0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » CEBRAİL PARTİ KURSA OY VERMEM

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ord_prof su an offline ord_prof  
CEBRAİL PARTİ KURSA OY VERMEM

93 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.02.2006
En Son On: 28.08.2006 - 10:06
Cinsiyeti: Erkek 
ABD’nın İşgal Projeleri Karşısında Farklılaşan Tutumlar



Amerikan emperyalizminin Müslüman halklarını modern çağın köleleri yapma çapası Türkçe’ye BOP diye bir sözcük kazandırdı. Bu proje hedefleri, stratejileri, senarist ve aktörleri ile çok belli olmasına rağmen proje üzerine kitaplar dolusu yazılar yazıldı ve yazılmaya devam edilmekte. Tabii ki işgal ve neo-sömürgeci projenin tahlil edilmesi ve başarısız kılınması için karşı bir stratejinin ortaya konulması açısından bu duyarlılık önemli bir gelişmedir. Çünkü projenin tehdit algısını ifade eden “Ortadoğu totaliter rejimleri, umutsuzluğun ve öfkenin pençesin de oldukça, ABD ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit eden insanlar ve akımlar üretmeye devam edeceklerdir” cümlesi İslami ve Müslümanları kendi gelecekleri , çıkarları ve hayat tarzları karşısında birincil tehdit olarak gördüklerinin en acık ifadesidir.



Kapitalist bir yaşam tarzı içerisinde sınırsız bir özgürlüğün vatanı olarak kurulduğu ifade edilen ABD, özgürlük denilenin aslında kapitalizme hizmet eden bir maşadan öteye gitmediği, soykırımları, köleleştirilmeleri, işgalleri, emperyal arzuları ve insanın insana ve/veya insanın maddeye kulluğunu kamufle etmenin dışında erdemli bir anlam taşımamaktadır.Bu yüzden Amerikanın özgürlük erdemine dayanarak yükseldiğini kabul etmek doğru bir tespit olamaz.[1] Ancak ABD’nin kendi özgürlüklerinin yerine güvenliği koyarak çöküşe gittiği öngörüsü doğrudur



ABD eski dışişleri bakanı Madlane Albright bir televizyon programında Irak savaşında ölenler için “zor bir karardı ama buna değdiğini düşünüyorum” diye konuşmuştu. BOP hazırlayanlarda şimdilerde aynı şeyleri diyebiliyorlar. Üzerine milyonlarca masum insanın kanı ve gözyaşı adına toz kondurulmayan ise aynı uzmanların ifadeleri ile “Avrasya Havzasına ve enerji koridorlarına hakim olan dünyaya hakim olur” şeklinde formüllleştirilen petrol ve pis kapitalist çıkarlardır. Bu formülasyon dünya halklarına anlatılırken soğuk savaş sonrası öncelikle ‘haydut devlet’ kavramı icat edildi. Bush döneminde ise 11 Eylül ile planlarının uygulanması için fırsat doğduğunu gören neo-con lar ‘önleyici güç kullanımı’ diye bilinen ‘Bush Doktrini’ piyasaya sürdüler. Kendi yaşam tarzlarına tehdit olarak gördükleri düşman algıları konusunda yeni tanımlamalara gidenler bu tehdit odaklarını olgunlaşmadan imha etme şeklinde ki doktrini sistemleştirmeye başladılar. Bush yönetiminin bu doktrini geliştirmede İsrail ve Katil Şarondan ilham ve destek aldıklarını da eklemek gerekir.



BOP Karşısında Farklı Duruşlar



Projeye karşı tutumları şu şekilde özetleyebiliriz.Birincisi projenin tümünü benimseyen ve destekleyenlerdir . Bunları işbirlikçi iktidarlar , azınlıklar (Irak özelinde Kürtler) ,elit aydın ve alim kesimler seklinde örneklendirebiliriz. Projenin sıyası,ekonomik ve sosyal yönlerine olumlu bakanlar ise genelde yaşadıkları coğrafyalarda ki olumsuzluklara duyarlı olup bunun kendi iç dinamikleri yerine dışarıdan empoze ve dayatma ile daha köklü değişimlerin kısa vadede olabileceğine inananlardır. Bu kesimlerin bunun dış faktör vasıtasıyla gerçekleştirme arzusu iktidarı İslami muhalefete bırakmama düşüncesinin de bir tezahürüdür.Ekonomik gerilik,özelde okur-yazarlık oranının genelde ise eğitim durumunun çok düşük olması, sosyal adaletsizlik ,yüksek işsizlik ,verimsizlik ,sağlık problemleri ,kadın sorunu gibi konuların halledilmesi gereken sorunlar olarak her gün hissedilir olması BOP kapsamında bu problemlere aşılacağına yoğun bir vurgunun bulunması bu elit , entelektüel kesimlerin sempatisini neden olabilmektedir. Türkiye den bazı kalemlerde BOP ile dinde bir dönüştürülmenin hedeflenmesi projenin siyasal, sosyal ve ekonomik amaçlarını tartışmalı kılıp zarar vereceğinden çekinmektedirler.[2] Bu ifadelerle ,aman işin içine “Ilımlı İslami” katmayın yoksa tepki alırsınız ile insanların dinlerine dokunmayın da ne yaparsanız yapın düşüncesi sezilmekte Ancak böyle düşünenler şunu gözden kaçırıyorlar yada inatla görmek istemiyorlar : Problemlerin kaynağı ‘İslam’ değildir ki ‘Ilımlı’ hale sokup sorunlarımızı aşalım. Sorunların kaynağında yüzyıllarıdır iktidarlara muhalif olan İslamcılar değildir ki tasfiye edelim. Bataklığın sahipleri ABD ve İsrail’e uşak olan yönetimler ve onların anlayışlarıdır. Ortadoğu’nun masa başında cetvellerle parçalandığını ve mikro-milliyetçilikler (kavimcilik ,aşiretçilik vs. gibi) ile bu parçalanmışlığın kurulan ulus-devletlerde yeniden bir dağılmaya tabii tutulduğunu unutmamalıyız. 1920 lerde kurulan Türkiye ve İran ve 1950 lerde kurulan Mısır , Irak ve Suriye rejimlerinin ortak karakterinin laik – seküler olduğunu yine gözden kaçırmamalıyız. Bu ülkelerin yönetimlerinin belli bir süreye kadar ABD tarafından el üstünde tutulduğuna , zulümlerine ve ülkelerini hapishanelere çevirmelerine ses çıkarılmadığını da unutmayalım.



Projenin ana damarını teşkil eden ‘Ilımlı İslam” söylemi ise neo-oryantalist , Islamin protestanlaştırılması anlamına gelen bir süreçtir. BOP’a karşı tavır aldığını gördüğümüz bazı sağ-muhafazakar kesimlerin geleneksel din algısı ile “Ilımlı İslam” projesinin temel kodları örtüşmektedir. Bu bağlamda dirilişe ve direnmeye dönük yüze sahip Kur-an merkezli her yeniliğe karşı statükonun devamından yana olanların BOP’a karşı duruşları da tutarlı değildir. Kaldı ki bu kesimlerin zaten zihinsel temelleri karşıymış gibi göründükleri ‘Ilımlı Müslüman ve İslam” tipi ile örtüşmektedir.



Ilimli Islam , Sol , Kemalistler ve AKP


BOP’a karşı Türkiye de onurlu Müslüman kalemler kadar sol kesimlerden de projenin kodlarını okuma noktasında olumlu fikirlere rastlıyoruz. Buna örnek olarak Fetullah Gülen çizgisinin eleştirildiği yazıdan şu alıntıyı verebiliriz.“Amerikan emperyalizmi yakın dönemde değişik ülkelerde uygulamış olduğu “dine karşı din” modelini, bu sefer iç siyasete yönelik olarak değil, Ortadoğu’nun biçimlendirilmesi amacıyla dış siyasete yönelik olarak radikal islama karşı Amerkanın kanatları altına sığınmış olan llımlı islamı çıkarmak istenmektedir. Dinin eğilip bükülerek ABD emperyalizminin hizmetine verilmesi anlamına gelmektedir…”[3] Tabii ki fanatik laik kesimlerden aynı tür yorumlar beklenemez. Projede geçen “Ilımlı İslam” tabirlerinden bile huylananlar projeyi red etmemekle beraber Çevik Bir’in deyimi ile ” projenin öngördüğü ’ılımlı İslam’a dayalı yaklaşımın Türkiye için kabul edilemez bir yaklaşım olduğunu” belirterek laikliğe vurgu yapıyor ve “Onlar bizi örnek almak mecburiyetindedir’’ diyorlar.[4]



İslam dünyasında emperyalist-siyonist güçler ile işbirlikçi yönetimlere karşı mücadele veren Müslümanların BOP karşısındaki izzetli duruşlarını sevinerek takip ediyoruz. BOP’un gönüllüğü taşeronluğuna soyunarak kendi menfaatlerini korumaya çalışan Arap devlet adamlarında ise o izzeti görememekteyiz. Bunun nedenini ise R.Gannuşi şu şekilde özetlemektedir “Arap devletleri Siyonist kurumlarla iyi ilişkiler içerisindedirler.güvenlik içinde olmak,maddi yardım alabilmek, yaptıkları yanlışların üzerinin örtülmesi ve zulme sessiz kalmak için bu ilişkileri devam ettirmek zorundadırlar.Bunun örneğini ABD nın isteği üzerine Arap Birliği zirvesinin iptal edilmesi gösterilebilir”[5] Benzer diğer bir örnekte M.Kaddafi’dir. Şahsi menfaatleri ve iktidarı için Batıya ve ABD ye yakınlaşmak için her türlü taklayı atmaktadır.Ürdünun ise İsrail ve Amerika ile işbirlikçi tutumu ise kronikleşmiş bir durumdadır.



Herhalde bu yüzden olsa gerek Erdoğanın korsan İsrail katilleri için “devlet terörü” ve Filistinde ki katliamlar için “ insanlık dışı” tanımlamaları ile Tel Aviv Büyükelçisi ve Kudüs Başkonsolosunu istişare için Türkiye ye çağırması Arap medyasında büyük yankı yapıyor. Ancak Erdoğanın bu olumlu çıkışlarını haddinden fazla abartarak göklere çıkarmak doğru bir yaklaşım değildir. Kaldı ki Türkiye- İsrail Dostluk grubu bir iki istifanın dışında devam ediyor ve İsraile katliamlarını sürdürmesi için kaynak olarak 800 milyon dolarlık yeni Askeri ticaret anlaşmaları verilmek isteniyor. Erdoğan Katil Şaronun tüm katliamlarına karşı her insanın göstermesi gereken doğal refleksi göstermiştir. Ancak bunların sözde kalmayıp fiilayata geçirilmesi gerekmektedir. Erdoğanın İsraile karşı çıkışlarının İKÖ Genel sekreteri seçimlerinde Türkiyenin adayının seçilmesi için destek arayışlarına ve Türk- İsrail ilişkilerinde K.Irak konusunda ciddi rahatsızlıklar oluştuğu bir zamana denk gelmiş olmasını bazı Arap gazetecilerin dikkatinden kaçmamıştır.[6] Ancak iktidarlara karşı hoş görünmenin her türlü versiyonunda usta sağ-muhafazakar kesimler AKP ve Erdoğana metiyeler düzmekten kendilerini alamamıştır.Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlunun proaktiif bir dış politika sürdürdüklerinden dolayı öven Türkiyeli kalemler Erdoğanın BOP’un başarılı olması için İsrailin durdurulması gerektiğini vurgusundaki bir işgal projesinin kabullenmesi ve aktif rol alınması gerçeğini görmemezlikten geliyorlar.[7]





Projeye Tavır Alan Ülkeler



Ortadoğu da 22 ülkeyi kapsamı içerisine alan projeye karşı Mısır ve S.Arabistan menfi bir tutum alarak soğuk bakıyor. Abdullah Gül Mısır ziyareti sonrası gazetecilerinin soruları üzerine Mısır yönetimi için “BOP’un Ortadoğuya fayda getirmeyeceğini düşünüyorlar. Irak ve Filistin olayları ile arasındaki zamanlama noktasında dikkatimizi çektiler. Değişimin

yerli karakter taşıması gerektiğini yoksa dıştan empozenin reaksiyonlara neden olabileceğini düşünüyorlar ” dedi.[8] Hatta Mısır ve S.Arabistan Amerika da yapılan ve BOP’un tartışıldığı G-8 zirvesine davet edildikleri halde katılmayarak tepkilerini gösterdiler. Erdoğan ise “demokratik ortak” sıfatı ile çağrıldığı toplantıya BOP’a sıcak baktıklarını ifade ederek gitti. Gazeteci Hüsnü Mahalli ,BOP’ un konuşulduğu NATO zirvesi sonrası basın açıklaması yapan Bush un konuşmalarını değerlendirirken[9] Ortadoğu ülkelerine örnek olarak gösterip desteklerini aldıklarını ifade ettiği ülkelerin (Kuveyt , Ürdün , Umman gibi ) hiç birinde demokrasinin olmadığını ve ABD ye tam bir teslimiyetin olduğunu ifade ediyordu.



Mısırlı aydınlar ise BOP’a soğuk bakarak hedef 22 ülkede ki tek parti yada krallık yönetimlerinin sorumlusunun ABD olduğunu ve bu yüzden ABD nın iyi niyetli olmadıklarını söylüyorlar. Ancak buna rağmen bölge rejimlerinin değişmesi gerektiğini ifade ediyorlar. BOP’u ABD nüfusunun İslam coğrafyasında pekiştirilip artırma projesi olarak görüyorlar. Türkiye nın projede aktif rol almasını ise laik ve İsrail- ABD ile iyi ilişkiler içerisinde olmasından dolayı iyi bir seçim olarak değerlendiriyorlar.[10]



İslamla Mücadele Yöntemleri ve Figüranları


“Onlara: “yeryüzünde bozgunculuk yapmayın”dendiği zaman: “Biz sadece düzelticileriz” derler ” (2/11)



Bushun Basra ve Guney Asya danışmanı, Afgan asilli ,neo con,petrol şirketlerinin güvendiği bir isim olan Zalmay Halilzat`in esinin Smity Richardson Vakfı tarafından desteklenen raporda İslam ile mücadelede takip edilecek stratejiler ve söylemler bulunmakta. Rapordaki direnişçi İslam ve müslümanlar ile mücadele noktasındaki önerileri şu şekilde özetleyebiliriz.

Modernist ve laik müslümanlarin desteklenmesi. Modernistlerin kadroların oluşturulması.Laik kurumların etkin kılınması
Geleneksel müslümanların radikal müslümanlara karşı desteklenmesi. Gelenekseller ile modernistleri birbirlerine yakınlaştırma.
Radikallerle savaşın sürdürülmesi. Şiddet eylemlerinin sonuçlarının abartılması (Fetullah Gülenın Nuriye Akman ile yaptığı röportajda Usama Bin Ladinden nefret ettiğinin üzerine basa basa söylemsi gibi [11] )
İslam da din ve devletin birbirinden ayrı olduğunu ve bunu kabul etmenin imanı tehlikeye atmadığı düşüncesinin desteklenmesi
Batili İslam tezinin desteklenmesi. Türk Islami ,Mala Islami ,Amerikan Islami vs. Kavramlarını yaygınlaştırmak.
Sufizmi desteklemek.[12]


Bu raporda yazılanları okuduktan sonra aşağıdaki BOP kapsamındaki yorumları daha iyi tahlil edebiliriz. Yine böylelikle kimlerin bu projede aktif rol aldıklarını görebiliriz. Turkiyede Diyanet İşleri Başkanlığı gibi hem ABD de BOP a destek verip Ilımlı İslami kucaklayanlar Nato zirvesi dolayısıyla projenin örnek ülkesinde Bushla ayni karede görünmekten çekinmiyorlar. Bushun vermek istediği biz İslama karşı değiliz. Biz asil direnişçilere (onların tabiri ile teröristlere) karşıyız mesajının halk kitlelerine verilmesine ortak olunuyor.



Emperyalist güçlerin İslam topraklarını işgal etmesine Allahın Dinine savaş açmasına, müslüman halklara esaret gömleği giydirmesine sessiz kalanlar efendilerinin topraklarında köleleşmiş beyinleri ile onlara hoş görünmek ve dostluk bağlarını kuvvetlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Washington da düzenlenen bir panelde konuşan Şeyh Kabanı, ABD yönetimi küresel zulümlerinde başarı sağlaması için tasavvufçular çalışmasını önermekte. Çünkü sufiler baştaki lidere zalimde olsa savaş açmazlar itaat ederler demektedir.[13]



Cebrail bile parti kursa üye olmam diyen Fetullah Gülen Türkiye yerelinde 28 Şubat sonrası seçimlerinde DSP ile flört edip Baykal ve Ecevite övücü sözler sarf etmesinin öznelerinin yerini şimdilerde AKP ve Erdoğan- Gül ikilisi almış olmalı. Gülen dünya genelinde ise yaşadığı ülke olan BAD den olsa gerek Bush ‘un partisi Cumhuriyetçilere üye gibi durmakta. Gülen Cebrail bile parti kursa üye olmam derken şeytanın dostlarının (Bush ve neo-conların) partisi ile aynı çizgide ilerlemekte. Türkiye de yapılan hoşgörü ve diyalog eksenli Abant toplantılarının sonuncusunun Washington da tertiplenmesi bu çizginin devamını teşkil ediyor.



Efendilerinin topraklarında onları İslama ve müslümanlara karşı bilgilendirmeyenler ise bulundukları coğrafyalarda ellerindeki imkanlarla uşaklık pozisyonlarını devam ettiriyorlar. Amerikan işgali altındaki Irak takı gazetelere yansıyan su resmi iyi okumalıyız.

Irak ‘ın yeni yönetimi görevi devralma nedeni ile bir tören düzenliyor. Törende Iraklı bir iman Kur’an-ı Kerimden ayetler okuyor. “Hepiniz Allahın ipine sımsıkı sarılın.Dağılmayın .Allahın sizlere verdiği nimetleri hatırlayın. Siz düşman idiniz ve Allah sizin kalplerinizi birbirlerine yakınlaştırdı. Ve Allah’ ın nimetleri üzerine kardeş oldunuz.. (3/102)” Burada verilen mesajlar yeni yönetim dinine bağlıdır, Irak halkı bu yönetimi desteklemektedir ,direnişçiler değil biz müslümanız ,birlik Allahın emridir ,bu yüzden yeni yönetim birlik için ABD ile işbirliği yapmaktadır[14] seklinde özetlenebilir. Allahın ayetlerini Ilımlı İslam projesi ile nasıl çarpıtıldığına ve müslüman halkların bu proje ile edilgen, kaderci bir duruma düşürüleceğini görebiliriz.



11 Eylül sonrası işgal projeleri (Afganistan ,Irak ) için İslam ülkelerinden yazar , gazeteci ve aydın tiplerine büyük miktarda paraların aktarıldığı biliniyor. Daha büyük bir proje olan BOP içinde kulis yapıp , halklarını kaldırıp ABD yi şirin göstermek isteyenlere yeni kaynakların aktarıldığını söyleyebiliriz. İslami düşmanla mücadele ettirmek yerine hem düşünce – fikir boyutunda kendi içerisinde bir çatışmaya gitmesi ve kaos yaşaması istenmekte hem de Müslümanların Ilımlı ,Radikal ayrımı yapılarak birbirlerine düşürülmesi planlanmaktadır. Müslümanlar bu oyunu bozmak zorundadır. Bunun yolu ise kendi dinamiklerini harekete geçirerek , sahih bir din anlayışıyla Kuran merkezli, tevhit ve adalet şiarlarıyla uzun soluklu bir mücadelenin oluşmasından geçmektedir.

Güney Uzun

10.07.2004

Haksöz Dergisi / Temmuz-2004





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Mustafa Özel –Anlayış Dergisi –Mart 2004 . M.Özel Küçük Amerikanın Büyük Ortadoğu Projesi başlıklı yazısında ABD ’nın kurucularından bu yana özgürlük erdemi ile imparatorluk özlemi peşinde koştuğunu ama şimdilerde özgürlük yerine güvenliğin alması ile paradigma kayması yaşadığını ifade ediyor. Burada ki tezine kaynak olarak ta “Her sosyal sistem bir erdeme dayalı olarak yükselir sonra aynı erdemim içinin boşaltılması ile çöker” çıkarımını kullanıyor.

[2] Bop’un Ilımlı İslam’ı – Yalçın Akdoğan – Yeni Şafak -15.03.2004

[3] Devrimci Halkın Birliği – http://www.halkinbirligi.de – BOP’un En Büyük Saç Ayağı Ilımlı İslam - Başyazı

[4] http://www.kenthaber.com – Çevik Bir : Türkiye BOP’un dışında kalamaz – 11.06.2004

[5] Özgür İrade – Amerikalılar Irakta Moğolları Aratmıyor – Özgür İrade – sayı 2

[6] Zaman Gazetesi – 07.07.2004 - Al-Hayat gazetesi - ABDULLAH AL ASHAAL

[7] Altınoluk Dergisi – Beytullah Demircioğlu – Temmuz 2004

[8] http://www.ntv.com.tr - 07.06.2004

[9] Hüsnü Mahalli – Cnn Türk Haber Akşam Bülteni – 29.06.2004

[10] Mısırlı Aydınlar BOP’a Soğuk Bakıyor.- Aksiyon Dergisi – Sayı 499

[11] Fetullah Gülen İle Röportaj – Nuriye Akman – Zaman Gazetesi

[12] Bop`un Islamla mucadele stratejisi . Dunden Bugune Tercuman Gazetesi . 19.06.2004 . Rapor hakkinda daha detayli bilgi icin http://www.rabd.org/publications/MR/MR1716/MR1716.pdf

[13] Umran Dergisi – Haziran 2004

[14] Ahmet Hakan Coşkun ,Sabah Gazetesi – 03.06.2004

http://www.geocities.com/kureseldirenis/ozel/ms46.htm
Ekleme Tarihi: 02.03.2006 - 12:34
Bu mesajı bildir   ord_prof üyenin diğer mesajları ord_prof`in Profili ord_prof Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1296 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.66220 saniyede açıldı