Emsal, ha...

AİHM'den beklenen karar: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin büyük dairesi, İstanbul Üniversitesi'nin eski öğrencisi Leyla Şahin'in temyiz başvurusunu reddetti.

Büyük daire, Şahin Davası'nda önceki kararı onadı ve "Türkiye'nin türban yasağı nedeniyle insan hakları ihlalinde bulunmadığı" görüşüne vardı...

İÜ Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin 1998'de başörtülü olduğu gerekçesiyle gördüğü 'kırmızı kart'ın "insan hakları ihlali" olduğu gerekçesiyle AİHM'de dava açmış; AİHM 29 Haziran 2004'te Şahin'in başvurusunu karara bağlayarak Türkiye'deki başörtüsü yasağını desteklemişti...

İstanbul'da başı kapalı olarak üniversite okuyamayan Leyla Şahin mağdur üç arkadaşıyla birlikte Viyana'ya gitmiş ve Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 2003 yılında mezun olmuştu!

***

AİHM'nin büyük dairesi başörtüsü aleyhindeki kararı 1'e karşı 16 oyla aldı. Karara iştirak etmeyen Belçikalı yargıç Françoise Tulkens AİHM'nin nihai kararı için "Laikliği koruyucu bir karar değil" vurgusunu yaptı!

AİHM'nin bu kararı eğitim ve din özgürlüğüne ciddi bir darbe vurdu. AİHM'nin insan haklarına, hukuka ve de laikliğin özüne aykırı kararı, tümüyle siyasi bir karar!

Türkiye'deki laikçiler AİHM'nin nihai kararını dünden itibaren tepe tepe kullanmaya başladılar. Bundan sonra da mütemadiyen söz konusu kararın arkasına sığınarak yasakçılığın konforunu yaşayacaklar, yasakçılıkla övünecekler!

YÖK Kuvvetleri Başkanı Erdoğan Teziç dün kararı değerlendirirken "AİHM'nin kararı ile birlikte Türkiye'deki tartışma bitecektir. Kesin hüküm verildi. Bu bağlayıcı bir karardır. Türkiye'de artık böyle bir kararın aksine hiçbir düzenleme yapılamaz!" diyordu...

Oysa, Teziç'in ve türban yasakçısı laikçilerin cevabını vermesi gereken çok yaman bir soru var: AİHM'ne rağmen Avrupa'nın hiçbir üniversitesinde neden başörtüsü yasağı yok?

AİHM'nin türban aleyhindeki kararı sadece Türkiye'deki uygulama hakkında bir hüküm içeriyor. Yoksa, Avrupa için hiçbir surette bağlayıcı değil!

Şayet bağlayıcı olsaydı, yani Avrupa'daki üniversiteler için örnek oluştursaydı, 29 Haziran 2004 tarihini takip eden ilk ders yılından itibaren Laik Avrupa'nın tüm üniversitelerine başörtüsü yasağı konurdu

Ama konmadı; konması söz konusu dahi olmadı! Bundan sonra da olmayacak
AİHM'nin 'kesin kararı' ile Türkiye'de türban tartışması bitmeyecektir; bitmesi mümkün değildir. Çünkü, AİHM'nin kararı Avrupa'daki üniversitelere türban yasağı getirmek üzere hukuki bir dayanak-ölçü teşkil edemiyor; edemeyecek de...

Teziç, başörtüsü meselesinde gözbağcılığı, kamuoyunu yanıltmayı, kaçamak cevapları acilen bir kenara bırakıp bir an önce 'Laik Avrupa' üniversitelerinde neden türban yasağı olmadığını açıklamak zorunda!

Dünden itibaren Türkiye'deki laikçi medya "AİHM kararının Avrupa genelinde emsal teşkil edeceği belirtiliyor" gibi tümüyle dayanaksız, tümüyle gerçek dışı bir bilgiyi hiç utanmadan, sıkılmadan kamuoyunun zihinlerine yerleştirmeye başladı. Aynen 29 Haziran 2004'ün öncesinde ve sonrasında olduğu gibi...

Yasakçı Hürriyet'in yasakçı yazarı Özdemir İnce 2004 yazında coşmuştu ve "Bu güz Avrupa üniversitelerine türban yasağı gelecek" diyordu! Varoşların isyanını izlemek üzere Fransa'da bulunan İnce, oradaki üniversite yönetimlerine bir zahmet sormalı, "Sizde, laik Fransa'nın laik üniversitelerinde neden hâlâ türban yasağı yok?" diye...

Bakalım ne cevap alacak?

Özdemir İnce'sinden Yalçın Doğan'ına kadar bütün laikçi kalemler AİHM kararının Avrupa üniversiteleri için emsal olmadığı, olamayacağı gerçeğini saklamaya devam edecekler...

Bu kadar açık bir gerçeği, -üstelik her defasında- hasır altı edeceksin, kamuoyuna yalan söyleyeceksin; sonra da gazeteci, yazar, şair, aydın, maydın falan geçineceksin...

Sizlere -ve AİHM'ne rağmen, Dünya Dönüyor!