını dile. İşlerde onlarla istişare et. Bir ise de azmettin mi, Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever" (Âlu İmrân, 3/159).

Diğer yandan mürşidin etkili olabilmesi söyledikleriyle önce kendisinin amel etmesine bağlıdır. Aksi halde irşâddan olumlu sonuç alınamayacağı ayette şöyle ifade edilir: "Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi, niçin söyleyip duruyorsunuz" (es-Saff, 61/2).

İrşâdda mürşidin amelinin önemini belirtmek üzere İslâm bilginleri; "Ey Rabbimiz bizi ulemâ-ı âmilîn ve sulehâ-i şâkirinden eyle" duasını çokça tekrar etmişlerdir. Anlamı: "Ey Rabbimiz bizi, bilgisiyle amel eden âlimler ve nimetlere şükür eden sâlihler zümresine ilhak et" demektir.

Selam ve dua ile...
Ekleme Tarihi: 22.09.2005 - 20:57
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1771 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
burcunur (42), jihad soldat (43), alpakman (34), kerbela_34 (41), SpedeR (47), eminilhan (47), Glkc (36), mujdatciftci (35), aklima gelmedi (34), meraladem (39), heval yunus (34), muhammet ali (38), sosyolog983 (41), agus (44), müslüman cocuk (37), nakirev (42), enime (42), furkan_^^ (49), guller (44), sahdamar (41), metin uzun (42), abdulsamet (55), negative (39), homurhomur (51), snibsirm (44), husamaygor (37), estor (63), caykarali61 (43), aLi_osman (36), Avci_55 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64919 saniyede açıldı