0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Elest Ve Efendimiz....

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Elest Ve Efendimiz....

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Elest Ve Efendimiz
Elest meçlisi, ya da kalû belâdan beri deyimini çok kimse bilir. Zamandan eski bir anın öyküsüdür Elest... Allah kendi güzelliğini seyretmek istedi ve bilinmeyi muradetti. Alemleri ve varlıkları yarattı. Bu anda zaman yoktu. Ezel denir, bu yaratılış anına. İşte o, zaman dışı bir anda Allah tüm varlıklara ve alemlere emretti:
«Elestü Birabbiküm» ben sizin rabbiniz değil miyim? Böyle bir emrin elbette cevabı evet olmalıydı. Ne var ki öykünün bu yanı sanıldığı gibi kolay değildi. Çünkü ALLAH"ın" hitabı, evrende bir noktadan hoparlörden çıkan bir ses gibi değildi. Evrendeki her noktadan, varlıkların her zerresinden ve özünden gelen bir seslenişti. Çünkü ALLAH; tek bir mekanın, noktanın, temsilcisi değildi. Mekanlardan ötede, fakat mekanların ve varlıkların her noktasında, özünde gizli bir mekansız mana sırrıdır. İşte varlıklar ve alemler kendi özlerinde mekansız bir seslenişi duyunca; önce zevkle irkildiler, sonra paniğe kapılıp ne diyeceklerini şaşırdılar.
Nasıl şaşırmasınlar ki. evet deseler; peki siz kimsiniz? dense nereden mecal (güç) bulup kendi varlıklarını tayin edebileceklerdi. Özlerinde, mekanlarının ötesinde ALLAH seslendiğine göre kendi mekanlarını nasıl bulacaklardı?
Bu panik öyle yaygınlaştı, evrenleri öyle sardı ki; tüm varlıklar kendi özlerinde yok olmaya, mekanlar durulup bitmeye başladı.
Fakat evrende o ilâhi emir canlı ve ihtişamlı namesiyle çınlıyordu.
Ruhlar bile, çokluktaki noktalarında, varlıklarını yitirmiş, tekliğe doğru yönelmişti.
Evrenler solmak, bitmek üzereydi.
İşte bu sırada evrenlere can veren bir ses duyuldu :
Evet (belâ) şüphesiz rabbimizsin.
Bu ses. Efendimizin ALLAH" IN emrine cevabıydı. Tüm evrenler, varlıklar yeniden can buldu bu sesten.
Bu niyaz, ALLAH'ın öyle hoşuna gitti ki; tüm varlıklara yeniden can ve mecal verdi.
Ve sonra ruhlar, bu evet sırrına katılıp ALLAH"a niyaz ettiler.
İşte Allah'a iman ve yaklaşımın ancak efendimiz sırrı ile olabileceği kuralı bu gerçeğe dayanmaktadır.
Çokluktaki varlıklar ALLAH"ın mekan ötesindeki sırrına ancak Efendimizin ALLAH'ı bilen, bulan, anlayan, idrak penceresinden bakabilir. Aksi halde ya kendini kendi mekanında bağımsız bir varlık sanır, ya kendi özündeki ALLAH'ın mekansız varlığına dayanamaz yok olur. Halbuki ALLAH, varlıkların mekanlarının iç yüzünde bu gerçeği bilmeleri, sonra niyaz etmeleri için evrenleri, özellikle insanı yarattı. Varlıklar arasında bu ince hilkat sırrını idrak eden tek varlık Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimizdir. Allah onun sırrından; insandan insana bir intikal (iletişim) sağladı. Bu iletişimin mekanı kalpdir, gönüldür. Ve sonra da bu sırrı taşıyan, gönülden efendimize iletişim sırrını koruyan insanı, evrenin seçkin varlığı ilan etmiştir. Adem'e secde edilmesi emri bu hikmetle doğmuştur. Bu gerçekler Fatiha'nın iç yorumudur ve mana ilimlerinin temelidir. Allah bir emrinde:
LEVLÂKE LEVLÂK, LEMMÂ HALAKTÜ'L-EFLÂK (Kudsi Hadis)
«Sen olmasaydın, sen olmasaydın alemleri yaratmazdım» buyurmuştur. Bunun sırrı açıktır. Eğer, efendimiz elest andında; «evet şüphesiz rabbimizsin» demeseydi, alemlere yeniden can verilmeyecekti. Bu gerçekler yaratılışın ve var oluşumuzun temel yasalarıdır. Bu yaklaşım sağlanmadıkça sonsuzluğa varılmaz.
Dr. Halûk NURBAKİ



Bu mesaj 3 kez ve en son Muhtazaf tarafından 31.05.2009 - 23:14 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 31.05.2009 - 23:07
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
RuZGaR su an offline RuZGaR  

Moderator
1295 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.12.2004
En Son On: 19.03.2012 - 20:30
Cinsiyeti: Bayan 
Hamdolsun..
Güzel bir yazıydy sağolasın Muhtazaf abi..
Ekleme Tarihi: 01.06.2009 - 07:54
Bu mesajı bildir   RuZGaR üyenin diğer mesajları RuZGaR`in Profili RuZGaR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Ahid.......

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
söz vermiştik

Seccaden kumlardı..
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan,Ezanların vardı!
Mescit mü'min, minber mümin...
Taşardı kubbelerden Tekbir,Dolardı kubbelere "amin!"
Ve mübarek geceler, dualarımız,Geri gelmeyen dualardı...
Geceler ki pırıl pırıl,Kandillerin yanardı!
Kapına gelenler, ya Muhammed,Uzaktan, yakından-
Mü'min döndüler kapından!

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;İki dünyada aziz ümmet,
Muhammed ümmetiydi.


Konsun -yine- pervazlara Güvercinler;
"hu hu" lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!

Şimdi seni ananlar,Anıyorlar ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey Rasul,Nerde kaldın ey Nebi?



Hani söz vermiştik Alemi ervahta "Bela!"demiştik,
"Elestü bi rabbiküm ?" sualine
Yaratıcı, Rızık verici ve yegane kanun koyucu olarak,
Allah'tan başka ilah, Önder olarakta; O'nun Rasülünden başkasını tanımıyacaktık?
Hani söz vermiştik?

Hani söz vermiştik Erkam'ın evinde,
Hangi şart ve ortamda olursa olsun, İlahi Kelimetullah misyonunu yürütecek,
Musibetlerden, hiç bir tehditten korkmayacak ,Gerekirse ölümlerin en güzeline talip olacaktık?

Hani söz vermiştik Akabe Tepesinde
Kendimizi ve ailemizi koruduğumuz gibi;
Kanımızla, malımızla ve canımızla, Koruyacaktık Rasulullah'ı
Hani söz vermiştik Akabe tepesinde? Doğru olan herşeyde Rasul'e itaat edecektik?
Rabbani davayı elden ele,
Gönülden gönüle, balçıkla sıvanmayan hakikat güneşini, Cihatsız ve şehadetsiz bırakarak,lekelemiyecektik?....



Yûsufta yok sende olan hüsnü an
Ahlâkındır Senin, mûcize Kuran,
Alemlere Rahmet, cemâlin göster
Kölen rahmetine sığınmak ister

Ümmetin üstüne titreyen sensin
Müjdeci, uyaran, gel diyen sensin
Kulunu Allaha sevdiren sensin
Gecemi gündüze çeviren sensin

Ey Hakkın şâhidi yüzünü göster
Kul şehâdetinle tanınmak ister
Hakkın halilisin, habibi sensin
Gönüllerin eşsiz tabibi sensin

En güzel hutbenin hâtibi sensin
Ümmetin en büyük nasibi sensin
Aşkımın Leylası yüzünü göster
Gönül seni gözden sakınmak ister



Hani söz vermiştik Medine'de?
Hani söz vermiştik? Dünya kardeşliğinin en güzel teşekkül etmeye başladığı
Medine'de...
Kıyamete kadar tüm müslümanlar kardeş olacaktı?
ve bizler, ve bizler"muhakkak ki mü'minler kardeştir"
fermanı ilahisine Gönülden bağlanacaktık?
Vücudun azaları gibi Birbirimizin dertleriyle dertlenip,
Sevinçlerimize ortak olacak, "Komşusu açken tok yatan bizden değildir..."
düsturuna, evrensel komşuluk bildirisine,
Kardeşliğin en ateşi olarak bakacaktık?



Günler, ne günlerdi, ya Muhammed;Çağlar ne çağlardı;Daha dünyaya gelmedenMüminlerin vardı...
Ve birgün, ki gaflet,Çöller kadardı,Halime'nin kucağındaAbdullah'ın yetimi,Amine'nin emaneti ağlardı!

Hatice'nin koncası,Aişe'nin gülüydün.Ümmetinin gözbebeği,Göklerin rasulüydün...Elçi geldin, elçiler gönderdin...Ruhunu Allah'a,Elini ümmetine verdin.Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke'de bunalırsan,Medine'ye göçerdin.
Biz dünyadan nereye Göçelim ya Muhammed?
Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar,(Ebu Leheb öldü) diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, ya Muhammed;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!


Hani söz söz vermiştik Rıdvan'da?
Başımızı tutamayan ellerimizi ,Kökünden kurutacaktık?
Nemlenmemiş bir göz,
Yara almamış, çile çekmemiş bir bedeni,
Mevlaya sunmayacaktık?
Mücadelesiz ve vuslata özlemsiz geçen bir günü,
Yaşanmamış kabul edip,
Doğarken nişanlandığımız ölümle, Cihad masasında, şehadet gömleğini giyerek, nikahlanacağığmız günün
Hasretiyle yanıp tutuşacaktık?

Neler duydu şu dünyada
Mevlid'ine hayran kulaklarımız:Ne adlar ezberledi, ey Nebi,
Adına alışkın dudaklarımız!Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttuAyaklarımız!
Kabe'ne siyahlar Yakışmamıştır, ya Muhammed,
Bugünkü kadar!
Haset, gururla savaşta;Gurur, Kafdağında derebeyi...
Onu da yaralarlar kanadından,Gelse bir şefkat meleği...
İyiliğin türbesine,Türbedar oldu iyi!
Vicdanlar sakatÇıkmadan yarına.
İyilikler getir, güzellikler getir
Adem oğullarına!

Şu gördüğün duvarlar ki,Kimi Taif'tir, kimi Hayber'dir...
Fethedemedik, ya Muhammed,Senelerdir!
Ne doğruluk, ne doğru;Ne iyilik, ne iyi...Bahçende en güzel dal,Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında,Haramların peteği!
Bayram yaptı yapanlar:
Semave'yi boşaltıp,Save'yi dolduranlar...Atını hendeklerden -bir atlayışta-Aşırdı aşıranlar...
Ağlasın Yesrib,Ağlasın Selman'lar!
Gözleri perdeliyen toprak,Yüzlere serptiğin topraktı...
Yere dökülmeyecekti, ey Nebi!Yabanların gözünde kalacaktı!


Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu"lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!

Ne oldu, ey bulut,Gölgelediğin başlar?Hatırında mı, ey yol,
Bir aziz yolcuyla,Aşarak dağlar taşlar,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimdi giden yoldaşlar?


Hani söz vermiştik?
Ayaklarımızı vura vura Mekke'ye girerken,
Dinimize, namusumuz göz diken zalimler
tekrar iş başına gelirse,
Mukaddes beldelere ebreheler tekrar saldırırsa;
Bizde kanatlanıp uçacak
Mevlamızın Ebabil kuşları olacaktık?

Hani söz vermiştik?
Veda Haccı'ında Rasulullah'a
Cahiliye adetlerini bir daha diriltmemek üzere
Kökünden kurutacaktık?
Miras bırakılan emanetlere sımsıkı sarılacak,
Ahkam-ı Kur'an'iyyeyi
Tüm dünyaya hakim kılacaktık?


Uçsuz bucaksız çöllerde,Yine, izler gelenlerin,Yollar gideceklerindir.Şu Tekbir getiren mağara,Örümceklerin değil;Peygamberlerindir, meleklerindir...
Örümcek ne havada,Ne suda, ne yerdeydi...Hakkı görmeyen,Gözlerdeydi!

Şu kutu, cinlerin mi;Perilerin yurdu mu?Şu yuva-ki bilinmez,Kuşları hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu?-Kuşlarını, bir sabah,Medine'ye uçurdu mu?
Ey Abve'de yatan ölü,Bahçende açtı dünyanın En güzel gülü;Hatıran, uyusun çöllerin,Ilık kumlarıyla örtülü!

Dinleyene hala,Çöller ses verir:"Yaleyl!" susar,Uğultular gelir.
Mersiye okur Uhud,Kaside söyler Bedir.Sen de, bir hac günü,Başta Muhammed, yanında Ebubekir;Gidenlerin yüzbin olup dönüşünü,Destan yap, ey şehir!





Ebubekir'de nur, Osman'da nurlar...Kureyş uluları karşılarında
Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;Ali'nin önünde kapılar açılır,
Ali'nin önünde eğilir surlar.Bedir'de, Uhud'da, Hayber'de
Hak'kın yiğitleri, şehid olurlar...
Bir mutlu günde,Ki ölüm tatlıydı,Yerde kalmazdı ruh... Kanatlıydı.

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu"lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!

Vicdanlar, sakat çıkmadan,Ya Muhammed yarına;
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel
Adem oğullarına!



Leblerinle emrine amadedir canım benim
Al da bir buseyle öldür haydi cananım benim
Lal olur birden dilim bilmem neden görsem seni
Görmesem kalmaz kararım dinmez efganım benim

Hasta gönlüm çok zamandır iftirakından harap
Olmadım bir lahza rahat geçti devranım benim
Müptelayım bir ümitsiz gizli derdin zehrine
Bu sebepden her geçen gün düştü dermanım benim

Yok teselliden nasibim vermeyin zahmet bana
Etmeyin bunca eziyet az mı hicranım benim
Kan tutar sen her bakışta kastedersen canıma
Yaremi sar merhem olda akmasın kanım benim

Arif emre her ne etsen razıdır fermanına
Sahibimsin hem efendim hem de sultanım benim



Bulutlar kanat, rüzgar kanat;Hızır kanat, Cibril kanat;
Nisan kanat, bahar kanat;Ayetlerini ezber bilen
Yapraklar kanat...Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilali Habeşi sustuysa,Ezanlarını Davud okusun!

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu"lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatihalar, Yasinler!



Ahde vefa gösteremedik Allah'ım!
Zihinlerdeki hatırasını çoktan silmiştik ŞEHADET mi?
Çok uzaktı bizden.... Tanımıyorduk onu,
Sözlüklerimizden bile çıkarmıştık....
Çile çekmeye yanaşmadık Öyle eğildik öyle eğildik ki;
Doğrulacak ne bir belimiz, Kaldıracak ne bir başımız kaldı...
UTANIYORUZ ALLAH'IM!
Nemlenmemiş bir gözle,
Yara almamış bir bedenle
huzuruna varmaya utanıyoruz...
Ahde vefa gösteremedik Allah'ım bunu biliyoruz....
Ama şunu da biliyoruz ki;
Rahmet deryanda küçücük bir damlayız...
Yüzümüz yer de ama...



AFFET ALLAH'IM AFFET!
!AFFET!



Bu mesaj 1 kez ve en son Muhtazaf tarafından 07.06.2009 - 23:19 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 07.06.2009 - 23:02
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1218 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
(a.yasir) (57), alihaydar02 (48), cantanem (51), burakburak (52), FiLiZ-NL (48), sonsuzluk38 (54), zümrüdüanka (49), Rumeysa1980 (44), ruhneraz (51), EREN12 (60), cihat25 (67), sidika (49), bir dost (51), serdar81 (59), Gayemiz : ALLAH (36), ebu-abdurrahman (49), basrikaya (49), sahaf (51), [melike] (34), Eibo (), Sonofgavs (44), Fuat Özgürlük (58), Cueneyt88 (36), hüzünlü (45), burak_22 (40), alperen_66 (46), aliosmanpolat (44), islam_2005 (34), TuRkMeNkIzI__Mi.. (34), gunesm (54), moslem (34), mustafa karaba&.. (56), sivasli58 (42), yusuf_islam (34)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63394 saniyede açıldı