0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » SAYGININ BÖYLESİ

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
SAYGININ BÖYLESİ

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
SAYGININ BÖYLESİ

Ebû Hureyre (r.a.)'den: Rasûl-i Ekrem (s.a.) şöyle buyurdu: — İnsanın insana secde etmesini emredecek olsaydım, mutlaka kadının kocasına secde etmesini emrederdim. (1)
Başkan
Birden fazla insanın bulunduğu yerde, içlerinden birinin başkan olup diğerlerinin de ona uyması, dinimizin, birliği ve dirliği sağlayan hayatî kaidelerinden biridir.Bu kaide karı-koca için de geçerlidir. Yuvanın huzuru ve dirliği için aile fertlerinden biri başkan olmalı, diğerleri de ona itaat etmelidir. Bu sebeple yüce yaratıcımız, muhtelif özellikleri sebebiyle erkekleri evin başkanı ve yöneticisi yapmıştır. (2)Tirmizî, Radâ', 10; Ebû Dâvud, Nikâh, 40;
İbni Mâce, Nikâh, 4; Müsned, IV, 381; V, 228;VI, 76.Nisa sûresi, 34.Toplum, hayatında bile, baştaki idareci kim olursa olsun —Allah'a isyan etmediği müddetçe— ona kayıtsız-şartsız boyun eğilecek, sözü dinlenecektir. Cemiyetin küçük bir örneği olan ailenin huzur ve sükûnu için de, aile reisine derin bir itaat ve saygı gösterilecektir. Bu saygının ölçüsünü serlevha yaptığımız hadîs-i şerif göstermektedir.
Peygambere secde edilir mi?
Hadis kitaplarında Efendimizin bu ha-dis-i şerifi söylemesine sebep olarak şöyle bir vak'a zikr edilir: Mu'az İbni Cebel (r.a.), Şam'dan veya Yemen'den döndüğü zaman (Ebû Davud'un rivayetine göre ise Kays İbni Sa'd Hire'den döndüğü zaman) Rasûl-i Ekrem Efendimize secde etmek ister. Neden böyle davrandığını soran Hz. Peygamber'e:
— Hristiyanlar reislerine ve kumandanlarına secde ediyorlardı. Ben de sizin buna daha lâyık olduğunuzu düşünerek secde etmek istedim, der. Bu hareketi tasvip etmeyen Rasûlullâh (s.a.v.) de
—on bir sahâbî tarafından rivayet edilen
— yukardaki hadîs-i şerifi söyler. Bu hâdisenin birkaç defa cereyan etmesi de mümkündür. Zira Hz. Âi-şe'nin rivayetine göre, Rasûl-i Ekrem (s.a.),
bir grup şahabinin arasında bulunduğu esnada bir deve gelerek Efendimize secde etmişti. Bunu gören sahâbîler:Ya Rasûlullâh! Sana hayvanlar, ağaçlar bile secde ediyor. Sana asıl bizim secde etmemiz icab eder, dediklerinde, Nebiyy-i Muhterem (s.a.) şöyle buyurdu:Rabbinize ibâdet edin. Müslüman kardeşlerinize iyilik yapın. Bir kimsenin diğer
bir kimseye secde etmesini emretmek isteseydim, kadının kocasına secde etmesini emrederdim. Şayet bir kadına kocası, kendini şu dağdan o dağa, o dağdan bu dağa taşımasını emretse, kadının bu emri yerine getirmesi gerekir.» (3)Kocaya itaat
Bu sözleriyle Rasûl-i Mükerrem Efendimiz, erkeğin karısı üzerindeki hakkının büyüklüğünü, bu hakları tam olarak ifa etmenin güç olduğunu, binaenaleyh kadının, kocasına karşı saygıda kusur etmeyip —İslâm'a ters düşmeyen— her istediğini yerine getirmeye çalışması gerektiğini ifade buyurmaktadır. Kocasının İslama ters düşen isteklerini yapması zaten Efendimiz tarafından yasaklanmıştır. (4)Müsned, VI, 76.Buhârî, Nikâh, 94.İnsanın insana secde etmesi, onun eşref-i mahlûk (en şerefli yaratık) vasfını hiçe sayan kaba cahiliyet âdetlerinden biridir. Bu âdetin mantıksızlığını göstermek üzere Fahri kâinat Efendimiz, kendine secde etmek isteyen Kays İbni Sâ'd'a şöyle bir soru yöneltir:— Eğer benim kabrime gelseydin, oraya da secde eder miydin?
Sa'd:Hayır, secde etmezdim, deyince Rasûl-i Ekrem (s.a.): Öyleyse bir daha böyle şeyler yapmayın, buyurur.Değerli bir hadis sarihi olan Tibî'nin dediği gibi Rasûl-i kibriya: «Bana tapacağınıza, hiçbir zaman ölmeyecek, saltanatı yok olmayacak Cenâb-ı Hakka secde edin. Zira şimdi benden çekinip saygı duyduğunuz için secde edecek, yarın çürüyüp yok olduğum zaman ise bundan vazgeçeceksiniz. Böyle manasızlık olur mu?, demek istemiştir. (5) Bütün bu açıklamalar bize gösteriyor ki: bir kadının kocasına secde etmesi söz konusu değildir. Bununla beraber kadınların en çok itaat etmesi, sözünü dinlemesi, huyunca suyunca gitmesi gereken kimselerde kocalarıdır. Zira dinimiz kocayı ailenin reisi yapmış, aile fertlerinin geçimini ve idaresini onun omuzlarına yüklemiştir. Böylesine ağır bir yükü ev halkının saadeti uğruna seve seve taşıyan fedakâr bir insan, en üstün saygıya lâyıktır. Bu sebeple kadın, kendisi için el-âlemin kahrını çeken, ağız kokusuna katlanan, ailesinin nafakasını alın teri, göz nuru ile kazanan kocasını sevmeli, saymalı, bir isteğini iki etmemelidir. O zaman sadece kendi rahat etmekle kalmaz, etrafındakilere de huzur ve mutluluk dağıtır. (5) Avnu'l-ma'bûd, VI, 178
Ümmü Hânî'nin sözleri
Ümmü Hâni adı, hepimizin kulağında tatlı bir nağme olarak yankılanıp durur. Efendimizin Mi'râc hâdisesini Süleyman Çe-lebi'nin Mevlidinden dinlerken «Ümmü Hâni evine vardı gece» mısraını duyarız. Peygamber Efendimizin amcası Ebû Tâlib'in kızı, dolayısıyla Hz. Ali'nin kız kardeşi olan Ümmü Hâni'nin kocası, azılı müşriklerden Hübeyre adında biriydi. Mekke fethedildiği zaman, birçok kâfir müslüman olduğu hâlde, bu adam müslüman olmadı ve firar etti. İşte o gün Ümmü Hâni imânını açığa vurdu ve İslâm ile şereflendi. Peygamber Efendimiz Ümmü Hâni'ye evlenme teklif etti. Birçok müslüman hanımın can attığı bu teklifi Ümmü Hâni kabul etmedi ve şöyle dedi:Ben seni İslâm'dan Önce de severdim. Hele şimdi müslüman olduktan sonra nasıl sevmem? Biliyorsun benim çocuklarım var. Onların seni rahatsız etmelerinden korkarım. Koca hakkı çok büyük birşeydir. Seninle meşgul olurken çocuklarımı, çocuklarımla meşgul olurken de seni ihmâl edebilirim. (1) Ümmü Manî'nin de dediği gibi koca hakkı çok büyüktür. Yukarıda okuduğumuz ha-dis-i şerifler de bu hakkın büyüklüğünü göstermektedir. Sadece dünyada değil, hem dünyada hem de âhirette mutlu olmayı düşünen bir müslüman hanım, kocasını hoşnut etmeyi, onunla iyi geçinmeyi, ona itaatkâr olmayı düşünmelidir.
Havle'nin Hikâyesi
Sahâbî hanımlardan 16 sının adı Havle olmakla beraber, bizim burada kendisinden söz edeceğimiz sahâbiye, Salebe kızı Ha le'dir. Hoş bir hikâyesi vardır a'lebe'nin. Mücâdele sûresine adını vermiş bir hikâye! Havle'nin kocası Sâmit oğlu Evs artık yaşlanmış, iyice titizlenmişti. Birgün Havle kendisinden birşey isteyince, canı sıkılmış ve ona .«Artık sen bana anamın sırtı gibisin!» deyivermişti. İslâm'dan önceki âdetlere göre bir adam karışma bu sözleri söylerse, artık o kadın kendisine haram olurdu ve onu bir daha alamazdı. Zıhâr denilen bu olay İslâm devrinde ilk defa oluyordu. Yukarıdaki ağır sözleri sarf eden Evs, bir müddet dışarıda dolaştıktan sonra eve gelmiş ve karısı Havle ile beraber olmak istemişti. Havle her ne kadar:Hayır, artık beraber olamayız, demişse de Evs Havle'nin üzerine atılmış, Havle de onu tuttuğu gibi yere çalmış ve şunları söylemişti:Allah'a yemin ederim ki, sen o sözü söyledikten sonra, Allah ve Rasûlü hükmünü verinceye kadar sen benim yanıma gelemezsin- Git, Rasûlullâh'a danış!Evs:Ben utanırım. Rasûlullâh'a bunu soramam, deyince Havle:Sen gidemezsen, ben gider Rasûlullâh'a sorarım, dedi ve dışarı çıkarken giyecek bir elbisesi olmadığı için, komşusuna gidip bir elbise aldı, doğruca Efendimizin evine gitti ve şunları söyledi: (1) İbn Sa'd, et-Tabakâtu'1-Kübrâ, VIII, 152.
Ey Allah'ın Rasûlü! Evs benimle evlendiğinde çok gençtim, alımlıydım. Artık yaşım ilerledi. Bir hayli çocuğum oldu. Şimdi de kalktı: Sen bana anamın sırtı gibisin, dedi. Beni ortada bırakıverdi. Eğer onunla yeniden bir araya gelmemiz mümkünse, ban a yardım et, yâ Rasûlullâh! dedi. Hz. Peygamber:Şimdiye kadar bu konuda bana birşey emredilmedi. Bana sorarsan, artık sen ona haram olmuşsun, dedi. Havle bu sözlere çok üzüldü:Kurbanın olayım, yâ Rasûlullâh, hâlimizi iyice bir düşün, dedi. Sonra da Hz. Peygamber'in yanından ayrılmadı. Bu işin bir çaresi olması gerektiğini söyleyip durdu. Hz. Peygamber:Sen ona haram olmuşsun, dedikçe: -İyi ama beni boşadığını söylemedi, diye ısrar etti. Sonunda başını göklere kaldırarak: Allahım! Şu yapayalnız hâlimden, bana çok zor gelecek olan eşimden ayrılmanın acılığından sana şikâyet ederim. Küçük çocuklarım var. Onları kocama bıraksam, zavallılar perişan olacaklar. Yanıma alsam aç kalacaklar. Ne olur Allahım, peygamberinin diliyle problemimi çözecek bir vahiy indir, diye yalvardı, yakardı. Havle oradan ayrılmadan vahiy geldi. Âyet şöyle başlıyordu:«Ey Muhammedi Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitti. Allah karşılıklı konuşmanızı da duymaktaydı.» (1)Problem çözülmüştü. Yeniden bir araya gelebileceklerdi; ama bunun bir de keffâre-ti vardı. Rasûl-i Ekrem Hâvle'nin kocasını çağırttı ve ona.-Bir köle azâd etmeye gücün yeter mi? (1) Mücâdele sûresi (58), âyet: 1.
diye sordu. Evs:Köle çok pahalıdır, yâ Rasûlâllâh! Benimse malım azdır. Alamam.
— Öyleyse iki ay hiç ara vermeden oruç tutabilir misin?Ben günde üç defa yemek yemezsem, gözümün feri gider. Hiç oruç tutamam yâ Rasûlullâh.O hâlde 60 fakiri doyurabilir misin?Şayet bana yardım ederseniz, doyurabilirim.Sana on beş ölçek yiyecek veririm ve bereketlenmesi için dua ederim, buyurdu ve böylece karı-kocanın arasını buldu ve giderken de Hâvle'ye:Kocana karşı iyi davran! diye öğüt verdi.Yuvasının yıkılmaması için çırpınan, yavrularının ortada kalmaması için âdeta paralanan Havle, daha sonraki yıllar ashâb arasında büyük saygı görmüştür. Nitekim Hz. Ömer birgün Kureyş kabilesinin ileri gelenleri ile yolda giderken Havle onu durdurdu. Hz. Ömer de durup ona yaklaştı. Elini Hâvle'nin omuzuna koyarak onu dinlemeye başladı. Havle diyeceklerini dedikten sonra çekip gitti.Hz. Ömer de onu bekleyen zâtların yanına geldi. İçlerinden biri:Ey Mü'minlerin Emiri! Şu kocakarının karşısında Kureyş'in ileri gelenlerini beklettin, deyince
Hz. Ömer:Yuh sana! O kimdi biliyor musun? diye sordu. Adam:Hayır, bilmiyorum, deyince de şu sözleri söyledi: Bu, sözlerini, şikâyetlerini Allah Te-âlâ'nın yedi kat göklerden duyduğu kadındır. Salebe kızı Hâvle'dir. Allah'a yemin ederim ki, geceye kadar gitmeyip benimle konuşmaya devam etseydi, o işini bitirinceye kadar yanından ayrılmazdım...(2) Konumuzla doğrudan ilgili olmamakla beraber, Peygamber Efendimizin Hâvle'ye neden «Artık sen ona haram olmuşsun» dediğini, âyet-i kerîmenin de bu sözlerin aksini beyân ettiğini merak edenleriniz olmuştur. Kısaca şunu söyleyelim: Bir âyet, her hangi bir konuda kesin bir hüküm getirmemişse, Peygamber Efendimiz âdet ve geleneklere göre hüküm verirdi. Sen ona haramsın, derken Câhiliye devrinin geleneklerine göre konuşmuştu. Fakat âyet, islâm'ın bu konuda âdetlerin aksine bir tatbikat getirdiğini ortaya koymuş oldu. Bir hanımın kocasına karşı nasıl davranması gerektiği, ona saygıda kusur etmemesi icap ettiği artık iyice anlaşılmış oldu. Bununla beraber kocasının kırıcı, gönül yıkıcı bazı davranışları sebebiyle ıstırap çeken, hâlini kimseye anlatamayan hanım kardeşlerimizin olduğu da muhakkaktır. Hâvle'nin hikâyesinde de görüleceği üzere, bu kardeşlerimiz üzülmesinler, Allah onlarla beraberdir. Onların seslerini; şikâyetlerini duyar. Yuvalarının ve yavrularının hatırına kocalarına katlanmaya, yuvalarını yıkma-maya gayret etmeliler. Kocalarının meşru olan isteklerine uymalılar. Günâh olmayan hususlarda onlara itaat etmeliler. Hiç şüphe yok ki, bu sabırlarının karşılığım yüce Allah'dan kat kat fazlasıyla alacaklardır. (2) Mücâdele süresi (58), âyet: 1.


Alinti

Ekleme Tarihi: 30.08.2007 - 23:23
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1653 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
33mya (63), turkishdanger (36), LeeNa (56), avara (34), @KIN (43), Sedat KAYHAN (61), burcuburcu (49), emelim (52), yahia (49), huzur (52), nazarboncuð.. (44), fettah (42), asafusta (41), Selim54 (35), excelleron (53), SeHZaDeM (34), sofiumit (41), remzi82 (54), iskender_1 (44), Ibrahim_Kerim (43), ÝSU (31), sadozaydin (38)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.78947 saniyede açıldı