|
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
HEY GIDI GÜNLER CAFER BIN EBI TALIP |
|
|
2687 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 13.08.2005
|
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Cafer b. Ebi Talib, Mutede düşmana karşı kahramanca savaşmıştı. Öyle ki, onu takip edenler, bir defa olsun başını geriye çevirmediğini söylerler. Bir ara üzerine bindiği at, savaşmasına mani olunca, hemen atından iner, bir kılıç darbesiyle onun ayaklarını keser ve yalın kılıç düşman saflarına dalar.. dalar ve her iki kolunu da kaybederek şehid olur.[1] Efendimiz, Cafer;in oğlu Abdullahın da bulunduğu bir mecliste, onu teskin ve teselli etmek için, Ben Caferi cennette meleklerle beraber uçarken gördüm buyururlar.[2]
Ebû Dâvûd, Cihâd, 59; İbnül-Esîr, Üsdülâbe, 1/343
[2] Tirmizî, Menâkıb, 29, Vakıdî, Meğâzî, 2/767
|
Ekleme Tarihi: 14.06.2006 - 14:21 |
|
|
Ebû Talib O SAS in babasiydi |
|
|
2687 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 13.08.2005
|
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Rivayetler açısından meseleye baktığımız zaman Ebû Talibin kelime-i şehadeti söylemeden öldüğü kesin gibidir. Buhari ve Müslimde yer alan Cehennem azabının en ehvenine Ebû Talip maruz kalacaktır. O (ateşten) iki 6;nalın giyecektir ama; onun (sıcaklığından) beyni kaynayacaktır mealindeki hadis, bunun delilidir. Bu arada 2. Dünya Savaşında ölen Hristiyanlar hakkında bile çok yumuşak düşünen ve bir fetret dönemi yaşandığından ötürü mazlum olarak ölen o insanların kurtulabileceklerini ihsas eden Hz. Bediüzzaman;ın bile, Ebû Talibin iman edemediği ve Cehennemde en az azaba düçar olacaklar arasında bulunacağı şeklindeki mülâhazası da bu düşünceyi desteklemektedir.
Mesele sahih bir hadiste, bu şekilde vuzuha kavuşturulmuş olmasına rağmen, cibilli yakınlık göz önüne alınarak farklı değerlendirmelerde bulunmaya gelince; evvelâ şunu ifade etmeliyiz ki, Fazl-ı ilâhi ve lütf-u ilâhiden öte fazl ve lütuf, katiyen fazl ve lütuf değildir. Belki de bu bir zulümdür Şayet Ebû Talip, dünyada iken bu irtibatı kuramadı ise -ki kuramamıştır- öyle ise rahmet-i ilâhiden nasip alacağını düşünmek- bizi aşar. Evet, bizim böyle bir durumda, ilâhî rahmetten ona bir pay ayırmamız, Allaha karşı saygısızlık olabilir. Onun için değerlendirmelerde, kıstasların ve ölçülerin çok iyi tespit edilmesi lâzımdır. Meseleye farklı bir zaviyeden bakıldığında, Ebû Talibin, Hz. Peygamber (s.a.se yapmış olduğu iyilikler de inkâr edilemez. Bu iyiliklerin, tekevvün döneminde İslâma çok büyük faydası olmuştur. İnsan bunları nazara alarak Ebû Talip için illa bir şey diyecekse bana göre Hz. Ebû Bekirin dediği gibi demelidir: O, yıllar sonra babası Ebû Kuhafeyi elinden tutup Nebiler Sultanının huzuruna getirmişti.. getirmiş ve şehadet ikrarından sonra, sevineceği yerde ağlamaya başlamıştı. Allah Resûlünün,
Neden ağlıyorsun? sorusuna, o büyük insan
Ya Resûlallah ne kadar arzu ederdim, şimdi Müslüman olan babam yerinde Ebû Talip olsaydı
Bu düşüncesi ile Hz. Ebû Bekir, Allah Resûlü;nün hissiyatını kendi hissiyatına tercih ettiği için, büyüklüğünü bir kez daha ortaya koyuyordu. Bu itibarla, Ebû Talibin imanı veya imansızlığı karşısında, en uç ve ileri noktada ancak bu denilebilir. Bunun ötesi, Allah;ın tasarruf alanı içine girer ve Rububiyyetinin tecellilerini kabul etmemek anlamına gelir
Bu konu ile ilgili olarak farklı, farklı olduğu kadar da önemli bir hususa da kısaca temas etmek istiyorum. Şöyle ki; siyer kitaplarının kaydettiğine göre, Allah Resûlü (s.a.s) ölüm döşeğinde amcasına Kelime-i şehadeti söyle, ahirette sana şefaat edeyim demiştir. Peygamberliğin 10. senesinde, kendisine şefaat hakkı verildiğinin bildirilip
bildirilmediğine dair net bilgiye sahip değiliz. Şahsen ben o dönem itibarıyla Efendimize bunun açıkça bildirildiği kanaatinde değilim. Bu varsayımdan hareketle, Allah Resûlünün Sana şefaat edeyim sözüne, şu şekilde açıklık ;kazandırabiliriz: Onun Medine döneminde açığa çıkacak bütün hâlleri, ihraz edeceği konumu ve ifade buyuracağı bütün sözleri veya bir başka tabirle, hakikat-ı Muhammediye hâlinde zuhur edecek her şeyi, hakikat-ı Ahmediye olarak o kutsî mahiyetinde mündemiçdi. İbtida-intiha çerçevesinde meseleye yaklaştığımızda, karşımıza çıkan sonuç budur
Netice itibarıyla Ebû Talibin, inanmadan ahirete irtihal ettiği kesindir ve tabiî bu kesin kanaati bildiren nasslara rağmen, farklı mütalâalarda bulunmak da doğru değildir.
|
Ekleme Tarihi: 31.07.2006 - 22:07 |
|
|
|
895 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 13.02.2006
|
En Son On: 22.04.2007 - 18:06
|
Cinsiyeti: Bayan
|
|
Allah razi olsun abi
Bende gecen gun aklima nedense o geldi
Sayende acikliga kavustum abi.
Selam ve dua ile...
|
Ekleme Tarihi: 01.08.2006 - 06:52 |
|
|
|
|
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
turis (51), nur_nur (36), MuhamMaD (38), berrun (51), dila_89_06 (36), Sabri67 (55), msalihs (67), mehmetsurat (43), nurluyol8 (60), yusuf_misali (40), ibrahim Yeniay (61), FallinLoveMan (46), yarenlale (39), bergama (59), cennetbahcesi (37), irem57 (44), sulugozler (43), erdogandirik (59), ofosoft (42), genc_yahya (41), bedircan (44), sezai (48), erhanakif (59), fatih_1453 (47), mihr_u_vefa (45), muhammer (39), sevkatebru (42), mcalta (60), elmaskahveci (40), taganaga (45), rahman (35), mert4242 (), halil0170 (55), bilal8181 (44), Alina (67li) (38), erolbolat (48), siptar (50), FirdevsÖzkan (42), enes-NL (58), mimdem (63), a_demirel (41), nun (46), masiva (46) |
|
|
|
|
|
|