0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » BÜYÜK YALNIZ

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
on_dokuz_ su an offline on_dokuz_  
BÜYÜK YALNIZ

71 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.11.2006
En Son On: 07.05.2010 - 17:01
Cinsiyeti: Erkek 
Bugün size yalnız bir adamdan, tarihin büyük yalnızından söz etmek istiyorum.

Yalnızdı.

Kalabalıklar içinde, çok sevilirken bile yalnızdı.

Bugün de anısının bir yanı hâlâ yalnız...

Çağlar boyu adının anılıyor olması bu yalnızlığı dindiremiyor...

Ta o günden bugüne bir "bölüğün" sadece onun yolundan gittiğini söylemekte ısrarlı oluşu, zamanında "Andolsun ki, sözünüze inanmadan sabahladım; yardımınızı ummadım, düşmanı sizinle korkutmadım" diye haykırışını unutturamıyor...

Hayır, hayır... Bazen aynı şeye inanmak, aynı yola baş koymak insanları birbirine gerçekten "yakın" kılmaya yetmiyor.

O öyle bir biçimde inanmıştı ki, yapayalnızdı...


"Azim ve irade sahibi kırk kişi bulsaydım hakkımı dilerdim" demişti.

Bulamamıştı.

Kırk kişi...

Binlerce seveni vardı, binlerce sayanı vardı; yüz süreni, omuz vereni vardı. Ama yanında onun gibi saf tutacak kırk kişi bulamamıştı, öyle yalnızdı.

Elbette yalnızlığı, hayatın önüne getirip koyduğu sorumluluklar karşısında sızlanan, mızmızlanan bir yalnızlık değildi.

Onunki dünyaya efendi olmanın getirdiği "kopuş"tu...

Hani Nietzsche diyor ya, "En ıssız çölde, ruh biçim değiştirir, aslan olur."

O da bir bakıma hem içindeki çölden, hem de kalabalıkların çölünden geçmiş, aslan olmuştu...

Evine biat etmek, ona bağlılıklarını sunmak için insanlar hücum ettiğinde küçük çocuklarının ezilmekten zor kurtulduğu o hengâmeyi şöyle anlatmıştı bir keresinde: "Halkın etrafıma, sırtlanın boynundaki kıllar gibi üşüşmesi kadar beni ezen bir şey olmadı şu hayatımda..."

En kutlu kişi dünyadan ayrıldığında öteki güçlüler iktidar kavgası yaparken o, sevdiğinin naaşını yıkadı. O sırada "Başkasından ayrılsak teselli bulurduk, senden ayrılışa teselli yok" diye gözyaşı dökerken aslında kendi yalnızlığının örgüsünü örüyordu yavaş yavaş...

O sırada dışardaki kızışan iktidar kavgasına dönüp bakmış ve hüzne kapılmıştı: "Bir sudur ki kokmuş; bir lokmadır ki yiyenin boğazında kalmış, kursağına oturmuş... Bir şey söylesem derler ki baş olmaya hırsı var, sussam derler ki ölümden korkar."


Gözleri sadece bakmazdı onun, görürdü. Kalbi çarpmazdı sadece, hissederdi.

Bu yüzden insanın çağlar aşırı gerçeğini kavramakta hiç güçlük çekmemişti: "Siz Allah'ın ahitlerinin bozulduğunu görüyorsunuz da kızmıyorsunuz; fakat babalarınızın ahitlerinin bozulmasından öfkeleniyorsunuz..."

İşte bu yüzden hâlâ anısı da yalnız...

Çünkü hâlâ yeryüzü aynı bağların kölesi olanlarca kana boğuluyor. Hâlâ babalar ne derse öyle oluyor...


Kırgındı...

Ama hiç gücenmemişti.

Hınç hiç yanına yaklaşmamıştı.

Kırılan hayallerinden düşmanlarına değil, hep kendine pay çıkardı.

"Semerin sırtına, yuların boynuna ey dünya; senin tırnaklarından kurtuldum, yollarından çekildim ben" demekten çekinmemişti.

Peki, hiç mi isyan etmemişti?

Galiba bir gün...

"Bir dağ bile beni sevse musibete uğrar" dediği gün...

Savaşçıydı.

Kılıcıyla tanınırdı.

Ama bütün yiğitler gibi yalnız savaşçıydı.

Savaşta şöyle dua edilmesini isterdi: "Allah'ım, onların da canlarını koru, bizim de. Aramızı uzlaştır."

Sevilmekten başı dönmeyecek kadar yüce ve bilge olmak zordur, çok zordur.

Ama o böyleydi ve o yüzden sevilmeye karşı bile uyanık olmaya çağırmıştı insanları: "Yakındır, benim yüzümden iki bölük helak olur gider:

Bir bölüğü beni fazlasıyla sevendir, sevgi gerçek olmayan inanca yürütür onu; öbürü bana buğuz edendir, gerçek olmayan yola salar onu."


İnsan bir yerden başlayıp onu anlatmaya girişince yine onun tarafından durduruluyor. Çünkü demiş ki bir gün kendisini övene: "Ben dediğinden aşağıyım, gönlünde gizlediğinden yukarıdayım."

O yüzden burada duruyorum.

Zaten tarih de susuyor.

Adının sık anılıp sık çağırılması, sadeliğinden uzak biçimde çileci gösteriler yapılması onun anısının bütün sıcaklığıyla katılmasına yetmiyor...

O unutmayın ki...

Bir yanlışla galip gelmektense, doğrulara sırtını vererek uzun bir mağlubiyetin kapısını açmaktan çekinmemiş, bu uğurda şehit olmuştu.

O, Hz. Ali...

Ali Bin Ebu Talip...

Büyük yalnız....İmam Ali a.s

Haşmet Babaoğlu

17.11.1986
YENİ YÜZYIL GAZETESİ


Bu mesaj 3 kez ve en son on_dokuz_ tarafından 09.07.2009 - 14:43 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 07.07.2009 - 07:49
Bu mesajı bildir   on_dokuz_ üyenin diğer mesajları on_dokuz_`in Profili on_dokuz_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1966 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
burcunur (42), jihad soldat (43), alpakman (34), kerbela_34 (41), SpedeR (47), eminilhan (47), Glkc (36), mujdatciftci (35), aklima gelmedi (34), meraladem (39), heval yunus (34), muhammet ali (38), sosyolog983 (41), agus (44), müslüman cocuk (37), nakirev (42), enime (42), furkan_^^ (49), guller (44), sahdamar (41), metin uzun (42), abdulsamet (55), negative (39), homurhomur (51), snibsirm (44), husamaygor (37), estor (63), caykarali61 (43), aLi_osman (36), Avci_55 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.86423 saniyede açıldı