0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » KEMALİST KALEMŞÖRLER COŞTU BİKERE! KAN İSTEYEN İSTEYENE.

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
KEMALİST KALEMŞÖRLER COŞTU BİKERE! KAN İSTEYEN İSTEYENE.

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 17:49
Cinsiyeti: Erkek 
Demokrasi ve laiklik havarisi Kemalistler eteklerindeki taşları dökmeye devam ettikçe kafalarının ardındaki gerçekler ortaya çıkıyor. Yarım yamalak bir başörtüsü serbestisi olacak diye başta medyadaki kalemşorlar olmak üzere cümlesi kudurmuş saldırıyor.

Hepsi birer fetvacı olup başörtüsü ile ilgili ahkam kestiler yetmedi hızlarını alamadılar

Toplumda “huzur” var! Germeyelim, herkes halinden memnun yapmayın dediler olmadı

Aslında başörtüsü sorunu yok, herkes ikna odalarından geçti kabul eden başını açıp geliyor dediler buna da inanan olmadı

Ne de olsa Kemalistler, laik ve demokrasi aşığı ve “Kemalizm felsefesinde zulme yer yok. Onbinerce mümini onlar katletmediler”(!) bu defa “insancıl” yüzlerini açığa çıkararak idamdan, öldürmeden, kan akıtmaktan bahseder oldular.

Bu telaşlarını anlamak gerekir, onlarda biliyorlar ki laiklik pamuk ipliğine bağlı, Kemalizm çöktü çökecek, halk dedikleri ise “yobazlaşmış” fayda gelmez.

Bu durumda çığırtkanlık yapmaktan başka bir çareleri olmasa gerek…

Kemalistler İslami değerlere karşı bu denli tahammülsüz ve çırpınıp dururken, müminin ben ne kadar duyarlıyım demesi gerekmez mi acaba?

Serdar Akinan efendi de felsefeden, tarihten dem vurarak, kanla yazılmış “manda olmaktan uzak bağamsız” Kemalizm ve laikliğin değiştirilemeyeceğini haykırıyor. Ne güzel hepiniz gerçek yüzlerinizi ifşaya devam edin sizi gidi takiyeciler…..! buyrun yazıyı okumaya ve ibret almaya

Kanlı olacak... Serdar Akinan/Akşam 11 Şubat 2008

Sevgili arkadaşlar, siz çok ciddi bir kavram kargaşası yaşıyorsunuz.

Yasayla anayasayı karıştırıyorsunuz.

411 adet elin kanla yazılmış bir temel metni; bir felsefeyi “sorunsuz” değiştirebileceğini varsayıyorsunuz.

Felsefeci İoanna Kuçuradi'nin anayasa kavramına getirdiği tanıma bir bakalım mı önce?

“Bir grup, bir başka gruptan siyasi bağımsızlığını kazandığında, yani yeni bir devlet kurulduğunda, günümüzde insanların yaptığı ilk iş, bir anayasa hazırlamaktır.”

“Siyasal bir birim olarak devletin iç yapısı ya da anayasası, başka bir deyişle belirli bir devlette devletin nasıl kurulduğu, çeşitli devlet tipleri arasındaki farkı oluşturur.”

“Bu rejim farkından daha temel bir farktır ve aynı rejimin farklı ülkelerdeki işleyişini de etkiler.”

Anlamadınız mı?

Peki bir de şöyle anlatayım... Sevgili bir üstadım toparlamış...

ABD Anayasası: 1775-1783 arası kolonyal İngiliz güçlerine karşı verilen uzun ve kanlı bir savaştan sonra kabul edilmiştir. En önemli değişikliklerin başında gelen köleliğin kaldırılması ise ( 13th amendment) iç savaş ile gerçekleştirilebilmiştir.

İngiliz Anayasası: Hemen İngiliz Anayasası diye bir şey yok ki demeyin. Evet, İngiliz Anayasası'nın kökenleri Magna Carta (1215)' ya dayanır ve onun üzerine kuruludur. Şekil yönüyle de Yahudilerin Talmud'unu çağrıştırır. Yazılı olmayan, geleneğe ve tarihe bağlı kurallar sistemi. Ancak biraz tarih bilenler de bilir ki, bugünkü İngiliz yasaları, Cromwell'in I. Charles'a karşı ayaklanması (1642-1650 arası; ilk burjuva devrimi olarak da kabul edilir) sonucunda, daha sonra II. Charles'a kabul ettirdikleri Habeas Corpus (1679)'a dayanır. Bunlar da kapı gibi yazılı kurallardır. Yani İngiliz Anayasası vardır ama diğerlerine benzemez. Bu savaş da epey kanlı olmuştur.

Fransız Anayasası: Söylemeye gerek yok herhalde: 1789 Fransız devrimi. Kan mı dediniz?

Japon Anayasası: (1947) General Mc Arthur neredeyse kendi elleriyle yazmıştır bu anayasayı. Hiroşima ve Nagazaki epey ikna edici olmustur sanırım.

Alman Anayasası: (1949) Müttefikler dikte ettirmişlerdir.

İtalyan Anayasası: (1949) Müttefikler dikte ettirmişlerdir.

Rus Anayasası: (1993) Yeltsin'in tankların üstündeki görüntüleri hâlâ gözlerimizin önündedir sanırım. Diğer yandan onu önlemeye çalışanlar da hapsi boylamıştır. Kelleleri uçmadıysa, bunu Kızıl Ordu'nun saf değiştirmesi ve kanlı bir yönetim değişimine yol açmamış olmasına borçludurlar.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası: (1924) Kurtuluş Savaşı; (1960) askeri darbe, (1982) askeri darbe... Üç anayasa da epey bir kan üzerine inşa edilmiştir, değişik nedenlerden olsa da...

Şimdi bu işbirlikçi arkadaşlar anayasamızın “laiklik” taşını kaldırıp atıyor.

Ne tarihten, ne felsefeden, ne sosyolojiden ne de laftan anlıyorlar...

ABD ve İngiltere bunlara, “Yürü koçum kim tutar seni...” dedi ya...

Oysa kurucu felsefe ile oynuyorsun...

Kılıç çekiyorsun.

Kime?

88 yıl önce bu toprakları o Müslüman katillerine vermeyenlere...

Müslümanların katilleriyle işbirliği yapan sen değil misin?

Bu adamlar 88 yıl önceki aynı katiller değil mi?

Masalarında hâlâ o haritalar dolaşmıyor mu?

Yanlış yaptınız.

Mertçe; karşımıza çıkarak; “Kemalizmi yıkacağız, manda olacağız...” diyerek ve delikanlı gibi kan dökerek yapmadınız.

Öte mahallenin itlerini arkanıza alıp kaçak güreştiniz.

Şimdi adam seçiyorsunuz... Yanınızda üç tane Neo-İslamcı, dört tane eski solcu aydın... Karşınızda şahsiyetsiz bir muhalefet, üniformalarını hızla epriten bir üst yapı...

O 411 el “gerçekte” kaç kişiyi temsil ediyor? Göreceğiz...

Söz bitmiştir.

Kansız olmaz.

Ben demiyorum... Tarih diyor.



evet tarih diyor serdar efendi.
ama şunu unutmaki tarih küfrün her daim zail olduğuna şahit ve bunu her dem ve dönemdede küfrün unsurlarına mutlaka iletiyor..

ve..

bir gün sizde tarih olacaksınız hemde tarihin kapkara sayfalarına gömüleceksiniz!


Ekleme Tarihi: 13.02.2008 - 16:50
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
RuZGaR su an offline RuZGaR  

Moderator
1295 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.12.2004
En Son On: 19.03.2012 - 20:30
Cinsiyeti: Bayan 
Yazık, çok yazık gerçekten..
Hepsi gerçek yüzünü gösterdi, hoş biliyorduk zaten ama ne olduğunu tam olarak kestiremediğim bir isimdi Serdar Akinan..

Hala bu ülkeyi kendilerinden ibaret sayıyorlar, halkı görmüyorlar da zaten tarihlerinde hep kan olan Abd, İngiltere,Fransayı önümüze örnek diye getiriyorlar. Bir de utanmadan Müslüman katilleri diyerek suçluyor, Müslümanlara yıllardır yaptıkları zulümle kendilerine hangi sıfat konulmalı acaba, onlar hiç Müslüman asmadı sanki..

Ekleme Tarihi: 13.02.2008 - 18:04
Bu mesajı bildir   RuZGaR üyenin diğer mesajları RuZGaR`in Profili RuZGaR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Evrensel su an offline Evrensel  

237 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.04.2004
En Son On: 23.06.2008 - 15:29
Cinsiyeti: ----- 
Kemalist laikler kandan, terorden beslenir.Demokrasi, hukuk, adalet, ozgurlukler, esitlikler kemalist-laiklerin en hazzetmedikleri kavramlardir.

Varliklarini gerginliklere, kutuplasmalara, catismalara borcludurlar.
Ekleme Tarihi: 15.02.2008 - 21:05
Bu mesajı bildir   Evrensel üyenin diğer mesajları Evrensel`in Profili Evrensel Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Memleket onlarin ve bizi kendilerinin köleleri zannediyorlar
ALLAH müslümanlara uyanma nasip etsin
selam ve dua ile
Ekleme Tarihi: 15.02.2008 - 22:22
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
LAİKÇİ KEMALİSTLERDEN DERS VE İBRET ALINMALIDIR

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 17:49
Cinsiyeti: Erkek 
Başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasının gündeme alınması ile beraber çeşitli kesimlerden tepki ve homurdanmalar başladı. Kanunun meclisten geçmesiyle, laikçi ve Kemalistlerden başörtüsü bahane edilerek İslami değerlere yoğun bir saldırı yapıldı.
Öncelikle dikkat edilecek olursa yapılan değişiklik sadece üniversiteler ile sınırlıdır. Yani diğer bir ifade ile başörtülülere denilmek isteniyor ki: “sen liseyi bitirinceye kadar örtünemezsin, üniversitede örtün ama okulu bitirince diplomanı kamusal alanda kullanman mümkün değil çünkü hizmet veren olarak başörtüsü takman yasaktır.” Bu derece sınırlı, yarım yamalak bir düzenlemeye dahi tahammül edilmemekte, üstelik henüz yasa yürürlüğe girmeden anayasa mahkemesine baskı yapılıp yasanın iptali için uğraşılmaktadır


Her yönüyle eksik ve yetersiz olan ama nispeten de olsa en azından üniversite öğrencilerini rahatlatabilecek bu yasayı bahane edenler yoğun bir kampanya ile savaşa başladılar. Her zaman olduğu gibi irticadan, şeriat devletinden dem vurulup İran oluyoruz denilmeye başlandı.
Tahammülsüzlük gösteren kesimlerin bir kısmı açıktan İslami değerlere saldırarak ortaçağ karanlığına dönmekten bahsederken, diğer bir kesim de başörtüsüne karşı olmadığını ama bununla yetinilmeyeceğini, ileride diğer alanlarda da İslami hassasiyetlere göre düzenlemeler olacağını, kendilerinin bundan ürktüğünü dile getirmektedirler. Bunun yanında İslami değerlere düşmanlık yapmayan ve demokrat olduğunu iddia eden bir kesim de yasakların kalkmasının toplumsal mutabakatla yapılmamasından yakınmaktadırlar.


Yasakçı kesimleri uzun uzadıya yazmam, başörtüsüne büyük bir karşı duruş var anlamına gelmesin. Çünkü yapılan bir çok kamuoyu yoklaması, toplumun yüzde sekseninin başörtüsü yasağına karşı olduğunu ortaya koymaktadır. Ama yüzde yirmilik azınlık hem ülke rantını uzun süreden beri yediğinden hem de basın vs propaganda unsurlarına hakim olduğundan, sesleri gür çıkmakta sanki tüm ülke gerilmiş, kaos ve bölünme var havası vermektedirler.


Kemalist düzen kurulalı beri çarkları bu şekilde işledi ve işletilmeye çalışılıyor. Despot rejim ilk yıllarında kademeli olarak İslami değerleri bir bir ortadan kaldırmaya çalışmış ve laiklik adı altında toplumun yaşamından İslami değerleri koparmak için bir çok yasağı devreye koymuştur.


Bugün durum o seviyeye gelmiştir ki; inancı gereği örtünmek isteyen birine karşı hemen laikçi ve Kemalistler top yekun harekete geçip “rejim elden gidiyor” şayiasıyla İslam’a ve İslami değerlere saldırmaktadırlar. Nitekim meydanlarda mümine kadının iftiharı olan çarşafın yakılması, tiyatro rezaleti adı altında çarşafın ayaklar altına alınması ve mitinglerde yetmiş yaşını geçmiş zavallılara başörtülerinin açtırılması, tahammülsüzlüklerine en bariz örneklerdir.


Elbette mesele başörtüsü değildir, bu kesimlerin asıl derdi İslami değerlerdir. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede açıktan inkarcılıklarını söyleyip İslam’a saldıramayacaklarına göre en iyisi herkese hoş gelen demokrasiden, toplumsal barıştan, ilericilikten, çağdaş uygarlık seviyesinden bahsederek niyetlerini gizleyip saldırmalarıdır. Ki bu konuda profesyoneldirler. Meskun alanda içki tüketimi sınırlandırılmaya kalkılsa hemen ayaklanıp özgürlükler elden gidiyor, içki yasağı neymiş, isteyen içer isteyen içmez havasıyla güya özgürlük bekçisi olanlar, aslında niyetlerinin ne olduğunu açıkça beyan etmektedirler.


Bu laikçi geçinen din düşmanları son zamanlarda sıkça otobanda namaz kılındı, ak merkezde namaz kılınıyor vs provokatif haberlerle de toplumda infial uyandırmaya çalışarak, güya kendilerine baskı olacağı, yaşam alanlarının daralacağını anlatmaya çalışıyorlar. Tüm bunları uzatmanın bir gereği yok, esasen bu yazının konusu bunları deşifre etmek te değildir. Biraz olsun İslami duyarlılığı olan herkes zaten laikçi Kemalistlerin İslam’a olan tahammülsüzlüklerini ve her fırsatta nasıl İslam’a saldırdıklarını bilir. Yine bu ülkede medyanın kimlerin tekelinde olduğu, İslam’a düşmanlıkta ne tür kepazelikler yapıldığı ve sürekli darbe tetikçiliğinin de yapılmakta olduğu aşikardır. Aynı şekilde çağdaş yaşam adı altında topluma sunulan rezalet de ortada.


Değinmek istediğim asıl nokta; İslam düşmanları var güçleri ile İslami değerlere karşı savaşırken, Müslümanların duyarlılığı ne durumda ve ne yapmak gerekir?


Öncelikle İslam’a düşmanlık yapanların iyi tanınması gerekir. Yukarıda da bahsettim, bunların çok azı açıktan İslam’a düşmanlık yapmakta ise de genel itibariyle sürekli kabul görebilecek kavramlara sığınılarak İslami değerlere saldırılmakta ve yozlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bunların durumu Kuran’ı Kerim’de zikredilirken: Onlara: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler. (Bakara 11) Şeklinde tasvir edilmektedir. Şu anda başörtüsünü bahane ederek İslam’a saldıran ve kendisine kılıf olarak ta “toplumda infial olmasın”, “kaos olur ve fitne çıkar”, “bu konularda toplumu germemek gerekir” diyenlerin asıl niyetleri dile getirdikleri masumane gerekçeler değildir. Onlar bozguncudurlar, İslam’a düşmanlık yapan ve menfaatlerini korumaya çalışan kesimlerdirler, onların toplumsal düzenden bahsetmesi abesle iştigaldir, çünkü onlar fitnecidir.


Diğer bir konu da sürekli olarak diyalog, hoşgörü ve farklı renklerin birlikte yaşaması adı altında bazı Müslümanların oyalanması ve maalesef oyuna gelmesi durumudur. Onların hoşgörü ve diyalog dedikleri, kendi istediklerini dayatıp İslam’ı sadece beyinde var olan ve bireysel olarak evlerde yaşanan bir inanç haline getirmek ve kepazelikleri de farklı renkler diyerek topluma sunmaktır. İslam’da hoşgörü ve diyalog arayanlar asrı saadet dönemine baksın, tüm kesimlerin hak ve hukukunun İslam çerçevesinde korunduğu en güzel şekilde gösterilmiştir. Yoksa bugünkü manada hoşgörü adı altında İslami değerlerin asimile edilmesi, hiçbir Mü’minin kabul edemeyeceği bir durumdur. Bunu dile getirenler ve isteyenlerin niyetini anlamak zor olmasa gerek. Eğer birileri sürekli olarak taviz isteyip çağdaş medeniyet adı altında gayri İslami durumlara göz yumulmasını istiyorsa bunların durumu ortadadır. Çünkü İslami akide üzerinde pazarlık veya tavizin olması söz konusu olamaz.


En önemlisi de İslam düşmanlarının çabalarından alınacak ders ve ibretlerdir. Dikkat edilirse sadece dünyaları ve menfaatleri için var güçleri ile didinmekte, kendi değimleriyle savaşmaktadırlar. Kendi standartlarına aykırı en küçük bir durum söz konusu olduğu an top yekun harekete geçmekte ve deyim yerindeyse kıyameti koparmaktadırlar. Laikçi Kemalistlerin putları ve rahatları için yaptıklarından ders ve ibret alınmalıdır. İslami değerleri korumak için öncelikle uygulayıcısı olunmalı ve hiçbir şekilde taviz verilmemelidir.


Unutulmamalıdır ki yarım yamalak bir başörtüsü serbestisine karşı bu derece tepki gösteren ve bunu bahane edip İslam’a saldıranlardan iyi niyet ve adalet beklemek boştur. Yapılacak tek şey, sonuna kadar İslam’a ve İslami değerlere sahip çıkmak ve tavizsiz olmaktır. Eğer inananlar bunu yapabilirse o zaman gerçekten laikçi Kemalistlerin kuru kalabalık olduğu ve nesillerinin dinozorlar misali bir gün tükenmeye yüz tutacağı umulur inşallah….


Allah’a emanet olunuz.

Ekleme Tarihi: 16.02.2008 - 09:18
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1385 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
husameddin (47), halk yolcusu (37), Habibetti21 (37), aysani (50), kardelen__571 (35), hasan_el_benna (42), aslanþamil (44), caylak ali osma.. (51), vural (50), mero (), ByNet (54), enginbey (49), veleye5 (28), yazitura (45), betulonur (41), NiSA (47), aliavlamaz (37), adler42 (46), 0730sahin (43), ercan58 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.88825 saniyede açıldı