0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » KÂBE VE ARAFAT'TAKİ SIRLAR

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 6 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
allahu su an offline allahu  
Themenicon    KÂBE VE ARAFAT'TAKİ SIRLAR

21 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.08.2005
En Son On: 27.08.2005 - 21:08
Cinsiyeti: ----- 
KÂBE VE ARAFAT'TAKİ SIRLAR

İSLÂM'IN TEMEL ESASLARI - Ahmed Hulûsi
(kurallar geregi link tarafimizdan silinmistir... GöLGe)İSLÂM'IN TEMEL ESASLARI adlı kitaptan alıntıdır

--------------------------------------------------------------------------------


Bizim müşahedemize, Cenâb-ı Hakk'ın bizde izhar etmiş olduğu ilme göre...

İnsan bedenini saran sinir sisteminde akmakta olan bioelektrik gibi, dünyanın yüzeyi altında da akan “negatif” ve “pozitif” radyasyon akımları, kanalları mevcuttur.

Şayet sizin kurmuş olduğunuz ev ya da işyeri veya çiftlik negatif radyasyon akım kanallarından birisi üzerine isabet ederse, o evde başınız hastalık ve sıkıntıdan kurtulmaz. işyerinizde daima işler ters gider. Çiftliğinizde kaza-belâ eksik olmaz, hayvanlarınız barınmaz vesaire...

Aynı şekilde şayet eviniz, iş yeriniz ya da çiftliğiniz pozitif radyasyon akım kanallarından biri üzerine isabet ederse. Bu defa da eviniz son derece huzurlu olur. Dışardan çoğu zaman evinize kaçarsınız. işyeriniz son derece verimli, bereketli olur. Çiftliğiniz, hayvanlarınız kezâ öyle.

İşte bu anlattığımız akım kanallarına batıda özellikle İngiltere'de de «ley» hatları deniliyor. “Negatif” olanlarına da «kara akım hatları» tâbiri kullanılıyor.

Burada bir önemli noktaya da dikkatinizi çekmek istiyorum…

Bu dalgalara “pozitif” veya “negatif” tâbirlerini kullanmamız, bize GÖREdir!… Bize yarar sağlaması itibariyle “pozitif”, bize yarar sağlamaması itibariyle de “negatif” deyimini kullanmaktayız… Oysa bu dalgaların kendi yönünden bir “negatif”lik ya da “pozitif”lik gibi bir ayrıcalıkları yoktur!. Yalnızca pek çok yüksek frekanslı dalgalardan daha düşük frekanslı dalgalara kadar uzanan dalga türleridirler..

Biz Kudüs, Medine ve Mekke’deki alanların yaydıkları yüksek frekanslı dalgalara “pozitif” demişiz.. Esasen bu dalgalara Din-tasavvuf lisanında da “cemâl” veya “celâl nurları” ismi verilmiştir!..

Bize göre “Pozitif” olarak nitelenen ışınımın nispeten daha düşük frekanslı olanlarına “cemâl nuru”; daha yüksek frekanslı olanlarına da “celâl nuru” denilir…

Ancak dikkat edile ki… Burada anlatılan, bize çok yararlı olan bu ”cemâl ve celâl nurları” ile “mutlak cemâl ve celâl nurları” arasındaki fark, sanki kibrit ateşi ile Güneş arasındaki fark gibidir!… Gözden kaçmaya!

İnsanların dahi “celâlli” ya da “cemâlî” diye tanımlanması, beyinlerinin yaydığı bu dalgalar dolayısıyladır.. Yani, kiminin beyninin yaydığı dalgaların frekansı, kimine göre daha çok daha yüksektir, ki biz onlara “celâlli bir kişiliği var” deriz!.

İşte dünyanın bedeni içindeki, “pozitif” enerji hatlarının kesişip sanki bir enerji santralı gibi yayın yaptığı en önemli merkez, Mekke'de bulunan Kâbe-i Muâzzama'nın altıdır ve bunun uzantısı da Arafat Dağı'nın altıdır!..

Keşif sahiplerinin keşif yoluyla gördüğü bu gerçeğe Seyyid Abdülaziz Ed Debbağ da «El İbrîz» isimli eserinde değinmiş ve Kâbe'den göğe yükselmekte olan bir «nur» sütunundan, adı geçen eserinde bahsetmiştir!..

Bu noktadaki çok güçlü pozitif enerji dolayısıyla Harem-i Şerîf'teki tüm insanların beyinleri öylesine etkilenip, öylesine güçlü bir faaliyet içine girmektedirler ki bunu anlatabilmemiz mümkün değildir.

Nitekim bu gerçek dolayısıyla Kâbe çevresinde kılınan namaz için Rasûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

-Kâbe'de kılınan iki rek'ât namaz, dünyanın başka mescîtlerinde kılınan namazdan 100 bin defa daha sevaplıdır!..

Zira Kâ’be çevresinde yapılan her ibadet sırasında, yeraltından yayılan “celâl nurları” yani çok yüksek frekanslı dalgalar dolayısıyla, beyin kat rekât güçlü dalga üretimi yapmakta; hem bunu ruha güçlü olarak yüklenmemekte; hem de dışa dönük bir biçimde yayınlamaktadır.

Gene bir başka hadîs-i şerîfte Rasûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem:

-"Başka yerlerde sadece fiillerinizden mes'ûlsünüz, Kâbe'de ise düşüncelerinizden de mes'ûl olursunuz."

Buyurmuştur.

Bunun da gene sebebi, beynin aldığı güçlü enerji dolayısıyla düşünceleri dahi fiil düzeyindeki bir güçle ruha yüklemesindedir.

Ancak burada bize göre bir başka gerçeğe dikkatinizi çekmek isterim:

Beytullah altında olup çevresini de etkileyen bu alan en fazla yaklaşık 30-40 metrelik bir yarıçaptır!. Onun dışı Rasûlullah Aleyhisselâm’ın yaşadığı devirde evlerle kaplıydı!.. Bugün ise Ebu Cehil’in tuvalet yapılmış olan evinin çevresinde bile, “Kâ’be ‘de namaz kılıyoruz” zannıyla namaz kılan sayısız insan görüyoruz!.

Yine bizim tespitlerimize göre, Kâ’be çevresinin dışa yani çevreye yaygınlaştırılması yerine; 30-40 metrelik çevresinde dönerek yükselen ve inen bir yürüyen yol yapılıp; insanların burada yürürken yedi dönüşü yani bir tavafı tamamlamaları sağlanabilirdi… Bunun için de Kâ’be’nin duvarları yükseltilebilirdi!.

“Beytullah”taki bu “nurâniyet”ten istifade için, tavafların özellikle bu mesafe içinde yapılması, açıkladığımız gerekçe yönünden çok önemlidir; bize göre!.

“Beytullah” altındaki bu enerji merkezinin, yani “nurâniyetin” bir başka tezahürü de şudur…

Mekke’ye gelip Kâ’be ziyaretinde bulunanların önemli bir kısmında, bir kaç gün içinde değişiklikler görülmeye başlanır beraber oldukları arkadaşlar tarafından…

Bu insanların kimi son derece hırçın, haşin, bencil, hükmedici bir kişilik ortaya koymaya başlar; kimi de son derece munis, hoşgörülü, sevecen, yardımsever bir hâl alır!. Kimi çarşı-pazar saldırır; kimi de Beytullah’dan dışarıya adım atmak istemez!.

Kişilerdeki bu değişikliğin sebebi bizim tespitlerimize göre şudur;

Kâ’be ’nin altındaki enerji merkezinden, oldukça yüksek frekanslı bir dalga yayılmaktadır… “Celâl nurları” diye isimlenen bu nurlar, hem insanlarda şiddet ve celâl hâli oluşturmakta; hem de insanlardaki o ana kadar açığa çıkmamış özelliklerin beyinden dışa vurmasına yol açmaktadır!.

Oraya gitmeden önce, normal kendi hâlinde yaşayan bir kısım insanların, oradan döndükten sonra, hiç de o güzelliklere uymayan bir yaşam biçimi içine girmesi; hatta Dinî değerleri bir yana bırakarak beşeriyetin doğal gereklerine ve sonuçlarına göre yaşam sürdürmeye başlaması işte beyni etkileyen bu yüksek radyasyon dolayısıyladır. Bu yüksek frekanslı dalgalar, onun ikincil kişiliğini oluşturan merkezleri güçlendirerek günlük yaşamının bu doğrultuda açığa çıkmasına sebep olur!.

Nasıl ki, bir balon sönükken üzerindeki defolar belli olmaz, fakat şişirilince ortaya çıkarsa…

Aynı şekilde, oradaki yüksek frekenslı dalgaların beyin faaliyetini arttırması dolayısıyla da herkesin ikincil özellikleri orada ortaya çıkmaktadır!. Ve böylece çok iyi tanıdığınızı sandığınız yakınınızın orada içyüzünü görmeye başlarsınız!.

Bu çok yüksek enerji dolayısıyladır ki, Mekke’de insanlar çok “celâl”li saatler yaşarlar ve olaylarla karşılaşırlar!..

Oraya gidenlerin de bildiği üzere, Mekke halkı genelde sert, hırçın ve celâlli insanlardır!. Bunun sebebi bizim tespitlerimize göre Kâ’be altındaki çok yüksek frekanslı dalgalardan, yani radyasyondan, ya da mecazî anlatımla “celâl nurlarının” tesirlerinden ileri gelir!.

Misâl vermek gerekirse, Anadolu’nun herhangi bir yerine göre, Kâ’be ‘de yayılan dalgalar yüzbin defa daha yüksek frekanslı yani kuvvetli dalgalardır!.. İşte bu yüzden “Kâ’be ‘de kılınan namaz başka yerlerde kılınan namazdan 100.000 defa daha sevaplıdır”; ve de “Kâ’be ‘de düşündüklerinizden mesûl olursunuz”!.

İşte bu yüksek frekanslı ışınım, yani “celâl nurları”, o dalgalarla haşır-neşir olarak büyüyen insanların bahsi geçen özelliklere sahip olması sonucunu getirir!..

Gene bizim müşahedemize göre…

Hazreti Rasûlullah Aleyhisselâm’ın, nübüvvet görevinin başlamasından hicretine kadar geçen yaklaşık onüç yıllık evresinde, Mekke’de kendisine inananların sayısının 40-50’ye ulaşabilmesinin nedenlerinden önde gelen bir sebep de bu husustur.

Mekke’deki bu yüksek frekanslı dalgalar, genel istidat ve kâbiliyet ile programlanmış insanlarda, konuya karşı bir direnç oluşturmuş, bu yüzden de O’nun getirdiklerini inkâr etmişlerdir..

Medine’de ise Kâ’be ‘dekine göre bir hayli düşük frekanslı dalgalar yani “cemâl nurları” mevcut olduğu için; orada insanlar genellikle “cemâlî” bir yaşam geçirirler, “Lâtif” ilişkiler içinde olurlar… Medine’deki faaliyet sonucu müminlerin sayısı on sene sonunda yüzbinlere ulaşmıştır!..

Medine ziyaretinin, Mekke’den sonraya bırakılması, kişilerin dönecekleri ortama uyum sağlamaları açısından da bir kolaylık sağlar!.

Mekke’den döndükten sonra 20 gün ile bir ay arasında bulunulan yere uyum sağlanabilmesinin sebebi de gene bu yüksek radyasyonun beyinde tesirinin azalmasıyla sözkonusu olur…

Gene Kâbe-i şerîf altındaki bu radyasyonun beyinlere yüklediği güç dolayısı ile, tavaf sırasında, kabiliyetli beyin sahiplerinde çeşitli olağanüstü yaşamlar gerçekleşmektedir.

Peki Kâbe böylesine muazzam enerji merkezi, ya da bir diğer ifade ile «nûr kaynağı»dır da; Hacc niçin Arafat'ta olmaktadır?.. Hac niçin Arafat'tır?.. Arafat'taki olay nedir?..

Kâbe-i Muazzama'nın altında bulunan son derece güçlü müspet radyasyon kanalının bir uzantısı da Arafat tepesinin altında ikinci bir düğüm meydana getirmektedir, demiştik az evvel.

İşte Arafat tepesi ve civarında toplanan yüzbinlere, milyonlarca insan, yerden aldıkları son derece güçlü radyasyon ile beyinlerinden tek bir mânâda yayın yapmaktadırlar.

«Vakfe» denen olay, insanların bu tek mânâ üzere toplu «yönlendirilmiş dalga» yayınına yönelişleridir.

«ALLAHIM BİZİ AFFET!..»

Yüzbinlerle, milyonlarca insan beyni; sanki laser ışını gibi, tek bir anlamdaki dalga boyundan yayın yapmakta; ve bu dalga boyundan oluşan dev bir manyetik bulut tüm Arafat Bölgesini kaplamaktadır!..

Şimdi hemen hatırlamaya çalışın.

Üzerine herhangi bir görüntü çekilmiş video bandını, çalışırken video cihazının üzerinde unutursanız ne olur?.. Video cihazının yaydığı manyetik alan bandın üzerindeki kaydı siler!.. İsterseniz siz buna görünmeyen eller bandı siler de diyebilirsiniz!..

Evet. işte misâl yollu anlatmaya çalıştığım gibi.

Siz orada «ALLAHIM GEÇMİŞ GÜNAHLARIMDAN DOLAYI BENİ AFFET» dediğiniz anda hem bu tür bir dalga oluşturmuşsunuzdur. Hem de beyninizi bu mânâdaki dalgalara açmışsınızdır!.. Ve açılan bu kanaldan, o güçlü manyetik alan bir anda beyninizi etkiler ve o ana kadar ruhunuza negatif yükle beyniniz tarafından kaydedilmiş tüm yazımlar siliniverir!.

Ve siz anadan doğmuşcasına günahsız olarak. O ana kadar ruhunuza yüklenmiş olan tüm negatif yüklerde arınmış olarak Arafat'dan dönersiniz.

Rasûlullah salla'llâhu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

-Arafat'tan dönüp de, acaba benim günahlarım afvoldu mu, diyen kişi en büyük günahkârdır!..

Çünkü olay böylesine kesin bir olaydır!..

Allâh, günâhlarından arındırmayı murad ettiği kuluna nasip eder oraya gitmeyi; ve orada da böyle bir sistem içinde arınmayı bahşeder!..

* * *


Bu mesaj 1 kez ve en son GöLGe tarafından 27.08.2005 - 00:34 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 26.08.2005 - 11:52
Bu mesajı bildir   allahu üyenin diğer mesajları allahu`in Profili zum Anfang der Seite
karaahmetoglu su an offline karaahmetoglu  
Themenicon   

42 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 03.03.2005
En Son On: 29.09.2011 - 17:47
Cinsiyeti: Erkek 
IŞIN,IŞINIM VE NUR

BUNLARIN BİRBİRİ İLE NE ALAKASI OLABİLİRKİ ??

MANEVİ OLAN HER ŞEYİ KENDİ AKIL PENCERESİNDEN YORUMLAMAYA ÇALIŞMAK İNSANI NE HALLERE DÜŞÜREBİLİYOR ...

AHİR ZAMANDA ÇOKÇA TÜREYEN BU TÜR CAHİL VE NAKIS KİŞİLERİ ALİM ZANNEDİP TABİ OLMAK İNSANIN BAŞINA NELER GETİRMEZKİ ?

EHLİYETSİZ ŞEYH İNSANIN BİLETİNİ CEHENNEME KESER.
BİZDEN SÖYLEMESİ.
Ekleme Tarihi: 29.08.2005 - 10:38
Bu mesajı bildir   karaahmetoglu üyenin diğer mesajları karaahmetoglu`in Profili zum Anfang der Seite
bihaber su an offline bihaber  
Themenicon    Ameller niyetlere göredir :hadis

38 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 29.08.2005
En Son On: 01.09.2005 - 20:33
Cinsiyeti: ----- 
İşte mümin odur ki her şeyde bir hayır bulur bir güzellik ararmış!

Rasulullah sahabesiyle bir yerden geçerkene bir leş görürler(affınız olsun) ve herkes burnunu tutarken rasulullah dönüp ne güzel dişleri varmış der!Tabi bunu gönülden hissederek söyler nitekim mümin kalbiyle söyler.

Gözün neyi gördüğü önemlidir.Kalbin de neyi aldığı.Etrafını nefret olarak gören göz ancak kendi dünyasını öyle yaşar.Sahabede olduğu gibi güzeli görür birileri birileri de halen çirkinin peşinde.
Rasulullah bir hadisinde "ameller niyetlere göredir" buyuruyor. Güzel niyet ediniz denmek isteniyor galiba.
Ekleme Tarihi: 29.08.2005 - 23:16
Bu mesajı bildir   bihaber üyenin diğer mesajları bihaber`in Profili bihaber Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
karaahmetoglu su an offline karaahmetoglu  

42 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 03.03.2005
En Son On: 29.09.2011 - 17:47
Cinsiyeti: Erkek 
AMELLER NİYETLERE GÖREDİR
Bu Hadisi Şerif çok önemli bir ölçüdür.
Fakat,
CEHENNEMİN YOLLARI İYİ NİYET TAŞLARI İLE DÖŞELİDİR.
işte o NİYET ile bu NİYET arasında çok fark var değilmi?
İkisi aynı anlamda bile değil....
düsün
Ekleme Tarihi: 31.08.2005 - 10:41
Bu mesajı bildir   karaahmetoglu üyenin diğer mesajları karaahmetoglu`in Profili zum Anfang der Seite
**IKLIMANUR** su an offline **IKLIMANUR**  

397 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 08.04.2004
En Son On: 18.09.2006 - 15:25
Cinsiyeti: Bayan 
selamun aleykum kardes cok merak ediyorum aceba ekledigin konuyu okuyormusun diyedüsün ...
ben cemal ve celal radyosyonunnu bilmem ama bildigim birsey varki oraya ilah askiyla tutusanlarin yaradilmisligin sirrina erenlerin gidip orda hakikatle kavusmasini dondugundede yasadiklari dunya gercegini farketdiklerini biliyorum...rahman ve rahim olan allahim bizlerede o mukaddes topraklara gitmeyi nasip etsin (amin)
selam ve dua ile ..
Ekleme Tarihi: 31.08.2005 - 12:57
Bu mesajı bildir   **IKLIMANUR** üyenin diğer mesajları **IKLIMANUR**`in Profili **IKLIMANUR** Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
bihaber su an offline bihaber  
Themenicon    konu önemlidir

38 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 29.08.2005
En Son On: 01.09.2005 - 20:33
Cinsiyeti: ----- 
Öncelikle kardeşim güzel bir konu açmış.
Cemal -celal olayını ben şöyle düşündüm: celal sert! semalsa daha mülayim...

cemala allahın halim-vedud ismi agırlıklı tecelli ederken.. celala ise aziz kahhar ismi tecelli etmekte.

Celal bu yönüyle yüksek enerjiye sahip cemal ise daha mulayim bir enerjiye sahip.

Celal yönetici cemal ise iyi bir yönetici yardımcısı olabilir.
Ekleme Tarihi: 31.08.2005 - 13:17
Bu mesajı bildir   bihaber üyenin diğer mesajları bihaber`in Profili bihaber Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1553 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
YaHaMeS (39), ideal900 (47), Seher gülü (53), gözbebeðim (38), cemhan06 (45), sarikayamusa (45), kelamm (39), mkurban (40), isranur (41), kevserr (41), zemhari (52), omerkartal (54), salihaaydinoglu (43), Yasin57 (51), IslamExplorer37 (36), czenem (65), padem22 (39), Gülgüzeli (41), kucuk_ahmet (25), tesisat (44), mavi_maske (39), fakir58 (42), yasuaki01 (50), meryembebek (), hcryky (39), ymucur (43), hasno (46), rahmiz (40), bihter (54), nursen79 (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.80772 saniyede açıldı