0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » GÜNÜMÜZ BATILIS EHL-I KITAP MIDIR ?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
aybars77 su an offline aybars77  
GÜNÜMÜZ BATILISI EHL-I KITAP MIDIR ?

264 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.08.2005
En Son On: 07.04.2006 - 22:17
Cinsiyeti: Erkek 
Günümüzdeki Batili Insanlar Ehl-i Kitap midir?

Çagimizda insanlar arasinda münâsebetleri, muharref Incili esas alarak düzenleyen hiristiyan bir devlet yoktur. Halkinin büyük bir çogunlugu Incille inanan devletlerin tümü, laiklik ilkesini esas almistir. Nitekim Abdülvâhid Yahya (Rene Guenon) su tesbitte bulunuyor: *Modern batinin hiristiyan oldugu söylenir, ama bu yanlistir. Modern tavir, temelde din düsmani oldugu için, hiristiyanliga da düsmandir.* Islâm fikhinda, kâfirlerin tâbi oldugu hükümlerden farkli olarak, müslümanlarin ehl-i kitap olan bir bayani nikâhlamalari mümkün oldugu gibi, onlarin kestiklerini yemeleri de mümkündür. Dolayisiyla *ehl-i kitap* istilahi oldukça önemlidir. Eger ehl-i kitap bir devlet olsaydi, fertlerinin durumlarini tek tek tahkik etmek mecburiyeti ortaya çikmazdi, zann-i gâliple hükmetmek mümkün olurdu. Halbuki bugün durum tamamen tersinedir. Batida gerek isçi, gerek ögrenci olarak bulunan mülminler, iliski kurduklari insanlarin akaidlerini ögrenmek zorundadirlar. Çünkü zann-i gâlip, onlara hüküm ön plandadir. Eger fert olarak *biz hiristiyaniz ve Incille göre amel ederiz* diye sehâdette bulunurlarsa, hüküm farklilasir.
Modern batida hâkim olan kültür, hiristiyanlik degil, hellenizmdir. Mûteber fikih kitaplarindaki *ehl-i kitap* tâbiri, genellikle *katolikler*i içine alir. Muharref Incillde tesettür emrolundugu gibi, domuz eti, sarap ve fâiz haram ilân edilmistir. Sarap içen, fâiz alip veren ve tesettüre riâyet etmeyen kimselerin *ehl-i kitap* olmasi süphelidir. Eger bunlari mubah sayiyorsa o kimse ehl-i kitap degildir. Bu arada Incillde ilk insanin Hz. Âdem (a.s.) oldugu sâbittir (Kitab-i Mukaddes, Tekvin 2/21-23, Tekvin 3/17). Insanlarin maymundan geldigini iddia eden kimse de ehl-i kitap olamaz. Batida insanlarin büyük bir çogunlugu, kendilerinin hümanist, ateist oldugunu söylerler. Allahla inanmayan kimse, Incilli inkâr ediyor demektir. Bu sebeple ehl-i kitap olma sansini kaybeder.
Yahûdi ve hiristiyan dünyasinin müslümanlik karsisindaki tutum ve davranislari, faâliyetleri, mücâdele ve çabalari hiçbir zaman sona ermemis, tarihin bütün dönemlerinde devam etmistir, hem de çok daha yayginlasmis, kurumlasmis, politiklesmistir. Ortaçagda kendini gösteren ve Islâm âlemini harap eden haçli zihniyeti ile, sonraki asirlarda iyice kendini gösterip ürününü veren siyonizm ideali ve siyonist faâliyetler bunun sadece disa vuran yönüdür. Modern dünyanin bugünkü ekonomik ve siyasal zulüm sistemleri hep o zihniyetin eseridir. Bu ruh halini ve insan tipini anlamak ve anlatmak için hiçbir örnek olmasa, sadece Israil örnegi ve Filistinli müslümanlara zulüm, bir ibret dersi olarak dünyaya yeter. Yalnizca bati dünyasinin özellikle son yillardaki tutumuna bakmak bile o dehset verici gerçegi anlamak için kâfidir. Artik *kitap ehli* olma vasif ve haysiyetini bile kaybetmistir günümüzdeki yahûdi ve hiristiyan âlemi. Hakikati gizleyip Hak dine düsmanlik beslemeyi tarih boyunca hiç birakmayan bu zihniyetin düsmanligi, yeni dönemlerde daha sinsi ve daha tehlikeli bir mâhiyet kazandi.
Ehl-i kitap bilginlerinin simdiki temsilcileri, dogu bilimcisi denilen oryantalistlerdir. Müstesrik, yani sarkiyatçi da denen ve Islâmla nefretle bakan, fakat onun essiz gücü karsisinda ezilen bu batili bilginler, nesilden nesile sürüp gelen bir çaba ile, bu dini inceden inceye etüd etmekte ve bu dinin kuvvet kaynaklarini bozabilmenin yollarini ciddiyetle arastirmaktadirlar. Bunlar, müslümanlari bölgesel, mezhebî ve irkî ihtilâflar çikarmak suretiyle birbirine düsürmeyi basarabilmislerdir. Müslümanlari kendi dinlerini gerçek anlamda ögrenmekten alikoymuslar, müslümanlari ölü nazarî arastirmalarla mesgul edip gereksiz tartismalarla ugrastirabilmenin çaresini bulmuslardir.
Bugün kitap ehli, dün Medinelde kâfirleri/müsrikleri müslümanlar aleyhine kiskirtan ve onlarla isbirligi yapan gürûhun daha çogalmis ve teskilâtlanmis bir devamidir. Iki yüz sene boyunca pes pese haçli seferleri düzenleyenler onlardir. Endülüslte korkunç katliamlar tertipleyenler de yine onlardir. Filistinli müslümanlari yurtlarindan kovup yerlerine yahûdileri yerlestiren yine bu bati dünyasidir. Birlesmis Milletler isimli küfür ittifakinin direktif ve fetvâlari ile toplu cinayetlerini isleyenler yine bunlardir.
Netice olarak yahûdilik ve hiristiyanlik, kurulu bir ibâdet sekilleri ve simdiki görünümleriyle, daha sonraki bir çagda ortaya çikmis, degisik iki beserî dindir ve Hz. Mûsâ ile Hz. Isalnin insanlara teblig etmek istedigi dinler degildir. Mevcut düzenleri, âyinleri ve sözde ibâdet sekilleriyle yürürlükte olan bu iki din, peygamberlerinden çok sonra din adamlari ve râhipler tarafindan icat edilmis kurumlardir. Bugünkü hiristiyanlik, muharref de olsa, ilâhî bir kitaba bagli bir din olmaktan çikmis, tam bir sirk düzeni haline getirilmis ve hayata müdâhale etmeyen, haftalik âyinler ve fasinksel özelliklere bürünmüs bayramlardan, haç sembolünden ibaret kalmistir.
Eski isimleri kitap ehli olan batili uluslarin, itikadî küfürlerinden baska, ideolojik ve siyasal anlamda küfürleri de vardir ki, bu alandaki sapkinliklari yeryüzünü daha çok fesada vermekte daha yikici bir etki alani bulmaktadir. Simdi artik yahûdi ve hiristiyan dünya, kapitalizm, materyalizm ve siyonizm seklinde kendini gösteren kopkoyu dinsizlik düzenleriyle dayanisma ve özdeslesme halindedir. Dünyanin neresinde olursa olsun, kapitalizm, materyalizm, sosyalizm ve siyonizm sistemlerinin mûcidi ve yasaticisi bunlardir. Simdi, Allahlin indirdigi Kitaplla zerre miktari baglantisi olmayan bu toplumlara nasil kitap ehli demek mümkün olabilir?
Batidaki laik rejimlerin kiliseye maddî ve mânevî sinirsiz destegine ragmen, batililar artik haftada bir kiliseye bile ugramaz olmuslar, kiliseler bir bir kapatilir, yeni yerlesim yerlerine, yeni semtlere kilise hemen hiç yapilmaz olmustur. Insanlara dinleri sorulunca, çok az insan, kendisini katolik veya protestan olarak ifade etmekte, çogu ben *Tanrilya inanmiyorum*, *ateistim* veya *hümanistim* diye cevap vermekteler. Artik Yüce Allahlin Hz. Mûsâ ve Hz. Isalya gönderdigi kitaplarla bu bati toplumlarinin düsünce, inanç ve hayat olarak bir baglantilari yoktur. Kurlan, ta basindan beri yahûdi milletini *yeryüzünün en serlileri* olarak nitelemistir (98/Beyyine, 7). Hiristiyanlara gelince, onlar da Isa (a.s.)ldan hemen sonra sirk ve hurâfelerle örülü muharref bir bâtil dinin akil ve gerçek disi inançlarini giderek daha bagnazca sürdürmektedirler. Inanç ve yasayislarinin birakin Hak din ile, kendi sözde dinleri ile dahi bir ilgisi yoktur.
Bütün bunlara ragmen, müslümanlardan câhil birakilan çogunlugun, yillarca komünizme karsi kapitalist bati ülkelerine ve özellikle Amerikalya *sagcilik* adina sempati beslemesi akillari durduracak bir garâbettir. Bundan daha fecîsi, bazi son devir ilâhiyatçi profesörlerinde ve tefsircilerinde simdiki yahûdi ve hiristiyanlarin hak bir yol üzere bulunduklarini, bazi sartlara riâyet etmekle cennete gidebilecekleri, müslüman olma zarûretlerinin olmadigini ispat egilimi ve çabasi görülmektedir, bu insanlarin tevhid anlayislarini da ortaya çikaran bir acâyip durumdur.
Ehl-i kitap kavramini anlamayarak ve bu toplumun tarih içindeki durumunu iyi degerlendiremeyerek hükümler çikaran ve sonuçta da Rusyalya karsi ABDlyi savunma derekesine düsen, *düsmanimin düsmani, benim dostumdur* diye seriatla da akil ve mantikla da tutarsiz bir ölçü bulan, bir de *ehven-i ser* mefhumunu istismar edip kötüye kullanan, dahasi bunlari da dindarlik sayan câhiller grubuna ne demeli?! Islâmldan sonra hiçbir dinin ve sistemin gerçeklik ve *hak* olma iddiasinda bulunamayacagi hükmü bir yana, bu kafayi tasiyanlar su kadarcik hakikati görseler yine yeter, o hakikat de sudur: Evvelâ serrin ehveni olmaz. Küfrün azi da çogu da birdir. Ortada hak ve mutlak *hayir* varken serre itibar ve iltifat edilmez. Sonra bu kavram, sadece fikhin muâmelât alaninda sözkonusu olan bir kavramdir. Yani muâmelâta konu olan bir hususta, iki zararlidan birini kabul etmek ve ona katlanmak zorunda kalinirsa, bu durumda daha az zararli olan yolu tercih etmek demektir ehven-i serri tercih.
Artik Yüce Allahlin Hz. Mûsâ ve Hz. Isalya gönderdigi kitaplarla bu bati toplumlarinin düsünce, inanç ve hayat olarak bir baglantilari yoktur. Kurlan, ta basindan beri yahûdi milletini *yeryüzünün en serlileri* olarak nitelemistir (98/Beyyine, 7). Hiristiyanlara gelince, onlar da Isa (a.s.)ldan hemen sonra sirk ve hurâfelerle örülü muharref bir bâtil dinin akil ve gerçek disi inançlarini giderek daha bagnazca sürdürmektedirler. Inanç ve yasayislarinin birakin Hak din ile, kendi sözde dinleri ile dahi bir ilgisi yoktur.
Bütün bunlara ragmen, müslümanlardan câhil birakilan çogunlugun, yillarca komünizme karsi kapitalist bati ülkelerine ve özellikle Amerikalya *sagcilik* adina sempati beslemesi akillari durduracak bir garâbettir. Bundan daha fecîsi, bazi son devir ilâhiyatçi profesörlerinde ve tefsircilerinde simdiki yahûdi ve hiristiyanlarin hak bir yol üzere bulunduklarini, bazi sartlara riâyet etmekle cennete gidebilecekleri, müslüman olma zarûretlerinin olmadigini ispat egilimi ve çabasi görülmektedir, bu insanlarin tevhid anlayislarini da ortaya çikaran bir acâyip durumdur.
Ehl-i kitap kavramini anlamayarak ve bu toplumun tarih içindeki durumunu iyi degerlendiremeyerek hükümler çikaran ve sonuçta da Rusyalya karsi ABDlyi savunma derekesine düsen, *düsmanimin düsmani, benim dostumdur* diye seriatla da akil ve mantikla da tutarsiz bir ölçü bulan, bir de *ehven-i ser* mefhumunu istismar edip kötüye kullanan, dahasi bunlari da dindarlik sayan câhiller grubuna ne demeli?! Islâmldan sonra hiçbir dinin ve sistemin gerçeklik ve *hak* olma iddiasinda bulunamayacagi hükmü bir yana, bu kafayi tasiyanlar su kadarcik hakikati görseler yine yeter, o hakikat de sudur: Evvelâ serrin ehveni olmaz. Küfrün azi da çogu da birdir. Ortada hak ve mutlak *hayir* varken serre itibar ve iltifat edilmez. Sonra bu kavram, sadece fikhin muâmelât alaninda sözkonusu olan bir kavramdir. Yani muâmelâta konu olan bir hususta, iki zararlidan birini kabul etmek ve ona katlanmak zorunda kalinirsa, bu durumda daha az zararli olan yolu tercih etmek demektir ehven-i serri tercih.
Ikinci olarak, ABD ve benzeri ülkeler, *Incil* ile yönetilen ehl-i kitap bir devlet degildir. Insanlarin hayatini sekillendiren ve toplum düzenini belirleyen esaslar ve kurumlar *beserî*dir, dinî degildir. Bireysel ve toplumsal hayat sekli olarak ve inanç noktasindan sosyalist-komünist insanla, kapitalist-liberalist insanin yasayisi arasinda, bâtil olma açisindan hiçbir fark yoktur. Hepsi de nefsânî, hayvanî ve biyolojik bir hayati yasamaktadirlar.
Avrupasi ve Amerikasiyla bugün artik *bati* denilen âlemi meydana getiren ve de *bati* ruhu tasiyan bu dünyaya *ehl-i kitap* demek, gerçekle ve hakkaniyet ölçüsüyle ne kadar bagdasabilir? Gerçek o ki, bugün artik Allahlin indirdigi Kitablin ehli olan bir dünya, bir ülke mevcut degildir. Bütün mezhep ve cemaatleriyle bugünkü hiristiyanlik ve yahûdilik âleminin, kâfirlerin/müsriklerin yolu, mülminlerin yolundan daha hayirlidir* diyen atalarindan, sapiklik itibariyla bir farki yoktur. Hatta düsmanlikta ve faâliyette daha da ileridirler. Çünkü tarih boyunca sürdürülen Islâm düsmanligi, simdilerde bütün batili devletlerin önemli politikasi haline gelmistir.
Kâfirin kitaplisi ve kitapsizi arasinda pek bir fark yoktur. Zaten günümüzdeki batida *kitap* eksenli bir din iddia edenler, parmakla gösterilecek kadar az sayidadir. Bilmek gerekir ki, artik bunlar kitap ehli degil, kitap nankörleridir. Onlar ki, dünya küfrünü temsil ve icrâ etmektedirler. Her türlü putpereste, dinsize, ateiste, komüniste tas çikartacak sekilde dünya küfrünü temsil etmekte ve basta müslümanlar olmak üzere diger insanlari, kendi dünya düzenine mahkûm etmek için bin bir tuzak tezgâhlamaktadir. Dillerinden düsürmedikleri *insan haklari* ilkesiyle kast ettikleri, yalnizca kendi haklaridir. En temel haklari çignenen, en fecî zulümlere hedef olanlar, sayet müslümanlarsa, bunlarin kili bile kipirdamaz.
Bu günkü Batililari ehl-i kitap saymama anlayisi, bunca objektif verilere dayandigi gibi, hulefâ-i râsidînlin din anlayisina da, onlarin *ehl-i kitap* kavramini, kendisini hiristiyan veya yahûdilige nispet eden her insana vermeyislerindeki hassâsiyet ve tâvizsiz hak taraftarligina da dayanmaktadir. Hz. Ali, dinî yasantilarina bakarak bazi hiristiyanlari *ehl-i kitap*tan saymamistir (Muhammed bin Idris es-Sâfiî, Kitâbull-Umm, 1/196, Rûhull-Meânî, 6/64). Yine Hz. Ömer de Arap hiristiyanlari için söyle demistir: *Onlar kitap ehlinden degildir, kestikleri de yenmez. Kendileri ya müslüman olurlar, ya da kafalarini vururum!* (Imam Sâfiî, Kitâbull-Umm, 1/196).
*Yine de ki: Hak geldi, bâtil zâil oldu, yikilip gitti. Zâten bâtil yikilmaya mahkûmdur.* (17/Isrâ, 81) *...Haksizlik yapan zâlimler, hangi inkilâpla döndürüleceklerini yakinda bilecekler.*
(26/Suarâ, 227)


Remzi Kaya, T.D.V. Islâm Ansiklopedisi, 10/517
A.g.e.10/518
Veli Ulutürk, Kurlanlda Ehl-i Kitab, s. 29-31
AbdülAhad Dâvud, Tevrat ve Incille Göre Hz. Muhammed s. 85-86
Veli Ulutürk, a.g.e. s. 34-36
Genis bilgi için bkz. a.g.e. s. 37-47
A.g.e. s. 49-50
A.g.e. s. 63-65
Genis bilgi için bkz. a.g.e. s. 60-68
A.g.e. s. 68-74
Turan Arslan, Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, 1/426
Rene Guenon (Abdülvâhid Yahya), Modern Dünyanin Bunalimi, s. 137
Yusuf Kerimoglu, Fikhî Meseleler 2/135-136
Genis bilgi için bkz. Ekrem Sagiroglu, Kurlanlda Insan ve Toplum, s. 155-187


Bu mesaj 1 kez ve en son aybars77 tarafından 16.03.2006 - 18:39 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 16.03.2006 - 15:32
Bu mesajı bildir   aybars77 üyenin diğer mesajları aybars77`in Profili aybars77 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2151 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.04987 saniyede açıldı