0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Bu dava, ayıya dayı demeyenlerin davasıdır.

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
der_ya su an offline der_ya  
Bu dava, ayıya dayı demeyenlerin davasıdır.

875 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.05.2007
En Son On: 22.01.2010 - 17:46
Cinsiyeti: ----- 
Batılılaşma ilimde, teknikte ilerlemek, fabrika, atölye, laboratuvar açmak iken, bizde bu iş yanlış anlaşılmış, kahvehanelerin, meyhanelerin sayısı artırılmış, din dışı gelişmeler hızlandırılmıştı.
O sıralarda sosyalist Sebahaddin Ali’yle ilgili bir yürüyüş yapılmıştı.

Osman Yüksel, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi felsefe bölümünde son sınıftaydı. Tevkif edildi. İdam isteğiyle yargılandı, bir sene hapis yattıktan sonra beraat etti fakat tahsil hayatına devam etmedi.

Osman Yüksel, çıkardığı Serdengeçti mecmuasıyla tanınır. Kur’an okumanın, basmanın, satmanın yasak olduğu devirde "Hakka tapar, halkı tutar" manşetiyle dergiyi yayınladı.

Rahmetli, davasını şöyle anlatıyordu: "Kötü niyetler, şer kuvvetler, Allah’a, millete, vatana koşanların yolları üzerine dikilmiş bulunuyor. Onların yüzüne huzurunuzda tükürüyorum!"

Başka bir makalesinde "Bu dava, ayıya dayı demeyenlerin davasıdır." diyordu.

Daha birinci sayıda tevkif edildi… Çıkardığı her dergiden dolayı hakkında soruşturma açılırdı. Osman Yüksel ağabey, gerçekten serden geçmişti… Serdengeçti demek, idama razı olmaktır. "Sofraya yürür gibi, sehpaya gitmeyenler dava adamı değildir" sırrını yaşamak… Hanımı, hapis yattığı yıllarda, çocuğunu tedavi ettirecek para bulamadığı için depresyona girip ayrıldı. Ankara’da Denizciler Caddesi’ndeki dükkânını şöyle tarif ediyor: "Kömürlüğü ömürlük yaptık, yeryüzünden iki buçuk metre aşağıdayız. Ölüm bile bizim için yükseliş olacaktır." Küçücük bir dükkânda yaşıyordu. Tuvalet ihtiyacı için, caminin tuvaletine giderdi.

Ben, Türkiye’yi il il dolaşırdım. Her gittiğim yerde, kitapçılara Serdengeçti mecmuasını anlatırdım, dergiyi tanıtırdım. Bir kuş gibiydik. Ağzımızdaki tohumu bırakırdık; yeşermezse toprak utansın derdik. Gönüllü çalışanlarla dergi yayınlanmaya devam etti.

Bir gün yine Denizciler Caddesi’ndeki kitapçı dükkânında oturuyorduk. Muhterem ağabey, "Bir şeyler yiyelim." dedi. Bir tabak pekmez ve ekmek getirildi, o kadar. Bir arkadaş, somun ekmeğinin içini, pekmeze bandırdı, ekmek pekmezi sünger gibi emince, arkadaş koca lokmayı ağzına attı. Osman Yüksel ağabey de dedi ki: "Yahu sen ne yapıyorsun? Bataklık mı kurutuyorsun!"

Osman Yüksel Serdengeçti, çok şakacıydı. Cesurdu. Mal mülk, mevki makam peşinde değildi. Yıllar yılı peynir ekmek yahut pekmezle karnını doyurdu. Kimsenin parasını yemedi. O, bu davanın sefasında değil, cefasındaydı. İşkenceli, zor bir hayat mı istiyordu? Hayır! Amma biliyordu ki, İslam’a hizmet etmek isteyen, İslamiyet’i öğrenmek, anlamak, yaşamak isteyen mutlaka çile çekecekti.

Kula kul olmak için atılmadık meydana
Biz yalnız hakikate, Hakk’a secde ederiz.
Nasıl girdiyse dava sahipleri zindana
Bilsin ki dava sahipleri biz de öyle gireriz.

diye, şiirler okurdu.

Parkinson hastalığına yakalanmıştı. Elleri titriyordu. Çay getirdiler. Şekeri zorlukla bardağa attı, fakat kaşığı bardağa sokamadı. Şakacı ağabey, "Hey gidi Osman hey! Bir zamanlar Türkiye’yi karıştırırdın, şimdi bir çayı karıştıramıyorsun!" demişti…

Osman ağabey, Bediüzzaman’ı ziyarete gittiğinde, Bediüzzaman ona demiş ki: "Bir oğlum olsa ismini Osman koyardım. Sen benim manevi evladımsın." Manevi dünyamızda onun yeri büyüktür… Muhterem ağabeyim… Allah sana gani gani rahmet etsin…
Ekleme Tarihi: 15.11.2008 - 16:57
Bu mesajı bildir   der_ya üyenin diğer mesajları der_ya`in Profili der_ya Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1709 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
Yalvac (61), kmurrad (59), endulus (57), ercan_sw (51), erhanseyfi (64), B e t u l (52), h.t (62), zisan_gul (41), hasretkafesi (53), ahmetkb (52), mustakar01 (62), tövbekargenç (44), mekoc66 (56), ahmet_k22 (39), Abdullah-10 (57), maruf-1 (59), GuelSevdasi81 (43), inci-2 (61), maxsibilyan (45), enesny (42), ramadan48 (42), fatmaavci (62), FIRTINA 50 (56), kaptan67 (61), menzil38 (57), Hacer -72 (52), Guel (39), A H M E T (45), msk02 (47), Mehmet_Ank (63), yusufgezer (41), Aydýn Vu.. (55), Sezer (), oguzlarx27 (55), M.Riza Sekerli (54), kamanliadem (59), eva_maria (36), musab b. ümeyr (42), nurfatih (46), AhmetBayrak (56), ali öz (48), köln42 (58), xAhmetx (49), sadullahyusuf (40), abdülhamit (231), tigrisriver (45), sürmeli (41), enesertugrul (52), medsav (67), Turan64 (61), GCc_EEi (42), ahmetsait (44), alidogan1 (64), ayhanisik42 (51), sedi güngörmü&t.. (59), baha1903 (40), bünyan (59), Orbay1 (56), kaymakli-50 (58), cagri67 (52), HAKAN ERGÜT (50), ravda dostu (40), fatiha42&07 (54), mavipýna.. (59), efrailakcay (51), Bekir 38 (39), selva sehito&et.. (40), Mursid (60), turkish wolf (52)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.69306 saniyede açıldı