generique stromectol lopinavir ritonavir kaletra lopinavir ritonavir ivermectine voltaren votum plus votum vytorin wellbutrin sr xatral xeloda xenical xylocaine yasmin yasminelle yaz zanaflex zantac zantic zebeta zeffix zenegra zentel zestoretic zestril zetia ziac ziagen zilutrol zinacef zinat zithromax dispersible zithromax zocor zofran zoloft zorotop zovirax zurcal zyloprim zyprexa zyrtec zyvox zyvoxid
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » Yâ Nebî!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 13 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
((( ... ))) su an offline ((( ... )))  
Yâ Nebî!

2338 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.09.2003
En Son On: 03.08.2006 - 02:19
Cinsiyeti: ----- 
Yâ Nebî!

Yürekler, Senin hasretinle kavrulan, kurak bir çöl. Hem yetîm hem öksüz kalan bıraktığın emânetler, ellerimizde âdetâ bir kor...
Bilekler kırık ve gönüller yıkık. Renkler soldu yâ Nebî... Çiçekler açmıyor eskisi gibi... Müşrik aynı müşrik, mümin değişti... İbâdet ama nefse, kıble değişti. Değişmiş değerler bir garîb olmuş Sarraf çarşısında gübre pazarı Her bağ İrem bağı, her yolcu Kârun Kim dinler, düşünür köhne mezarı... Biz dünyâyla doldurduk kalbimizi... Dünyânın dört bir yanında müminlerin yarası kanarken ve açlıktan nefesleri kokarken, biz, rahat yataklar içinde ALLAHa uzattık onlara uzatmadığımız ellerimizi... Kalp, ALLAHın evidir. Oysa, sâdece Onun olan mekân, sadece Onsuz şimdi... Yine garîb kaldık şu dünyâda. İnsanlar, insan olma gayretinde değil. İnsanı hayvandan ayıran vasıflar bugün, insanı insandan ayırmakta...

Zannederdim ki insan, ruh cesetten çıkınca ölür. Oysa, şu gördüğüm ne hazîn manzara. Toprağın üstünde de cesetler var, altında da.. Ruhlarını öldürüyorlar bilmeden ve gömüyorlar en derin çukurlara... En derin çukurlar, en yüce doruklarla bir oldu. Nûr ile kir, bugün aynı kaba kondu. Dün Hakka çağırırken ecdâd, evlâd bugün bâtıla koştu. İman sustu. İman susunca, küfür coştukça coştu. Mazlum dinledi, zâlim konuştu. İnsanın içi alev alev yanarken susmak ne kadar acı... Hakktan uzaklaşanlar hep bâtılla doldu. Muhabbet gülü sararıp soldu, gülzârın kargalara yuva oldu. Bülbül, gülün sesidir, sevdâ gülün hayat suyu... Sensiz çöl oldu dünya güller sararıp soldu...

Yâ Nebî!

Biz ağlamayı unuttuk. Erkekler ağlamaz dediler, inandık sustuk... Göz pınarları kurudu. Öylesine kurudu ki, gönül çiçeği sararıp soldu. Ve artık, açmaz oldu... Şimdi ağlayan bir çocuk görsem, ''ne olur susma! diyorum. Ağla!'' Bir damla göz yaşı ALLAH için, bir damla göz yaşı kardeşi için, bir damla göz yaşı kendi için ağlayamayanların yerine sen ağla... Ağla ki, sen de unutmayasın...

Yâ Nebî!

Ashâb bulurdu Seni, her aradığında. Seyretmeye doyamazdı gül cemâlini, erirdi bir lahzacık olsun, o sımsıcak bakışınla. Ne olurdu, o nûr cemâlini bir kez de ben görseydim. Abdullah İbn Revâha gibi ben de bu cânı senin yolunda fedâ etseydim. Böyle mâşuku olan âşık dönmez mi şaşkına... Biz bugün hatırana bile susadık. Hani Sen açlıktan taş bağlamıştın ya bağrına, biz bugün, açlığından yüreğimize taş bastık. Tâkatimiz tükenmede her an. Biziz, Sana susamış, çölde en susuz fidan. Şaşkınız Senden çok uzaklarda. Kaçmaktayız tuzaklardan tuzaklara...

Yâ Nebî!

Bizi bağışla... Bizim için Tâifte ayakları kanlar içinde kalana dek taşlanan, sonra, O'na taş atanlara bedduâ yerine duâ eden, ALLAHın ''Habîbîm'' dediği, ''Sen olmasaydın kâinâtı yaratmazdım'' dediği, uğruna ashâbın seve seve cân verdiği, ey Rasûl-i Kibriyâ, Sana lâyık bir ümmet olamadığımız için bizi bağışla... Belki çölde kaynar kumlar üzerine yatırılıp, karnına kızgın kayalar konan Hz. Bilâl (r.a) ın yüreğinden taşan ''ALLAH birdir'' feryâdını duyamadık. Musab bin Umeyrin kefeni bile yoktu şehid olduğunda. Ya biz... Biz onlar gibi olamadık. Ama... Yâ Nebî! Yine de biz Senin ümmetiniz. Senin, bağışlanması için ''Ümmetî, ümmetî'' diye gözyaşı döktüğün garîb ümmetin... Gözyaşların hürmetine şöyle; şu perîşan hâlimizle aşkımız varır mı Sana? Eğer varırsa; ey âlemlere rahmet olarak gönderilen yüce Peygamber! O âşıklar hürmetine bizi bırakma!

Yâ Nebî!

Ey hicrân yarasının şifâsı! Kimsesizim. Ben şehirdeyim. Şehirse benden uzakta. Dokunuver şefkatli ellerinle ateşli alnıma... Rahmet esintisi ol yürekten yüreğe esen... Hasret çekenlerin feri ol, sımsıcak bakışınla. Ufuklar, asırlardır bulanık Sensiz... Acı, rahmetine muhtaç olan âşıklara... Ey zulmeti nûruyla boğan ışık! Gözler, Seni görmeden de kamaşık. Öyle bir zincirle bağlandım ki Sana, bin darbe vurup, bu gün zinciri kırsalar da, zincirin halkaları kalır boynumda... Yâ Nebî! Sorsan ''Beni seviyor musunuz?'' diye. ''Belî, belî'' diyen ölülerin feryâdını duyarsın. Sorma, ne olur sorma ''nasıl ve neyle?'' diye. O zaman kaçmak isterim, kimsenin olmadığı, kimsenin bilmediği, kimsenin duymadığı bir yere. Yine Sen varsın. O âşıkların aşkı Sanadır. Güneş, ısısını onların yüreklerinin harâretinden alır. Dünyânın ufku onlara dar gelirken, gönülleri tâ Rahmânın arşına uzanır. Onlar Dosttan Dostu isterler. Yâ Nebî! O aşıklar ki; Senin hasretinle, ruhlarına vurulan prangaları eskittiler. Ey canların cânı! O âşıklar ki, aşk âteşine pervâne olmak isterler. Hicrânınla yanıp, aşk derdin dermân bilirler. Tabîb şöyle dursun, ''biz derde müştâkız'' derler. Aşıkların aşkına tercümân oldu Fuzûlî; ''Aşk derdiyle hoşem, el çek ilâcımdan tabîb, Kılma dermân kim helâkım zehr-i dermânımdadır'' diye feryâd ederken... Açılan gonca güller, hep bir aşkı resmederken, seherde öten bülbüller hep bu aşkı besteler. Sorsan, ''gökyüzü niçin ağlar?'' diye; ''bu sevdâdır onu ağlatan'' derler. Bu sevdâdır onu ve bizi ağlatan. Hasret besteleri cömertce dökülsün dudağından, eğer sen de âşıksan. Sevdâ dolu yaşlar dökülsün gözlerinden Medineye doğru akan... Bu yaşlar bir aşk ırmağı olsun Ona kavuşmak için dağları aşan... Öylesine büyüsün ki, bir deryâ olsun sevgin, ufuklara sığmayan, yüreklerden kaynadıkça kaynayan ve her an coştukça coşan...

Yâ Nebî!

Senin hicretinle şenlenmişti Medine. Sevenler kavuşmuştu o gün sevdiğine... Arz titriyordu heyecânından, hiç şâhit olmamıştı böylesine bir güne... Ey gönüllere ışık saçan! Seni gören gözler, başkasına bakar mı? Sesini bir kez işiten, başkasını duyar mı? Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım Hani, kuru bir ağaç parçası feryâd ediyordu firkatinden, eğer şefkat elin dokunmasaydı ona, kıyâmete dek ağlayacaktı hasretinden.

Ya biz...

Ekleme Tarihi: 18.06.2004 - 00:00
Bu mesajı bildir   ((( ... ))) üyenin diğer mesajları ((( ... )))`in Profili ((( ... ))) Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları göster
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 Yâ Nebî!
((( ... ))) 18.06.2004 - 00:00
 Yâ Nebî!
DeLiAsIk 18.06.2004 - 00:50
 Yâ Nebî!
efe365 18.06.2004 - 00:59
 Allah razi olsun
Berk 18.06.2004 - 06:02
 Yâ Nebî!
Hasret 18.06.2004 - 13:36
 evet, Ya Biz...
Gurbet Mahkumu 20.06.2004 - 15:26
 Yâ Nebî!
Lübe 23.06.2004 - 17:09
 SEVGİL NEBİ
sehidan 03.07.2004 - 01:59
 Ya Nebi
((( ... ))) 16.07.2004 - 04:36
 Yâ Nebi !
((( ... ))) 18.07.2004 - 20:24
 RE: Ya Nebi
RaVZaNuR 18.07.2004 - 20:54

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 258 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaDeCe_BeN (42), BaLiM (38), Kemaloglu (46), ziþan (46), kaan67 (56), vuslathasretiC (41), yasin24021986 (40), ali_celiker (43), karakartal69 (55), fatihoz (56), htdayi (47), SABIR74Köln (50), nur47 (56), arzuasu (37), yesil_sevda (41), Salman_Raduyew (43), hesna (36), gülbahçem (45), hakancem75 (48), kuzguncuk (44), a-rahmanonay (39), nefretim-var (42), 89_Komando (35), sarýgazi.. (47), Ömer36 (33), irfan özkan (57), zelihaaa (42), vuslat hasreti (41), Andalusia (42), yalcinkarakilic (49), polat505 (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.50876 saniyede açıldı