ivermektine generique luvox ivermektin fluvoxamine kaletra prograf propecia proscar protonix protopic provas comp provas maxx provas provera pyridium ranimed ranisifar rebetol red viagra regepar reglan remeron reminyl renagel renova requip resochine retin a retrovir revatio revia rheumatrex rhinocort rhinovent risperdal rivodarone robaxin rocaltrol rogaine rudopram rulid rulide salazopyrin saroten selecim septicol
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Bilinen ve bilinmeyen İslamcılar...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
YENISAFAK su an offline YENISAFAK  
Bilinen ve bilinmeyen İslamcılar...

169 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.05.2007
En Son On: 06.08.2009 - 20:33
Cinsiyeti: Erkek 
Said-i Nursi'nin ölümü, İslamcı akımlar için bir dönüm noktasıydı. Türkiye, darbe söylentileriyle çalkalanırken, en büyük İslamcı güç Nurcular liderlerinin ölümüne ağlıyorlardı. Said-i Nursi'nin ölümünden bu yana 40 yıl geçti, bu dönemde İslamcı hareket çok farklı boyutlara ulaştı. 1960'larda esen demokrasi ve özgürlük rüzgârına karşı bir dalgakıran olarak düşünülen İslamcı hareket, bu anlayış içinde serpilip büyüdü. Devletin himayesi altında kurulan Komünizmle Mücadele Dernekleri, solcuların üzerine saldırtıldı. Bu arada İslamcı hareket içinden büyük bir grup merkez sağın kontrolünden çıktı ve kendisine özgü bir siyasi parti kurdu. Erbakan ve arkadaşlarının Milli Nizam Partisi'yle başlayan partileşme süreci, çeşitli kapatma ve açılmalarla Fazilet Partisi'ne kadar geldi. Onların karşısında yer alan ve AP'yi destekleyen Nurcular, bu süreçte ister istemez siyasileşince kendi içlerinde bir yığın bölünmeler yaşadı. Fethullah Gülen, son yıllarda Nurcular içinde en çok büyüyen cemaatin lideri olarak sivrildi.

Büyük bir ekonomik güç yaratıp bir eğitim ordusuna sahip olan Fethullah Hoca'nın yolculuğu da ilginç iniş çıkışlarla dolu. Bu 40 yılın içinde gerçekleşen üç askeri müdahale, siyasi İslamın serüveninde kalıcı izler bıraktı. Bu yazı dizimizde, daha çok İslamcı hareketin iç çekişmelerini ele aldık. Araştırmamız İslamcıların iç tarihini yansıtıyor bir bakıma. Değişik yapı ve anlayıştaki İslamcıların kendi aralarındaki birlik ve bölünmelerini incelemeye ve bunun nedenlerini tahlil etmeye çaba sarf ettik.

Bunu yaparken bu tarihi yaşamış insanlara ulaşmaya çalıştık, onlara sorular yönelttik. Bu 40 yıllık tarihin tabii ki birçok boyutu var. Biz daha çok İslamcılığın siyasi ve cemaat tarihi üzerinde durduk. Bu akımların ekonomik ve toplumsal boyutları da ayrı bir incelemeyi gerektiriyor. İslamcıların kendi kaynaklarını kullanmaya, değerlendirmeye ve mümkün olduğu kadar yalın bir gerçeklikle onların tarihini aktarmaya çabaladık.

Siyasi İslamın, karanlıkta kalmış, bilinmeyen yönlerini oldukça kapsamlı bir şekilde ele alışımızın nedeni, bu konuyu merak edenlere, bu tarihi araştırmak isteyenlere yardımcı olmak ve Türkiye'nin gerçeği olan bir olguyu gözler önüne sermektir.

Siyasi İslamın 40 yıllık tarihini ele alırsak, iki ana gövdeyle karşılaştığımızı görürüz. Bunlardan birisi Necmettin Erbakan'ın temsil ettiği partileşme misyonu, diğeri ise bugün Fethullah Gülen'le temsil edilen cemaatleşme misyonu. Her iki liderin kaderi, bir araya gelmelerine veya karşı taraflarda durmalarına yol açtı. Şimdi her ikisi de devletten gelen darbelerle sarsıldı. Yazı dizimizde, bilinmeyen İslamcı hareketin son 40 yılı içinde, iki liderin ittifak yapan ve kavga eden tarihlerini de ele almaya çalıştık. Erbakan ve Fethullah Gülen'i yargılamak gibi bir niyet gütmedik. Biz, Türkiye'nin bir gerçeği olan İslamcıların tarihini kendi gerçekliği içinde aktarmayı tercih ettik. Diziye katkıda bulunmayı düşünen herkese açık olduğumuzu hatırlatalım.



--------------------------------------------------------------------------------

Said-i Nursi'den sonra Ağabeyler Konseyi
* Nur cemaati Said-i Nursi'nin cenazesinin gömülmesinden bir süre sonra Zübeyir Gündüzalp'i lider seçti. Ama bu seçim, cemaatin içindeki tartışmaları bitirmedi. Said-i Nursi'den sonra Nurcu hareketinin asıl liderliği Zübeyir Gündüzalp'in başında bulunduğu 'Ağabeyler Konseyi' idi. Konsey, Zübeyir Gündüzalp, Tahiri Mutlu, Mustafa Sungur, Bayram Yüksel, Ceylan Çalışkan, Mehmet Fırıncı, Mehmet Emin Birinci, Avukat Bekir Berk, Abdullah Yeğin gibi isimlerden oluşuyordu.

*Nur cemaatinin yeni lideri Zübeyir Gündüzalp, ancak planlı ve merkezi bir yönetimin ihtilafları çözebileceğini düşünüyordu. İstanbul'a dönünce Süleymaniye'de Kirazlı Mescit Sokağı'nda bulunan 46 numaralı evi, Nurcuların merkezi olarak belirledi. Mehmet Fırıncı, M. Emin Birinci, daha sonra aralarına katılacak olan Mehmet Kutlular, Kirazlı Mescit Sokağı'ndaki evin müdavimi oldular. Cemaatle ilgili kararlar, Said-i Nursi'nin eserlerinin basımı, açılan dersanelerin tespitleri hep bu evde düzenlendi.

Nurcuların lideri Said-i Nursi 23 Mart 1960'ta Şanlıurfa'da yaşamını yitirince, Nurcular, 'bundan sonra ne olacak' kaygısına düştüler. 'Üstad'ın ölümü' nü duyan bütün Nurcular bulundukları yerlerden Şanlıurfa'ya akın ettiler.

Asker ve polislerin şehirde bir kargaşa çıkmaması için aldığı olağanüstü güvenlik önlemleri Urfa'ya toplanan Nurcuları tedirgin ediyordu.

Said-i Nursi'nin en yakınlarından olan Zübeyir Gündüzalp, Bayram Yüksel, Mustafa Sungur, Tahiri Mutlu, Hüsrev Altınbaşak, Ceylan Çalışkan gibi Nurcuların 'Ağabeyler' kesimi, bir yandan cenazeyle, bir yandan da akın akın şehre gelen Nurcularla ilgilendiler.

Gelen Nurcular hem üzüntülü hem de öfkeliydi. Nurcuların önemli isimlerinden Mehmet Kayalar , asker ve polisleri görünce sinirlenerek, onlara karşı bir silahlı harekâta girişme düşüncesine kapıldı. Urfa'ya gelip yerleştiği otel odasında, yanına gelen Zübeyir Gündüzalp ile Mustafa Sungur'a isyan fikrini açtı.

''Silahlı adamlarım hazır. Karar verin, bu askerlere iyi bir ders vereyim ve Nurcuların kim olduğunu göstermek için harekete geçeyim.''

Mehmet Kayalar'a durumun nazik olduğu, şu an cenazenin defni ile uğraşılacağı, isyan fikrinin uygun olmayacağı izah edilmesine rağmen Mehmet Kayalar tatmin olmadı. ''Hele şu matem havası bitsin, bakın o zaman neler olacak!'' diyerek tepkilerini sürdürdü. Bu konuşmanın ardından birlikte Ulucami'ye gittiler.

Mehmet Kayalar, Said-i Nursi'nin cenazesini görmek için gelenlerle, fotoğraf çekmek isteyen gazeteciler arasında itişme olunca gazetecileri tartakladı, birkaçını kolundan tutup sürükledi. Olaylar büyümeden zor yatıştırıldı.

Bu kargaşaya yeni bir kargaşa eklendi: Said-i Nursi'nin cenazesi nereye gömülecekti?

Said-i Nursi, Isparta ve Barla'da çok sürgün kaldığı için kimi Nurcular cenazenin Isparta'ya gömülmesini istiyordu. Hatta DP'nin Isparta milletvekillerini devreye sokup, bu isteklerini Başbakan Adnan Menderes 'e ulaştırdılar. Menderes, milletvekillerine bu kararı Nurcuların vermesini söyledi. Cemaatin bir kısmı, özellikle Said-i Nursi'nin yakınlarından Hüsrev Altınbaşak cenazenin Isparta'ya gömülmesini savunurken Zübeyir Gündüzalp, Mustafa Sungur, Bayram Yüksel gibi 'Ağabeyler' , ''Evliyaullah öldüğü yere defnedilir'' diyerek Urfa'ya gömülmesinden yana tavır aldılar. Zaten Said-i Nursi, ''Ben Urfa'ya ölmeye geldim'' demişti.

Urfa'ya gömülmesi eğilimi ağır bastı. Şimdi karşılarında daha önemli bir sorun vardı.

Said-i Nursi'nin ölümünden sonra Nurcuların durumu ne olacaktı? Bölünmeler yaşanacak mıydı? Nurcu harekâtının başına kim geçecekti? Şimdiden başgösteren kimi farklılıklar cemaati nasıl etkileyecekti?

Hüsrev Altınbaşak: Zübeyir büyük hain

Cemaat Said-İ Nursi'nin cenazesinin gömülmesinden bir süre sonra Zübeyir Gündüzalp'i lider seçti. Ama bu seçim, cemaatin içindeki tartışmaları bitirmedi.

Said-i Nursi'den sonra Nurcu hareketinin asıl liderliği Zübeyir Gündüzalp'in başında bulunduğu 'Ağabeyler Konseyi' idi. Zübeyir Gündüzalp, Tahiri Mutlu, Mustafa Sungur, Bayram Yüksel, Ceylan Çalışkan, Mehmet Fırıncı , Mehmet Emin Birinci , Avukat Bekir Berk , Abdullah Yeğin gibi isimlerden oluşan bir konseydi bu.

Ama 'Yazıcı Nurcular' ın lideri Hüsrev Altınbaşak onları 'hain' ilan ediyor, Zübeyir Gündüzalp'e de 'Hain-i Ekber' (Büyük Hain) diyordu. Ve onun bu katı tutumu endişe verici boyuttaydı. Cemaatin yara almaması için Hüsrev Altınbaşak ile görüşmek gerekiyordu, ama o görüşme taleplerini reddediyordu. 'Hainlerle görüşemeyeceğini' söylüyordu. Zübeyir'e ve kendine suikast düzenlediğini düşündüğü Bekir Berk'e kesin karşıydı. Bekir Berk'in Altınbaşak'a gönderdiği düdüklü tencere evde patlayınca Hüsrev Efendi, Bekir Berk'in kendisini yok etmek istediğine inanmıştı. Hüsrev Efendi ile yıllarca beraber olan ve ondan yazı
dersleri alan Bayram Yüksel görüşmek istedi, ama Hüsrev Efendi onunla da görüşmedi. Bayram Yüksel'i kapıdan geri çevirdi.

Israrlı görüşme talepleri artınca Hüsrev Efendi sadece Mehmet Kırkıncı Hoca ile görüşebileceğini söyledi ve Mehmet Kırkıncı, Erzurum'dan Hüsrev Efendi'nin yanına geldi. Kırk senedir hiç dışarıya çıkmayarak Kur'an-ı yazma işini bitirdiğini, şimdi de Cevşen'i (Dua Kitabı) yazdığını söyleyen Hüsrev Efendi, Kırkıncı Hoca'yı dinledi ve ''Ben onların hepsini reddettim'' diyerek Kırkıncı Hoca'yı da yanından kovdu.

'Yazıcılar' ın lideri Hüsrev Efendi, hareket içinde saygın bir kişiydi. Onun etkisiyle 'Yazıcılar' , Denizli, Kütahya, Eskişehir, İzmir gibi yerlerde ağırlıklarını hissettiriyordu. Ege bölgesi, Yazıcılar'ın kalesi oluvermişti. Bunun üzerine Zübeyir Gündüzalp, Mehmet Fırıncı ve Bekir Berk Ege bölgesine gittiler. Çoğu yerde dersanelere alınmadılar, kimi yerde tartışmalar, kavgalar yaşandı, kimi yerlerde ağır hakaretlere maruz kaldılar.

Zübeyir Gündüzalp, ancak daha planlı ve merkezi bir yönetimin ihtilafları çözebileceğini düşünüyordu. İstanbul'a dönünce Süleymaniye'de Kirazlı Mescit Sokağı'nda bulunan 46 numaralı evi, Nurcuların merkezi olarak tahsis etti. Mehmet Fırıncı, M. Emin Birinci, daha sonra aralarına katılacak olan Mehmet Kutlular , Kirazlı Mescit Sokağındaki evin müdavimi oldular. Cemaatle ilgili kararlar, Said-i Nursi'nin eserlerinin basımı, açılan dersanelerin tespitleri hep bu evde düzenlendi. Öyle bir zaman geldi ki, cemaat bu evle anılır oldu: Kirazlı Mescit Cemaati...

Cemaatteki tartışmalardan sonra Said-i Nursi'nin Urfa'da gömülmesine karar verildi.



--------------------------------------------------------------------------------

Cemaatin yeni lideri: Zübeyir Gündüzalp
Nurcuların bir kesimi, cemaatin başına bir kişinin seçilmesini isterken, kimileri ise Said-i Nursi'nin en yakınlarından oluşan bir 'İstişare Heyeti' nin kurulmasını ve bu 'Ağabeyler Konseyi' nin hareketi yönlendirmesini uygun görüyordu. Bazıları siyasi bir teşkilat kurmayı, bazıları da devlete başkaldırıp silahlı mücadele verilmesini önerdiler. Bu tür farklı fikirler ortaya çıkınca Zübeyir Gündüzalp, Said-i Nursi'nin yakınlarından oluşan ağabeyleri, cemaatin önde gelenlerini ve iddia sahiplerini bir araya topladı. Tahiri Mutlu, Mustafa Sungur, Ceylan Çalışkan, Hüsnü Yeğin, Bayram Yüksel, Mehmet Fırıncı gibi Nur cemaatinin ağabeyleri,
içlerinde 'en cevval ve en fedakâr' gördükleri Zübeyir Gündüzalp'i bu hareketin başına seçtiler. Kendileri de, Zübeyir Gündüzalp'in altında bir istişare heyeti oluşturdular. Gerçekte cemaatin başı, Said-i Nursi'nin resmen vekil tayin ettiği Ceylan Çalışkan'dı. Zübeyir Gündüzalp'e yöneltilen liderlik sıfatı ve ona yönelik sevgi ağır bastığından Ceylan Çalışkan bu konuda sesini çıkarmamıştı. Çalışkan, bir trafik kazasında ölüp ceketinin cebinden Said-i Nursi'nin 'Ceylan Çalışkan benim vekilimdir' yazısı ortaya çıkıncaya kadar cemaatin bu durumdan haberi olmadı. Zübeyir Gündüzalp'in lider seçilmesi, cemaatin içindeki tartışmaları bitirmedi. Devlet tarafından Nurculara yönelik tutuklamalar, soruşturmalar sürerken, o dönemde sayıları 750 bini bulan Nurcular içinde liderlik yarışmaları da hız kazandı. Cemaat devletle ve post kavgasıyla uğraşmak zorunda kaldı.Said-i Nursi'nin sağlığında başlayan 'Yazıcılar-Okuyucular' bölünmesi bu kez açıkça ortaya çıktı. Bu, cemaatte yaşanan ilk bölünme olarak tarihe geçti. Said-i Nursi'nin ölümünden ve 27 Mayıs ihtilalinin gerçekleşmesinden sonra bu karışıklık daha da büyüdü. 'Yazıcılar' , Hüsrev Altınbaşak önderliğinde ayrı bir grup haline dönüştü. Altınbaşak, 'Üstad-ı sanilik' (Said-i Nursi'den sonraki Üstat) iddiasını taşıyordu. Çünkü Said-i Nursi'nin ilk talebelerindendi ve Said-i Nursi'nin eserlerini Osmanlıca el yazısıyla yazarak çoğaltanların başındaydı. Zaten Nurculuk başlangıçta bu yolla yaygınlaşmıştı. Hüsrev, Tahiri, Hulusi Bey, İslamköylü
Hafız Ali, Mübarek Mustafa, Santral Sabri gibiler, 1930 ve 1940'larda, risaleleri bizzat el yazısıyla kaleme alarak çoğaltmışlardı. Bu yazma ve yazarak çoğaltma işini yapanlar Nurcular arasında 'Yazıcılar' diye anıldılar.

Silahlı mı silahsız mı?

Zübeyir Gündüzalp, Ceylan Çalışkan, Mustafa Sungur, Bayram Yüksel, Mehmet Fırıncı, Mehmet Emin Birinci ve Bekir Berk gibi isimler ise ikinci kuşaktan Nurculardı. Cemaate sonradan katılmışlardı. Bu ekip, Said-i Nursi'nin eserlerini Latin harfleriyle kitap halinde basıyordu. Bu nedenle onların adı da 'Okuyucular' dı. Hüsrev Efendi, hem sonradan geldikleri için onların kendisine tabi olmasını istemekte, hem de 'yazma' işini bırakıp Latin harfleriyle kitap bastıkları için kızmaktaydı.

Çevresindekileri, 'Üstad-ı Sani' dedikleri Hüsrev Efendi'ye, zamanla 'Ruy-i Zeminin Halifesi' (Yeryüzünün Halifesi) demeye başladılar.

Bir başka lider adayı, Mehmet Kayalar, etrafındakileri silahlandırma çabası gösteriyordu. O, 'okumakla - yazmakla' değil, 'silahla' Nurculuğun yaygınlaşacağı inancındaydı.

Mehmet Kayalar gibi düşünen bir lider adayı da Elazığ'dan Müslim Gündüz'dü. Silahlı mücadelenin gerekliliğine inandığı ve Kayseri tarafında yandaşlarıyla atış talimleri yapacak kadar işi ileri götürdüğü, bu tarihi bilenler tarafından dile getiriliyordu. (İslam Yaşar, Muhabbet Fedaileri, Yeni Asya Neşriyatı)

Bir başka aday, Ankara'dan Said Özdemir 'di. Nurcular için önemli bir ağabey olan Said Özdemir, cemaat içinde oldukça etkili bir isimdi. Daha sonra Nurculuğun 'Tenvir' kolunu oluşturacak olan Said Özdemir'in Ankara'da adamlarıyla silahlı dolaştığı söylentisi de yaygındı.

Bir lider adayı daha: Fethullah Gülen

O dönemde bir lider adayı daha gizli hazırlıklar içindeydi: Erzurumlu bir vaiz olan Fethullah Gülen. Nurculuğun Erzurum'da en etkili ismi Mehmet Kırkıncı Hoca, Osman Demirci (AP'nin Nurcu milletvekili) ve Muzaffer Aslan sayesinde cemaatle tanıştı ve onlara katılmak istedi.

Fethullah Gülen bu duygularını şöyle dile getiriyordu: ''Allah'ım bahtına düştüm, beni de bu arkadaşların arasına kat. Onlardan biri olayım. Bu hizmetle bütünleşeyim. Dıştan gelip giden insan olmayayım. Kendimi bu hizmete vakfedeyim.''

Edirne ve Kırklareli'nde görevli olduğu dönemde, camilerde yaptığı konuşmalar yoluyla etrafında insanlar toplamaya başlamış, Nurcuları ve diğer dini çevreleri etkilemişti. Hep ağlayan, hep Hz. Muhammed 'i ve onun döneminde yaşayan sahabeleri anlatan, bazen kendini yerden yere atan konuşma tarzı ile dikkatleri üzerine çekiyordu. Okuyuculuk, yazıcılık, silahlı mücadele gibi tarzlardan ayrı olarak 'hitabet' yoluyla etkiliyordu. O konuşarak hizmet edecekti.

Bir başka tarz daha geliştirdi: Açıkça Nurcu olduğunu söylemedi, Nurcu ağabeylerin arasına fazla girmedi, konuşmalarında Said-i Nursi'nin adını pek kullanmadı. Daha Edirne ve Kırklareli'nde iken cemaatin içinde yeni bir tarzın temsilcisi olmayı, etrafında yetiştirdiklerini devletin önemli kademelerine yerleştirmeyi ve bir zaman sonra devleti içeriden fethetmeyi hedefliyordu. Bütün cemaatlerin ve tarikatların sevip saydığı Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tunagör 'ün teşvikiyle Fethullah Gülen İzmir'e tayin edildi ve orada hedefine uygun ve kendine has bir örgütlenme içine girdi.
Ekleme Tarihi: 25.05.2007 - 18:13
Bu mesajı bildir   YENISAFAK üyenin diğer mesajları YENISAFAK`in Profili YENISAFAK Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları göster
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 Bilinen ve bilinmeyen İslamcılar...
YENISAFAK 25.05.2007 - 18:13
 Bilinen ve bilinmeyen İslamcılar...
muhammed yusa 25.05.2007 - 18:25
 islamcılık......
muhammed yusa 25.05.2007 - 18:37
 Bilinen ve bilinmeyen İslamcılar...
muhammed yusa 25.05.2007 - 18:41
 RE:
YENISAFAK 27.05.2007 - 19:35

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1030 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
gariban (49), m.durmus (48), asilzade (44), amedinem (53), iorka (46), EgYpT_girL (35), Sunguroglu (68), ayse_adige (35), gülbaharým (49), RACÝ (42), dogan60 (54), Lazoglu61 (47), kubrausta1994 (30), gülmeryem (46), iy2varsin (40), memedim (45), beyaz_sevda (40), fb65 (50), tugba.yar (50), mrt_55 (43), firdeus (45), yasa (38), mrk1 (55), baydarli571 (41), M.Erdem (57), erdal_agca (51), huseyinkaraca (41), Mackali-61 (63), Kenan26 (47), regaib (39), k_kerim (38), Vural_25 (44), AÞ&Yacute.. (39), gökdeniz (52), tfn (55), kayavuz (38), NUR sakird (43)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55992 saniyede açıldı