colchicine budesonide lopinavir ritonavir kaletra ivermektin epanutin epilantine epivir ercolax eriacta escodarone escoprim escozem esidrex estrace etimonis etopophos euglucon eulexin euthyrox evista exelon exitop extra super avana extra super p force ezetrol famvir farlutal felden feldene felodil female cialis female viagra femara finasterax flagyl flamon flomax flox ex floxal floxin floxyfral flucazol flucinome flucoderm fluconax
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » Gözlerim dolu dolu okudum...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 14 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
Gast ahmet gunay  
Gözlerim dolu dolu okudum...

Misafir

Kayıt Tarihi: 23.05.2024
En Son On:
Cinsiyeti: ----- 
(Bu yaşanmış öyküyü aktaran, sayın Dr. Ömer Musoğlu 85 yaşındadır ve halen İstanbul
Moda''da oturmaktadır.) Her Türk''ün ibretle okuyacağı bu öyküyü sütunuma almakta yarar
gördüm:

1957 yılında İstanbul Tıp Fakültesi''nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD''ye
gitmiştim. Görev yaptığım hastahanede başımdan geçen ilginç bir hadiseyi şöyledir:

Amerika''ya gittiğim ilk yıllar... New York''da Medical Center Hospital''da görev
almıştım. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak, elektrokardiyografi çekmek
gibi işler... Yeni gelmiş doktorlar hemen doğrudan hasta muayenesine, tedavisine
verilmiyor. Diğer zamanlarda da laboratuvarda çalışıyorum. Bir hastaya gittim. Yaşlıca
bir adam, tahminen yetmiş beş yaşlarında. "kan vereceğim kolunuzu açar mısınız?" dedim.
Adamcağız kanserdi ve aynı zamanda kansızdı. Kolunu açtım, baktım pazusunda Türk bayrağı
dövmesi var. Çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim: "Siz Türk müsünüz?"

Kaşlarını yukarıya kaldırarak "hayır" manasına bir işaret yaptı. Ama ben hala merak
ediyorum. "Peki bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir?" "Aldırma öylesine bir şey işte."
dedi.
Ben yine ısrarla: "Fakat benim için bu çok önemli, çünkü bu benim milletimin bayrağı,
benim bayrağım..." Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırltı
halinde sordu:

"Siz Türk müsünüz?"

-Evet Türk''üm.

İhtiyar gözlerime tanıdık bir göz arıyor gibi baktı. Anlatmaya başladı:

"Yıl 1915.Çanakkale diye bir yer var Türkiye''de. Orada savaşmak üzere bütün Hıristiyan
devletlerden asker topluyorlardı. Ben, Avustralya Anzaklarındandım. İngilizler bizi
toplayıp dediler ki: "Barbar Türkler Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar. Bütün dünya
o barbarlara karşı cephe açmış durumda. Birlik olup üzerlerine gideceğiz. Bu savaş çok
önemlidir."

Biz de inandık sözlerine ve savaşmak isteyenler arasına katıldık. Beynimizi yıkayan
İngilizler Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını Çanakkale''ye sevk ediyormuş.
Bizi gemilere doldurup Mısır''a getirdiler, orada birkaç ay talim gördük, sonra da bizi
alıp Çanakkale''ye getirdiler.

Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki denize düşen gülleler suları metrelerce
yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler geceyi gündüze çeviriyordu. Her taarruzda
bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can veriyordu. Fakat biz
hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe şaşırıyorduk. Teknolojik yönden çok çok
üstün olduğumuz gibi sayı bakımından da fazlaydık. Peki onlara bu cesaret ve kuvveti
veren şey neydi? İlk başlarda zannediyordum ki İngilizlerin bize anlattığı gibi Türkler
barbarlıktan böyle saldırıyorlar: Meğer bu barbarlıktan değil yüreklerindeki vatan
sevgisinden kaynaklanıyormuş.

Biz karaya çıktık. Taarruz edeceğiz, bizi püskürtüyorlar. Tekrar taarruz ediyoruz, bizi
yine püskürtüyorlar. Tekrar taarruz ediyoruz... Derken böyle bir taarruzda başımdan
yediğim bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim. Gözlerimi açtığımda kendimi yabancı
insanların arasında buldum. Nasıl korktuğumu anlatamam. İngilizler bize Türkleri barbar,
vahşi kimseler olarak tanıttı ya... Ama dikkat ettim, bana hiç de öfkeli bakmıyorlar,
yaralarımı sarmışlar. İyice kendime gelince bu defa çantalarında bulunan yiyeceklerinden
ikram ettiler bana. İyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok çok azdı. Bu haldeyken bile
kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. Şok oldum doğrusu. Dedim ki kendi kendime: "Bu
adamlar isteseler beni şu anda öldürürler ama öldürmüyorlar, beni doyuruyorlar. Veyahut
isteseler önceden öldürebilirlerdi. Halbuki beni cephenin gerisine götürdüler."

Biz esirlere misafir gibi davranıyorlardı. Bu duygularla ''Yazıklar olsun bana'' dedim.
Böyle asil insanlarla ben niye savaşıyorum, niye savaşmaya gelmişim? Bu İngiliz milleti
ne yalancıymış, ne kadar Türk düşmanıymış'' diyerek pişman oldum. Ama bu pişmanlığım
fayda etmiyor ki... Bu iyiliğe karşı ne yapsam diye düşündüm durdum günlerce. Nihayet
bizi serbest bıraktılar.

Memleketime döndüm. İşte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu
Türk bayrağı dövmesini yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu işte."

Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti: "Talihin cilvesine bakın ki o
zaman ölmek üzereyken yaralarımı iyileştirerek sıhhate kavuşmama çaba sarfeden
Türklerdi. Şimdi de Amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine iyileştirmeye çaba sarfeden
bir Türk... Ne garip değil mi? Avustralya''dan Amerika''ya gelirken bir Türkle böyle
karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Siz Türkler gerçekten çok merhametli insanlarsınız.
Bizi hep kandırmışlar, buna bütün kalbimle inanıyorum."

Bu sözlerin ardından nemli gözlerle "Bana adınızı söyler misiniz?" dedi. "Ömer" cevabını
verdim. Merakla tekrar sordu: "Peki niçin Ömer ismini vermişler sana?"

-Babam Müslümanların ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana Ömer adını vermiş.
-Senin adın Müslüman adı mı?

Ben, "Evet, Müslüman adı." deyince yüzüme baktı, doğrulmak istedi. Onun yatakta
oturmasına yardım ettim. Gözleri dolu doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: "Senin adın
güzelmiş. Benim adım şimdiye kadar Josef Miller'' şimdiden sonra "Anzaklı Ömer" olsun."
"Olsun" dedim.

-Peki hekim beni Müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu?

Şaşırdım, nasıl da birdenbire Müslüman olmaya karar vermişti? Meğer o bunu hep
düşünüyormuş da kimseyle konuşup soramadığı için gerçekleştirememiş. "Tabii" dedim.
"Müslüman olmak çok kolay." Sonra kendisine imanın ve İslam''ın şartlarını anlattım,
kabul etti. Hem kelime-i şehadet getiriyor, hem de ağlıyordu. Mırıldandı: "Siz
Müslümanlar tesbih çekersiniz, bana da bir tesbih bulsan da ben de yattığım yerden
tesbih çekerek Allah'ı ansam olur mu?"

Bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Allah'ı zikretmeyi ihmal
etmiyormuş. Sonrasında bir tesbih bularak kendisine getirdim. Hasta yatağında tesbih
çekiyor, biz de tedavisiyle ilgileniyorduk. Bir gün yanına gittiğimde samimi bir şekilde
rica etti: "Beni yalnız bırakma olur mu?"

-Ne gibi Ömer amca?
-Ara sıra gel de bana İslam''ı anlat! Sen çok güzel şeylerden bahsediyorsun. O sözleri
duydukça kalbim ferahlıyor.

O günden sonra her gün yanına gittim, bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım. Fakat günden
güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatırlamıyorum, hastanenin genel
hoparlöründen bir anons duydum:
"Doktor Ömer, lütfen 217 numaralı odaya gelin!"

Hemen yukarı çıktım. Ömer amcanın odasına vardığımda gördüğüm manzara aynen şöyleydi:
Sağ elinde tesbih, açık duran sol kolunun pazusunda dövme Türk bayrağı, göğsünde
imanıyla koskoca Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu.

Hemen başucuna oturdum, kendisine kelime-i şehadet söylettim, o şekilde kucağımda ruhunu
teslim etti...
Ne yalan söyleyeyim ağladım, ağladım...
Ekleme Tarihi: 19.08.2005 - 08:58
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları göster
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 Gözlerim dolu dolu okudum...
ahmet gunay 19.08.2005 - 08:58
 RE: Gözlerim dolu dolu okudum...
YeSiLKuBBeM 19.08.2005 - 10:28
 Bismillahirrahmanirrahim
akincimetin 19.08.2005 - 10:46
 Doğruyu arayan, doğruyu görür ve bulabilir
DiLRuBa 19.08.2005 - 11:24
 Gözlerim dolu dolu okudum...
öLüm_7 20.08.2005 - 00:51
 RE:
ZeYD-CaN 20.08.2005 - 01:05
 Gözlerim dolu dolu okudum...
fosaloglu 20.08.2005 - 10:57
 Gözlerim dolu dolu okudum...
_Resul_ 20.08.2005 - 11:26
 Gözlerim dolu dolu okudum...
SaYaCGIN 20.08.2005 - 12:31
 ANZAKLI ÖMER
karaahmetoglu 23.08.2005 - 10:48
 Bismillahirrahmanirrahim
akincimetin 23.08.2005 - 11:59
 ne güzel
Suayb 23.08.2005 - 12:00
 ne yazık
Suayb 23.08.2005 - 12:06
 Bismillahirrahmanirrahim
akincimetin 23.08.2005 - 12:33

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 782 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
gülbeysah (40), emrebican (30), ali deutsch 22 (40), sueda05 (46), mevo (56), bulent661 (51), yasar1126 (51), nur20 (39), cedanza (47), Gülsah (46), abdullah_66 (38), Mehmet Ali AKKA.. (56), esmercadi (38), aiShwaRya (46), hkaba4601 (42), aribali67 (49), ibrahim20 (36), mikail yesiloz (47), ali esen (49), sEm@ (37), lazya (47), Hira (44), rahmetgulu (50), yozgat66nl (50), muzo69 (55), emrebeyzade (43), hikmet_69d (41), mesekkatli (43), memolituncay800 (39), kewinmars (37), selmani (52), lomiksa_x (61), puzzle (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55944 saniyede açıldı