0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Günün Anlam Ve Önemi İle Alalakalı...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
-ERDAL- su an offline -ERDAL-  
Cocuk sevgisi

198 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 29.01.2008
En Son On: 27.08.2008 - 17:26
Cinsiyeti: ----- 
Burada yaptığım ve maalesef sayacdan gecemeyen yazılarımdan sonra baska bir konuya geciyorum bakalım sayac bu işe ne diyecek.AŞK üzerine bir çok yazı yazılmıstır ama bu seferki farklı olsun istedim ve başladım yazmaya, Bilmem belki de içimde yanan bazı şeyleri sizlerle paylaşmak istedim. Bugünlerde hep aşk yani eski dilde muhabbet üzerine düşünüyorum ve farklı bir olgu üzerinde yeni bir yaklaşıma varmaya başladım sanırım.

Evet bu günlerde herkes üzerinde hep aynı şeye yoğunlaştım ve aynı şeyi düşündüm daracık penceremden. Aynı anda birçok kişi üzerinde hep aynı şeyi gözlemledim ve genel de de aynı kanıya vardım. Gelin şimdi size gözlemlerimi aktarayım ve aşkın ne olduğu üzerine beraber yorum yapalım.

Minicik bir kız çocuğu hayal edelim daha yeni dilleniyor ve o kız çocuğu gerçekten çok şirin.. evet ne var ki bunda diyeceksiniz; gelelim hareket ve tavırlara. Sizce bu çocuğu her gün annesi düzenli olarak besleyip bakmasa sadece maddi değil manevi olarak duygu ve his yoğunluğu ile onu doyurmasa ne olur sizce. Bakın bunları tam olarak yerine getiren bir anne o çocuğun gözünde mükemmel biri oluyor ve hatta başına bir şey geldiğinde “anne anne” diye feryad u figan ediyor. Ee yine diyebilirsiniz ne var ki bunda diye. Peki bu anne bu çocuğa devamlı kötü davransa itip kaksa duygu yönünden hiç beslemese bu kez ne olur; o çocuk bırakın annesini sevmeyi ondan nefret eder, hatta etrafımızda annesinden babasından nefret eden insanların birçoğuna baktığımızda temelde maddi ve manevi sevgi eksikliği vardır. Evet bu da mahvolmuş bir insan tablosu sanırım. Devam edelim isterseniz, öğretmeniniz sizi sevgiyle ve bilgiyle beslemese ne olur, yine devam edelim arkadaşlarınız sizi sevgiyle beslemese ne olur, ve yine devam edelim eşiniz sizi beslemese veya siz eşinizin maddi ve manevi isteklerine cevap veremeseniz n’olur sizce hiç bunları düşündük mü bence sonu hepsinin hüsran olur.

Sanki şöyle bir soru sorduğunuzu duyar gibiyim peki ya Allah sevgisi hani karşılıksız olması gereken o yüce sevgi diyeceksiniz ona da cevap vereyim kendi daracık düşüncelerimle. Evet mükemmel programlara donanımlara sahip insan vücudu daha ilk başta bütün maddi nimetleri almış olarak dünyaya geliyor ve insan ve hayvan ve bitki dahil olmak üzere mükemmel bir şekilde herkese rızkı her öğün enteresan bir şekilde hiçbir kul şaşırılmadan ulaştırılıyor. Bakın Mevla nasıl da maddi olarak besliyor. Belki açlıktan ölenler diyeceksiniz o da bizim aç gözlülüğümüzden kaynaklanıyor. Çünkü rızık yeterli olarak geliyor ama herkes hakkından fazlasına talip olunca ortaya çöp yığınları ve gıda atıkları çıkıyor. Neyse devam edelim, gelelim elimizi açıp dua ettiğimiz yani istediğimiz şeylerin hayırlısıyla bize veren Allah’ın peşinen bize her şeyi vermesine.

Evet bazen minicik bir tebessüm edince her şeyimizi uğruna feda etmek istediğimiz sevdiklerimiz ufacık bir yanlışımızda bizleri terk edip gidiyor.

Peki bu kadar yanlışlarımıza rağmen hâlâ kulum diyen Allah’ı niçin kayıtsız şartsız sevmeyelim size soruyorum.

Affet Allah’ım Seni hakkıyla sevemedik ama dilimizle de olsa söylüyoruz

Seni çok ama çok seviyoruz.


Bu mesaj 1 kez ve en son SaYaCGIN tarafından 15.08.2008 - 19:18 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 15.08.2008 - 13:51
Bu mesajı bildir   -ERDAL- üyenin diğer mesajları -ERDAL-`in Profili -ERDAL- Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
SaYaCGIN su an offline SaYaCGIN  

Admin
1760 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.09.2004
En Son On: 24.01.2016 - 02:39
Cinsiyeti: Bayan 
Allah razi olsun bak güzel bi konu


Çocuk sevgisi


Büyük-küçük çocuklarımıza sevgi ve şefkat göstermek, sevip öpmek sünnettir. Resulullah efendimiz, evine gelen küçük çocukları sevip başlarını okşar, evin içinde oynamalarına da izin verirdi. Enes bin Malik hazretleri anlatır:

Resulullah, çocuklara karşı da insanların en şefkatlisi idi. Oğlu İbrahim’in süt annesi, Medine’nin bir kenarında otururdu. Kadının kocası demirci idi. Resulullah ile bu eve sık sık giderdik. Varınca demircinin dumanla dolmuş evine girer, çocuğu kucaklar, öper ve bir müddet sonra dönerdi. Bir torunu ve kendi oğlu İbrahim ölünce de ağlamış, (Şefkatimden ağlıyorum. Allahü teâlâ ancak merhametli olana rahmet eder) buyurmuştur.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Çocuklarınızı çok öpün, her öpüşte Cennetteki dereceniz yükselir.) [Buhari]

(Çocuk kokusu Cennet kokusudur.) [Taberani]

(Çocuk dünyada nur, ahirette sürurdur.) [Şir’a]

(Çocukları sevip okşayın, onlar gönül meyvesi, göz nurudur.) [Ebu Ya’la]

(Çocuklarımız ciğerpârelerimizdir.) [B.Arifin)]

(Çocuk sevgisi, Cehennem ateşine karşı perdedir. Çocuklara iyilik etmek, Sıratı geçmeye sebeptir. Onlarla beraber yiyip içmek, Cehennemden kurtuluştur.) [Şir’a]

(Cennetteki “Sevinç sarayı”na, ancak çocukları sevindirenler girer.) [İ.Adiy]

(Evladınıza ikram edin, nasıl ana-babanızın sizde hakkı varsa, evladınızın da sizde hakkı vardır.) [Taberani]

(Çocuğuna iyilik etmek için yardımcı olan babaya Allah rahmet etsin!) [İ Hibban]

(La ilahe illallah diyene kadar çocuğu terbiye eden, hesaba çekilmez.) [Taberani]

(Çocuksuz bir evin bereketi olmaz.) [Ebuşşeyh]

Bir bedevi, (Ya Resulallah, siz çocukları sevip öpüyorsunuz. Biz hiç öpmeyiz) dediği zaman, ona, (Şefkat ve merhamet duygusu olmayana ne diyeyim?) buyurdu. (Buhari)

Ahnef bin Kays hazretlerinin bir babaya nasihati şöyle:
(Çocuklar gönlümüzün meyvesi, sırtımızın dayanağıdır. Bizler, onların ayağı altında yumuşak yer, başları üstünde gölge olur ve onlar için her müşkülata katlanırız. Ne isterlerse verir, öfkelenirlerse hiddetlerini teskine çalışırız. Sana olan sevgileri, seni memnun etsin. Sıkıntı verme ki, senden uzaklaşmasınlar veya senden usanıp ölümünü istemesinler!)

Bir göreve tayin edilen bir zat, Hazret-i Ömer’in çocuğunu öptüğünü görünce der ki:
- Benim birkaç çocuğum var, ama hiçbirini öpmem.
Hazret-i Ömer ise buyurur ki:
- Senin küçüklere şefkatin yokmuş, büyüklere nasıl merhamet edersin? Sana verdiğim görevi geri alıyorum.

Ebu Seleme anlatır:
Çocukken sofradaki yemeği herkesten önce yemeye çalışırdım. Yine aynı şeyi yapınca, Resulullah nazikçe, Besmele çekilmesini, sağ eli ile önünden yenilmesini söyledi.

Torun sevgisi
Torun sevgisi, evlat sevgisinden daha ileridir. Resulullah efendimiz, namaz kıldırırken secdede, torunu Hazret-i Hasan, mübarek omzuna çıkıp oturdu. Resulullah efendimiz, secdeyi uzatınca, sahabeden, “acaba emr-i hak vaki olup, vefat mı etti” diye düşünenler oldu. Namazdan sonra secdeyi niçin uzattığını soranlara buyurdu ki:

(Secdede iken torunum omzuma çıktı. Gönlü oluncaya kadar indirmediğim için secde uzadı.) [Nesai]

Bir zat, Peygamber efendimiz Hazret-i Hasan’ı öperken görünce, (On oğlum var, hiçbirini öpmem) dedi. Resulullah efendimiz, (Merhamet etmeyen, merhamete kavuşamaz) buyurdu. (Buhari)

Resulullah efendimiz, Hazret-i Hasan’ı bir dizine Hazret-i Hüseyin’i de öteki dizine oturtur, bağrına basar, sonra da, (Ya Rabbi, bunlara rahmetini ihsan et, bunları seviyor, bunlara şefkat duyuyorum) derdi. (Buhari)

Peygamber efendimiz, Hazret-i Hasan’ı öptükten sonra Eshab-ı kirama buyurdu ki:

(Çocuk çekingendir, hâli bilinmez, belki üzüntülüdür.) [B.Arifin)]

Kur’an-ı kerimde, malın, evladın, fitne yani imtihan olduğu bildiriliyor. (Tegabün 15)

(Ya Rabbi, düşmanlarıma çok mal, çok evlat ver) hadis-i şerifi, mal ve evlat hayırlı olmadığı takdirde bela olacağını bildirmektedir. (Berika)




Bu mesaj 1 kez ve en son SaYaCGIN tarafından 15.08.2008 - 14:13 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 15.08.2008 - 14:08
Bu mesajı bildir   SaYaCGIN üyenin diğer mesajları SaYaCGIN`in Profili SaYaCGIN Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
-ERDAL- su an offline -ERDAL-  

198 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 29.01.2008
En Son On: 27.08.2008 - 17:26
Cinsiyeti: ----- 
Hiç aklıma gelmezdi ay ışığında yazı yazmak. Yatağımı hazırlayıp tam yatmaya hazırlandığım bir vakitti ki saat 03.00’e yaklaşıyordu. Işığı söndürüp yatağıma geçtiğimde bir şeyin farkını gördüm. Ay ışığı. Ayın on dördü derler ya bu dolunay hâline. İşte öyle bir geceydi. Odam sanki bir gündüzmüş gibi aydınlanıyordu. Ben de bu gündüz gibi odamı aydınlatan ay ışığından biraz faydalanayım dedim.

Şehir suspus olmuştu. Camı açtığımda sessizlik farkedilir derecedeydi. Bu sessizliği orada yoldan geçen arabalar bozuyordu. Karşımda baktığımda iki dağ ve ışıl ışıl ikisi de. Üniversite kampüsünün de bulunduğu tepe diğerine göre daha karanlıktı. Aralarda yanıp sönen kırmızı ikaz lambaları vardı.

Ay ne kadar da parlaktı. Ay ışığının gücünden olsa gerek yıldızlar görünmüyordu bugün semada. Gökyüzü pırıl pırıl bir koyulukta bizi sarıyordu.

Neydi bu ölüm sessizliği bu kadar. Sükût olağan gücünü kullanıyordu burada bozulmamak için. Aynı ölüm sessizliği. Ölüm sessizliği de nasıl oluyordu? İnsan öldüğünde de kimseye ses çıkaramaz ya hani. Bu saatte de aynen öyle oluyordu. Bu ân kabir hayatıyla nasıl da bütünleşmiştir.

Sokak lambaları sarı veya beyaz diye iki renkte. Sarı renk göze daha çok batıyor. Dağların yamaçlarında da bu renk gülüyor bize. Camı açmak istesem de dışarının soğukluğuyla üşüyüp tekrar kapatmak zorunda kalıyorum. Bu arada bu ölü şehirde çalışan tek şey belediyenin yol temizleme aracıydı. Ki bunlar da insanın uykusunu kaçırmada birebirdir tavsiye ederim.

Sanki gece ve saatler hiç ilerlemiyordu. Ay, aynı ay; ışıklar, aynı ışıklar; sessizlik, aynı sessizlik… tek ben değişiyordum sanki. Yazımın sonuna gelerek bir şeyin ilerlediğini farkedebiliyordum. Evet, vakit ilerlemişti. Artık uyumalıydım.

Ama bunun da öncesinde günün bir X Raporu ve Z Raporunu çıkarmalıydım. Muhasebe işlerinden pek de anlamam, yalnız kasiyerliğim de vardı.

Evet, nedir bu rapor? Bu rapor gününü nasıl geçtiğiydi. “Ne yaptım, ne ettim? Kârda mıyım, yoksa zararda mıydım? İyilikler ve güzelliklerle mi süsledim günümü, yoksa şer ve çirkef işlerle mi meşgul oldum?” diye bir iç muhasebenin yapılması gerekir. Kasalar da böyle değil midir? Her gün hesaplanır kârı-zararı.

Bugün ne yaptım? Doğru mu, yanlış mı? Kendimle çeliştim mi? Kalb kırdım mı? Harama el uzattım mı? Yalan söyledim mi? Çevremi kirlettim mi? Eğer cevaplarım ‘hayır’ ise o gün kârdasınız.

Güzel kardeşlerim herkes bu şekilde Z Raporunu çıkarmalı uyumadan önce. Eğer rapor olumsuzsa yarın onu olumlu yapmak için plânlar kurmalıyız. Olumluysa ne âlâ. Onu koruyup geliştirmek için programlar yapmalıyız zihnimizde. Böylece her gününü insanoğlu kârla kapatmasını öğrenecektir.

Bu muhasebe sonuçlarının pozitif (+) olması ümidimle…
Ekleme Tarihi: 22.08.2008 - 18:12
Bu mesajı bildir   -ERDAL- üyenin diğer mesajları -ERDAL-`in Profili -ERDAL- Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1103 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
zec (53), yesil07 (39), volkansav52 (40), bebecik1974 (50), mcamlica (38), serdar414 (47), musoylemez (56), KalpYapalim (32), gurbat (62), yasen (47), yilmaz (63), kenzularsh (40), srknsrt (51), puma (54), mazpolat (67), pskofb (38), akaasa (49), oguzy (74), arkadasim (51), Mecnun2000 (55), sarenge (44), SarCopTeS (43), halil40 (36), belan08 (47), halil_10 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.71154 saniyede açıldı