0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » “TÜRBAN”A HAYIR!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
der_ya su an offline der_ya  
“TÜRBAN”A HAYIR!

875 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.05.2007
En Son On: 22.01.2010 - 17:46
Cinsiyeti: ----- 
Çünkü, mazlum ve mahzun ülkemin iyice hırpalanmış gündelik hayat lisanında, öncelikle ve özellikle İslâm ve de Müslüman karşıtı çevrelere has “söylem”de, Mü’mine Müslüman hanımefendilerin kullandığı “serpûş”, yani kelimenin tam mânâsıyla “başörtüsü” kasdedilerek, bol keseden savura savura kullanılan “türban” kelimesinin has Türkçesi “sarık”tır. “Sarık” da bilindiği üzere, Doğu medeniyetlerine has ve münhasıran erkekler tarafından kullanılan bir “serpûş”tur. Âhir zamanda lisanımıza sızan, daha doğru bir deyişle, hiç ihtiyaç yokken, durup dururken ama kuşku yok ki belli bir ideolojik amaca hizmet etmeleri için, belli çevreler tarafından ithâl edilen ecnebî kelimelerden biridir “türban”. Fransızca’ya Farsça’dan geçmiştir. Aslı, kökü, “başı saracak şekilde bağlanan, başa dolanan” mânâsındaki “serbend” terkibinden gelir. Fransızlar bu kelimeyi zaman içinde eğip bükerek, besbelli öylesi kendi telaffuzlarına daha yatkın geldiği için, “türban” şekline sokmuşlardır.

“Sarık” kullanıldığı medeniyete göre, ya “takke”, “külah” veya “fes” türünden bir başlığın, ya da doğrudan doğruya çıplak başın etrafına dolanır. Üstelik yalnızca Müslümanlara has bir “serpûş” da değildir. Sözgelimi, Hindistan’daki “Sih” dînine mensup erkekler, dinlerinin farzlarından biri de bu olduğu için, bir ömür boyu kesmedikleri saçlarını mahrem bilirler ve “sarık” altında gizlerler. “Sih” dininin mü’mini olan bir erkek, şartlar ne olursa olsun, asla sarığını çözüp başını açmaz. Bunu ona teklif etmek, hele hele onu “çağdaş laik toplum anlayışına ters düşüyor” gerekçesiyle buna zorlamak mümkün değildir! (Buraya mim koyun! Bu konuyu daha sonra ayrıca ve başka bir bağlamda ayrıntılarıyla ele alacağım, ibret-i âlem olsun diye!). Mü’mine Müslüman hanımların, edeb, iffet, özgürlük ve asalet simgesi –evet, yanlış okumadınız, “simgesi”- olan başörtüsü, mazlum ve mahzun ülkemin resmî ideolojisine kayıtsız şartsız biat etmiş olan çevreler tarafından –hâşâ!- hor ve hakîr görülmeye başlandığında (o yıllarda henüz bir tehlike hatta tehdit olarak algılanmıyor ve tanımlanmıyordu), seküler/laik Batı’da bile, üstelik de hâlâ “asâlet”in ve en hafifinden “saygıdeğer bir hanımefendi” olmanın göstergesi/simgesi olan kadın “serpûş”larını/şapkalarını takmayı içlerine bir türlü sindiremeyen ama başları açık da gezmek istemeyen hanımlar (siz hiç, başta kraliçeleri olmak üzere, İngiliz hânedânına mensup bir hanımefendiyi, hele hele “kamusal alan”da başı açık, saçlarını yeldire yeldire dolaşır gördünüz mü?), “Sih” işi sarığı pek andıran, sargıların üstüste gelişiyle, düğüm yerini, tam da alnın orta yerine gelecek şekilde ima ve taklid eden elastikî kumaştan yapılmış, kulakları da içine alan ama boynu açıkta bırakan başlıklar giymeyi tercih ettiler.

İşin tuhaf tarafı bu başlıkların yerli moda tasarımcılarımız tarafından değil de, Fransız moda tasarımcıları tarafından üretilmiş “fantazi başlıklar”dan olmasıydı. Fransızların “bone”, yerlilerimizin ise resmen “türban” adını koydukları bu “serpûş”ların ülkemizde en moda olduğu dönem, yanlış hatırlamıyorsam, 60’lı yılların ortalarıydı. Resmî ideoloji muhibbi cumhuriyet burjuvazisinin buram buram riyâ kokan bir “nostaljik hoşgörü” içinde, ama yalnızca hadlerini aşıp da şehir hayatına dâhil ve de müdâhil olmadıkları sürece sevdiği, daha doğru bir deyişle “sempatik” bulduğu mütedeyyin Anadolu insanı, İslâmi kimliğini göğsünü gere gere, iftiharla ortaya koyarak büyükşehirlerde boy göstermeye başlayınca, hele bir de Mü’mine Müslüman hanımefendiler, üstelik de İslâmî kimliklerinin en bâriz simgesi, eskilerin deyişiyle “alâmet-i fârikası” olan başörtülerini sadakatle muhafaza etmeye “kalkışarak”, en ileri düzeyde okur-yazarlığa, hatta akademisyenliğe azimle sıvanıp, bunda da biiznillah başarılı olunca, “külahları değişiriz haa!” geleneksel tehdidi, “Fazla ileri gittiniz, kendinize gelin! Sonra başörtülerinizi çıkarttırırız haa!” haline dönüştü.
Daha bitmedi!
Siz şimdilik, en benim başımın tâcı, gözümün nûru Mü’min ve de Mü’mine Müslüman kardeşlerim, şu iğrenç “türban” kelimesini, Mü’mine Müslüman hanımefendilerin şerefle örttükleri “başörtüsü” için kullanmamaya özen gösterin yeter!
Ve hep müteyakkız olun, müteyakkız kalın!

munib engın noyan...


Bu mesaj 1 kez ve en son der_ya tarafından 04.03.2008 - 21:18 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.03.2008 - 21:17
Bu mesajı bildir   der_ya üyenin diğer mesajları der_ya`in Profili der_ya Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları göster
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 “TÜRBAN”A HAYIR!
der_ya 04.03.2008 - 21:17
 “TÜRBAN”A HAYIR!
Maksat kelam olsun 05.03.2008 - 07:20

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1455 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
YaHaMeS (39), ideal900 (47), Seher gülü (53), gözbebeðim (38), cemhan06 (45), sarikayamusa (45), kelamm (39), mkurban (40), isranur (41), kevserr (41), zemhari (52), omerkartal (54), salihaaydinoglu (43), Yasin57 (51), IslamExplorer37 (36), czenem (65), padem22 (39), Gülgüzeli (41), kucuk_ahmet (25), tesisat (44), mavi_maske (39), fakir58 (42), yasuaki01 (50), meryembebek (), hcryky (39), ymucur (43), hasno (46), rahmiz (40), bihter (54), nursen79 (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64855 saniyede açıldı