0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » DENEME TAHTASI » GÖZYASIMDAN KAN DAMLARKEN

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
GÖZYASIMDAN KAN DAMLARKEN

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
"Sana demedim mi" demişti Hüseyin'e arkadaşı. "Boyundan büyük işlere burnunu
sokma" diye. Hüseyin insanların imanına vesile olmak için çırpınıp
duruyordu. Çevresindekiler de ona "sana mı düştü milletin ahiretini
kurtarmak, insanlarla yaratıcıları arasına girmek ne haddine?" diyorlardı.
Ya Hüseyin ; o ne düşünüyordu? Pek bir şey söylemiyordu, çünkü aynı dili
konuşmuyordu ailesiyle ve çevresiyle. Hani rüyalarda öyle bir an gelirdi ki;
hemen yanındaki insana sesini duyurmaya çalışırdın da seni duymazdı ya; işte
böyleydi Hüseyin'in hâli de. Kendini anlatmaya çalışıyordu fakat kimse onu
anlamıyordu. "davam" diyordu Hüseyin. Ailesi gülüyordu ve kızıyordu ona. O
andan itibaren anlamıştı ki; anlamak istemeyen kadar ahmak kimse yoktu.
Etrafındaki insanlar cahilliğin pisliğini ilim sanıp yüzlerine sürüyorlardı
gururlanırcasına. Bütün bunlardan dolayı O da artık bırakmıştı kendini
kaderin şefkatli ellerine. Tüm cüz'i iradesini Rabb-i rahîm'in küllî
iradesine teslim etmişti. Çünkü öyle büyük bir mânevi kıskaç altına
alınmıştı ki çevresi ve nefsi tarafından, güç yetiremiyordu bütün olanlara.

Ân oluyordu Rabb'inden ölümü talep ediyordu sabah namazlarında gözyaşları
içinde. Gerçi o da oldukça riskliydi, çünkü hiçbir hazırlığı yoktu ebedler
memleketine, yoktu bir şeyi belki, garip bir ibadet fakiriydi, ama Rabb-i
Rahîm'ini çok seviyordu, elinde bir tek bu vardı, küçük ufak bir zümrüt
parçası gibi. hem ayrıca ölüm bir kaçıştı, kalıp bir sahabe gibi
çarpışmalıydı ehl-i küfürle.

Ne zaman ki bir ilkokulun önünden geçerken, çantası kendinden büyük,
hayattan haberi olmayan masum çocukları görse, gözleri dolar, ağlamaya
başlardı; çünkü kendisi de yıllar önce onlar gibiydi. Ama dünyevîliğin
içerisinde yıllar yılı kaybetmişti o masumiyetini Hüseyin. Hâyâsızlığın hâyâ
sayıldığı, paranın en değerli varlık olarak addedildiği, şerefsizliğin
şeref, edepsizliğin edep zannedildiği bir ortamda büyümüştü Hüseyin. Bu
yüzden korkuyordu o çocuklar için. Dayanamazdı bir çocuğun ağlamasına, o da
ağlardı onunla birlikte. Delicesine dert edinirdi onların ebedî hayatını
"bana ne!" "ne olursa olsun" diyemiyordu bir türlü, herkes gibi sadece
kendini düşünemiyordu. Rahîm ismini okurdu çehrelerinde, cennetin kokusunu
duyardı, tatlı yumurcakların tenlerinde. Umursamaz bir tavır takınabilir
miydi onlar cehennemin kızgın ateşleri içerisinde yansa? Bunu düşünmesi bile
kalbini paramparça etmeye yetiyordu zaten.

Madde için çalışan ailesinin bu duyguları veya hedefleri anlamasını
beklemiyordu, hiç değilse saygı gösterselerdi, maateessüf, onu da
yapmıyorlardı. Bir pazartesi gününün kuşluk vaktiydi. Sabaha kadar dersanede
Risale okuyan Hüseyin, ancak o saatte eve gidebilmişti. Üstüne üstlük bir
de, önceki gün, iman hizmeti için başka bir şehre gideceğini söylemiş ve
evde kıyamet kopmuş, annesi Hüseyin'i nüfusundan çıkartmaya, evlatlıktan
atmaya kalkmıştı bunun için. Şimdi tekrar eve dönmüştü iki ayrı problemle
birlikte, fakat bunları nasıl izah edecekti bilmiyordu. Kapıya varıp zile
bastığı anda kıvılcım hâline gelmiş annesinin gözleriyle karşı karşıya
kalınca bir anda bütün ruhunu korku kapladı. Bakışlarında çaresizlik ve
terkedilmişlik içerisinde bir şefkatin izlerini görüyordu annesinin. Başını
eğip sessizce süzülerek içeriye girmek istedi Hüseyin, fakat annesi bir anda
yolunu kesiverdi. "neredesin bu saate kadar" diye sitem dolu bir cümle
yankılandı evin koridorunda. Bardağın taştığını hissediyordu Hüseyin, onun
için cevap vermedi annesine. "Bütün bu yaptıkların yanına kalacak mı
sanıyorsun?" dedi annesi ve sol elinin tersiyle oğluna bir tokat attı. İşte
o sırada Hüseyin'in yüzünden kan damlamaya başlamıştı, annesinin yüzüğü
oğlunun yüzünü parçalamıştı. Görmemişti annesi yanağının yırtıldığını, o da
belli etmemek için arkasını dönüp odasına gitti. Annesi " topla o kitapları,
hiç birisini gözüm görmesin! Seni de istemiyorum artık bu evde" dedi.
Hüseyin'in zaten hassas olan kalbi bu sözden sonra tamamen yıkılmıştı. Göz
yaşlarını zor zaptediyor, ağlamamak için dişlerini sıkıyordu. "yüzünü dön
bana" diyordu annesi. "Dönmem, git buradan diyordu" Hüseyin. Annesi iyice
sinirlenmiş, oğlunu tutup döndürecekti ki, vazgeçti ve kapıyı çarpıp dışarı
çıktı. Ondan sonra koyuvermişti kendini Hüseyin, göz yaşları yüzündeki kan
pıhtılarını sulandırıyordu. Her şeyini yoluna adadığı kırmızı kitaplarını
topladı ve duvarına yapıştırdığı son sözü de sökmüştü. Kağıtta; "yüksek
fikirler yüksek dağlar gibidir, alışkın olmayanları ürkütür" diyordu. Evin
kapısından arkasına bakmadan çıkarken kapı çok sert bir şekilde kapanmıştı
ardından. Yanağındaki kan ince ince hâlâ sızıyor, çenesinin altından yere
damlıyordu. Kimse görmeden oradan hızla uzaklaşmaya başladı. o esnada
kavşaktan karşıya geçerken acı bir fren sesiyle beraber kitaplar yerlere
dağıldı ve bir garip daha ayrıldı bu dünyadan sessizce. Kimse bilmedi onun
ölümünü, televizyonlara da çıkmadı, gazetelere de manşet olmadı, insanlar da
günlerce konuşmadı onu. Ne olacak canım altı üstü bir garibandı sadece! Ama
onu kimse bilmese bile Alemlerin Rabb'i biliyordu ya, yeterdi. Ve ondan bana
kalan son gece risale okuduktan sonra fecir vaktinde yazdığı birkaç
cümlecikti;

"Gün gelir üzülüp ağlarsın, dayanamayacakmışsın gibi gelir çektiğin
sıkıntılara. Kalemin ağlar, yazı yazdığın kâğıdın ağlar. Göz yaşlarından
kan damlar kalbinin derinliklerine. üzüntüyü ekmek arası yapıp yersin
gecenin ayazında. bakışlarında boğulup gider düşünceler. Göz bebeğinde
derinleşir tefekkürün son demleri. kaderin keskin bıçağına rast gelir ruhun,
bilerek yatarsın onun altına, o yüzden kimseyi suçlayamazsın yaptığından
dolayı. çünkü Beşer zulmetmiş kader adalet etmişti... ben ne deliyim ne de
akıllı, ben sadece kul olmak isteyen bir insanım işte..."

Evren Teke
Ekleme Tarihi: 17.11.2007 - 00:44
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_ESaDuLLaH_ su an offline _ESaDuLLaH_  

611 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.07.2006
En Son On: 09.07.2010 - 14:12
Cinsiyeti: ----- 
"Gün gelir üzülüp ağlarsın, dayanamayacakmışsın gibi gelir çektiğin
sıkıntılara. Kalemin ağlar, yazı yazdığın kâğıdın ağlar. Göz yaşlarından
kan damlar kalbinin derinliklerine. üzüntüyü ekmek arası yapıp yersin
gecenin ayazında. bakışlarında boğulup gider düşünceler. Göz bebeğinde
derinleşir tefekkürün son demleri. kaderin keskin bıçağına rast gelir ruhun,
bilerek yatarsın onun altına, o yüzden kimseyi suçlayamazsın yaptığından
dolayı. çünkü Beşer zulmetmiş kader adalet etmişti... ben ne deliyim ne de
akıllı, ben sadece kul olmak isteyen bir insanım işte..."

ALLAH razi olsun bacim cok güzel konuymus biraz uzun ama güzel.


Ekleme Tarihi: 17.11.2007 - 20:57
Bu mesajı bildir   _ESaDuLLaH_ üyenin diğer mesajları _ESaDuLLaH_`in Profili _ESaDuLLaH_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1213 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
kardelen_01 (40), nurayy (41), yusuf_kamil (39), suzunkopru (48), hatice75 (49), KADER23 (41), jale (37), musa_kavutcu (42), zamanben (45), yasmus (44), gürcan (55), goxell (43), bayram_imamoglu (49), **zeynebim** (37), nurevþan (38), sehadet_1 (40), omerfaruk30 (39), suslu (36), arbana (44), sebnemer (38), medhusalem (55), exusprometheus (49), Selma33 (53), broken_heart (38), Akin68 (52), xxercu (48), kardelen (42), EmReCaN_TR (43), melissa-72 (52), corumluabdul (54), a-leehan (44), berabahý.. (45), delala_min (), gurbet-gulu42 (37), samet2001 (50), m_altun (40), kazak_orhan (38), numanyilmaz (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.93946 saniyede açıldı