0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » tevhid (Allahı birleme)???

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ibn_teymiyye su an offline ibn_teymiyye  
tevhid (Allahı birleme)???

21 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.12.2006
En Son On: 27.02.2007 - 21:30
Cinsiyeti: Erkek 
Allah (c.c) insanları ve cinleri yalnız kendisine ibadet etsinler diye yaratmış ve kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamalarını emretmiştir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat: 51/56)

İbadet, Tevhid'in ta kendisidir. Çünkü rasullerle ümmetleri arasındaki çekişme hep bu noktada olmuştur.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:


"Andolsun ki biz her kavme "Allah'a ibadet edin ve Tağuttan sakının" diye (emretmeleri için) bir rasul gönderdik." (Nahl: 16/36)

Tevhid'in Çeşitleri:

1 - Rububiyyet Tevhidi

2 - Uluhiyyet Tevhidi

3 - İsim ve sıfat Tevhidi

Şimdi Tevhid'in bu üç türünü ele alıp sırasıyla inceleyelim:



Yüce Allah'ın rabb olması, yaratması, yetiştirmesi ve imkan vermesi bakımından tekliğidir.

Rasulullah (s.a.v) dönemindeki müşrikler tevhidin bu türünü kabul ediyorlar, bunu inkara kalkışmıyorlardı. Fakat tevhidin bu çeşidini kabul etmeleri, onların İslam'a girmeleri için yeterli değildi. İşte bu yüzden Rasulullah (s.a.v), döneminin müşrikleriyle savaşmış, onların canlarını ve mallarını helal kabul etmiştir. Müşriklerin mal ve can güvenlikleri söz konusu olmadığından mü'minler, bu durumdaki müşriklerin malı ve canı konusunda bu ölçüler çerçevesinde hareket edebilirler.

Tevhidin bu türü, Allah'ı fiillerinde birlemektir.

Bunun delili yüce Allah'ın şu ayetleridir:

"De ki: "Size gökten ve yerden rızık veren kimdir? Ya da kulak ve gözlere sahip bulunan kimdir? Ölüden diriyi çıkaran ve diriden ölüyü çıkaran, her türlü işi düzene koyan kimdir? "Allah'tır" diyecekler. "Öyle ise (ona karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?" de." (Yunus: 10/31)

"aglaEy Muhammedi) De ki: "Eğer biliyorsanız söyleyin bakalım yeryüzü ve onda bulunanlar kimindir? "Allah'ındır" diyecekler. "Öyleyse hiç düşünmez misiniz?" de. "Yedi kat göklerin Rabbi ve yüce Arş'ın Rabbi kimdir?" diye sor. "Allah'tır", diyecekler. "Şu halde siz Allah'tan korkmaz mısınız?" de. "Eğer biliyorsanız söyleyin, her şeyin mülkiyet ve yönetimi elinde olan, her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?" diye sor. "Bunların hepsi Allah'ındır", diye cevap verecekler. "Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz?" de. (Müminun: 23/84-89)

Kur'an'ı Kerim'de, bu konuya ilişkin ayetler sayılamayacak kadar çoktur. Bunların tümünü hatırlatmaya bile gerek yoktur.



Bu Tevhid, kulların yaptıkları fiillerde yüce Allah'ı tek olarak tanıma, bilme ve inanmaları anlamındaki tevhiddir.

Allah'ı ibadete layık yegane ilah olarak tanırken, başkasını asla ona ortak koşmamaktır.

Yani sadece ve sadece Allah'a dua edip, yalnızca O'na yalvarmak, yalnızca O'nun için adak adamak, O'nun adına kurban kesmek, O'ndan umutvar olup beklemek, O'ndan korkmak, hep O'na tevekkülle dayanıp güvenmek, rağbette, korkuda ve yönelmede yalnız Allah'ı tanımak vb. amellerdir.

İbadetin aslı: Yaptığını sırf Allah için, ihlas, samimiyet ve içtenlikle yapmak, başkalarını aradan çıkarmaktır. Yalnızca Rasulullah'a tabi olup başka kimselere tabi olmayı reddetmektir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Şüphesiz mescidler yalnız Allah'ındır. O halde Allah ile birlikte hiçbir kimseye dua (ibadet) etmeyin." (Cin: 72/18)

"Senden önce hiçbir rasül göndermedik ki ona "Benden başka ibadete layık ilah yoktur; şu halde yalnız bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım." (Enbiya: 21/25)

"Keza, hak yalnız Allah'tır. O'nun dışında tapmakta olduklarıysa batıldır. Doğrusu Allah, yücedir, büyüktür." (Hac: 22/62)

"Rasul size neyi verdiyse onu alın, neyi de yasak ettiyse ondan da sakının." (Haşr: 59/7)

"De ki: 'Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah muhakkak ki Gafur'dur, Rahim'dir." (Al-i İmran: 3/31)


İsim Ve Sıfat Tevhidi: Allah'ı zatında, isim ve sıfatlarında bir olarak tanımaktır.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"De ki o Allah bir tektir. Allah Samed'dir (hiç bir şeye muhtaç değildir fakat her şey ona muhtaçtır). O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiç bir şey O'na eş (ya da denk) değildir." (İhlas: 112/1-4)

"En güzel isimler (El-Esmau'l-Hüsna) Allah'ındır. O halde O'na güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola (ilhâda) sapanları bırakın. Onlar, yapmakta olduklarının cezasını göreceklerdir." (Araf: 7/180)

"O'nun benzeri hiç bir şey yoktur. Muhakkak ki O işitendir, görendir." (Şura: 42/11)



Tevhid'in zıttı olan şirk, Allah'a ortak ve denk koşmak demektir.

Şirk üç türlüdür:

1 - Büyük şirk

2 - Küçük şirk

3 - Gizli şirk



Büyük şirk: (İnsanı İslam dininden çıkarır)

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır." (Nisa: 4/116)

"Kim Allah'a şirk koşarsa muhakkak ki, Allah ona cenneti haram eder, varacağı yer ateştir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur." (Maide: 5/72)



Büyük şirk dört çeşittir. Bunlar:



a - Duada şirk:

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca Allah'a halis kılarak O'na yalvarırlar. Fakat Allah onları salimen karaya çıkarınca ona hemen eş koşarlar." (Ankebut: 29/65)



b - Niyet ve istemede şirk:

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Dünya hayatını ve güzelliklerini isteyenlere orada işlediklerinin karşılığını eksikliğe uğratılmadan veririz. İşte ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. Orada yapmakta oldukları boşa gitmiştir. Zaten yapmakta oldukları da batıldır." (Hud: 11/15-16)



c - İtaatte şirk:

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"aglaYahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını; hırıstiyanlar da) rahiplerini ve Meryemoğlu Mesihi (İsa'yı) rabler edindiler. Oysa tek ilahtan başkasına ibadet etmemekle emrolunmuşlardı. O'ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden münezzehtir." (Tevbe: 9/31)

Bu ayetin tefsirinde herhangi bir şüphe yoktur. Halk her ne kadar bilginlerine ibadet etmese de, Allah'a isyan olabilecek şeylerde onlara itaat etmek suretiyle, bir bakıma onlara ibadet etmiş oluyorlar. Adiyy b. Hatem bunu, bilginlerine ibadet etme olarak anlayıp, şöyle demişti:

"Biz onlara (bilginlere) ibadet etmiyoruz ki."

İşte bu noktada Rasulullah (s.a.v) konuya açıklık getirerek, burada söz konusu ibadetin, Allah'ın emrine zıt olan konularda, bu kimselere itaat edilmesi olduğunu bildirmiştir.(Tirmizi Tefsir: 9, Taberi 14/210 (61631-61634) Rasulullah (s.a.v) "Allah'ı bırakıp da bilginlerini, rahiplerini rabler edindiler." (Tevbe: 9/31) ayetini okuyordu. Adiyy Rasulullah'a: "Onlar, onlara ibadet etmiyorlar ki" dedi. Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Elbette öyle. Ancak bunlar Allah'ın helal kıldığını haram ve haram kıldığını da helal kılıyorlar, onlar da bunlara tabi oluyorlardı. İşte bu, onların onlara ibadetidir."

Bu, şahitleriyle hasen olan bir hadistir. Suyuti Dürrül Mensur 3/230'da İbn Sa'd, Abd b. Humeyd, İbn Münzir, İbn Ebu Hatim, Taberani, Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdüyeh ve Beyhaki'ye nisbet etmiştir.)



d - Sevgide şirk:

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"İnsanlardan bazıları Allah'tan başka varlıkları O'na denk tutarlar, onları Allah'ı sevdikleri gibi severler." (Bakara: 2/165)



Küçük şirk: Riyadır.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, salih amel işlesin ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak koşmasın." (Kehf: 18/110)




Rasulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor:

"Bu ümmet içinde şirk, koyu karanlık bir gecede, siyah karıncaların, siyah taşlar üzerinde hareket etmesi gibi hareket eder."

(Hadis bu lafzıyla zayıftır. Ancak başka şahitlerle sahihtir. Bunu Hakimu't-Tirmizi'nin Abdullah b. Abbas'tan şu lafızla yaptığı rivayetten öğreniyoruz: "Ümmetim içinde şirk, karanlık bir gecede kaya üzerindeki karıncanın hareketinden çok daha gizlidir."göz kırpma

Bunun keffareti ise Rasulullah (s.a.v)'in yapmış oldukları şu duayı yapmaktır:

"Allah'ım! Herhangi bir şeyi şirk koşmaktan sana sığınırım. Bilmeden işlediğim günahtan dolayı da senden mağfiret dilerim."

(Ahmet Müsned': 4/403 Taberani "Kebir" ve "Evsat", Ebu Ya'la, Mecmeu'z-zevaid: 10/223,224, Terğib ve't-Terhib:1/76, Elbani Sahihu'l-Cami: 3625)



Küfür iki çeşittir:

1 - Büyük Küfür: İslam dininden çıkaran küfürdür.

2 - Küçük Küfür: İslam dininden çıkarmayan küfürdür



Büyük Küfür: Beş çeşittir:



a - Yalanlama (İnkar) küfrü:

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Allah'a karşı yalan uydurandan, yahut hak kendisine gelmişken onu yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Cehennemde kafirler için kalacak yer yok mudur?" (Ankebut: 29/68)



b - Büyüklenme küfrü:

Doğru olduğuna inanmakla birlikte büyüklenerek yüz çevirmek.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Hani bir zamanlar meleklere: "Adem'e secde edin" demişdik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O ise kaçındı, büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu." (Bakara: 2/34)



c - Şüphe küfrü:

Buna, zanna dayalı küfür de denir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"aglaGurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girerken: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam. Kıyametin kopacağını da zannetmiyorum. Şayet Rabbime döndürülürsem, hiç şüphem yok ki, orada bundan daha hayırlısını bulurum." dedi. Karşılıklı konuştukları arkadaşı ona: "Sen, seni topraktan, sonra nutfeden yaratan, daha sonra seni bir adam biçimine sokan Allah'ı mı inkar ediyorsun? İşte o benim Rabbim olan Allah'tır. Ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmam" dedi." (Kehf: 18/35-38)



d - Yüz çevirme küfrü:

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"...İnkar edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler." (Ahkaf:46/3)



e - Nifak küfrü:

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Onlar yeminlerini kalkan edinerek Allah'ın yolundan alıkorlar. Bunun sebebi, onların önce iman edip sonra inkar etmeleridir. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir. Artık onlar hiç anlamazlar." (Munafikun: 63/2-3)



Küçük küfür: Küfranı nimet, yani nankörlüktür.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Allah, şöyle bir ülkeyi (ibret için) örnek verdi: Bu ülkede güven ve huzur vardı. Oraya her taraftan bol bol rızık gelirdi. Sonra onlar Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku belasını tattırdı." (Nahl: 16/112)
Ekleme Tarihi: 22.02.2007 - 00:57
Bu mesajı bildir   ibn_teymiyye üyenin diğer mesajları ibn_teymiyye`in Profili zum Anfang der Seite
ibn_teymiyye su an offline ibn_teymiyye  

21 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.12.2006
En Son On: 27.02.2007 - 21:30
Cinsiyeti: Erkek 
Nifak iki çeşittir.

1 - İtikadi nifak

2 - Ameli nifak


İtikadi nifak: (Kalbi imanı tasdik etmediği halde diliyle inandığını söylemektir. Böyle kişilere dünyada zahiren müslüman hükmü verilir. Fakat bunların Allah katındaki hükmü kafirdir.)

İtikadi nifakın altı çeşidi vardır. Bunlar:

a - Rasulullah'ı yalanlamak,

b - Rasulullah'ın getirdiklerinin bir kısmını yalanlamak,

c - Rasulullah'a buğzetmek,

d - Rasulullah'ın getirdiklerinin bir kısmına buğzetmek,

e - Rasulullah'ın getirdiği dinin başarısızlığını görünce bundan sevinç duymak,

f - Rasulullah (s.a.v)'in dininin başarı kazanmasına üzülmek, bundan rahatsızlık duymak.

İşte nifak hastalığının bu altı çeşidinden birine yakalanmış bulunan kimse, bu sebeple cehennemin en alt derecesine girecektir.

(Münafıkların cehennemin en alt tabakasında yer alacaklarına ilişkin olarak Rabbimiz şöyle buyuruyor:

"Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın." (Nisa: 4/145) (Muhakkik)


Ameli nifak: (Kalbi imanı tasdik ettiği ve imanın bütün şartlarını yerine getirdiği halde, nefsine uyduğundan veya bir takım sebeplerden dolayı haram olan bazı fiilleri işlemektir.)

Bu da beş çeşittir.

Rasulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor:

"Münafığın alameti üçtür; Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, kendisine birşey emanet edilince ihanet eder." (Buhari İman: 34, Edeb: 69, Müslim İman: 106,108 Tirmizi İman: 14,20,Ahmed: 2/291,397)

Bir başka hadisde şöyle buyurulmuştur:

"Husumet ettiği zaman haktan ayrılır. Ahdedince ahdini bozar. " (Buhari İman:24, Mezalim: 17, Müslim İman: 106 Ebu Davud Sünnet: 15, Ahmed: 2/189,198


Tağutu İnkar Ve Allah (c.c)'a İman


Yüce Allah'ın Ademoğluna ilk farz kıldığı şey tağutu inkar edip, Allah'a iman etmesidir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Andolsun ki biz her millete "Allah'a ibadet edin ve tağuttan sakının" diye (emretmeleri için) bir rasul gönderdik." (Nahl: 16/36)

Tağutu inkar etmek şöyle olmalıdır:

Allah'tan başkasına ibadet etmenin batıl olduğunu bilip buna inanmalı, bu inançla Allah'tan başka ibadet edilenleri terketmeli, onlara buğz etmeli, böyle yapanları tekfir etmeli ve onlara karşı itikadi bakımdan düşmanlık beslemelidir.

Allah'a imana gelince o da şöyle olmalıdır:

İbadet edilecek yegane mabudun O olduğuna iman etmeli, O'ndan başkalarını reddetmeli, ibadetin hangi çeşidi olursa olsun, tümünü Allah için halisane olarak yerine getirip, O'nun dışında ilah olarak kabul edilenleri reddetmelidir. İhlas ehlini sevmeli, onları dost edinmeli, aynı zamanda şirk ehline karşı buğz ve düşmanlık beslemelidir. İşte İbrahim (a.s)'in getirdiği din budur. Kim bundan uzak durur, buna sırt çevirirse, o kendini aşağılamış olur.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"İbrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tekfir ettik. Bir tek Allah'a inanmanıza kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." (Mümtahine: 60/4)

"Bir zamanlar İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: "Ben, sizin taptıklarınızdan uzağım, yalnız beni yaratana kulluk ederim." (Zuhruf 43/26-27)

Bu ayetin "Ben sizin taptıklarınızdan uzağım" kısmı reddi,

"Ben yalnız beni yaratana kulluk ederim" kısmıysa isbatı içerir.

Tağut: Genel anlamda, Allah'tan başka ibadet edilen varlık demektir. Dolayısıyla kim Allah'tan başkasına ibadet eder, ibadet edilen de bundan hoşnut kalırsa, işte o şey tağuttur. Bu bir mabud veya uyulan, peşinden gidilen biri olabileceği gibi Allah ve Rasulu dışında adeta Allah'a itaat edildiği gibi itaat edilen bir varlık da olabilir. İşte bütün bunlar tağutlardır.



Tağutlar sayı bakımından oldukça çoktur. Ancak bunlardan beş tanesi önemli yer tutar. Sırasıyla bunları görelim:

1 - İnsanları Allah'tan başkalarına ibadete çağıran şeytan. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Ey Ademoğlu! Ben size, şeytana ibadet etmeyin, çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır, diye bildirmedim mi?" (Yasin: 36/60)

2 - (İnsanları Allah'ın hükmünden başka hükümlerle muhakeme olmaya zorlayan ve) Allah'ın hükümlerini değiştiren zalim idareciler.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Sana indirilene ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Reddetmeleri emrolunmuşken tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Oysaki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor." (Nisa: 4/60)

3 - Allah'ın indirdiklerinden başka hükümlerle hükmedenler.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Kim Allah'ın indirdiğiyle hüküm vermezse, işte onlar kafirlerin ta kendileridirler." (Maide: 5/44)

4 - Gaybı bildiğini iddia eden kişi.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Görülmeyeni bilen Allah, görülmeyeni kimseye göstermez. Ancak rasullerinden razı olduğu kimseler başka...Çünkü O, onun önüne ve arkasına izleyiciler (koruyucu melekler) dizer." (Cin: 72/26-27)

"Gaybın anahtarları O'nun katındadır; O'ndan başka kimse O'nu bilemez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi bilebilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır." (En'am: 6/59)

5 - Kendisine ibadet edilen ve buna rıza gösteren.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Onlar içinde kim, ben Allah'tan başka bir ilahım derse, işte onu cehennemle cezalandırırız. Zulmedenlerin cezasını işte böyle veririz." (Enbiya: 21/29)

Şurası çok iyi bilinmelidir ki, bir kimse tağutu reddetmediği müddetçe Allah'a iman etmiş sayılmaz. Çünkü yüce Allah, bu hususta kitabında şöyle buyurmaktadır:

"O halde kim Tağut'u reddedip Allah'a inanırsa, kopması mümkün olmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Muhakkak ki Allah Semi'dir, Alim'dir." (Bakara: 2/256)

Yukarıda sunduğumuz ayetin baş kısmında şu ifadeler yer almaktadır:

"Artık rüşd ile ğayy birbirinden ayrılmıştır."

Rüşd: Muhammed (sav)'in dinidir.

Ğayy: Ebu Cehil'in dini, sistemi, rejimidir.

Urvetu'l-vuska (sağlam kulp): Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah olmadığına şehadette bulunmaktır. Çünkü "La ilahe illallah" kelimesi hem reddi, hem de isbatı içermektedir. Bu itibarla:

La ilahe Allah'tan başka ibadet edilenleri reddetmek

İllallah ise, her türlü ibadeti, eşi, dengi, benzeri ve ortağı bulunmayan, bir olan Allah (c.c)'a yapmaktır.
Ekleme Tarihi: 24.02.2007 - 21:15
Bu mesajı bildir   ibn_teymiyye üyenin diğer mesajları ibn_teymiyye`in Profili zum Anfang der Seite
buharii su an offline buharii  

47 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.06.2006
En Son On: 24.08.2007 - 22:38
Cinsiyeti: ----- 
MÜ'MİNLERLE MÜŞRİKLER ARASINDAKİ FARKI BELİRLEYEN DÖRT FAKTÖR


Bir ibadetin, ibadet adını alabilmesi için, mutlaka Tevhidle birlikte olması gerekir. Tevhidsiz ibadet olamaz.

Nitekim bir namaza da namaz denilebilmesi için nasıl temizlik (abdestli olmak) aranıyor, maddi ve manevi temizlik isteniyorsa, ibadette de tevhid aranır. Kişinin şirke girmesiyle tevhid bozulur.Tıpkı abdesti bozulanın namazının olamayacağı gibi tevhidi bozulanın da ibadeti geçerli olmaz.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Allah'a ortak koşanlar kendilerinin kafirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selahiyetleri yoktur. Çünkü onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedi kalacaklardır." (Tevbe: 9/17)

Şirk insanın ebedi olarak cehennemde kalmasına sebep olur. Şirkten kurtulabilmenin yolu da, yüce Allah'ın, Kitabı Kur'an-ı Kerim'de zikrettiği şu dört kuralı bilmektir. Şimdi bu dört kuralı zikredelim:



1 - Rasulullah (s.a.v)'in savaştığı kafirler, Rububiyet tevhidi açısından yüce Allah'ın varlığını kabul ediyorlardı. Allah'ın yaratıcı, rızık verici olduğuna, öldüren ve diriltenin O olduğuna, tüm varlıkların işlerini düzene koyduğuna şahitlik ediyor, bu noktada Allah'ın birliğini kabul ediyorlardı. Fakat bu inanış onları İslama sokmuyor ve müslüman olmaları için yeterli olmuyordu.

Allah (cc) şöyle buyuruyor:

"De ki: Size gökten ve yerden rızık veren kimdir? Ya da o kulak ve gözleri bahşeden, ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran kimdir? Yaratma işini düzene koyan kimdir?" "Allah'tır", diyecekler. De ki: O halde korkmuyor musunuz?" (Yunus: 10/31)



2 - Rasulullah (s.a.v)'in savaştığı kafirler, taptıkları putların Allah katında kendilerine şafaat edeceklerine ve yardımcı olacaklarına inanıyorlardı.

Müşrikler yaptıklarının şirk olmadığını iddia ederek şöyle diyorlar:

"Biliyoruz ki fayda verecek olan sadece Allah'tır. Biz istediğimizi Allah'tan istiyoruz. Fakat bunlar Allah'a yakın kimselerdir. Biz onların vasıtasıyla Allah'a yaklaşıyoruz. Allah'ın rızasını kazanmak için onların şefaatine sığınıyoruz."

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"İyi bilinmelidir ki halis din Allah'ındır. Allah'tan başka veliler edinenler: "Biz bunlara sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz" derler. Şüphesiz ki Allah, aralarında ayrılığa düştükleri şeyde hükmünü verecektir. Muhakkak ki Allah, yalancı ve kafir olan kimseyi hidayete erdirmez." (Zümer: 39/3)

"Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine fayda da, zarar da veremeyen şeylere taparlar ve: "Bunlar Allah katında şefaatçılarımızdır!" derler. De ki: "Göklerde ve yerde Allah'ın bilmediği birşeyi mi O'na haber veriyorsunuz?" Allah, onların koştukları ortaklardan beri ve yücedir." (Yunus: 10/18)



3 - Allah (c.c) Rasulullah (s.a.v)'i yeryüzüne rasul olarak gönderdiği sırada, insanlar farklı farklı din ve inançlara sahiptiler. Bu nedenle muhtelif şekillerde ibadette bulunuyorlardı. İnsanlardan kimi meleklere ibadet ederken, kimileri de nebilere ve salih kimselere, kimisi de taşlara ve ağaçlara ibadet ediyorlardı. Rasulullah (s.a.v) bunlarla savaşırken birini ötekinden ayırmamış, farklı bir muamelede bulunmamıştır.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor :

"Fitne (şirk) ortadan kalkıp din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın." (Enfal: 8/39)

a - Güneşe ve aya ibadet edenler hakkında Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Gece ile gündüz güneş ile ay O'nun ayetlerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer yalnız Allah'a ibadet etmek istiyorsanız, bunları yaratana secde edin." (Fussilet: 41/37)

b - Meleklere ibadet edenler hakkında Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"O gün, onların hepsini mahşere toplar, sonra meleklere: "Bunlar size mi ibadet ediyorlardı?" deriz. Melekler derler ki: Sen yücesin, bizim velimiz (koruyucumuz) onlar değil, Sensin. Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı." (Sebe: 32/ 40-41)

c - Rasullere ibadet edenler hakkında Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Allah: "Ey Meryemoğlu İsa! İnsanlara, Allah'ı bırakıp beni ve annemi iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer öyle söylemişsem, Sen onu bilirsin. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sende olanı bilmem. Gerçekten, gaybleri bilen Sensin Sen. Ben onlara Senin bana emrettiklerinin dışında hiçbir şey söylemedim: "Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin" dedim. Aralarında kaldığım sürece onların üzerinde ben şahiddim. Benim hayatıma son verdiğinde üzerlerindeki gözetleyici Sendin. Sen her şeye şahidsin. Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar senin kullarındır, eğer bağışlarsan, şüphesiz Sen Azizsin, Hakimsin." (Maide: 5/116-118)

d - Salih kimselere tapanlar hakkında Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"De ki: O'ndan başka ilah olduğunu sandığınız şeyleri çağırın. Onlar ne sizden sıkıntıyı kaldırabilirler ne de onu başka bir yana çevirebilirler. O yalvardıkları da Rabblerine yaklaşmak için vesile ararlar; O'nun rahmetini umar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı, cidden korkunçtur. (Böyle iken onlar, nasıl Allah ile kendileri arasında aracı olabilirler?)" (İsra: 17/56-57)

e - Taş ve ağaçlara ibadet edenler hakkında Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Gördünüz mü o Lat ve Uzza'yi ve üçüncü put olan Menat'ı? (Herhangi bir güçleri var mı?)" (Necm: 53/19-20)

Ebu Vakıd El-Leysi şöyle diyor:

"Rasulullah (s.a.s) ile birlikte Huneyn'e çıktık. Biz henüz küfürden yeni dönmüştük. Müşriklerin, dibinde gölgelenip, silahlarını da bunun dallarına astıkları bir ağaçları vardı. Buna "Zatı Envat" denilirdi. İşte biz de bu ağacın olduğu yere geldik. Burada Rasulullah (s.a.s)'e:

"Bize müşriklerin bu zatı Envatları gibi bir yer tayin et (biz de burada gölgelenip silahlarımızı onun dalına asalım)" dedik. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Allahu Ekber! Varlığım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, şu sözünü ettiğiniz adetler tıpkı, İsrailoğullarının Musa (as)'a: "Ey Musa! Onların ilahları gibi, bize bir ilah yap!" demelerine benziyor. Musa: "Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz. Şüphesiz bunların içinde oldukları din yıkılmıştır ve tapmakta oldukları da batıldır. Allah sizi alemlere üstün kılmışken, ben, size Allah'tan başka bir ilah mı arayayım?" dedi." (Araf: 7/138-140) (Ahmed: 5/218, Tirmizi, Fiten: 2181 Bu, şahitleriyle sahih olan bir hadistir.)



4 - Rasulullah (s.a.v)'in savaştığı kafirler, şiddet ve sıkıntıya düşüp, başları sıkıştığında dinde samimi oluyorlar, ancak refaha çıktıklarındaysa tekrar Allah'a şirk koşuyorlardı. İşte bu konuda Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Onlar, gemiye bindikleri (tehlikelerle yüz yüze kaldıkları) zaman, dini yalnızca O'na halis kılarak gönülden bağlanırlar, Allah onları (karaya çıkarıp) kurtarınca da, hemen O'na şirk koşarlar." (Ankebut: 29/65)

Günümüz insanlarıysa, ister başları sıkışsın, ister bolluk ve huzurda olsun, her halükarda şirk içindedirler. Gerçi yine de en iyisini bilen Allah'tır.

(Bunu, kabir ve türbelere karşı yapılan aşırılıklarda görebiliriz. Halk şirk ve sapıklıklarına, Allah'a daha çok yaklaştıracağına inandıkları için devam ediyorlar. Sapıklıkta öncülük eden bilginler ve bidat çığırtkanlarıysa, gerçekleri amacından saptırıyorlar. Bugün en büyük şirki; tevessül ve itaat konusunda görüyoruz. Bununla birlikte yalnızca Allah'a yaklaşmak için çalışan ve sadece Allah'a ibadeti esas kabul edenleri de sapık ilan ediyorlar. İbn Kayyım ne güzel söylemiş: "Allah'a kul olmak için yaratılmış oldukları halde bundan kaçınıyorlar. Nefse ve şeytana kul olmakta yarışıyorlar". Yine şöyle demiş: "Tevhidin ve imanın gereklerini yaptığımız için hasımlarımız bize kafir dedi."göz kırpma
Ekleme Tarihi: 06.03.2007 - 23:07
Bu mesajı bildir   buharii üyenin diğer mesajları buharii`in Profili buharii Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1353 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.61054 saniyede açıldı